Tekirdað 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan PKK'li tutsaklar, cezaevinde saatlerce suda bekletilme, çıplak arama, tek sıra askeri tarzda yürüme gibi işkencelere maruz kaldıklarını duyurdu. Yaşadıklarının Amed zindanından farkı olmadıðına dikkat çeken tutsaklar, "Yüzlerce şehit verilerek ortaya çıkan kazanımları, aynı ruhla kazanmak için gerekli duruşumuzu göstereceðiz" dedi.
Tekirdað 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan PKK'li tutsaklar gönderdikleri mektupta, yaşadıkları insanlık dışı uygulamaların onda birinin bile basına yansımadıðını belirterek, cezaevi idaresinin provokatif ve keyfi yaklaşımları ile çatışma ve ölümlere zemin hazırlandıðını duyurdu. Kamuoyunun önceden bilgilendirilmesi ile yaşanabilecek olası kötü durumların engellenmesi açısından önemli olduðunu belirten tutsaklar, "Mevcut uygulamalar tutsakların da canına tak edecek duruma gelmiştir. Her an çok farklı durumlar gelişebilir. Ciddi anlamda kimi uygulamalar Amed zindanını aratmayacak duruma gelmiştir" diye kaydetti. Cezaevinde ayda en az 10 tutsaðın fiziki saldırıya uðradıðını ifade eden tutsaklar, işkence ve saldırıların sıradanlaştıðının altını çizdi. Tutsaklar, sadece son bir ay içerisinde Ahmet Salgın, Mirza Aydın, Abdulvahap Yıldırım, Hamdullah Aydoðan, Hamit Akgün, Mehmet Emin Tutak ve Tekirdað 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nden sürgün edilen tutsaklar, Lokman Gönül, Abdulkerim Avşar, Naci Kutlak, Cafer Yılmaz, Rıza Kazıcı, Ömer Yıldırım ve Recep Karadað'ın çıplak aramayı kabul etmediði için işkenceye maruz kaldıðını aktardı. Darp edilen tutsakların rapor almak için gittiði doktorların, hiç kimseye rapor vermediðini üstüne üstlük haklarında soruşturma açıldıðını belirten tutsaklar, soruşturmalarda işkence sonucu oluşan darp izlerinin kendileri tarafından yapıldıðının dahi iddia edildiðine dikkat çekti.
8 SAAT HÜCREDE SU ÝÇÝNDE TUTTULAR
Mirza Aydın ve Ahmet Salgın isimli tutsaklara yapılanların vahşet boyutunda olduðunu ifade eden tutsaklar, "Ahmet Salgın adlı arkadaşımız, saldırıya uðradıðında daha yeni 45 günlük açlık grevi direnişinden çıkmıştı ki, hedefe alınmasının nedeni de budur. Onlarca gardiyan arkadaşlarımıza saldırmış, odada çıplak bir şekilde elleri baðlı olarak 7-8 saat su içinde tutulmuş, defalarca dövülmüş, en aðza alınmaz küfürler edilmiştir. Bu anlamda idarenin tutsaklara yaklaşımı düşmancadır. En ufak bir itiraz saldırılara ve işkencelere gerekçe yapılmaktadır" diyerek yaşananları aktardı.
ARAMADA ÖTTÜÐÜ ÝÇÝN AYAÐINDAKÝ PLATÝNÝ SÖKTÜ
Bir diðer tutsak Ýlhami Özeðer'in ayaðında platin olmasından dolayı sürekli olarak giriş-çıkışlarda çıplak aranarak sorun çıkarıldıðına yer veren tutsaklar, şunları kaydetti: " Ýlhami Özeðer adlı arkadaşımız ayaðında platin olduðuna dair rapor olmasına raðmen her giriş-çıkışta bu onursuzca uygulamaya maruz bırakılmakta. Arkadaşımız her seferinde bu uygulama tabi tutulmamak için sakat kalma pahasına ayaðındaki platini çıkarmak için girişimlerde bulunmuş, neticesinde hastaneye kaldırılmıştır. Fakat hastanedeki faşizan yaklaşım burayı aratmamıştır. Arkadaşın ayaðındaki platini çıkarmak için platinli ayak açılmış, sadece platinin vidaları sökülerek anahtarı olmadıðı gerekçesiyle geri getirilmiştir. Ýki aya yakındır bu devam etmektedir ve arkadaşın ayaðı sakat kalma riskiyle karşı karşıyadır. Anlaşılan amaçları da budur. Oysa bu durum ortaya çıkmaktadır ki ayak kesilmeden de bu işlem yapılabilirdi; fakat düşmanca yaklaşımlar bu durumları ortaya çıkartmaktadır."
