'Yeniden yargılama'da eski karar

'Yeniden yargılama'da eski karar

Politik tutuklular Sami Özbil, Ergül Çiçekler, Mehmet Reşat Güvenilir ve Erdal Arslan'ın "örgüt yöneticisi oldukları" iddiasıyla 16 yıldır tutuklu olarak yargılandığı davada karar çıktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), "İfadeler işkence altında alınmıştır ve adil yargılama yapılmamıştır" diyerek yeniden yargılama istediği davada, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, eski kararında diretti, 4 tutukluya yine müebbet hapis cezası verdi. 

'DEVLET NEYSE YARGISI DA ODUR'

Davanın karar duruşmasında savunma yapan politik tutuklu Sami Özbil, AİHM'in ihlal kararına rağmen savcılığın verdiği iki satırlık mütalaanın devlet zihniyetinin değişmediğinin ve DGM-Ağır Ceza Mahkemeleri'nin bir tür sevk zinciri ile birbirlerine bağlı olduğunun açık göstergesi olduğunu söyledi, "Şaşırtıcı değil, çünkü devlet neyse yargısı da o oluyor" dedi.

AİHM'in "yeniden yargılama" kararının haklı olduğuna dikkat çeken Özbil, "Haklarında müebbet hapis hükmü kurulan ve 17-18 yıldır hapiste tutulan insanlarla ilgili olarak AİHM'in hukuki ölçülerle oluşturulan sayfalar dolusu kararına karşın iki satırlık mütalaa veriliyorsa, faşist olmayan sıradan hukuk normları karşısında o iki satırlık mütalaanın iki paralık kıymeti yok demektir" diye konuştu.

Hakkındaki kararın meşru olmadığı gibi hukuki de olmadığının altını çizen Özbil, şöyle konuştu: "Düşünün ki, dönemin mahkeme savcısı hakkımdaki 30 yıllık müebbet hapis hükmünü DGM hukukuna bile aykırı bulduğu için lehimde temyize başvurmuştur. Savcıların lehe temyiz başvurularının ne denli az olduğu hatırlanırsa, bunun ne anlama geldiği daha iyi anlaşılabilir."

"AİHM'in benimle ilgili kararı, harfiyen uygulanmak bir yana sadece dikkate bile alınsa hakkımdaki hüküm ortadan kalkar" diyen Özbil, suçlamaya dayanak yapılacak hiçbir delilin dosyada bulunmadığına dikkat çekti, aleyhine ifadelerin de işkence altında verildiğinin AİHM kararıyla kesinleştiğini söyledi.

'BU SİYASİ MAHKEMELERİN SONUÇ ALMASI İMKANSIZ'

Savcılığın mütalaasının hukuki değil, ideolojik/politik olduğu değerlendirmesini yapan Özbil, şöyle konuştu: "Bize yani faşizme karşı geldiği, kalbi özgürlük, devrim ve sosyalizm diye attığı için '90'lı yıllarda gözaltına alınan, tutuklanan binlerce insana neler yapıldığını sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Polis işkenceleriyle kurulan hükümlerin herhangi bir meşruiyeti bulunmadığını söylediğimizde bunun teorik ve pratik zemini, hala izleri bedenlerde taşınan işkencelerdir. Verilen idam, ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis kararlarının bizler üzerinde ciddi bir etki yaratmamasının, bizi sosyalist kimliğimizden vazgeçirememesinin nedenlerinden biri de budur. Özel olarak tasarlanmış, kişinin kimliğini kusturmaya ayarlanmış, insanın bütün bir hayatının hesabını sorguya çekmeye programlanan bu siyasi mahkemeler devrimcilere ve ailelerine eza etmekten başka hiçbir işe yaramamışkır ve sonuç alması imkansızdır."

Savcılık mütalaasının bir kurum olarak siyasi mahkemelerdeki savcılık zihniyetinin değişmediğini ortaya çıkardığını belirten Özbil, "Mahkemeniz, AİHM'le bilek güreşine tutuşan savcılığınımütalaasını reddederek AİHM kararına uymalı, ihlale konu tüm tutanakları çıkararak dosyayı yeniden ele almalıdır" diye konuştu. 

'İNFAZI DURDURUN'

Özbil'in ardından söz alan avukatı Özlem Gümüştaş, AİHM'in yeniden yargılama kararlarına rağmen, mahkemelerde eski hükmün onaylanması şeklinde yargılama yapıldığına dikkat çekti. AİHM'in kararıyla işkence altında alındığı kesinleşen ifadelerin dosyadan çıkartılması gerektiğini belirten Gümüştaş, "TCK 146. madden hüküm kurmayı gerektirecek tek bir delil bile yok" dedi. Av. Gümüştaş, yeniden yargılama gereği infazın durdurulmasını talep etti. 

