‘Yerel yönetimler öz yönetim mekanizmalarına dönüştürülmeli’
‘Yerel yönetimler öz yönetim mekanizmalarına dönüştürülmeli’
‘Yerel yönetimler öz yönetim mekanizmalarına dönüştürülmeli’
Demokrasi ve Barış Konferansı Koordinasyonu’nun 15 Aralıkta Boğaziçi Üniversitesi düzenlediği "Demokrasi ve Barış Konferansı"nın sonuç bildirgesini yayınlandı.
“Barışı ve Demokrasiyi Yerelden Kurmak” başlığı ile yapılan konferansın barış, eşitlik ve demokrasiyi yerel yönetimlerin temel meselesi olarak değerlendirdi. Konferans 30 Mart 2014 yerel seçimlerinin, Türkiye’nin çözülmesi gereken köklü meseleleri bir aşama haline getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Yerel yönetimler, halkın kendi kendisini yönettiği mekanizmalar olarak işletilmediğine dikkat çeken sonuç bildirgesinde, “Sokaktan, mahalleden kent yönetimine kadar, halkın katıldığı, söz ve karar sahibi olduğu, doğrudan demokrasinin işletildiği bir demokratik işleyiş yerine, hükümetlerin ve rantçı sistemin çıkarları doğrultusunda işletilen, bürokratik bir yerel yönetim anlayışı süregeliyor” denildi.
Sonuç bildirgesinde şunlara yer verildi: “Farklı dil, kültür ve inançlardan halkların yaşadığı, on yılların, hatta yüz yılların oluşturduğu birikimi, yaşamı ve kültürü yok sayabilen bir yerel yönetim anlayışı artık sürdürülemez. Sokağın, mahallenin ve kentin kültürel dokusunun ve tarihinin izleri silinemez.
Konferansımız, farklı halkların, inanç ve kimlik gruplarının yaşadıkları tarihin görünür kılınmasını, demokratik, özgürlükçü, cinsiyet eşitlikçi, ekolojist ve özerk yerel yönetim anlayışının temel ilkelerinden görüyor. Demokratik yerel yönetimleri, yerel halkların, farklı inançların, dillerin ve kültürlerin varlığını temel alan, katılımını sağlayan bir yönetim ve hizmet anlayışını benimsiyor.
Mevcut sistemde, yerel yönetimler üzerinde devam eden merkezi idarenin vesayeti; yerel yönetimleri, devletin yereldeki uzantısı olarak değerlendiren işleyiş ve anlayış son bulmalı.”
Kürt halkının eşit, özgür ve özerk yönetimlere sahip olmasının önemine dikkat çeken sonuç bildirgesinde bölgesel yönetimleri ve özerkliği, yerinden ve yerelden yönetimin zorunlu bir gereği olarak değerlendirdiklerine dikkat çekti.
‘YEREL YÖNETİMLERDE CİNSİYET EŞİTLİĞİ ÖNEMLİ’
Yerel yönetimlerde cinsiyet eşitliğine dikkat çeken konferans bildirgesi gündelik hayatın biçimlenmesinde kadının rolüne değinerek şunlara yer verdi: “Ne yazık ki, bu gündelik hayatın biçimlenmesinde kadınlar söz sahibi değillerdir. 2950 belediye başkanının yalnızca 28’i kadındır. Meclis üyesi kadın oranı ise yüzde 4’ü geçmiyor. Bugün ne temsil, ne katılım, ne de kadınların gündelik hayatını konu edinen bir siyaset söz konusudur. Gündelik hayat, yaşanan yerler doğallaştırılmış dışlama mekanizmalarıyla doludur. Kadınları ve erkekleri eşitsiz koşullar içinde yaşatan, farklı deneyimleri, sorun ve ihtiyaçları görmeyen yerel politikalar ve uygulamalar eşitliği değil, eşitsizliği yeniden üretmeye hizmet ediyor.
Bu bağlamda yerel yönetimler, cinsiyet eşitlikçi, ekolojist, demokratik ve özerk olmalıdır. Cinsiyet eşitlikçi yerel yönetim anlayışı aynı zamanda LGBTİ bireylerin her düzeyde katılımını ve temsilini öngörür.
Konferansımız, yerel yönetimleri cinsiyet eşitlikçi yapabilmek için, yerel yönetimin tüm politika ve uygulamalarını cinsiyet eşitliği perspektifiyle gerçekleştirmeyi, katılım mekanizmalarını kurmayı, cinsiyet duyarlı bütçelemeyi, kaynakların adil dağılımını, kadroların buna uygun oluşturulmasını gerekli görüyor. “