Tüm baskılara rağmen Bursa mitinginden güçlü 'HAYIR'

Bursa'da düzenlenen 'HAYIR' mitinginde konuşan Erdoğmuş, "Bir tarih yürüyüşümüz var, önümüzde yeni bir sayfa var. 16 Nisan sadece bir evet- hayır tercihinin yapılacağı gün değildir" dedi.

HDP'nin bugün 4 ilde düzenlediği referandum mitinglerinden biri de Bursa'daydı. Son dönemde neredeyse tüm yöneticileri tutuklanan HDP Bursa il örgütünün düzenlediği mitingde, HDP MYK Üyesi Yurdusev Özsökmenler ile Amed Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş birer konuşma yaptı.

HDP MYK üyesi Yurdusev Özsökmenler konuşmasında “Biz her gün ölüyoruz, her gün kadın cinayetinde bir kardeşimiz ölüyor. Nerede onları öldürenler? Kravat taktı diye, takım elbise giydiler diye sokaklara salınıyorlar. Artık sokaklarda kendimizi güvende hissetmiyoruz. Çünkü tacizciler, katiller sokaklara salıverildi. Bunların döneminde kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 arttı. Bizim hayır’Iarımız en yüksek hayır olacaktır. Kız çocuklarımız küçük yaşta evlendirilmesin diye bu sandıktan hayır’ı çıkarmak en çok bizim boynumuzun borcu. 

Bizim sevdamız, yoksul halka bu ülkede barışı getirmektir. Bu ülkede demokrasiyi getirmektir. Bütün insanların, halkların, kadınların, erkeklerin çocukların kol kola refah içinde yaşamasını kara sevdasıdır. Hiçbir baskı bizi yolumuzdan asla döndüremeyecektir. Asla diz çökmeyeceğiz” dedi.

HDP Eş Başkanlarının, belediye başkanlarının cezaevlerinde direndiğini de vurgulayan Özsökmenler, şunları belirtti: “Bize her gün direniş ve umut mesajları gönderiyorlar. Bizim onlara sözümüz var. Bizim yitirdiğimiz, yakılan, öldürülen yoldaşlarımıza sözümüz var. Bu ülkeye barış ve demokrasiyi getirinceye kadar yolumuzdan dönmeyeceğiz. 

Bursa’da çok baskı var, yüzlerce insan gözaltına alındı. Biz miting yapabilelim diye yoldaşlarımız cezaevindeler. Açlık grevleri yükseliyor. Sandıktan hayır çıkarmak bizim yoldaşlarımıza borcumuz, bizlerin boynumuzun borcu. Suruç’ta yitirdiğimiz Ferdane arkadaşımıza ve onun şu anda gözaltında olan eşine, emekçilere, kadınlara sözümüz var. Asla vazgeçmeyeceğiz. Mutlaka kazanacağız.”

HDP Amed Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş da Bursa’nın özel bir şehir olduğunu belirtti.

“Kuran-ı Kerim Mekke için şehirlerin anası der. Neden? Çünkü bir anne gibi kucaklayan, faklı insanları barındıran bir şehirdir. Bursa da tarihi ve toplumuyla her kesimden bütün insanları kucaklayan önemli bir şehir. Bursa'da Trakya’dan, Mezopotamya’dan insanlar bir arada. 

Bir tarih yürüyüşümüz var, önümüzde yeni bir sayfa var. 16 Nisan sadece bir evet- hayır tercihinin yapılacağı gün değildir. Eminiz ki bu yeni sayfayla beraber, gerçek sorunlarımızın yeniden müzakere edilebileceği hayırlı bir zamanın sayfası olacak” diyen Erdoğmuş, temel sorunarın gündemde tutulmamasının, o sorunların olmadığı anlamına gelmeyeceğini de dile getirdi.

Kürt sorununu örnek veren Erdoğmuş, “Kürt sorunu derken, sanki Kürtlerin kendisi sorunmuş gibi bir algı üretiliyor. Kürt sorunu denilen şey, herkes biliyor ki Kürt olmaktan kaynaklanan gerçeklerimizdir. Biz kendi milletimizi inkar ederek yaşarsak, o zaman haysiyetimizi kaybederiz. Her millet, her inanç kendi kimliğiyle kendi anlayışıyla birlikte bir arada yaşasın. 

