Dengê Kurdistan Radyosu’na konuşan PKK Merkez Komite Üyesi Mustafa Karasu, Kuzey Kürdistan’da aktif eylemsellik içerisinde olan HPG gerillalarını selamladı.
PKK’yi tasfiye etmek, Kürt halkının iradesini kırmak ve teslim almak hatta soykırımdan geçirmeyi hedefleyen komploculara karşı Kürt Halk Önderi Öcalan şahsında insanlık tarihinin en görkemli direnişinin ortaya konulduğunu ifade etti.
‘İNSANLIK DEĞERLERİNE YENİ MEVZİLER KAZANDIRILIYOR’
Kürt Halk Önderi Öcalan’ın fikir ve felsefesi temelinde ortaya çıkan Rojava devrimi şahsında tüm Ortadoğu hatta tüm dünya halkları için alternatif bir sistem, alternatif bir düşünce, özgür ve yeni yaşam modelinin geliştirilmek istendiğini belirten Karasu, bunun öncülüğünü de devrimci-demokratik halk güçlerinin yaptığını sözlerine ekledi.
DAİŞ çetelerinin İslam adı altında Ortadoğu halklarına büyük acılar yaşattığını ifade eden Karasu, DAİŞ’in Ortadoğu’da çok kısa bir sürede yaptığı hamleler ile çürümüş rejimleri yıktığını belirtti.
PKK Merkez Komite üyesi Karasu, böylesi bir süreçte Kürt Özgürlük Hareketi’nin Rojava devrimi şahsında insanlık değerlerini korumak, insanlık değerlerine yeni mevziler kazandırmak adına Rojava’da, Şengal’de, Mexmur’da ve Kerkük’te DAİŞ karşısında görkemli bir direniş ortaya koyduğunu belirtti.
İnsanlık değerlerini korumak için verilen savaşta özgürlük güçlerinin binlerce şehit verdiğinin altını çizen Karasu, dünya gericiliğinin temsilcisi konumundaki DAİŞ’in geriletilmesinde bu özgürlük güçlerinin büyük fedakarlığının önemli payı olduğunu söyledi. Bir dönem Suriye’de, Irak’ta vb. DAİŞ’in adını duyanların kentleri, kasabaları ve köyleri boşaltarak kaçtığını hatırlatan Karasu, ancak özgürlük güçlerinin DAİŞ karşısında ortaya koyduğu direnişin bu durumu tersine çevirdiğini kaydetti.
Özgürlük güçlerinden cesaret alan herkesin artık DAİŞ’e karşı savaşmak istediğini kaydeden Karasu, DAİŞ karşısında elde edilen başarılarda askeri başarıların önemli payı olduğunu, ancak DAİŞ karşısında elde edilen başarıyı sadece askeri başarı olarak ele almanın doğru olmadığını söyledi. DAİŞ karşısında elde edilen başarının esas nedeninin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik ulus, demokratik konfederalizm çizgisi, yeni siyasi anlayış olduğunu ifade eden Karasu, YPG/YPJ güçlerinin Öcalan’ın paradigmasını esas alarak DAİŞ karşısında başarı kazandığını belirtti.
‘YENİ SÜRYE’NİN EN BÜYÜK DAYANAĞI DEMOKRATİK KÜZEY SURİYE FEDERASYONUDUR’
Kürt Halk Önderi Öcalan’ın paradigmasının Suriye’de yaşayan Araplar, Süryaniler, Kürtler, Çerkes vb. halk toplulukları tarafından da benimsendiğini söyleyen Karasu, Öcalan’ın fikir ve felsefesini kuşanan Rojava devrimcilerinin Kuzey Suriye’de her türlü eksikliğe rağmen büyük oranda siyasal ve toplumsal devrimi gerçekleştirdiğini vurguladı.
Rojava devrimcilerinin, devrimi sadece Rojava ve Kuzey Suriye ile sınırlı tutmayacağını tüm Suriye ve Ortadoğu’ya yaymak istediğini kaydeden Karasu, bugün Reqa’yı Özgürleştirme Hamlesi’nde yer alanların %80’inin Arap olduğunu hatırlatan Karasu, Araplar, Süryaniler, Kürtler gibi farklı halk ve inanç topluluklarının ortak, eşit ve özgür yaşam kurma temelinde büyük adımlar attığını dile getirdi.
