'Vedat Aydın'ın katledilmesi başlangıçtı'
Kuzey Kürdistan'da 90'lı yılların 'faili meçhul' olarak kategorize edilen ilk cinayetin kurbanı olan HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ı, çocukluk arkadaşı HDP Amed Milletvekili İmam Taşçıer anlattı.
Kuzey Kürdistan'da 90'lı yılların 'faili meçhul' olarak kategorize edilen ilk cinayetin kurbanı olan HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ı, çocukluk arkadaşı HDP Amed Milletvekili İmam Taşçıer anlattı.
4 milyon Kürt zorunlu göçe tabi tutuldu; 17 bin 500 'faili meçhul' cinayet işlendi; insansızlaştırma, demografiyi bozma, ekolojiyi tarumar etme, Vedat Aydın'ın katledilmesiyle başladı. Aydın'ın çocukluk ve mücadele arkadaşı HDP Milletvekili Taşçıer, bu devlet politikasının biçim değiştirse de devam ettiğini belirterek, siyasi soykırıma dikkat çekiyor.
Halkın Emek Partisi (HEP) Amed İl Başkanı Vedat Aydın'ın gözaltına alınıp katledilmesinin üzerinden tam 26 yıl geçti. 5 Temmuz 1991'de, evinde gözaltına alındıktan sonra cenazesi 7 Temmuz'da, Elazığ'ın Maden ilçesi yakınlarındaki bir köprü menfezinin altında işkence edilmiş halde bulunan Aydın'ın faillerinin bulunması için hiçbir adım atılmadı. O gün Kürdistan, Aydın’ı “Şehîd namirin” sloganı eşliğinde uğurladı. Amed’de devletin beklemediği biçimde on binlerce insan toplanmıştı. Büyük öfkenin olduğu kalabalık, mezarlık yolundayken Mardin Kapı Karakolu’nun önüne gelindiğinde polislerce taranmaya başlandı. Burada da 3 kişi katledildi, onlarca kişi yaralandı. 90’ların ilk 'faili meçhul'ü olan Vedat Aydın ile halka göz dağı vermek isteyen Türk devleti, neye uğradığını şaşırdı. Susurluk Raporu'nda, Aydın'ın devlet içinde odaklanan bir çete tarafından katledildiği kayıtlara geçse de sonuç değişmedi. Aydın’ı 26 yıl önce katleden zihniyet, şimdi Kürt siyasetçileri rehin alarak siyasi soykırıma tabi tutuyor. Aydın’ı yakından tanıyan, çocukluk arkadaşı HDP Amed Milletvekili İmam Taşçıer, o günleri ve Aydın'ı ANF'ye anlattı.
HEP ÖNCÜ OLDU
Vedat Aydın’la beraber büyüyen ve mücadele geçmişinin en yakın tanıklarından Taşçıer, öncelikle yiğitliğine ve mertliğine vurgu yaparak 'Merxasê mêra bû' (Yiğitlerin yiğidiydi/Has insanların en hasıydı) diye tanımlıyor. Aydın’ın 80 ve 90’lı yıllarda yürüttüğü mücadelenin kahramanca olduğunu ve düşmandan korkmadığını ifade eden Taşçıer, 12 Eylül darbe sürecinin ardındaki cezaevi direnişleri içerisinde verdiği mücadele ile her zaman öncü olduğunun altını çiziyor.
İLK KÜRTÇE SAVUNMA
"Hepimize cesaret veren bir kişilikti" diyen Taşçıer, korkmadan yılmadan halkına öncülük ederek bir direniş ve ilham kaynağı olduğunu vurguluyor. 12 Eylül darbe sürecinde mahkemelerde ilk Kürtçe savunma yapan kişilerinden biri de Vedat Aydın'dı. Taşçıer, bütün yönleriyle örnek alınan, baskılara karşı baş kaldıran ve Kürdistan halkı tarafından unutulmayacak mirasının önemine işaret ediyor.
