Tuncer: En ağır tecrit İmralı’da uygulanıyor

İHD’nin insan hakları haftası kapsamında düzenlediği “Tecrit ve mahpus” başlıklı söyleşide konuşan avukat Gülizar Tuncer, tecrittin en ağırının İmralı’da yaşandığını söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında şube binalarında “Tecrit ve mahpus hakları” başlığıyla söyleşi düzenledi.

Söyleşide konuşan İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, tecrittin yalnızlaştırma ve izole etme politikası olduğunu söyleyerek, “Bunu yaparken de amaç olarak kişinin kişiliksizleştirilmesi, psikolojik olarak yalnızlaştırmasıdır. Özellikle F tipi hapishanelerde tecrit durumunun çok daha vahim boyutlarını gündemlerimize aldık. Ancak tecrittin 12 Eylül sürecinde de uygulandığını biliyoruz” dedi.

Ardından söz alan avukat Gülizar Tuncer, Türkiye’deki cezaevlerinde insani olmayan bir sistem ve işleyişin olduğunu söyledi. Tuncer, “Devlet mahpusları iyileştirilmesi gereken bir hasta gibi görüyor ve bunları tüzüklere de açıkça yazıyorlar. Biz böyle bakmıyoruz, ‘Suçu bir hastalık’ olarak görmüyoruz. Hele de siyasi tutukluları hiç öyle görmemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı. Devletin ayrıca cezaevlerinde bir şiddet mekanizması olarak örgütlendiğinin altını çizen Tuncer, “OHAL sürecinde özellikle Maltepe cezaevinde ölüm olayları meydana gelmişti. Biz oraya incelemeye gittiğimizde çocukların kaldıkları hücreleri gördük, çok küçük bir alan ve F tiplerinden beter bir durumda gördük biz oraları. Tecrit her gündeme geldiğinde sürekli F tiplerini konuşuyoruz ama çocukların kaldıkları hücrelere baktığımızda ileride çocukların maruz kalacakları çok daha kötü durumlara şahit olabiliriz. Küçük yaştaki çocuklar açısından baktığımızda tecrittin onların üzerinde ki yansımaları çok daha ağır. Onlarında gündeme getirmek lazım” diye belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte de değinen Tuncer, “Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle birlikte o dönemin iktidar sahipleri ‘biz idam etmiyoruz idamdan beter bir ceza veriyoruz’ demişlerdi. Gerçekten öyle ölünceye kadar tek başına hücrede tutan bir ceza. Bu ağırlaştırılmış müebbet cezası alındığı zaman cezayı alanların ellerine ‘ölünceye kadar hücrede kalacaksın’ kağıdı verilmesi bile başlı başına olumsuz bir şeydir” dedi. Öcalan'ın mevcut durumda en ağır tecritte maruz kaldığını söyleyen Tuncer, İmralı Cezaevi’nin özel bir konum arz ettiğini belitti. Tuncer, “Bir ada ve ayrı bir yönetmeliği olan bir cezaevidir. Çok ağır şartları olan bir yer. Kürtçe konuşmanın dahil yasak olduğu, askeri düzenle yönetiliyor. Uzun bir süredir avukatları ve ailesi ile görüştürülmüyor. Öcalan ilk getirildiğinde de avukatları görüşme yaptıkları zaman avukatlarının bile ağızlarının içlerini, dişlerinin aralarının aranması durumu yaşanıyordu. Böyle şeyleri gördük biz İmralı’da. Tecrittin en ağırı ilk günden bu yana o yüzden İmralı’dır” diye ifade etti.