“Rojava devrimi sadece Kürtler ile sadece Rojava ile sınırlı kalsaydı, tıkanırdı, başarıya ulaşamazdı. Birileri tarafından boğdurulurdu, saptırılırdı. Rojava devrimi demokratik ulus çizgisinde, demokratik konfederalizm anlayışıyla bütün Kuzey Suriye’ye, bütün Suriye’ye yayılınca, Rojava devrimi büyük başarı elde etmiştir” diyen Karasu, Rojava devriminin en büyük başarısının Araplar, Süryaniler, Türkmenler, Kürtler gibi halk ve inanç topluluklarının eşit ve özgürlük temelinde bir araya getirmesi ve Demokratik Kuzey Suriye kurması olduğunu da sözlerine ekledi.
Karasu şöyle devam etti: “Bunların gerçekleşmediği ve sadece Kürtler ile sınırlı tutulan bir Rojava devriminin, halklar arasında çatışmalara sahne olan ve milliyetçi eğilimlerin güç kazandığı siyasal ve toplumsal devriminin zayıfladığı bir sonuç ortaya çıkaracaktı.
Eğer bugün yeni bir Suriye kurulacaksa bu ne eski rejimin mantığı ile ne de Türk devleti ve ona bağlı çeteler ile kurulabilir.”
Kurulacak yeni bir Suriye’nin en temel dayanağının Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu olacağını kaydeden Karasu, uluslararası güçlerin de bu gerçeği görmesi gerektiğini, Suriye’nin demokratikleşmesinin tek yolunun Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun yarattığı alternatif sistem olduğunun önemle altını çizdi.
Kurulacak olan Demokratik Suriye Federasyonu’nda Araplar, Kürtler, Süryaniler, Türkmenler, Aleviler gibi halk ve inanç topluluklarının kendi özerkliklerini yaşayarak kendilerini güvence altına alacaklarını da belirtti.
‘DAR VE MİLLİYETÇİ YAKLAŞIMLAR KÜRTLERE KAYBETTİRİR’
YNK, KDP ve diğer Güney Kürdistanlı partilerin dar ve milliyetçi yaklaşımlarından kaynaklı kendilerini demokratikleştirmedikleri gibi Irak’ı da Ortadoğu’yu da demokratikleştiremedikleri eleştirisinde bulunan Karasu şöyle konuştu: “Ortadoğu, Önderlik çizgisinde demokratikleşme yüzyılını yaşayacak. Bu bakımdan önümüzdeki yüzyılı hangi toplum veya halk çözüm gücüne sahipse yükselen halk o olacak. Bu bakımdan Kürtlerin Ortadoğu’nun demokratikleşmesine, halkların kardeşliğine öncülük etmesi anlaşılır bir durumdur.
Eğer YNK, KDP ve diğer Güneyli partiler Güney Kürdistan’ın demokratikleşmesi temelinde Irak’ın da demokratikleşmesi öncülük rolü oynasalardı sadece Irak’ta değil Ortadoğu’da da etkili olurlardı.”
21’inci yüzyılda artık Kürtlerin dar milliyetçi kalıplarla ve parçalı durarak savunulamayacağını; Türkiye, İran, Irak, Suriye ve dolayısıyla Ortadoğu’yu esas alan bir Kürt zihniyetiyle haklarını savunulabileceğini kaydeden Karasu, aksi taktirde Kürtlerin soykırımlarla yüz yüze kalma tehlikesinin devam edeceğini belirten Karasu “Kürtlerin Önder Apo çizgisinde demokratik ulus zihniyetini Kürdistan’dan başlayarak Ortadoğu’ya yaymaları Kürtleri zayıflatmayacaktır. Kürtleri güçlendirecektir. Hatta dar ve küçük devletçikten çıkararak ve bütün Ortadoğu’da ulus ve halk haline getirecektir” dedi.
