Tuncel: Bir heyet acilen İmralı'ya gitmeli!

DBP Eş Genel Başkanı Tuncel, Kürt Halk Önderi Öcalan'a dönük tecride tepki göstererek, derhal İmralı'da görüşme yapılmasını istedi ve "Türkiye'nin geleceği İmralı'da" dedi.


Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Amed'deki Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde düzenlenen kahvaltılı basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 

Yıldönümü vesilesiyle Şengal Soykırımı'na değinen Tuncel, “5 bin kadın DAİŞ elinde seks kölesi haline getirilmiş. Bunu asla unutmayacağız. Ortadoğu’da DAİŞ tehlikesi Türklere, Kürtlere, Êzîdîlere dönük devam ediyor. Onların Ortadoğu’dan çıkarılması lazımdır. Biz kadınlar sokaklarda şiddete karşı mücadele ettik. Bu nedenle biz kadınlar barış mücadelesini savunduk. Kadınların pazarlarda satılması, bir kez daha kadınların verdiği mücadelenin ne kadar önemli olduğunu açığa çıkarıyor" dedi.

'DEMOKRATİK CUMHURİYETTE ISRARCIYIZ'

Tuncel’in konuşmasından satır başları şöyle:

"28 Mayıs’ta olağanüstü kongremizi yaptık. Partimizin medyada görünürlüğünde çok ciddi sorun yaşıyoruz. Basın çalışanları yaptıklarımızı haber yapıp sunduğunuzda halk beğenir ya da beğenmez, ona da onlar karar verir. Bu olanak biraz bizim elimizden alınıyor. Partimiz üzerinde çok büyük baskılar var. Kürt halkının özgürlüğü, kadınların mücadelesi için çalışan bir parti. Partimiz defalarca kapatılmış ve baskıya uğramış. Ama onurlu bir direnişimiz oldu. Patimiz kapatılmış, yöneticilerimiz tutuklanmış hatta katledilenler oldu. DBP olarak halkımızın hak ve özgürlük mücadelesini yürüten bir çizgide mücadele ediyoruz. Demokratik Cumhuriyet projemize dönük saldırılar olmasına rağmen bunda hâlâ kararlıyız. Özgürlüğü sağlama koşulları ancak demokrasi yolları açılarak sağlanabilir. Yok saymakla sorunu çözmüş olamazsınız. 

Devletin yönelimleri partimize dönük saldırıları hiçbir zaman değişmedi. 4 yöneticimiz katledildi. Eş Genel Başkanımız Kamuran Yüksek tutuklu. Hurşit Külter arkadaşımızdan yaklaşık 70 gündür haber alamıyoruz. Gözaltında insanlık dışı uygulamalarla karşılaşılıyor. Üyelerimiz katledildi, panzerler arkasında gezdirildi. Burada yaşadığımız baskı politikalarını beraber yaşadık basın çalışanlarıyla. Sur, Nusaybin’de haber yaptığı için birçok özgür basın çalışanı gözaltına alınıp tutuklandı. Bu durumun Türkiye’de görünür olmaması ciddi bir sorundur. Öyle olunca sanki bir sorun yokmuş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. 

'ÜÇ PARTİ MİLLİ CEPHE OLUŞTURDU'

15 Temmuz’dan sonra yeni bir durum ortaya çıktı. AKP’nin yanlış politikaları, Kürt karşıtı politikaları, 7 Haziran seçimleri yok sayan, darbe mekaniği devreye koyan bir darbeyle karşı karşıya kaldı. Darbe girişiminde bulunanların çoğu Kürdistan’da görev yapıyordu. Kürdistan’daki politikaların uygulayıcıları cemaatle bağlandırılıp tutuklandı. Darbe girişimi sonrasında Türkiye halkları darbeye karşı olduklarını ortaya koydu. Türkiye ve Kürdistan darbelere 'hayır' dedi. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. Bugün darbe mekaniğini çıkaran Kürt sorunuysa, o zaman çözüme dönülmeli. Başbakana, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bakıldığında tam tersi bir politika görüyoruz. Meclis'te 4 parti var, ama 3 parti milli bir cephe oluşturmuş. Bu da Kürt karşıtlığı oluşmuş bir cephedir. Bu Türkiye’yi daha derin krize sokacak bir durumdur. Kürt sorunu savaşla çözme arayışıysa bu milli cephe bu sorunun sürücüleri olarak devam edecektir. Zaman geçirmeden AKP, CHP Kürt karşıtlığı politikalardan vazgeçmeli. CHP, MHP ve AKP tek bir parti olmuş onların da karşısında bir parti var o da HDP’dir. İki parti sarayın politikalarına 'evet' diyor. Kılıçdaroğlu, ‘Saraya gitmem’ diyordu. Ama gitti el pençe oldu. 

