Güncel ve önemli konu Kürt Lider Mesut Barzaninin ülkemizi ziyareti. Ýnsana Nereden nereye! dedirtecek şekilde tüm devlet erkanıyla görüştü. Sırasıyla Başbakan Tayyip Erdoðan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoðlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün ardından son görüşme BDP Eşgenel Başkanları ile oldu. Görüşmeler ihtişamlıydı. Karşılamalarda zor dönemin tedirginliði yüzlere yansıyordu.
Bilindiði gibi Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani Ýstanbula ABD ve Avrupa üzerinden geldi. Ýstanbul ve Ankara görüşmeleri öncesi ABD yetkilileri ile görüşmüş olması Barzaninin Türkiye ziyaretini daha önemli kıldı. Bir de tabi MHP Lideri Devlet Bahçelinin de dikkat çektiði gibi, baharın gelmiş olması!
Kürdistan Bölge Yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri kapalı kapılar ardından saatlerce konuştular. Ne konuşup hangi sonuçlara ulaştıklarını şüphesiz tüm ayrıntılarıyla bilemeyiz. Fakat görüşmelerden basına yansıyan hususlar da önemli.
Zaten daha ziyaret başlamadan temel görüşme konuları basına yansımıştı. Sırasıyla PKKnin durumu, Suriye sorunu ve Iraktaki gelişmeler biçiminde ifade edilmişti. Sonuçta yapılan açıklamalar da gündemin farklı olmadıðını ortaya koydu. Özellikle birinci konunun Suriyedeki Kürtlerin denetlenmesi ve bu alanda PKKnin engellenmesi olduðu anlaşıldı.
Kürt Lider Mesut Barzaninin ABD ve Türkiye ziyaretlerinin Ortadoðunun zor döneminde gerçekleştiði bir gerçek. Hem herkes birbiriyle çatışıyor, hem de herkes birbirini idare etmeye çalışıyor. Bölgede herkes açısından sıkıntılı günler ve aylar yaşanıyor. Birinci Dünya Savaşının yarattıðı sistem aşılıyor ve bölge yeniden yapılanıyor. Merkez alan Kürdistan, kilit sorun Kürt sorunu!
Bu konuda Ýran, Irak ve Suriyenin yaşadıðı sorunlar olsa da esas yük Türkiyenin üzerinde. Çünkü Kürtlerin yarısı Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşıyor. Kürtleri tümden inkar eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti oluyor. AKP hükümeti de bu konuda ciddi bir deðişiklik yapamadı. Kürdü inkar sistemini aşarak Kürt sorununu çözemedi. Oysa Ortadoðu yeniden yapılanırken Kürt sorunu da bütün boyutları ve aðırlıðıyla ortaya çıktı.
PKK işte bu duruma dayanarak var oluyor ve mücadele ediyor. Her türlü yönteme dayalı tüm saldırılara raðmen bir türlü yok edilemiyor. Kış bitti, bahar geldi, mevsim yaza doðru ilerliyor. PKK eylemlerinin artacak olması AKP hükümetini ayrıca düşündürüyor ve yeni arayışlara yöneltiyor. Ýşte Mesut Barzaninin böyle şatafatlı karşılanmasının esas nedeni bu. Yani acaba PKKyi Nasıl engeller ve oyalarım arayışı.
Açıkça PKKyi idare etmek istiyor. Tabi birilerini idare etmek isteyen sadece AKP de deðil. Benzer bir biçimde ABDde Ýranı idare etmeye çalışıyor. Seçim sonrasında yapacaðı olası saldırıya kadar fazla aktifleşmesin diye. Elbette Ýranın da idare etmeye çalıştıðı yerler var. O da Suriyeyi idare etmeye ve mevcut konumu sürdürmeye çalışıyor. ABD burada çıkmaza girip başarısız olsun da Ýrana saldırmasın diye.
AKP hükümetinin PKKyi idare etmede temel iki dayanaðının olduðu anlaşılıyor. Biri ABD tehdidi, diðeri KDP oyalaması. Başbakan Tayyip Erdoðan birkaç ayda bir ABD yönetimiyle görüşerek, ABD desteði dürüyor diye PKKyi korkutmaya çalışıyor. Tabi hem baskı ve hem de oyalamada kilit aktör ise KDP oluyor. Kürt Lider Mesut Barzaninin son Türkiye ziyaretini önemli kılan da bu oluyor.
