Tutsak Kürt çocuklarından mektup var

Tutsak Kürt çocuklarından mektup var

Tutuklu çocuklardan Cihan Karaçöl, yazdıðı mektubunda, “Cezaevlerinde direnen bir halkın, direnen çocukları da bulunuyor. Çok açık ki, 'Büyük' Türk devletinin küçük Kürt çocuklarına karşı 2006'dan sonra, özel olarak devreye soktuðu sindirme ve korkutma amaçlı katliam, işkence ve tutuklama politikası taş generaller tarafından boşa çıkartılmıştır” dedi.

Adana'nın Pozantı Ýlçesi’ndeki M Tipi Çocuk ve Genç Islahevi'nde, çocuklara cinsel taciz, tecavüz ve işkence vahşetinin ardından Ankara Sincan Cezaevi’ne sevk edilen 218 çocuktan Cihan Karaçöl, yakınlarına yazdıðı mektupta, şu çaðrıda bulundu:

"Yaşanan vahşeti duymayan kaldı mı, bilmiyoruz. Duymayanlar veya duyupta bir halka, Kürt çocuklarına yapılan zulmü -farkındadır ya da deðildir- kanıksayanlar, ya çocuklarını ya da en çok sevdiði bir çocuðu tek başına bir anlıðına Pozantı cehennemine koyuversinler. Siz/biz bunu yapamazken, o çocuklar günlerce, aylarca faşist devletin pis ellerini bedenlerinde, iðrenç seslerini kulaklarında duyumsadılar.

Pozantı ve diðer hapishanelerde sadece işkence yoktu/yok. Aynı zamanda direnen bir halkın direnen çocukları da vardı/var. Mazlum da bu çocuklardan sadece biri.

Nezaretin demir parmaklı kapısı açılıyor, başı dik ve olgun duruşuyla esmer bir çocuk içeri giriyor. Boynundak’ zeytin çekirdeklerinden yapılmış kolyesi ve gözlerindeki sevinç ışıðı hemen dikkatimi çekiyor. Sanki yılların hasretliðini giderircesine öyle sıcak, içten ve özlemle ellerimizi sıkıp 'ben Mazlum' diyor. Mazlum. bir halkın mazlum çocukları deyip sarıyoruz Mazlum'un o minik bedenini. Bizimle karşılaşmanın mutluluðu ve heyecanıyla o küçük yüreði öyle bir atıyor ki, daha yavaş atan yüreðim utanıyor.

Mazlum'la Kürtçe konuşuyoruz. Sorularımıza büyük bir olgunluk ve heyecanla cevap veriyor. O konuşuyor biz dinliyoruz. 'Sizin gibi yaşamımızı planlıyoruz. Her şeyimiz ortak, komün. Düzenli olarak kitap, gazete okuyor, haberleri izliyor ve politik tartışmalar yapıyoruz.' Kendi aralarındaki ilişkileri ise şöyle anlatıyor; 'Bizde boş yok. Bütün kararları tartışıp ortak alıyoruz.' Ýki elinin parmaklarını açıp daha sonra birleştirip, tek yumruk yaparak, 'Biz böyleyiz. Böyle birlik olup, sıkı durduðumuz için idare ve gardiyanlar bize çok karışamıyorlar.' Ve yumruðunu bozmadan, aradan işaret parmaðını uzatıp, 'Eðer birimiz böyle olursa, olmaz! Yoksa bir kawgada o parmak kırılır' diyor.

Mazlum yaşadıklarının ne anlama geldiðinin o kadar bilincinde ki, konuşurken bunu rahatlıkla farkedebiliyorsunuz. Hiç takılmadan, öyle içten ve inanarak konuşuyor ki; 'Newroz'da havalandırmada ateş yaktık. Ateşin etrafında, türkü, marş söyleyip halay çektik. Biji'li sloganlar attık' burada araya girip soruyorum, günlerdir gece yarısı 'Biji serok Apo' sloganını duyuyoruz ancak nereden geldiðini bir türlü anlayamadık dememle o zeytin karası gözlerde bir parıltı ve gurur belirdi. Ya idarenin tutumu? sorumuza; 'Onlara karşı hiç boyun eðmiyoruz' yanıtını veriyor bizim Mazlum.

Ve Mazlum duruşmaya çıkıp, tahliye haberi ile geri geliyor. Büyük bir sevinç ile sarılıyoruz Mazlum'a. 'Mersin'e eve gidince, ilk olarak arkadaşlarımı toplayıp onlara, mücadeleyi anlatacaðım' diyor. Hapishanedeki arkadaşlarının ihtiyaçlarını soruyoruz, Mazlum tek birşey söylüyor; 'Ýdare kütüphanesinde okunacak kitap yok. Arkadaşlara okunacak kitap.'

Çok açık ki, 'Büyük' Türk devletinin küçük Kürt çocuklarına karşı 2006'dan sonra, özel olarak devreye soktuðu sindirme ve korkutma amaçlı katliam, işkence ve tutuklama politikası taş generaller tarafından boşa çıkartılmıştır. Ancak şunu asla unutmamalıyız ki, faşist Türk devleti ve hükümeti AKP'nin en önemli karakteristik yanlarından biri de intikamcı olmalarıdır. Dışarıda ki duyarlılıðın azalması durumunda, tutsak çocuklar üzerindeki fiziki ve psikolojik işkencenin yeniden artması, vahşet boyutuna ulaşması içten bile deðil. Pozantı ve diðer hapishanelerde yaşanan insanlık dışı işkence her platformda teşhir edilmelidir. POZANTI=AKP olduðu kitlelerin bilincine kazınılmalıdır. Tutsak Kürt çocuklarına özgürlük şiarıyla tutsak çocuklarla dayanışma sürekli canlı tutulmalıdır. Tahliye olanlar da bu dayanışmaya devam etmeli özellikle de beyanlarıyla vahşeti ortaya çıkaran çocuklar ve aileleriyle."

ANF NEWS AGENCY