Ýsveç SAP’li kadınlar: “Politik tutsaklar serbest bırakılsın”

Ýsveç SAP’li kadınlar: “Politik tutsaklar serbest bırakılsın”

Ýsveç Sosyal Demokrat Ýşçi Partisi’nin (SAP) Stockholm Bölgesi Kadınlar Kolu Türkiye zindanlarında süren direniş nedeniyle bir basın açıklaması yaparak kadınlar başta olmak üzere politik nedenlerle cezaevlerinde tutulan tüm tutsakların serbest bırakılmasını talep etti. Dünyada kadınların özgürlük ve demokrasi mücadelelerine katılmalarının benimsenmesinin önemine deðinilen açıklamada Türk Devletinin son yıllarda şiddeti tırmandırmasına, halkın seçtiði BDP’li politikacıları, gazeteci ve avukatları tutukladıðına ve bunlardan çoðunluðunun hala yargı karşısına çıkarılmadıðına dikkat çekiliyor.

Tutuklananlar arasında halkın oylarıyla seçilmiş Milletvekilleri Selma Irmak ve Gülser Yıldırım ile Belediye Başkanı Leyla Güven’in de bulundukları belirtilen açıklamada şu görüşlere yer veriliyor: “Türkiye cezaevlerinde 9 bini aşkın BDP’li politikacı, sendikacı, öðrenci, gazateci, avukat ve insan hakları savunucusu bulunuyor. Toplu tutuklamalar hukuk sisteminin muhafeleti bastırmak ve susturmak için nasıl yersiz kullanılabileceðini gösteriyor. Hiç bir ülke Avrupa Konseyi’nde ifade özgürlüðünü ihlal ettiði gerekçesiyle Türkiye kadar çok cezaya çarptırılmadı. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) yeni yayımladıðı bir raporda Dünyada gazetecilerin en fazla cezaevinde bulunduðu ülkenin Türkiye olduðunu açıkladı. Türkiye’de Ýran, Çin ve Eritre’den daha fazla gazeteci cezaevlerinde”

Yüzlerce tutsaðın sürdürdüðü açlık grevlerinin 44. gününü doldurduðuna ve tutsakların yaşamlarının tehlikeye girdiðine dikkat çeken SAP’li kadınlar başta politik aktif kadınlar olmak üzere siyasal gerekçelerle cezaevlerinde tutulan tüm tutsakların serbest bırakılmalarını talep ediyor.

Açıklamanın son bölümünde Avrupa Birliði Üyeliðine aday olan Türkiye’nin Tunus, Mısır ve Libya’da yıkılan diktatörlerle aynı yolu izlemesinin kabul edilmeyeceði, Arap baharı sırasında kadınlara verilen desteðin Kürt kadınlarına da verilmesi gerektiði vurgulanıyor. Seçilmiş politikacıların tutuklanması,basın ve ifade özgürlüðünün kısıtlanmasıyla demokratik ve barışcıl çözümlerin saðlanamayacaðının altı çiziliyor.