SAÐLIK HAKKINA ENGEL
Haftada 2 gün revir ve bir gün ise diş doktoru şeklinde sınırlandırılan saðlık hakkı hizmetlerinin hiçbir şekilde uygulanmadıðını anlatan tutsaklar, "Bu durum ahlaksız bir biçimde tutsaklara karşı bir işkence aracı haline getirilmiştir. Böylelikle olası bir durumda, revire çıkarılmayacak hastaların aðırlaşması ve dönülmez bir duruma ulaşması beklenmektedir. Zamanında yapılmayan tedavi ve saðlık hizmetlerine ulaşmamaktan kaynaklı genç bir alan olmamıza raðmen pek çok arkadaşta hastalıklar baş göstermektedir" diye belirtti. Tutsaklar, diş rahatsızlıklarından dolayı güçlükle yemek yiyen bazı arkadaşlarının inatla tedaviye çıkarılmadıðını, revire çıkarılanlara ise hekimlerden ziyade ceza infaz memurlarının müdahale etmek istediðini ve rastgele hastalıklarla alakası olmayan yan etkili ilaçlar verildiðine dikkat çekti.
MEKTUP, KÝTAP VE DEFTERLERE EL KONULUYOR
Genel aramalarda ve kısmi aramalarda yaşadıkları sorunlara da deðinen tutsaklar, kitaplarının yırtıldıðını, odalarının darmadaðın edildiðini ve el yazısı ile yazılmış tüm defterlerin görevlilerce el konulduðunu kaydetti. Tüm girişimlerine raðmen defterleri geri alamadıklarını aktaran tutsaklar, "Sadece defterler deðil, kimi zaman kitap ve mektuplarımıza dahi el konulmaktadır. Bu uygulama ile amaçlanan, düşünmeyen, yazmayan iradesizleşmiş kişilikler yaratmaktır. Konuyla alakalı yapılan tüm suç duyurularımızın sonuçsuz kaldıðını belirtmeye gerek yok sanırsak" dedi. Sohbet haklarının da gasp edildiðini ifade eden tutsaklar, haftada 10 saat uygulanması gereken sohbetin, ayda 4 saatle sınırlandırıldıðını belirtti. Tutsaklar, idarenin infaz yakma amaçlı olarak tüm tutsaklara disiplin soruşturmaları açtıðına yer vererek soruşturmaların tamamen keyfi olduðuna dikkat çekti.
TALEPLER ÝŞKENCE ARACI HALÝNE GETÝRÝLÝYOR
Neredeyse her tutsak hakkında 1-2 yıllık görüş, ortak alan ve iletişim cezaları bulunduðuna işaret eden tutsaklar, "Her hafta birkaç kez istisnasız Özgür Gündem gazetemize el konulmaktadır. Azadiya Welat gazetesi hafta sonları verilmemekte, verilen gazeteler ise tarafımıza akşamları iletilmektedir" diyerek yaşadıkları baskıların bir başka boyutuna dikkat çekti. Gönderdikleri ve kendilerine gönderilen mektup ve fakslara el konulduðunu belirten tutsaklar, yaşadıkları tüm sıkıntılara dair savcılıða verdikleri dilekçelerin ise işleme konulmadıðını kaydederek, oda deðiştirme taleplerinin karşılanmadıðını bunun da işkence aracı haline getirildiðini aktardı. Psikolojik işkencenin had safhaya geldiðine dikkat çeken tutsaklar şunları anlattı: "Tek sıra askeri tarz yürüme dayatılmakta, bunu kabul etmediðimizde saldırı gerekçesi haline getirilmektedir."
PERSONEL PSÝKOLOJÝK BASKI YAPIYOR
Tutsaklar yaşadıkları psikolojik baskıyı ise "Yemek daðıtımlarında, revire, berbere çıkarken personeller saldırıya zemin hazırlamak için ellerinden gelen her şeyi yapmakta. Kabadayıvari, psikopatça yaklaşımlar sergilemekte ve yer yer tehditlerde bulunmaktadır. Personelle tutsaðın karşılaştıðı her an sinir harbine dönüşmekte, tutsaðı tahrik etmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadırlar" diye aktardı. Haftada 2 gün verilmesi gereken sıcak suyun tek gün verilmekte olmasının yaşadıkları sorunlardan bir diðeri olduðunu belirten tutsaklar, "Yemekler tek kişilik verilmekte ve verilen yemekler yenilmeyecek durumda olup hastalıklara sebebiyet verecek durumdadır. Nitekim bir çok arkadaşımız mide sorunu yaşamaktadır" dedi.
DEVRÝMCÝ DURUŞUMUZU GÖSTERECEÐÝZ
"Mevcut durumda bu insanlık dışı uygulamalara sessiz kalmayacaðız. Devrimci duruşumuzu en keskin şekilde gösterip yüzlerce şehit verilerek ortaya çıkan kazanımları aynı ruhla kazanmak için gerekli duruşumuzu göstereceðiz. Kamuoyunu ciddi anlamda burada yaşananlara karşı duyarlı olmaya çaðırıyoruz. Olası bir felaketin yaşanması an meselesidir. Bu cezaevinde yaşanacak sorun ve ölümlerden cezaevi idaresi ve Adalet Bakanı sorumlu olacaktır" diyerek duyarlılık çaðrısı yapan tutsaklar, saldırılara, "Ýnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları ve kapı dövmelerle karşılık verdiklerini ifade etti.