Ve Erdoðan gerçeði kendi yüzünde görür - Amed Dicle

Ve Erdoðan gerçeði kendi yüzünde görür - Amed Dicle

Williem Shirer Amerikalı bir gazeteciydi. 1993 yılında 89 yaşındayken hayata gözlerini yumdu…

Ardından 20. yüzyıla damgasını vuran ve insanlık tarihi boyunca unutulmayacak Nazi Almanyasına ilişkin dev bir eser bıraktı...

Shirer 2. Dünya savaşı öncesinde de Almanya'da muhabirlik yapmış, sonrasında Nazi yöneticilerinin yargılandıðı Nurnberg mahkemelerini izlemiş bir gazeteci...

Konunun önde gelen otoriterlerinden biri...

Süreci gazetecilik refleksleriyle irdeleyen Shirer, Weimar Cumhuriyetinden Bismark’ın kuruculuðunu yaptıðı 2. Alman Cumhuriyetini de kapsayan 485 bin ton belgeyi inceleyerek kitap haline getirmiş...

Evet yanlış duymadınız, 485 bin ton belge.

Ve bu devasa belge arşivinden ortaya çıkan, 3. ciltlik 'Nazi Ýmparatorluðu' kitabı...

Kitabın temel imgesi elbette ki Hitler...

W. Shirer iki kuşak öncesine giderek Hitler'i her yönüyle araştırıp analiz etmiş... Ve sadece geçmişte kalan bir dönemi deðil, geleceðe ışık tutan tespitlerde bulunmuş...

Bu müthiş araştırmanın karşımıza çıkardıðı çok şey var elbet. Ama özellikle bir diktatörün nasıl bu kadar yaşam alanı bulup örgütlediðini örnekleriyle anlatılmış...

W. Shirer’e göre; sanıldıðının aksine Hitleri Hitler yapan sadece 1933 seçimleri ve öncesi, 1934’teki Başbakanlık ve Devlet Başkanlıðını birleştirip tek adam olması, 'Uzun Bıçaklar' Gecesi vb. kritik dönemeçler deðil;

Bu dönemeçleri dayandıðı toplumsal zeminle geçti...

Yani, Hitler'i, Hitler yapan, meydanlarda toplatılan kalabalıklardı... Ve onun sözüyle ‘insanlara güç vermek deðil, güçsüzlüklerinde yararlanarak’ Nazi Almanya'sı örgütlendirildi...

Bu sistematik politikanın gereði olarak her yıl geleneksel Nurnberg mitingleri düzenleniyordu.

Shirer bunu belgeleriyle sunuyor....

Zamanlanmasına, teknik donanımına özen gösteriliyor. Meydanlarda toplatılan binlerce insan bir tür transa sokularak ‘sieg heil’ şeklindeki Nazi sloganı tekrar edilerek Hitler selamlanıyordu...

Büyük ‘disiplin’ içindeki bu kareler kayıt edilip tüm Almanya’da izletiliyordu...

Milyonlarca insan boş zihinlere empoze edilen ‘mutluluðu’ izliyordu...

Meydanda vaat edilen ‘Almanların mutluluðuydu...’

W. Shirer’ın aktarımına göre Hitler bu mitinglerin birinde şöyle diyordu;

‘Yalan söylemeyeceðiz ve sizi aldatmayacaðız. Bana 4 yıl şans verin. Bu görevi kazanç saðlamak için deðil, sizin esenliðiniz için istiyorum...’

'Aa! Türkiye başbakanı Erdoðan’da geçen gün aynı sözleri söylemişti' dediðinizi duyar gibiyim...

Sadece konuşmaların içeriði deðil, biçimlerine de bakarsanız aynı kanıya varacaksanız. Hitler’in Nurnberg mitingleri, Arena stadındaki Ýstanbul il kongresinin siyah beyaz hali...

Hipnotize edici, davul ritmi gibi tekrar edici konuşmalar...

Manzarayı gören Hitler, muhtemelen dünyayı fethettiðini ve bir daha asla yenilmeyeceðini düşünüyordu...

Meydanlardaki kalabalıklar da...

Peki ne oldu? Alman halkında bilinç kayması yaşandı ve bunun sonucu olarak milyonlarca insanın öldüðü savaş çıktı, insanlık yaralandı...

Buna Hitler öncülük etti ama milyonlarda alkış tuttu...

Ve bugün bunun vicdan muhasebesi yapılıyor...

Hitler’in farkı şuydu; yenildiðini görüp intihar ettiðinde, ardından bırakacaðı bir serveti, ve bunu alacak kimsesi yoktu...Düðününde kilolarca altın toplayıp gemi alacak bir oðlu yoktu...

Alman halkını ekonomik olarak refaha kavuşturduðunu sürekli vurguluyordu...

Ama...

Tarihe yaptıðı oto yollar, alt yapı hizmetleri, sanayi ve tarım sektöründeki atılımlarla deðil, faşist ve insanlık dışı politikalarıyla geçti...

Bugün öyle anılıyor...

Hitler’in zamanında promter neden icat yoktu...

Ama onun şu sözü, ruhunu temsil edecek olanlara büyük bir öðüt olarak kayıtlara geçti...

‘Diktatör, bisiklete binen adama benzer. Durursa devrilir...’

Biz bu şiarı ‘durmak yok yola devam’ şeklinde her gün duyuyoruz...

Önce durmaksızın öldürmeye devam ediyor, sonra karşısına geçtiði prompter isimli camdan "tazminatsa tazminat, paraysa para!" gibi insanlık dışı, acımasız şeyler okuyor...

Bazen yazılar kayboluyor bir anlıðına, ve camdan kendi yüzünün yansımasını görüyor sadece... O bile dayanamıyor... "Kalleş!" diye haykırıyor camdan yansıyan o yüze bakıp...

"Kalleş!.."