Çewlîk: 2022’deki savaşta çığır açtık

YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlîk, 2022’de gelişen savaşın, YJA Star’da hem taktiksel hem Kürt kadınının yiğitliği anlamında çığır açtığını, muazzam bir tecrübe ve deneyim kazandırdığını söyledi.

YJA Star, yıl boyunca 363 özgün eylem gerçekleştirdi; Türk ordusuna 489 kayıp verdirdi.  YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlîk, 2022’de elde ettikleri deneyimlerin, zafer ve başarı zeminini güçlendirdiğini belirtti. 

YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlîk, ANF’nin sorularını yanıtladı.

2022 yılı Önderlik ve PKK üzerinde çok yoğun saldırıların olduğu bir yıl oldu. Büyük görkemli direnişler de yaşandı. Kürt halkının ve kadınların öz savunma gücü YJA Star hangi iddiayla 2022’ye girdi?

Belirttiğiniz gibi Kürt’ü inkar ve imha etme konseptinin 100 yılına girişinin son halkası olan 2022 yılı pratiği, mücadele tarihimizin en kapsamlı işgal saldırılarına sahne olan bir yıl oldu. Yine yürütülen saldırılara denk muazzam direnişlerin yaşandığı bir yıl pratiği söz konusuydu. AKP-MHP faşizminin imha konsepti temelinde yürüttüğü bu saldırılar, başta Önder Apo üzerinde yürütülen sistematik savaş politikalarının derinleştirilmesi şeklinde kendisini gösterdi. Özgürlük Hareketi’nin temel gücü olan gerillaya karşı 14 Nisan’da Zap, Avaşîn, Metîna’da başlatılan işgal harekatıyla bu süreç derinleştirildi. Yine zindanlar başta olmak üzere halkımızın ve kadınların bulunduğu her yere, kişiye ve çalışmaya yönelik faşist yönelimler söz konusu oldu. Bu saldırılarla 100. yılı bitirmeden Kürt toplumu yediden yetmişe tüm alanlarda tam bir kuşatma altına alınarak 50 yıllık mücadelenin yarattığı tüm değerleri ortadan kaldırmak, baş kaldıran Kürt’e ve kadınlara tekrardan kalıcı olarak baş eğdirilmek, köleleştirilmek istenmiştir. Gelişen saldırılar karşısında tüm yurtsever halkımız büyük bir direniş içerisindeydi. Dolayısıyla topyekun saldırılara karşı topyekun direnişin ayakta olduğu, tüm dönemlerdeki direniş düzeyini katlayarak aşan bir yıl pratiği yaşadık. Bu anlamda bu yıl pratiğini değerlendirmeden önce başta böylesi bir direnişin yaratıcısı, moral kaynağı, gücü olan ve bunu kendi direniş duruşuyla ortaya koyan Önder Apo’nun en zor koşullarda, tek başına yürüttüğü muazzam direnişi selamlıyoruz. YJA Star bünyesinde, onun felsefesinde kendisini bulmuş, yaratmış özgürlük militanları olarak varlık gerekçemiz, özgürlük dergahımız ve kıblegahımız olan Önder Apo’ya sonsuz bağlılığımızı tekrardan belirtiyorum. Yine AKP-MHP faşist iktidarının, gerilla güçlerimize karşı yürüttüğü tarihin en çirkin ve ahlak dışı savaşı karşısında; en zor koşullar içinde, gece gündüz, açlık susuzluk, uykusuzluk demeden, büyük emek ve çabalardan kaçınmadan, Apocu ruhun yarattığı büyük tarihsel sorumlulukla ve PKK- PAJK direniş geleneğine yakışır duruş sergileyerek destansı bir direniş sergileyen YJA Star ve HPG güçlerinin kahramanlık duruşunu selamlıyorum. Bu direnişi duruşlarında somutlaştıran başta direniş tünellerinde kimyasal gazlar ve termobarik bombalara karşı insan üstü bir irade göstererek direnen ve şehit düşen yoldaşlar şahsında halkımız ve bizim onur kaynağımız olan 2022 yılının kahraman fedailerini, şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, anılarına bağlılık sözümüzü bir kez daha yeniliyorum. Bunun yanında gerilla kadar 2022 yılına ‘JIN, JIYAN, AZADÎ’ şiarıyla damga vuran kadınların ve gençliğin öncülüğünde gelişen direnişleri; faşizmin en çıplak baskısı altında olan cezaevlerinde Mazlumlar, Hayriler, Kemaller çizgisinde sürdürülen direnişleri; yine faşizmin soluksuz bırakmak istediği Kürt halkının; tüm işçi ve emekçilerin, özgürlük ve demokrasi taleplerinden vazgeçmeyen ilerici insanlığın tüm yıl boyunca süren direniş mücadelelerini selamlıyorum. Yıl içerisinde derinleşen faşizm karşısında insan olma onurunu savunan bu direnişler, mücadele gerekçemiz ve yolumuzu aydınlatan meşaleler olacaktır.

