Mêrdîn: 8 Mart direniş ruhu Newroz’a da yansıyacak!

Ataerkil sistemin kadın kazanımlarını yok etme çabalarına karşı kadınların örgütlenmesi ve ittifak kurmalarının önemine işaret eden KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, “Kadınların 8 Mart'ta ortaya koyduğu direniş ruhu Newroz'a da yansımalıdır” dedi.

Newroz Bayramı'nın Kürt halkı için çok şey ifade ettiğini söyleyen Rewşen Mêrdîn, "Kürtler uğradığı baskıya, zulme ve işkenceye boyun eğmediğini Newroz'da bir kez daha göstermelidir" dedi.

KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, 2022 yılı Newroz’unu ve kadınların direnişini ANF'ye değerlendirdi.

 2022 yılı çok heybetli geçtiğini söyleyen Rewşen Mêrdîn, tüm baskılara rağmen kadınların büyük bir isyan halinde olduğunu belirtti. 8 Mart'ta alanlara çıkan kadınları eylemlerinden dolayı tebrik eden Mêrdîn, eylemlerin 8 Mart ile sınırlı kalmaması ve devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Dört parça Kürdistan'da ve ülke dışında Kürt kadınlarının direnişe ciddi bir şekilde öncülük ettiğinin altını çizen KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn, "Dem Dema Azadiya Rêbertî ye ve Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadını ve Toplumu Savunma Zamanı hamleleri ile Kürt kadınlar mücadelelerini daha da yükseltti. Köleliğe, soykırıma ve faşizme hayır diyerek alanlara çıktılar. Kadınlar yıllardır ciddi saldırılarla karşı karşıyadır. Ataerkil sistem kadın kazanımlarını yok etmek için her türlü baskı ve zulme başvuruyor. Bu yüzden kadınlar örgütlenmezse, ittifak kurmazsa kazanımları tehlikeye girer" diye konuştu.

FAŞİZMİ YENİLGİYE UĞRATMAK İÇİN BİRLİK 

Rojava Devriminin rengi ve duruşu ile bir kadın devrimi olduğunu tüm dünyaya ispat ettiğini ifade eden Mêrdîn, Rojava'da tüm ulustan kadınların bir araya geldiğine ve topraklarını korumak için birlikte savaştığına dikkat çekti.

Kadınların bu şekilde hem kadınların, hem halkların kazanımlarına hem de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a sahip çıktığını vurgulayan Mêrdîn, şöyle devam etti: "Öncelikle kadınların bu tutumlarını tebrik ediyoruz. Bakur'da da Türk devleti her koldan Kürt halkına ve kadınlara saldırıyor. Bu saldırılara karşı özellikle Wan, Amed başta olmak üzere birçok yerde direnen kadınların sergilediği bu tutumu selamlıyoruz. Faşizmi yenilgiye uğratmak için örgütlenme, birlik, eğitim gereklidir. Bu şekilde düşmanı yeneriz. Kadınların 8 Mart'ta ortaya koyduğu direniş ruhu Newroz'a da yansımalıdır. Bu Newroz, 50. mücadele yılının Newroz’udur, Önderliğin Newroz’udur. Bu yüzden kadınlar olarak Önderliğin fiziki özgürlüğünün sağlanmasına öncülük etmeliyiz ve her alanda ayaklanmalıyız. Bütün meydanları Newroz alanlarına dönüştürmeliyiz. Faşizmin kalelerini yıkalım. Newroz ateşi ile düşmana işgal ettiği yerleri mezar edelim. Düşmana geçit vermeyelim. Newroz çok heybetli bir şekilde kutlanmalıdır. Çünkü Newroz direniştir, yaşamdır, baharın müjdesidir, başarıdır. Kürtler için çok şey ifade ediyor. Bu Newroz'u Önderliğin fiziki özgürlüğüne kavuştuğu Newroz yapalım ve İmralı duvarlarını yıkalım. Çünkü o gücümüz var." 

ÖNDERLİK ÖZGÜR OLURSA HALKIMIZ DA ÖZGÜR OLUR

"Her Kürt Amed Newrozu’nda olmalı. Kürt halkı uğradığı her baskıya, zulme ve işkenceye boyun eğmediğini bir kez daha göstermelidir" diyen Mêrdîn, şunları kaydetti: "Bu Newroz'da Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız. Çünkü Önderlik özgür olursa halkımız da, toprağımız da özgür olur. Birlikte özgür bir hayat yaşarız. Bu da düşmanın sonunu getirir. Çünkü düşmanımız zayıftır. Bu kadar zulüm ve adaletsiz olması zayıflığından kaynaklanıyor. Önderlik 24 yıldır ağır bir tecrit altında. Buna karşı da büyük bir direniş içerisindedir. Bu direniş bize, ezilen halklara ruh veriyor. Önderliğin direnişini canı gönülden selamlıyoruz. Bizler de bu direnişin izindeyiz. Bugün İmralı'da örülen duvarları kırmalı ve Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız. Faşist iktidarın İmralı'da hayata geçirdiği tecrit sistemi bütün cezaevlerini etkiliyor. Önderlik şahsında kadınlara yönelik de ağır bir tecrit uygulanıyor. Bugün yüzlerce öncü kadın zindanlardadır, esirdir. Tek sebebi ise özgürlük, Kürt halkının ve kadınların haklarını istemeleridir. Garibe Gezer'i katlettiler, Aysel Tuğluk çok ciddi sağlık sorunları yaşıyor; bırakılması gerekiyor. Yine yüzlerce hasta tutsak var ama düşman bilinçli bir şekilde tutsakları bırakmayarak ailelerini ve toplumu bu şekilde susturmak istiyor. Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak ne ölümden ne de başka bir şeyden korkuyoruz. Bu vahşi düşman bizi çok iyi tanıyor."

