Çelik: Bedel ödenerek elde edilen kazanımlara sahip çıkılmalı

İmralı tecridine karşı 87 gün açlık grevinde kalan Naime Çelik, başarının asıl mimarlarının eylem boyunca direnişte olan anneler olduğunu vurgulayarak, kazanımlara sahip çıkma çağrısında bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlatıp, binlerce tutuklunun katılımı ile cezaevlerine ve ülke dışına yayılan açlık grevi eylemleri, bu direniş sonucunda 8 yıl aradan sonra avukatları ile görüştürülen Öcalan’ın 26 Mayıs’ta yaptığı çağrıyla sonlandırıldı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 1 Mart’tan itibaren süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine dahil olan Naime Çelik, 28 Mart’ta, 2 yıl 6 ay tutsak bulunduğu cezaevinden tahliye edildikten sonra Bağlar ilçesinde bulunan Muradiye Mahallesi’ndeki evinde ailesi ile birlikte eylemini sürdürdü.

26 Mayıs'ta Öcalan’ın çağrısıyla eylemini sonlandırdı ve kaldırıldığı hastanede tedavi edildikten sonra taburcu edildi. Çelik ile 87 gün sürdürdüğü açlık grevi eylemi sonrası evinde buluştuk. Öcalan’ın mesajını mikrofonumuza değerlendiren Çelik, mücadelelerinin ise devam edeceğini vurguladı. Açlık grevi eylemleri boyunca kendileriyle birlikte direnişte olan annelere ve Kürt Halkına teşekkürlerini ileterek konuşmasına başlayan Çelik, başarının asıl mimarlarının beyaz tülbentli anneler olduğunu ifade etti.

‘ASIL OLAN BUNDAN SONRASI’

Açlık grevi eyleminin Leyla Güven öncülüğünde başladığını ve dalga dalga büyüyüp en nihayetinde ise başarıya ulaştığını belirten Çelik, bu süreçte özgür basın dışında direnişlerinin basın tarafından yansıtılmadığını, tüm imkansızlıklara rağmen seslerini duyurduklarını ifade etti. Eylemin uzun sürelere yayılmasının özellikle cezaevlerinde bulunan ve açlık grevi eylemine başlayan tutsakların sağlık durumunun kötüleşmesine ve çok sayıda tutsağın ise eylemlerini ölüm orucuna dönüştürmelerine neden olduğunu belirten Çelik, çok sayıda kişinin ise İmralı tecridinin biran önce sonlandırılması için yaşamına son verdiğini anımsattı.

Sürece tepkilerin gecikmesiyle annelerin harekete geçtiğini ve maruz bırakıldıkları şiddete rağmen her gün sokaklarda olduklarını dile getiren Çelik, "Sessizliğe karşı sabrı taşan tüm kadınlar eylemimizi sahiplenmek için ayağa kalktı. Keşke çok önceden harekete geçilseydi. Keşke sekiz arkadaşımız kendini feda etmeden ve eylemcilerin sağlık durumları bu denli kötüleşmeden harekete geçilseydi. Maalesef bu olmadı. Daha çok zamana yayıldı. Eylem sonrası arkadaşlarımızın sağlık durumlarında kalıcı sorunlar oluştu. Evet kazandık, bu bir zaferdi. Ama asıl olan bundan sonrası. Halkımızın bu kazanıma nasıl sahipleneceği önemli. Bedel ödenen kazanımlar yok edilmemeli, sahip çıkılmalı" diye konuştu.

‘MESAJ, GELECEK AÇISINDAN ÖNGÖRÜLMÜŞ ÖNERİLER BARINDIRIYOR’

Öcalan’ın mesajının tüm halklar için umut olduğunu belirten Çelik, mesajın aynı zamanda duygu ve düşünce yoğunluğu bakımından büyük önem arz ettiğini ve heyecan uyandırdığını ifade etti. Çelik konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Sayın Öcalan yüreği büyük bir kişiliktir. Kendi yoldaşının tek bir saç telinin dökülmesi halinde çok üzüleceği gerçekliğini biliyoruz.

Öcalan halkları, yoldaşlarını düşünerek karar verir. Gönderdiği mesajda öncelikle eylemcileri selamlayarak başladı ve eylemlerini sonlandırma kararlarını yine eylemcilerin kendilerine bıraktı. Çünkü biliyordu, bu direniş hepimizin direnişi. Ve herkes için en iyi olacak olan ne ise onu istedi. Eylemi bırakmamız yönündeki mesajın gelecek açısından öngörülmüş öneriler barındırdığını bildiğimiz ve kendisine güvendiğimiz için bizler de eylemi sonlandırma gereği duyduk."