'AKP KARŞI-DARBE YAPIYOR!'

Darbelerden çok çekmiş ve ne olduğunu çok iyi biliyoruz. AKP bu darbeyi karşı bir darbeye dönüştürmüş durumda. Ve sonrasında kendi rejimini oluşturmaya çalışıyor. AİHS askıya alınmış. Parlamento askıya alınmış durumda. Siyasetten de AKP, OHAL yasalarıyla parlamentoyu devre dışı bırakıyor. OHAL’le meclis devre dışı bırakılıyor ve ülkeyi KHK’yle yönetiyorlar. DBP olarak anti demokratik uygulamaların karşısındayız. Bu politikaların Türkiye’yi felakete götürür.

Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor. Türkiye yürüttüğü Kürt karşıtı politikasıyla da dünyada yalnız kalmış. Cumhurbaşkanı ekonomik sorun yok dese de bunun öyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Önümüzdeki günlerde yansımalarını daha net bir şekilde göreceğiz. 

'YEREL DEMOKRASİYLE KRİZDEN ÇIKILABİLİR'

DBP olarak halkımızla birlikte özyönetimi geliştirmesi, yerel yönetimin güçlü bir şekilde gelişmesi için mücadele ettik. Buradan başlayarak yerel demokrasiyi geliştirerek bu krizden çıkabiliriz. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşmesi imkansız. Türkiye’yi polis devletine çevirmek çözüm olmaz. Tek çözüm özgürlüklerin sağlanması ve önünün açılmasıyla olur. 

'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İMRALI'DA'

Öcalan defalarca yaptığı görüşmelerde çok net bir şekilde ifade etti. ‘Çözüm olmadığı taktirde darbe mekaniği devreye girer.’ AKP ilk darbeyi İmralı’da yaptı. Erdoğan’ın masayı dağıtması darbe dinamiğinin devreye girdiği süreçtir. 5 Nisan’dan bu yana haber alınamıyor. İmralı'da ne oldu bilmiyoruz. Oradaki komutanın da tutuklandığını biliyoruz. Ailesi ve avukatlarının görüşmesine izin verilmemesi, İmralı’da neler oluyor sorusu sıcaklığı koruyor. Bir heyetin gitmesi gerekir. Belki de basın çalışanları oraya gitmesi ve Sayın Öcalan’ın kendini ifade etmesi gerekir. Darbeyle mücadele edecekseniz darbeye giden yolda yaşanan sorunları çözmeniz gerekir. İmralı’da neler olduğunu anlayıncaya kadar mücadelemiz devam edecek. Bu sorun Türkiye’nin sorunudur. Türkiye’nin geleceği İmralı’da esirdir." 

ROBOSKİ

Tuncel, basın mensuplarının Roboski dosyasının böylesi bir zamanda bir daha açılmasını nasıl değerlendirdikleri yönündeki sorusuna da şu yanıtı verdi: "Roboski ile ilgili bir girişim olması önemli ama yeterli değil. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. DBP olarak bu sürecin gizlenmesi ve adil bir yargılanmanın olması için takipçisi olacağız. Zamanında ortaya çıksaydı. 15 Temmuz olmazdı. 'Her suçu cemaat yaptı' demekle işin içinden çıkılmaz. Siyasi merciler nerede? Emri kim verdi? Roboski katliamının siyasi sorumluları da var. Suruç, Ankara katliamlarının da hesabını sormak gerekir. Kapanmış dosyanın açılmış olması yine de önemsiyoruz. AKP ilk başlarda özellikle kapatmak istedi. Devlete sızma diye bir şey yok AKP bunları isteyerek yerleştirdi."