Türkiye’de aşı yaptırmayanlar artıyor

Türkiye’de aşı zorunlu değil ve hukuki bir boşluk var. Aşı reddinin popülerleşmesi ile birlikte çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı da artıyor. Bu sayı 2010’da 183 iken 2016’da 11 bine ve 2017’de ise 23 bine çıktı.

Son yıllarda aşı tereddüdü ve karşıtlığı tüm dünyada yükseliyor. Türkiye’de de aşı tartışması bir süredir gündemde yer alıyor. Uzmanların aşıların uygulanması konusunda verdiği mücadele de devam ediyor. Peki, aşı tartışmasında son veriler ne söylüyor?

Aşı yolu ile bağışıklama, önlenebilir hastalıkların ve ölümlerin önüne geçmek için hem kolay hem de görece maliyeti düşük bir yöntem. Bu nedenle toplum sağlığı için oldukça önemli. Aşılar ile önlenebilen hastalıkların en bilinenleri ise difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci, kızamık ve suçiçeği gibi ciddi hastalıklar.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre; 2018’de dünyadaki çocuk nüfusunun yüzde 86’sı, yani yaklaşık 116 milyon çocuk difteri, tetanos ve boğmaca (DTP3) aşısı oldu. 2018’de DTP3 aşısına ulaşamayan ya da bu aşıyı yeterli düzeyde olamayan çocukların sayısı ise 19,4 milyon. Bu çocukların yaklaşık yarısı Afrika kıtasında yaşarken, dörtte biri de Afganistan, Pakistan ve Nijerya’da bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 hedefleri arasında dünyadaki tüm çocukların aşılanması bulunsa da DTP3 aşısı olan çocukların yıllar içindeki oranına bakıldığında, son on yılda yalnızca yüzde 5’lik bir artış yaşandığı görülüyor. Dünya genelinde aşılanma düzeyinin hala istenen seviyede olmadığını söylemek mümkün.

AŞI TEREDDÜDÜ KÜRESEL SORUN

Bununla birlikte WHO’nun belirttiği üzere, son yıllarda birçok ülkede aşılanma oranları düşüyor. Sağlık alanına yapılan yetersiz yatırımlar, savaşlar ve çatışma ortamları bu düşüşe neden olmakla birlikte, aşı karşıtı kampanyalar sonucunda aşı tereddüdü ve aşı reddinin artması da ana etkenler arasında gösteriliyor. Bunun yanı sıra yine WHO’nun açıkladığı üzere, aşılanma oranlarının düşmesine paralel olarak 2019’un ilk üç ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre dünyada kızamık vakası yüzde 300 oranında arttı. Dünya Sağlık Örgütü 2019’da belirlediği 10 küresel sorun arasında aşı tereddüdüne de yer verdi.

AŞIYA ERİŞİMDE ADALET

Dünya Sağlık Örgütü, ülke düzeyinde gerçekleşen ortalama aşılanma oranlarının coğrafi ve sosyoekonomik eşitsizlikleri sakladığını dile getiriyor. Aşılanma oranlarının yüksek olduğu orta ve üst gelir grubu ülkeleri de dahil olmak üzere bu gerçeğin göz önünde bulundurularak aşıya erişimin tüm çocuklara sağlanması gerektiği özel olarak vurgulanıyor.

TÜRKİYE’DE ZORUNLU DEĞİL

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan bir çocukluk dönemi aşı takvimi mevcut. Bu takvimde çocukların ilkokul 8. sınıfa kadar olması gereken aşılar ve uygun uygulama zamanları yer alıyor. Burada önemli bir nokta, bu takvimde yer alan aşıların Sağlık Bakanlığı kurum ve kuruluşlarında ücretsiz olması. Söz konusu aşılar, aile sağlığı merkezlerinde ya da hastanelerde yapılabiliyor.

Türkiye’de aşıya dair yasal bir düzenleme mevcut değil. Yani aşılama, zorunlu bir uygulama değil. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları, aşılama ile ilgili eğitimler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlese de aşı konusunda hukuki bir boşluk söz konusu. Bu doğrultuda, Türk Tabipler Birliği ve çocuklara ilişkin birçok sivil toplum örgütü gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için Sağlık Bakanlığı’na sık sık çağrıda bulunuyor. Aşı reddinin popülerleşmesi ile birlikte çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı da artıyor. TTB’nin ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin (KLİMİK) belirttiği üzere, çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı 2010’da 183 iken 2016’da 11 bine ve 2017’de ise 23 bine çıktı.

Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Sağlık İstatistikleri Yıllıkları’nda aşı ile önlenebilir hastalıklara ilişkin vaka sayıları ve hastalık insidanslarına ulaşmak mümkün. Türkiye’de 2002-2018 döneminde aşı ile önlenebilir hastalıkların görülme sıklığına baktığımızda, AIDS hariç diğer üç hastalığın insidanslarında genel bir düşüş eğilimi görüyoruz. Bununla birlikte 2013’te sıtma ve kızamık insidanslarında yaşanan ciddi artış dikkat çekiyor.