Bu problemler çözülmediği için, çözüm masası kabul edilmediği için bir felakete dönüştü. Bu felaket semavi olsaydı birbirimizi teselli ederdik. Ama felaketler insan eliyle oluyorsa, çaresini bulmakla sorumluyuz. Neden sorumluyuz? Çünkü bu ağır yükün bedelini toplumun kendisi ödüyor. Toplum canıyla, kanıyla ödüyor. Bütün halklar ödüyor bunun bedelini. Peki çaresi nedir? Çare öylesine büyük bir hedeftir ki bu hedefe ulaşma noktasındaki cesareti bu iktidarda bulamıyoruz. Her ne kadar parmak sallayarak yürütülen bir siyaset varsa da cesaret yok. Ne kararlılık ne cesaret var. Bizim büyük hedef dediğimiz, barışın kendisidir. Çıkıp haklı olarak diyorlar ki dinimiz barış dinidir. Doğrudur, İslam’ın özü bu şekildedir. Barışa teslimiyet göstermektir. Barışı bir müsabaka gibi, büyük bir maraton gibi kabul ediyoruz. Yani barış bir sayfa değil ki o sayfa kapandı diyelim. İktidarın söylediği bu. ‘O iş bitti’ diyorlar. Kimse o sayfayı kapatamaz. Biz o yolda yürümeye devam edeceğiz. 

Bize diyorlar, bölücü. Sorun bizsek, buyurun barışı siz tesis edin. Ama gelin görün ki, bizler barış deyince bunu kendileri için bile hakaret kabul ediyorlar. Neden? Tenezzül etmiyorlar. ‘Siz kim, barış kim’ diyorlar. Emin olun Allah'ın nezdinde en kabul edilemez şeylerden biri de bir yönetimin kibirli ve zorba olmasıdır. Bu kibirle, bu dayatmayla en çok toplumumuz zarar görmektedir” diye konuştu. 

‘BİZİM HAREKETİMİZ VİCDAN HAREKETİ’

18 maddenin tartışılmadığını vurgulayan Erdoğmuş şöyle konuştu: “Neden? Çünkü bu anayasanın iklimi müsait değil bir kere. Sadece Bursa’da, yüzlerce çalışanımız cezaevinde. Metin arkadaşımız hem eşini hem oğlunu Suruç Katliamı’nda kaybetti; tutup onu içeri atmışlar. Biz asla ve asla mağduriyet edebiyatı yapmadık, yapmayacağız da. Eşbaşkanlarımız içeride. 10 bine yakın arkadaşımız derdest edilmiş durumda. Bir tek arkadaşımızdan mağduriyet edebiyatı duydunuz mu? Hayır. Çünkü bizim hareketimiz vicdan hareketidir, vicdan. Er geç vicdanlar buluşacak.

Beraber oldukları, 15 yıl boyunca birlikte hareket ettikleri bir iktidarda öylesine bir düşmanlık başlattılar ki hayret ediyorsunuz. Biz mi yanlış bildik? Adına FETÖ dediler. Ama ya siz düne kadar her konuda içeride, dışarıda, eğitimde, emniyette, yargıda, sermayede, ticarette birlikte hareket etmediniz mi? Ne oldu da birbirinize düştünüz?

12 Eylül anayasasına da hayır dedik. Evet ile geçti ama meşruiyeti hep tartışıldı. Neden? Çünkü cuntanın dayatmasıyla yapılan bir anayasaydı. Hukukçular yaptı o anayasayı da. Ama ikilimi müsait olmadığı için o anayasanın meşruiyeti hep tartışıldı. 

Medine vesikası var, 47 maddelik. Hz. Muhammed Medine halkıyla bir araya geldi, inananlar var, inanmayanlar var. Kabileler var, farklı farklı boylar var. Herkesin, bu benim onurumdur diyeceği bir vesikaya imza atacağız dediler. Bizim anayasada insan onuru nerede? İnsan hayatının kutsallığı nerede? İnsanların özgürlüğü nerede?

Her bireyin onuru esas alınmazsa, sadece güç sahiplerinin kendi gelecekleri güvence altına alınıyorsa o zaman bu anayasadan hayır gelmez. Hayır gelmeyecekse, anayasaya da biz hayır diyoruz. 12 Eylül Anayasası’na da hayır dedik, bu anayasaya da hayır diyoruz.”