‘ŞENGAL TRAJEDİSİ, KDP-DAİŞ UZLAŞMASININ SONUCUDUR’
Şengal’de sorunun peşmergenin direnmemesinden ziyade KDP’nin siyasi irade olarak direnmek yerine, DAİŞ ile uzlaşma içine girmesinden kaynaklı olduğunu, bu nedenle Şengal’de büyük bir vahşetin yaşandığını sözlerine ekleyen Karasu, “Şengal’de şehit düşenleri minnetle anıyorum. Şengal’de direniş içerisinde olan herkesi selamlıyorum” diye devam etti.
Esir edilen kadınların, çocukların ve gençlerin acısını yüreğinde hissettiğini belirten Karasu, Ortadoğu özgürleştirilmeden bu tarz trajedileri ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını da söyledi.
Şengal’de Ezidilerin daha büyük katliamlara uğramasını engelleyen ‘12 süvari’nin Kürtlerin onurunu kurtardığını vurgulayan Karasu, KDP’nin 12 gerillaya şükran sunması gerektiğini, aksi durumda hiçbir şeyin KDP’yi kurtaramayacağını sözlerine ekledi.
‘ERDOĞAN-BAHÇELİ FAŞİZMİ ORTAK CEPHE İLE YENİLİR’
Türkiye’de uzun süredir Erdoğan-Bahçeli faşist ve soykırımcı iktidarının hüküm sürdüğü tespitinde bulanan Karasu, Erdoğan-Bahçeli iktidarının tüm Ortadoğu’daki gericiliği ayakta tutarak halkların birlikteliğini hedef haline getirdiğini ifade etti.
Erdoğan-Bahçeli faşist iktidarına karşı tüm toplum kesimlerinin direnmesi gerektiğini vurgulayan Karasu, faşist ve soykırımcılığa karşı ortak cephede direnilmesinin önemine dikkat çekti. Erdoğan-Bahçeli faşizmin de ancak oluşacak ortak cephe ve mücadele ile yenilgiye uğratılabileceğini kaydetti.
Adaletsizliğin her şeyin dibe vurduğunu gösterdiğini belirten Karasu, ‘Adalet ve Vicdan Nöbeti’nin ortak cephede mücadele yöntemi olduğuna değindi. ‘Adalet ve Vicdan Nöbeti’nin eksikliklerinin olmasının yanı sıra etki yarattığını da kaydeden Karasu, Erdoğan-Bahçeli faşist diktatörlüğünce kuşatma altında tutulmasından kaynaklı olarak Adalet ve Vicdan Nöbeti eyleminin tam olarak kitleselleşemediğini söyledi.
‘ÖZYÖNETİM DİRENİŞLERİ, ÇÖKTÜRTME PLANI’NA KARŞI GELİŞTİ’
Öz yönetim direnişlerinin yıl dönümüne ilişkin ise Karasu, “Bu direnişler fedakarlık, direniş ve mücadele ölçülerini çok çok yükseltti” dedi.
Gerek öz yönetim direnişleri sürecinde gerekse de sonrasında “Neden direnildi? Niye böyle oldu?” gibi anlayış ve yaklaşımların da ortaya çıktığını hatırlatan Karasu, bu tarz anlayış ve yaklaşımların teslimiyete ve ihanete götüreceğini, bu nedenle doğru olmadığını ve reddedilmesi gerektiğini vurguladı.
30 Ekim 2014’te MGK’de alınan kararların sonucu olan ‘Çöktürtme Planı’ ile ilk olarak Öcalan’a yönelik tecrit uygulanmaya başlandığı, Dolmabahçe Mutabakatı ve 7 Haziran seçimlerinin yok sayılarak Kürt halkı ve demokrasi güçlerine karşı kapsamlı savaş kararlarının alındığına dikkat çeken Karasu, öz yönetim direnişlerinin bu temelde geliştiğini kaydetti.
Öz yönetim direnişlerinin Rojava devrimini, Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadele karakterini ve değerlerini koruduğunu söyleyen Karasu, bugün tüm Ortadoğu da mücadele etmesini sağlayan devrimci irade ve kararlılık olduğunu belirtti.
Karasu, konuşmasının sonunda ortak mücadele zeminin yaratılması gerektiğini belirterek AKP-MHP faşist iktidarının ancak bu yolla yenilgiye uğratılacağını vurguladı.