KÜRT HALKINA MESAJDI
Türk devletinin 1991'de başlatıp 1997 yılına kadar yoğun olarak sürdürdüğü ve 'faili meçhul' etiketiyle sıyrılmaya çalıştığı cinayetlerin başlangıcı Vedat Aydın'ın katledilmesiydi. Evinden, eşinin yanından açık açık alındı. O zaman Toros dedinilen, Ahmet Davutoğlu’un ‘Bakın böyle yapmaya devam ederseniz Toroslar geri gelir’ diyerek tehdit ettiği Toros’a bindirilerek götürüldü. Taşçıer'e göre; Aydın’ın katledilmesi Kürt halkına verilen mesajdı. Taşçıer, işkence edilip katledildiğini hatırlatarak, "Cenaze gününü dün gibi hatırlıyorum. Bacakları, kolları, kafası ve iç organları hedef alınıp vurularak, dövülerek katledilmişti. Yaptıkları vahşi işkence karşısında görülüyordu ki; Vedat Aydın kendisine dayatılanları kabul etmediği için vahşide katledilmişti” diyor.
Aydın’ın Kürt gençleri tarafından iyi bilinmesi isteyen Taşçıer, yaşamdaki özverili ve liderlik pozisyonuyla aslında bilinçli bir şekilde Aydın şahsında Kürt halkının değerlerinin hedef alındığını söylüyor.
DEVAMINI DA GETİRDİLER
Aslında Vedat Aydın cinayetiyle yeni bir dönem başladı. Taşçıer, yeni dönemi şöyle özetliyor: “O dönemde 4 milyon kişi zorunlu göçe tabi tutuldu. 17 bin 500 'faili meçhul' cinayet işlendi. Kürt coğrafyasının insansızlaştırılması, demografiyi bozma, ekolojiyi tarumar etme, Vedat’ın katliamıyla başladı."
ŞİMDİ DE SİYASİ SOYKIRIM
Günümüze kadar da bu devlet politikasının biçim değiştirse de devam ettiğini; Kürt sorununu çözemedikleri ve çözüm sürecini yürütemedikleri için sonucun yine ölüm, katliam ve tutuklamalar olduğunu belirten HDP Amed Milletvekili İmam Taşçıer, bu belirlemesini şöyle izah ediyor: "AKP’nin kaldırmakla övündüğü OHAL tekrar geldi. Yine Kürtler üzerinde her dönemden daha fazla baskı ve zulüm oluşmaya başladı. Büyük bir siyasi soykırımla karşı karşıyayız. 6 milyon oy alan HDP Eşaşkanları, milletvekilleri ve belediye eşbaşkanları cezaevinde.”
ZİHNİYET DEĞİŞMEDİ
80 darbesinin, 90’ların işkencesinin ve bugünkü soykırım politikalarının muhataplarından olan Taşçıer, değişen teknoloji ve iktidar isimleri dışında her şeyin aynı şekilde sürdürdüğünü söylüyor. Değişmeyen zihniyete dikkat çeken Taşçıer, o gün Vedat Aydın’ı katledenlerin, bugün Tahir Elçi’yi katledip Şırnak’ı, Nusaybin’i, Sur’u, İdil’i yakanlar olduğunu vurguluyor. O gün partiler kapatıldığını, bugün ise siyasi soykırımla fiili olarak işlevsiz bırakılmaya çalışıldığını dile getiren Taşçıer, demokratik en küçük bir talebin dahi Türk iktidarı tarafından suç unsuru olarak görüldüğünü, her türlü zorbalığın sergilendiğini anımsatıyor.
VEDAT AYDIN’IN ARDILLARIYIZ
Taşçıer, Kürtlerin demokratik siyaseti güçlü tutması halinde yaşanan saldırılara karşı durabileceği kanısında. Bu kanısını şöyle gerekçelendiriyor: "Aydın’ın ölümünden sonra Kürt Hareketi güçlü bir karşı duruş sağlayabildiği için bu günlere güçlü bir şekilde geldi. O zamanlar yüzde 3 oy alırken şimdi yüzde 13’ler oranına ulaştı. Vedat Aydın’ların ardılları bu sürece de demokratik siyasete de kendi geleceğine de sahip çıkacaktır. Aydın yüz yıllarca unutulmayacak yaşam sevinciyle bizimle olacaktır.”