Görüşme sonrası yapılan açıklamalar da bunu doðruluyor. Başbakan Tayyip Erdoðan gittiði Katardan PKKye çaðrı yapıyor: Silahları bırak, operasyonlar dursun! Başbakan açıkça Silahlar bırakılırsa devletin tutumu operasyonları durdurmak olur diyor. Buna açık bir çaðrı denebilir. Kaldıki Başbakan bunu yeni de yapmıyor. Zaten PKKnin silahlı eylemleri olmasa devletin de askeri operasyonları olmaz. Boşu boşuna orduyu daða sürüp yıpratacak deðil ya!
Bu yaklaşım daha da ileri götürülebilir. Kürtler özgürlük istemese ve bunun için mücadele etmese, AKP hükümetinin önünde bir Kürt sorunu da olmaz! Demekki açık ve önemli bir çaðrı gibi görünen Başbakan Tayyip Erdoðanın açıklaması özünde hiçbir deðer ifade etmiyor. Ýnkar ve imha politikasını aşan bir yenilik de yok.
Silahı bırakın operasyon olmaz! Özgürlük istemeyin baskı olmaz! Düşünmezseniz Kürt sorunu olmaz! Bunlar Başbakan Tayyip Erdoðanın veciz sözleri. Ölümü gösterip Kürtleri sıtmaya razı etme çabaları. Bu sözlerin Kürdü inkar ve imha sistemini maskeli savunmak olduðu açık. Demekki AKP hükümetinin Kürt sorununa yönelik yeni ve çözümleyici bir yaklaşımı yok. PKKyi oyalayıp idare etmek, bunun içinde KDPyi kullanmak istiyor. Zaten şimdiye kadar yapılan da buydu. Yani garp cephesinde yeni bir şey yok!
Kürt Lider Mesut Barzani adına basına yansıyanlarsa çok daha ilginç. Ben PKKye silah bıraktırırım demedim diyor. Kış başında yaptıðı görüşme ardından basına yansıyanları düzeltme gereði duyuyor. Demekki yazılanların gereðini yapamamış. Kendisinden istenen veya beklenen işin gereðini yerine getirememiş.
Mesut Barzani, Silahlı mücadele devrinin geçtiðini, silahlı mücadelenin Kürtlere kazandırmayacaðını ifade ediyor. Bunu zaman zaman dile de getiriyor. Fakat bir Kürt Lideri olarak defalarca AKP Hükümetiyle görüşmesine raðmen, Kürt sorununun çözümü konusunda hiçbir somut politika ortaya koyamıyor. Bu da PKKye karşı açıklamaları konusunda Kürtler nezdinde inandırıcılık yaratmıyor.
Farzedelimki, PKKnin izlediði politikalar yanlış ve yarar getirmiyor! O halde yarar getirecek, çözüm yaratacak doðru politikalar neler? Mesut Barzani ve benzerlerinin bunu ortaya koyması ve pratikleştirmesi gerekmez mi? Hükümetle de görüştüðüne göre, Kürt sorununa çözüm bulması gerekmez mi? Oysa böyle olmuyor. Dikkat edilirse, sadece PKK eleştiriliyor, ama doðru çözüm de gösterilmiyor. Bu da PKK politikalarını Kürt sorununda alternatifsiz kılıyor.
Basına Mesut Barzani adına Silah bırakmazlarsa yerlerinde kalamazlar cümlesi de yansıyor. Tabi bunu Barzaninin söyleyip söylemediði net belli deðil. Belkide haberi yapanların kendi arzusudur. Fakat PKKnin mevcut yerinde birilerine dayanarak kalmadıðı ve hatta birçok kez denenmiş olmasına raðmen o yerlerden çıkarılamadıðı da bilinen bir gerçektir. Bunu defalarca KDP yöneticilerinin kendileri açıklamışlardır.
Sonuç olarak, önemli diplomasi trafiðinden olumlu bir sonuç çıkmamış olduðu gözlenmektedir. Kuşkusuz insan bu konuda yanılmak ister. Kürt sorununun demokratik çözümü Türkiyenin de Kürtlerin de gerçek yararına olandır. Fakat bunun için demokratik bir zihniyet ve politikaya ihtiyaç vardır. AKP cephesinden yansıyan, böyle bir demokratik zihniyet ve politikanın olmadıðıdır. AKP hala oyalama yöntemiyle zor dönemi aşma çabasındadır. Ancak en zor olanın artık bu politikayı yürütmek olduðu da bir gerçektir. Bu konuda ne ABD ve ne de KDP yönetimleri AKPyi kurtarabilecek durumdadır.
Geriye AKP yöneticilerinin akıllarını başlarına toplaması, biraz demokrat ve iradeli olması kalıyor. Acaba AKP yönetimi böyle olabilecek mi?!..
* Kaynak: Özgür Politika
ANF NEWS AGENCY