TUTSAKLARIN DİRENİŞİNE DESTEK OLUNMALI

İnsan haklarını ve hukuku ayaklar altına alarak saldıran Türk devletinin zayıf ve çaresiz olduğunu dile getiren Rewşen Mêrdîn, zindanlardaki duruma dikkat çekmeye devam etti. Mêrdîn şunları söyledi: "Zindandaki direnişler de düşmanı zayıflattı; bu kadar vahşice saldırmasının sebebi de budur. Cezası biten ve bırakılması gereken arkadaşlarımız infaz ediliyor. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir şey. 30 yıldır zindanda kalmış ve bırakılması gereken insanların cenazeleri çıkıyor. Kürt toplumuna bu şekilde yaşama hakkın yok, mesajı veriliyor. Biz de bu insanlık dışı, faşist uygulamalara karşı çıkarak mücadele etmeli, tutsaklara destek ve ses olmalıyız. Eylemde olan tutsak ailelerini de bu vesile ile selamlıyorum. Kadın hareketi, gençler ve toplum zindanlarda devam eden direnişin Kürt halkı için, özgürlük için, Önderlik için, insanlık için olduğunu bilmelidir. Bundan dolayı direniş ruhu ile eylemdeki ailelerin yanında durmalıyız. AKP-MHP çete iktidarına karşı insanlık savaşı veriyoruz. Bizler sadece haklarımızı istiyoruz. Bunu da kadın öncülüğünde verilen mücadele ile elde edebiliriz. Nasıl ki dağlarda YJA Star ve HPG gerillaları faşizme karşı göğüs göğüse savaşıyorsa, nasıl ki zindandaki yoldaşlarımız direniyorsa, aynı duruşu toplumda da sergilememiz lazım. Bu şekilde mücadeleyi büyütebiliriz. Artık Önderlikle ülkemizde özgür ve birlikte yaşama vakti gelmiştir. Bugün tüm dünyada Önderliğin paradigmasına sahip çıkılıyor. Önderliğin paradigması eğer hayata geçerse Ortadoğu'da devam eden savaş ve kriz de sona erer. Düşman halkların kardeşliğinden, birliğinden, kadınların ittifakından korktuğu için de Önderliğin paradigmasının hayata geçmemesi için her şeyi yapıyor. Madem öyle bizler de halkların kardeşliğini, kadınların ittifakını geliştirmeliyiz" ifadelerini kullandı.

ÖNDERLİĞİ ÖZGÜRLEŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VE İMKANLARIMIZ VAR

Güney Kürdistan'da artan kadın cinayetlerine de değinen KJK Koordinasyon Üyesi Rewşen Mêrdîn konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Güney Kürdistan'a baktığımızda geçtiğimiz günlerde bir kadın, erkek kardeşi tarafından katledildi. Fakat katilin televizyonlara çıkarılıp 'Hak etti, o yüzden öldürdüm' demesi, kadın katliamlarını meşrulaştırmaktır. Aslında 'örgütlü, iradeli kadın Başûr'da yaşayamaz' demek istiyorlar. Özellikle Mesrur Barzani'nin televizyonlarında yaşandı bu durum. Güney'deki kadın hareketlerinin buna karşı bir tavır sergilemesi gerekir. Elbette bir duruş sergilendi ama katillerden hesap sorulana kadar durmamak gerekir.

Son olarak Güney'de Ulusal Kürt Kadın Çalıştayı gerçekleşti. Çalıştayda ulusal birliğin sağlanması, Kürdistan Ulusal Kadın Konferansı’nın düzenlemesi, Êzidî kadınların korunması vb. önemli kararlar alındı. Bu çalışmalar çok önemli. Çalıştayda alınan kararların pratiğe geçirilmesinden hepimiz sorumluyuz. Kadınlar olarak bu çalışmalara öncülük etmeliyiz. Çünkü Önderliğin bize yarattığı fırsatlardan dolayı ona borçluyuz. Bu yüzden 2022 yılını Önderliğin fiziki özgürlüğü ile taçlandırmalıyız. Bunun için imkanlarımız ve gücümüz var. Bir kez daha 2022 Newrozu Önder Apo'ya, mevzilerde savaşa yoldaşlarımıza, zindan direnişçilerine ve 24 saat ayakta olan halkımıza kutlu olsun."