Yüksel Genç: Kürdistan halkı barışa hazır
SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Önder Apo’nun çağrısını olumlu karşılayan Kürtlerin barışa hazır olduğunu belirterek, iktidarın adım atması gerektiğini söyledi.
SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Önder Apo’nun çağrısını olumlu karşılayan Kürtlerin barışa hazır olduğunu belirterek, iktidarın adım atması gerektiğini söyledi.
Önder Apo’nun başlattığı sürece dair halktaki kaygının kaynağının devlet/iktidar olduğuna dikkat çeken SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, “Ortaya çıkan mutabakatların karşılığında devletin gerekenleri yapması halinde bu sürecin başarıya ulaşacağına dönük çok güçlü bir inanç var” dedi.
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER), 22–26 Mart 2025 tarihleri arasında Bakurê Kurdistan’ın 16 kentinde Önder Apo’nun çağrısından sonra başlayan sürece dair kapsamlı bir saha araştırması gerçekleştirdi. ANF'ye konuşan SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, “Sayın Öcalan’dan bir sesin, sürecin nasıl bir mutabakatla yürütüldüğüne dair bir bilginin gelmiş olması toplumu elbette belirli açılardan rahatlattı” dedi.
KAYGI VE ENDİŞELER
Kürt meselesinin çözümü ve barışın gerçekleşme koşulları açısından kaygı ve endişelerinin varlığına; temkinli yaklaşıma işaret eden Genç, “Sokağın yüzde 60'ından fazlası Sayın Öcalan’ın deklarasyonunu oldukça olumlu bulmakla beraber önemli kısmı da tedirgin" diye konuştu.
DEVLET ADIM ATARSA
Toplumun çağrının bir başına çözüm sürecini getirmeye yetmeyeceğini, bunun için ortaya çıkan mutabakatların karşılığında devletin gerekenleri yapması halinde bu sürecin başarıya ulaşacağına dönük çok güçlü bir inanç olduğunu kaydeden Genç, şunları söyledi: “Dolayısıyla iktidar ve hükümet kanadından ortaya atılmamış somut adımların kendisi ortaya çıkmayınca sürecin sağlıklı yürüdüğüne dair sokağın kaygısı artıyor. Örneğin 'Bu sürecin sağlıklı işleyebilmesi için öncelikli olarak ne yapılmalı?' sorusunun ana odağındaki yanıtlar, hükümete/devlete atfen oluşmuş yanıtlar.
GENEL AF, BARIŞ DİLİ VE UMUT HAKKI
Birinci sıraya 'Her şeyden önce genel bir af çıkmalı’; ikinci sıraya ise 'iktidar, muhalefet ve siyasetçiler ayrıştırıcı ve tehdit edici söylemlerden uzak durmalı, barış söylemini edilmeli' çıkmış olması, sürece dönük iktidar kanadından gelen söylemlerin ve hareketsizliğin, sahayı ciddi anlamda etkilediğini görüyoruz;
* Her 5 kişiden 3,5'e yakını bir genel affın sürecin ilerleyebilmesi için öncelikli yapılacaklar içerisinde görüyor.
* Her 5 kişiden 3'ü ‘umut hakkı' çerçevesinde Sayın Öcalan’ın sürece dahlinin mutlaka sağlanması gerektiğini ifade ediyor.
* Benzer bir oran hasta mahpusların ve 32 yıllık tutsakların bir an önce bırakılması ve barış ortamına has bir iklimin kurulmasına yardımcı olacak ön temizliğin yapılmasını istiyor.
* Her 4 katılımcıdan 3'e yakını süreci yürütenleri ve sürecin çerçevesini yasal teminatlara alan düzenlemenin bir an önce Meclis’ten çıkması gerektiğini düşünüyor.”
Tüm bunların başarı için devlet ve iktidar mekanizmasını işaret ettiğini; tek taraflı bir çabanın Kürt meselesinde çözüm ve barışı getirme güçlüğünü gösterdiğini belirten Genç, şöyle devam etti: "Kürt halkı barış sürecine oldukça hazır. Geçmiş deneyimlerin ortaya çıkardığı birikimleri dair çok diri bir barış hafızası mevcut. Bunun için somut taleplerde bulunabiliyor ve somut beklentileri iktidar kanadına yüklemek gerektiğini biliyor. Kürt halkına göre; barış sürecine hazır olmayan, çözüm sürecine girmek istemeyen devlet ve iktidar mekanizması ile egemen Türklük kimliği etrafında kümelenen kesimdir."
FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALI
Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayan Yüksel Genç, ‘umut hakkı’nın ertelenmeksizin gündeme gelmesinin öneminin altını çizdi. Genç, şunları ekledi: “Sürecin yürümesi için çok ciddi yol temizliği önerisi var ve bu gelişebilmeli; ifade ve örgütlenme özgürlüğüne dair düzenleme ve teminatların ortaya çıkmalı. Bizim yaptığımız çalışmada da Türkiye'de ifade ve örgütlenme özgürlüğünün olduğuna inanların oranı yüzde 10’u bile bulmuyor. İfade ve örgütlenme özgürlüğünün olmadığı bir siyasal iklimde barış üzerine cesurca konuşmanın koşulları da yok demektir."