Yaşa Fenerbah’Che’! Ve ‘Behzat ‘Che’nin suçu ne?’ -Veysi Sarısözen

Yaşa Fenerbah’Che’! Ve ‘Behzat ‘Che’nin suçu ne?’ -Veysi Sarısözen

Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra çıkan olaylar, Türkiye’de çok ciddi bir “deðişimin” habercisidir.

“Uydurma!” dediðinizi duyuyorum. Uydurmuyorum. “Tarih” böyle.

1968 Prag Baharını Çekoslavakya ile Sovyetler Birliði arasındaki Hokey Maçı sırasında Çek tribünlerinde patlayan öfke haber verdi. Bu maçta patlayan olayların arkası Prag Baharı’ydı…

Ben bunu yazınca, “anti-komünistin” ve “magazin tarihçi”sinin aðzının suyu akıyor.

Ama “geçtiðimiz gün Fenerbah’che’lilerin AKP polis otolarını ters çevirdiði olaylar da, “Türk Baharı”nın habercisidir” dersem, aynı adamların suratı karışabilir.

Karışacak da. Bu şakası olmayan bir işarettir. “Kemalist askeri vesayetten, Cemaatçi polis-yargı vesayetine geçişe” karşı ortaya çıkan tepkinin “dip dalgaları” kendini tüm Kadıköy’de hissettirdi bile…

Kadıköy sokaklarında “Fethullah Gülen” karşıtı sloganlar herşeyden önce Fenerbahçeli Erdoðan’ın kulaklarına küpe olmalıdır. Stadyum halkı, siyaset sahasında oynanan Fethullah Gülen-Tayyip Erdoðan “savaşında” yapılan “şikeyi”anlamıştır.

Maç Erdoðan-Gülen maçı, golü yiyen Aziz Yıldırım.

Evet, Diyarbakır-Erganili Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım hapistedir. Türk Tayyip Erdoðan Başbakan’dır. Ünlü Şike yasasıyla ilgili bir “şike” yaşanmıştır. Fenerli Başbakan kendi eliyle çıkardıðı Şike yasasındaki orantısız cezaları düzene koymaya kalkmıştır. Kendisi ameliyat masasındayken, bu yeni şike yasası mecliste onaylanmış ve fakat “Atlantik ötesinde” yaşayan Fethullah Gülen’in talebi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gülen’in onayı ile yasa“veto” edilmiştir. Ardından Başbakan nekahat yataðından “veto”yu “veto”etmiştir. Cezalar indirilmiştir. Ama yine de Erganili Aziz cezaevinde kalmıştır.

Şimdi Fenerbah’che’, sokaklarda Fethullah Gülen’in Fenerbahçe “Cumhuriyeti”ni ele geçirmek istediðini haykırmaktadır.

Fenerbah’che’liler, “Fenerbahçe Cumhuriyeti”ni Tayyip Erdoðan ve Ýdris Naim Şahin’in başında bulunduðu polis teşkilatının oradaki mensuplarına karşı “kahramanca” savunmuşlardır. Bunlar Kadıköy sokaklarında yaşanmıştır. O güne kadar “biber gazı”nı, salatada yedikleri biberin “rayihası” gibi bir şey sananlar, neyin ne olduðunu orada anlamış, akılları başlarına gelmiştir. Bunların başında, Beyaz Türklerin ünlü gazetecisi Ertuðrul Özkök bulunmaktadır. Bu gazeteci, biber gazıyla neye uðradıðını şaşırmış ve “polisler bu gazı kendi üzerlerinde denesinler, çünkü bu gaz insanı öldürebilir”demiştir.

Demek ki, CHP’nin “nasıl olsa ordu bunların boyunun ölçüsünü alır, biz parti içi savaşlarımıza bakalım” diyen akıldaneleri tarafından durdurulan CHP’nin “kıyı kentlerindeki” tabanı, Fenerbah’che’lilerin verdiði işareti almış bulunuyor. Bu kıyı halkı “Fenerbahçe Cumhuriyeti’ne biber gazıyla saldıran bu Cemaat ve hükümet, bizim ‘Foça, Bodrum, Antalya, Kemer, KuşadasıCumhuriyeti’ne atom bombası atar” demeye başlamıştır.

Atar mı, atmaz mı, bilemem. Ama Kürt özgürlük hareketine karşı yürütülen KCK operasyonlarına sessiz kalan “laik” kıyı halkı, şimdi“canından çok sevdiði” ordusunun içler acısı haline tam aðlayıp, sızlayacakken,“Ver Lefter’e, yazsın deftere” geleneðinin temsilcisi Fenerbah’che’ kulüp Başkanı’nın hapse atılmasıyla öfke krizleri yaşıyor.

Bu toplumsal depremin başlangıcı mı?

Aynı zamanda bu olup bitenler, halkların birbirlerine karşıdüşmanlaştırıldıðı ortamı yıkacak olan gelişmelerin habercisi mi? Buna ilişkin bir fıkra anlatalım:

Polis otosunu ters çeviren, -medyanın tabiriyle söylersek- Fenerbah’che”li Türk “holiganla”, -yine aynı tabirle söylersek-polis panzerini darbeliyen HPG’li “Kürt terörist” karşı karşıya gelmişler. Tam “Türk holigan” “Kürt teröristi”ne “sıkacakken”, “Kürt teröristi” de tam o sırada “Türk holiganı”nı “keleşliyecekken”, bir an durmuşlar. Birbirlerinin gözlerinin içine bakmışlar. Sonra ikisi de aynı anda mırıldanmışlar:

“Senin başkanın da esir, benim başkanım da…”

Hiç umulmadık olaylar, birbiriyle herhangi bir ilgisi olmayan insanları aynı noktalara doðru sürüklemeye başladıðı zaman, biliniz ki,“bahar” süreci başlamaktadır. Ve eðer öfke, öfkeli insanların birbirlerine karşı öfkesi olmaktan çıkıp da, bütün öfkeler tek bir noktaya doðru büyümeye başladıðında, farklı öfkelerin yöneldiði hedef kesinlikle tehlikeye girmişdemektir.

Şimdi olan bu…

Fethullahçı baðırıyor: Biz Fenerbahçe Klübünü “ele geçirmek”istemiyoruz. Ele geçirip ne yapacaðız.”

Ve staddaki “cemaatçi polis” Fenerbahçe kalesine doðru hücuma geçiyor. “Ýleri! Kale bizimdir!”

Fenerbah’che’ tribünlerinden bir slogan yükseliyor:

“Allah, Allah, Allah

Ýşte biber gazı

Ýşte Fethullah…”

Ýşte böyle... Olan, “paradigmanın iflası”dır. Eski “ne saðcıyım, ne solcu, futbolcuyum, futbolcu” paradigması yıkıldı. Şimdi “Hem saðcıyım, hem solcu, üstüne üstlük futbolcu” paradigması durumu anlatmakta. Malum, Fener’de herkes “Che”…

Bir de “rakı içen, evliliði önemsemeyen polis şefi” Behzat “Che”, Bülent Arınç tarafından “görevden alınsın”, siz o zaman seyredin gümbürtüyü…Anadolu yakasında Fenerbah’che’, Rumeli yakasında Behzat ‘Che’…

”Önümüzdeki maçlara ve dizilere bakalım…”

* Kaynak: Özgür Gündem

ANF NEWS AGENCY