Avukat Arzu Becerik, mahkeme heyetine "Yeniden yargılama neden yapılmıyor? AİHM, mahkeme değil mi? Tespitlerinin hiç mi değeri yok?" diye sordu. İşkencede zamanaşımının kaldırıldığına dikkat çeken Becerik, "Bu dosyadaki delillerin tamamı işkence altında alınan ifadelerdir. Deliller hukuka aykırı bir şekilde toplanmıştır. Savcılık, bu deliller dosyadan çıkarılsa bile yargılamanın sonucunu etkilemeyeceğini nasıl düşünür?" dedi. 

Tutuklu Ergül Çiçek, AİHM'in kararını hatırlattı, "Heyet, 'ifadeler işkence ile alınmıştır' şeklindeki AİHM kararına rağmen, aynı müebbet hapis kararını verirse, işkenceyi savunmuş olacaktır" dedi. 

Tutuklu Mehmet Reşat Güvenilir, dosyada yer alan hukuksuzluklara dikkat çekti, "İnfazın durdurulmasını ve tahliyemizi isteyen savcı, bir sonraki duruşmada yoktu, dosyadan alınmıştı. Bu bile yargılamanın nasıl bir yargılama olduğunu göstermeye yetiyor" diye konuştu.

Savunmasını bitiren Güvenilir'i izleyicilerin alkışlaması üzerine, mahkeme başkanı, izleyicilerin polis tarafından salon dışına çıkartılması talimatını verdi. İzleyiciler dışarı çıkmayınca duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, ikinci oturumu izleyicisiz yaptı.

'DEVLETİN GÜCÜYLE KENDİMİZİ TANITIRIZ'

İkinci oturumda Avukat Mihriban Kırdök, izleyicilerin salona alınmasını isterken, Mahkeme Başkanı bu talebe, "O sırada alkışlayarak, bizi tanımadıklarını göstermeye çalıştılar. Siz bizi tanımazsanız, biz sizi hiç tanımayız. Biz burada devletin gücünü temsil ediyoruz. Devletin gücüyle kendimizi tanıtırız" yanıtını verdi.

Savunmasına devam eden Avukat Kırdök, dosyadaki ifadelerin işkence altında alındığının ispatlandığını belirtti, "Yeniden yargılama, eski yargılamadan bağımsız olmalı. Örneğin deliller yeniden toplanmalı, sorgular yeniden yapılmalı, tanıklar dinlenmeliydi" dedi.

'GEREKÇESİZ MÜTALAA'

Mütalaa için "gerekçesiz mütalaa" diyen Avukat Kırdök, "Ama bu mütalaa gerekçe bulamazsınız. Çünkü bu, işkencenin kabülü anlamına gelir" diye konuştu. Kırdök, "İşkence ile alınan ifadeleri dosyadan çıkardığınız zaman geriye hiçbir şey kalmıyor. Ancak buna rağmen müvekkillerimiz hala tutuklu yargılanıyorlar" dedi.

Müvekkillerinin 17 yıldır özgürlüklerinden mahrum bırakıldığına dikkat çeken Avukat Mihriban Kırdök, "Bu haksız tutuklamaya artık son verilmesini istiyoruz" diye konuştu. 

Avukatların savunmalarının ardından tutuklu sanıkları son sözleri soruldu. Tutuklular, yaptıkları savunmaları tekrarladıklarını belirtti. 

MÜEBBET HAPİS CEZASI

Verdiği aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, önceki kararını kararını tekrarlayarak, 4 devrimciyi müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Tutuklular cezayı "Cezalar bizi yıldıramaz", "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganlarıyla protesto etti. Bu sırada askerlerin koluna girmesine tepki gösteren Sami Özbil ile askerler arasında arbede yaşandı, askerler Sami Özbil'i darp ederek salondan çıkardı.

Mahkeme heyeti, askerlerin Özbil'e müdahalesini "Duruşma salonundan çıkmamak için direndi. Avukat Özlem Gümüştaş da jandarmaya müdahale etti" şeklinde tutunağa geçirince, avukatlar buna itiraz etti. Heyet bu itiraza, "Bu bizim tutanağımız, istediğimiz gibi yazarız" yanıtını verdi.

'3 SAAT SAVUNMAYLA KARAR MI DEĞİŞECEK SANIYORSUNUZ?'

Avukatların itirazıyla tutanakta düzeltme yapıldı. Bu sırada heyet üyelerinden biri, "Çok iyi hukuki savunmalar yaptınız" dedi. Avukat Mihriban Kırdök, "Neye yaradı?" deyince, hakim Savaş Çelikel, "3 saat savunma yaptınız diye karar mı değişecek sanıyorsunuz" dedi. Avukatların AİHM'in kararını hatırlatması üzerine hakim Çelikel, buna itiraz etti, "AİHM'i kıble gibi görenler de var" dedi.

MAHKEME BAŞKANI ŞİKAYETÇİ OLDU

Jandarma komutanının şikayetçi olmamasına rağmen, mahkeme başkanı, Sami Özbil hakkında suç duyurusunda bulunarak, hakkında dava açılmasını istedi.