Çevirmen: Çözüm tecridin kaldırılması!

İHD’li Nuray Çevirmen, cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çekerek, "Aslında çözüm çok basit; tecridin ortadan kaldırılması, aile ve avukat görüşlerinin sağlanması, yaşatılan hak ihlallerinin ortadan kaldırılması" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyesi Nuray Çevirmen, 27 Kasım 2020’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde artan genel hak ihlallerine karşı başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevlerini değerlendirdi. 243’üncü gününde 47’nci grubun devraldığı açlık grevlerinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini hatırlatan Çevirmen, cezaevlerinden gelen başvurulara dikkat çekti. Taleplerin karşılanması ve uluslararası yasaların uygulanması gerektiğini de belirten Çevirmen, yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini kaydetti.

‘SORUNLAR ÇÖZÜLMÜYOR’

Çevirmen, açlık grevinin tutsakların sağlık durumlarında ağır tahribatlara yol açacağını belirterek, “Açlık grevleri aslında mahpusların vücutlarında çok büyük tahribatlara yol açıyor. Ancak yaşanmış olan hak ihlalleri ve taleplerin karşılanması nedeniyle hapishanelerde açlık grevleri belli periyotlarla yapılıyor. Açlık grevleri uzunca sürelere de evriliyor. Çünkü sorunlar olduğu gibi ortada kalıyor ve çözülmüyor. 27 Kasım 2020 tarihinden itibaren hapishanelerde süresiz-dönüşümlü açlık grevleri başladı. Şu anda 15’er günlük sürelere çıkarıldığını biliyoruz. Daha kısa süreli olanda dahi sağlık problemleri çok büyük sıkıntı arz ediyor. Bir gün bile açlık çekiyor olması, onun vücudunda tahribatlara neden olmakta” dedi.

 ‘TALEPLER KARŞILANSIN’

Çevirmen şöyle devam etti: 

“Hapishanelerden bize gelen başvurularda kişilerin tansiyonlarının ani düşme ve yükselmesi sonucu bayılmalar yaşadıkları, vücutlarında direnç mekanizmasının artık yavaşladığı ve bundan etkilenmesi gibi sağlık sorunları ortada. Bazı cezaevlerinde açlık grevine giren mahpuslar, bulundukları koğuşlardan alınarak tek kişilik odalara konuluyor. Bu da zaten açlık grevinde vücutla ilgili bir takım sorunlara yol açmasının yanı sıra tek kişi kalması da ayrıca büyük bir risk arz ediyor. Yine bazı yerlerde iaşelerinin eksik verilmesinden kaynaklı bazı şikayetler tarafımıza ulaşıyor. Sonuç olarak açlık grevleri her halükarda kişinin vücuduna olumsuz etki bırakan bir süreç. Uzunca da bir zaman oldu. Bir an önce taleplerin karşılanıp açlık grevlerinin sonlandırılması ile ilgili yetkililerin adım atmaları gerekmektedir.”

‘HAK İHLALLERİ SİLSİLESİ’

Tecridin ve hak ihlallerinin giderek ağırlaştığını belirten Çevirmen, ihlallere son verilmesi gerektiğini belirtti:

“Açlık grevine giren mahpusların temel iki talebi vardı; İmralı Hapishanesi üzerindeki tecridin ortadan kaldırılması, aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve hapishanelerde yaşatılan hak ihlallerine son verilmesi. Hak ihlallerinin içerisinde haksız yere verilen disiplin cezaları, infazlarının yakılması gibi sorunlar var. Denetimli serbestlikten faydalanması gereken, süresini tamamlamış olan mahpuslar gözlem kurulu kararlarıyla hala hapishanelerde tutulmaya devam ediliyor. 30 yılını tamamlamış mahpuslar hala cezaevlerinde tutuluyor. Ne yazık ki süreklileşen bir hak ihlalleri silsilesi hali mevcut. Bununla ilgili pek çok kez başvuru yapmamıza rağmen, hak ihlallerini ortadan kaldırılması yönünde taleplerimizin olmasına rağmen hala ortada duran sorunlar var. Gittikçe de ağırlaştırılıyor. Yeni açılan hapishaneler tecridi daha da zorlaştıran bir hale getiriliyor. Daha fazla tecrit üretiyor, yoğunlaştırıyor. Son zamanlarda açılan yüksek güvenlikli hapishanelerde mahpuslar tek kişilik odalarda, kutu gibi, havalandırması olmayan yerlerde tutuluyor ve günün belli saatinde sadece havalandırma için daha uzak bir mesafeye götürülüp getiriliyor. F tipi hapishaneleri gerçekten aratan bir uygulamalar mevcut. 

Hasta mahpuslar sorunu gerçekten hem hapishanelerde kalan mahpusları çok olumsuz etkiliyor hem de toplumun vicdanını kanatan bir yerde duruyor. Hasta tedavi edilmemelerinin ortadan kaldırılması, iletişim haklarının, mektupların, kitapların engellenmesi, sadece idarenin izin vermiş olduğu gazetelerin cezaevine alınması, sadece idarenin izin vermiş olduğu radyo kanallarının dinlenmesi ve televizyon kanallarının izlenmesi ve dünyadan bir haber şekilde, tecrit edilerek tutulan bir hapsetme rejimi var. Umutları tüketen, yok eden, ortadan kaldıran bir uygulamadır. Hapishanedeki insanların sadece özgürlüklerinden mahrum bırakılma şeklinde çektirilen bir infazdır. Ama onun dışında bütün hakların tüm özgür vatandaşla eşit şekilde ayarlanması gerekiyor. Ne yazık ki bu hapis etmelerin içerisinde farklı farklı cezalarda uygulandığı için süreklileşen hak ihlallerinin üretildiği bir mekan haline gelmiş durumda.” 

‘TECRİT VE İHLALLER ORTADAN KALDIRILMALI’

Devletin uluslararası normlara ve yasalara uyması halinde birçok sorunun ortadan kalkacağının altını çizen İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, son olarak devletin eşitlik ilkesine dikkat çekti: 

“Devletin eşitlik ilkesinden hareketle yasaları uygulaması gerekiyor. Türkiye’deki bütün vatandaşlar birbirleriyle eşit haklara sahip. Bir kesimin daha az ya da bir kesimin daha fazla değil. İnfaz rejiminde uygulanması gereken doğal hakların tüm mahpuslara uygulanması konusunda eğer bir çözüm üretilirse zaten bu hak ihlalleri ortadan kalkacaktır. Aslında çözüm çok basit; tecridin ortadan kaldırılması, aile ve avukat görüşlerinin sağlanması, yaşatılan hak ihlallerinin ortadan kaldırılması. Bunlarla ilgili çözümlerin üretilmesi konusunda kurumların yapabileceği şey çok basit; yasalar çerçevesinde hareket etmelerini talep ediyoruz. Yasalar çerçevesinde çeşitli yönetmeliklerle hazırlanan, eşitlik ilkesini yok sayılması değil. İnsan hakları evrensel normlarına göre imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere göre bütün insani devletin yüklemiş olduğu yükümlülüklere göre hareket etmesini talep ediyoruz. Eğer bu uygulanırsa zaten hak ihlalleri ortadan kalkacak. Açlık grevleri yapılmasına ihtiyaç duyulan bir eylem olmaktan çıkacaktır.”