Yasa ve tutuklamalarla gazetecilere baskı

"Bir yandan 21 gazeteci gözaltına alınırken diğer yandan dezenformasyon yasası ile gazetecilik baskı altına alınmaya çalışılıyor" diyen TGS Genel Başkanı Durmuş, o yüzden haber alma hakkına sahip çıkması için herkesin ses çıkarması gerektiğini vurguladı.

AKP ve MHP'li milletvekillerin hazırladığı dijital medyada çeşitli düzenlemeler içeren ve dezenformasyon yasası olarak geçen kanun teklifinin Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülmesine başlandı. Son olarak muhalefet itirazlarının reddedildiği komisyon 14 Haziran’da yeniden toplanacak. AKP ve MHP iktidarı bir yandan dijital medyaya çeşitli kısıtlamalar getirirken diğer yandan Amed’de  21 gazeteci gözaltına alındı. Gazetecilerin üç günlük gözaltı süresi de 2 gün daha uzatıldı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, hem yasaya hem de gazetecilerin tutuklanmasına dair ANF’nin sorularını yanıtladı.

AÇIK ŞEKİLDE SANSÜR

Hükümetin dezenformasyon yasası olarak kamuoyuna duyurduğu ama aynı zamanda internet medyasında, Basın Kanunu’nda da bazı hükümleri kapsayan bir torba kanun hazırladığını söyleyen Gökhan Durmuş, şunları belirtti: “Bu torba kanunun içerisinde en çok tartışılan 29’uncu madde. Çünkü açık bir sansür biçimi olarak karşımıza çıktı. Şöyle ki; birincisi, internet medyasına ‘size kart vereceğiz’ diye güzel süslemelerle göz boyamaya çalışılırken bir taraftan da internet medyasını kontrol altına alan bir düzenleme getiriliyor ve böylece onlar da Basın İlan Kurumu'na bağlanıyor. 29’uncu maddede halkı yanıltıcı bilgiyle kışkırtmak, kamu barışını, kamu düzenini bozmak, genel sağlığı tehdit etmek gibi ifadelerle gazetecilik suçlanıyor. Bunun değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı, yaptığınız herhangi bir haberin kamu barışını bozup bozmadığı, kimin tarafından karar verildiği bilinmiyor. Tabii burada hakimler işaret ediliyor ama Türkiye'de yargı sisteminin tarafsız olmadığı herkes tarafından malum.

Hukukun tarafsız bir biçimde herhangi bir haberin kamu düzenini yıkmaya yönelik bir şeyin bir parçası olup olmadığına nasıl karar vereceği boşta kalıyor Bu en temel itiraz noktalarımızdan birisi bu. Çünkü keyfi bir karar mekanizmasının önü açılıyor. Yani bir hakim sizin yaptığınız haberi isterse, ‘Evet burada bir düzen bozma niyeti vardır’ deyip tamamen subjektif değerlendirme yaparak sizi üç yıl hapse atabiliyor.”

GAZETECİYE KAYNAĞINI AÇIKLA BASKISI

Durmuş, bu keyfi değerlendirmeye dikkat çekerken bir yandan da yine bu madde içerisinde yer alan haber kaynağını açıklama zorunluluğuna değindi: “Bir diğer şey de 29’uncu maddenin içerisinde yer alan gazetecinin haber kaynağını açıklama zorunluluğu. Suçun ya da suçlunun kimliğini gizlemek gibi bir suç olarak gösteriliyor. Yani burada kastedilen şey, yaptığınız bir haber suç olarak görüldü ve bu haber için kaynağınızın verilmesini istiyorlar. Anayasayla ve basın kanunlarıyla güvence altına alınmış gazetecinin kaynağını açıklamama hakkı, bu kanunla ‘ya açıklayacaksın ya da cezaevine gireceksin’ gibi bir noktaya getiriliyor.

Onun dışında Basın İlan Kurumu'na verilen sınırsız yetkiler, internet medyasını tamamen kurumunun kontrolü altında tutacak. Basın meslek ve ahlak kuralları çerçevesinde iptal etme yetkisi Basın İlan Kurumu'na veriliyor. Eylem Kurumu tamamen bürokratlardan oluşan bir komisyon, özerk olmayan, direkt hükümetin olan bir kurum. Dolayısıyla burada internet medyasını kontrol altına almaya yönelik bir durum var. Kart ve ilan için benim istediğimi yapacaksın demeye varılacak çünkü.

Ayrıca internet sitelerinin Basın İlan Kurumu'nun genel merkezine başvuracak olması ciddi bir iş yükünü getirecek. Örneğin Hakkari'deki bir internet sitesi, haber sitesi olmak istiyorum başvurusunu önceden Hakkari'deki basın savcısına yapıyorken şimdi İstanbul'daki Basın İnan Genel Müdürlüğü’ne yapacak. Basın İlan Genel Müdürlüğü'nün verdiği kararlara itiraz ise, İstanbul'da sadece tek bir mahkemede olacak.”

GAZETECİLER KADAR HALKA DA GÖREV DÜŞÜYOR

Gökhan Durmuş, şu an Adalet Komisyonu’nda görüşülen ve muhalefetin itirazları üzerine AKP ve MHP’nin ‘değişiklik yapabiliriz’ dediklerini ama bir şey değişmediğini söyledi.

Durmuş, ayrıca 21 gazetecinin gözaltına alınmasının da benzer bir baskı mekanizması olduğuna dikkat çekti: “Dedikleri noktaların hiçbirisinde bir değişiklik yapılmadı, yapılmamış görünüyor. Yine aynı, biz bunu yaptık ve siz de kabul edeceksiniz gibi bir dayatma hali var. Zaten kanun teklifi hazırlanırken meslek örgütleriyle görüşülmeden hazırlandı. Aynı şekilde yine meslek örgütlerini yok sayan bir halde devam ediyorlar.

Diyarbakır'da gözaltına alınan 21 meslektaşımız var. Hem hazırlanan bu kanun teklifi hem de gazetecilere yönelik gözaltı ve baskılar aslında seçime giderken toplumun gerçekleri öğrenmesini engellemeye yönelik bir saldırı dalgası. 21 meslektaşımızın neden gözaltında olduklarını henüz bilmiyoruz. Bu kadar kapalı, yıldırmaya ve tehdit etmeye yönelik bir gözaltı dalgası. Dolayısıyla tam da böyle seçim hattına girdiğimiz bir dönemde, bu tarz baskıların artması önümüzdeki günlerde toplumun gerçeğe ulaşmasını engellemeye yönelik yeni bir saldırı geleceğinin de işareti.

O yüzden biz meslektaşlara, gazetecilere, meslek örgütlerine büyük görev düşüyor ama bir taraftan şunu da altını çizmemiz gerekiyor; hem meclisteki yasa için hem de gazetecilere yönelik tutuklama ve gözaltılara ilişkin halka da büyük görev düşüyor. Bizim bir taraftan özgürlüğümüz kısıtlanırken ve daha kötü çalışma ortamı sağlanırken, toplumun da haber alma hakkı ortadan kaldırılıyor. Toplum habere ulaşamıyor. O yüzden halkın da ses çıkarması, haber alma hakkına sahip çıkması gereken bir döneme giriyoruz. Bu yüzden ortak bir mücadeleyle bu baskıları engelleyebileceğimizi düşünüyorum.”