Turan: Kurban gerekiyordu İBB bizi harcadı

Türk İçişleri Bakanı Soylu’nun “İBB’de çalışan 557 terörist var” diye hedef gösterdiği İBB tarafından işten çıkartılan Ahmet Turan, “Üzerindeki iktidar baskısını hafifletmek için bir kurban gerekiyordu, İBB de bizi harcadı” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “İBB’de çalışan 557 terörist var” çıkışından sonra gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) gerekse iktidar tarafından ayrı ayrı yürütülen güvenlik soruşturmaları adeta cadı avına dönüştü. Evvelki gün belediyede proje uzmanı olan bir kadının apar topar gözaltına alındığı haberlere yansırken, yandaş medya tarafından hedef gösterilen çalışanların işine ise İBB tarafından teker teker son verildi. Bu çalışanlardan Ahmet Turan, ANF’ye konuştu.

HER DÖNEMİN MAĞDURU

İBB’de Kadir Topbaş döneminde çalışmaya başlayan Turan, bunun yaşadığı ilk mağduriyet olmadığına işaret etti.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası, zabıta hizmet elemanı olarak çalıştığı belediyede Kod 22 ile sorgusuz sualsiz işten çıkartıldığını anlatan Turan, 7 ay süren bir mahkeme sürecinden sonra aklandığını ve işine iade edildiğini belirtti.

Son yerel seçimlerden sonra Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile İBB’nin iştirak şirketi İSPER’e bağlı zabıta destek elemanı olarak çalışmaya başlayan Turan, İçişleri Bakanı’nın son çıkışından sonra işine tekrar hukuksuz bir biçimde son verildiğini vurguladı.

Belediyede 11 yıldır çalışmasına rağmen işten tazminatsız ve Kod 42 ile atıldığına dikkat çeken Turan, “12 Nisan 2022 tarihinde İSPER tarafından çağrıldım. İç güvenlik soruşturması kapsamında, yönetim kurulunun aldığı karar doğrultusunda, tazminatsız olarak işime son verildiğini söylediler ve evrak imzalamamı istediler. Kabul etmedim. Beni böyle apar topar kovamayacaklarını ve haklarımı gasp edemeyeceklerini söyledim. Ancak muhatap bulamadığım için evrakı imzalamadan çıktım” dedi.

‘BU ÜLKEDE PARTİLİ DEĞİLSENİZ NE İŞE ALINIRSINIZ NE DE ÇALIŞTIĞINIZ YERDE BARINABİLİRSİNİZ!’

Aynı zamanda CHP Sultangazi ilçesinde parti üyesi olduğunu belirten Turan, yaşadığı bu hukuksuzluğu Sultangazi ilçe teşkilatı başta olmak üzere İstanbul İl ve Ankara Genel Merkezi’ne bildirdiğine ancak hiç kimsenin kendisine yardımcı olmadığına, herkesin kör ve sağır taklidi yaptığına işaret etti.

İş oy istemeye gelince melek kesilenlerin, gücü eline geçirince aslan gibi kükrediğini ifade eden Turan, şöyle tepki gösterdi: “Bizim oylarımızla mecliste ikinci büyük parti olan ya da İBB Genel Başkanlığına oturanların bugün bizim işimize son vermesi gerçekten zoruma gidiyor. Merak ediyorum, acaba gelecek seçimlerde kapımızı hangi yüzle çalacaklar? Kaldı ki ben bu gerçekliği bilen bir insanım; düzen partilerinin gerçek yüzünü biliyorum ama maalesef bir yerde tutunmak ve işte kalmak için bu ülkede bir partiye üye olmanız gerekiyor. Öyle bir hale gelmiş ki Türkiye’de kurumlar, parti kurumu olmuş. Eğer bir partiye üye değilseniz, sendikalı değilseniz ya da bir yerde dayınız yoksa, ister üniversite bitirin, isterseniz dünyanın en zeki insanı olun, ne işe alınırsınız ne de çalıştığınız yerde barınabilirsiniz.”

‘ÇALIŞMA ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ DE ELİMİZDEN ALINDI’

Sivaslı Alevi Kürt bir ailenin ferdi olan Turan, şöyle konuştu: “İnancımızdan ve kimliğimizden ötürü bu ülkede zaten doğuştan hayata 1-0 yenik başlıyoruz. Önce inancımız, kimliğimiz ve dilimiz yok sayıldı, sonra fikirlerimiz tutsak edildi, şimdi çalışma özgürlüğümüz de elimizden alındı. Bu ülkede açıkçası bize, ‘Sizin inancınızı yaşamaya, dilinizi konuşmaya, fikirlerinizi beyan etmeye ve çalışmaya hakkınız yok’ mesajı veriliyor. Böyle bir ortamda, böyle bir ülkede yaşamanın ne kadar zor olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. Ben sol görüşlüyüm ve geçmişte fikirlerimden ötürü tutsak edildim, bunun bedelini ödedim. Sonuçta hayata tutunmam gerekiyordu ve İBB’de işe başladım. Bu süreç kolay olmadı tabii ki. O dönemde Kadir Topbaş Genel Başkandı ve çok mobbinge uğradım, sürgünler yedim, baskılar gördüm. Ama yılmadım; yaşamaya ve direnmeye devam ettim. Keza 15 Temmuz sonrası işimize son verildi ve mahkemede aklanarak işe iade edildim. Sonra da bunlar yaşandı işte. İktidar ve muhalefet partilerinin aralarındaki çıkar ve rant kavgası biz işçilere kıyım olarak döndü. Üzerindeki iktidar baskısını hafifletmek için bir kurban gerekiyordu, İBB de bizi harcadı. Yani tıpkı 12 Eylül zihniyeti gibi, hem soldan hem de sağdan insanların gözlerinin yaşına bakmadan işlerine son verildi.”

‘SADECE EMEĞİM DEĞİL ÇOCUKLARIMIN GELECEĞİ DE ÇALINDI’

İşten çıkartılma konusunda kendisine hiçbir gerekçe sunulmadığına dikkat çeken Turan, üstelik işsizlik ödeneğinden de faydalanamayacağı şekilde Kod 42 ile atıldığına işaret etti. İki çocuk babası olan Turan, çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını, sadece emeğinin değil çocuklarının geleceğinin de çalındığını kaydetti. Ülkede artık ne onlar için ne de kendi ve eşi için bir gelecek gördüğünü dile getiren Turan, “Kiracıyım, yaşam mücadelesi veriyorum ama gitgide bu ülkede yaşama koşulu kalmadığını düşünüyorum. Çünkü bir insanın emeğini çalmak hırsızlıktır ve suçtur. Bizim artık başka bir umudumuz kalmadı” dedi.

İşe geri iade ve tazminat davası açtığını aktaran Turan, hakkını sonuna kadar arayacağını vurguladı.