Esasen 2022 yılına Kadın Hareketi olarak kapsamlı toplantılar yaparak girdik. Yıl başında YJA Star ve HPG Askeri Konsey toplantılarında 2021 yılı pratiğini değerlendirirken bu yılda açığa çıkan durumlara göre değerlendirme yaparak düşman yönelimlerini, Serhatlar, Çavrêler ve Cumaliler şahsında direnişin ulaştığı boyutu ve demokratik modernite gerillasını hayata geçirme düzeyimizi ele aldık. Gelişmeler ve başarılar kadar, eksik bıraktığımız yönleri ve hatalarımızı değerlendirerek 2022 yılına ilişkin belli tespitler ve öngörülerde bulunduk. Demokratik halk savaşı stratejini en üst düzeyde uygulamak için planlamalar geliştirdik. Bu anlamda hem merkezde hem de alanlarda yapılan tüm toplantılarda 2022 yılı için AKP-MHP faşist ittifakının ve bunların uluslararası destekleyicilerinin, yine yerel iş birlikçilerin hedefinde Önder Apo ve PKK somutunda Kürt halkını soykırıma uğratmak olduğu, özelde Kadın Özgürlük Mücadelesinin hedefleneceği, bu anlamda imha ve işgal operasyonlarını uç boyutlarda tırmandırılacağına dair önemli tespitler yapıldı. 2022 yılı açısından uluslararası destekle yürütülen çok çetin bir işgal saldırısı ile karşı karşıya olacağımız konusunda görüş ve anlayış birliği vardı. Bu tespitlerin elbette ki önceki yıllara dayanan alt zemini mevcuttu. Öncelikle bölgede bir III. Dünya Savaşı devam ediyor. Bu pay kapma savaşında birçok ülke işgal ve talan edilmesine karşın hiçbir güç istediği sonucu henüz alabilmiş değil. Çözümsüzlük devam ediyor. Sistemin bu çözümsüzlüğüne karşı Önder Apo’nun geliştirdiği ‘Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın tüm sorunlara çözüm olma durumu var. Bunun yarattığı özgürlük duruşu, işgale geçit vermediği gibi AKP ve onu destekleyen emperyal, sömürgeci güçlerin, Ortadoğu’da ve Kurdistan’da uygulamak istedikleri planların önündeki en büyük engel olarak durmaktadır. Yani Önderlik paradigması etrafında örgütlenen sistem, bu paradigma çerçevesinde kendisini yenileyenin gerillanın çağlara damgasını vuran direnişi ile işgallere geçit vermemesi, kadınların her türlü bedeli göze alarak bu felsefeden aldıkları özgürlük feyzi ile ayaklanmaları sistemin önündeki en büyük engel konumundadır. Bu anlamda hiçbir şeyde uzlaşmadıkları kadar PKK’yi, kadın direnişini, gerillayı, özgürlük çizgisini imha etmek de uzlaştıklarını biliyoruz. Bunu yaşadık ve gördük. En son 2021 yılında bu amaçla geliştirilen saldırılar, farklı bir aşamaya ulaştı. 2021 yılında saldırılarla Hareketimizin ana merkezine ulaşarak bitirmeyi esas aldılar. Önce Garê’de sonra Avaşîn’de gerçekleştirilen işgal saldırıları bunu gerçekleştirmek içindi. Ne varki bu saldırıları uygulanma düzeyi ve şiddetine karşı istedikleri sonucu alamadılar. Bu da yarım bırakılanın 2022 yılında da aralıksız devam ettirileceğini ön habercisi oldu. Özcesi bölgede çözümsüz kalan sistem güçlerinin, yine varlığını devam ettirmek için herşeyi göze alarak sağa sola saldıran AKP-MHP faşizminin iktidarını devam ettirebilmek için yeni gerekçelere ihtiyacı vardı. Tüm bu durumlar 2022 yılını hem bizim açımızdan hem de düşman açısından varlık yokluk savaşının süreceği bir karakterde olmaya zorladığı ortadaydı. Nitekim düşmanımızın karakterini ve taşıdığı imha ve inkar zihniyetini iyi biliyoruz. Dolayısıyla tüm toplantılarımızda sürecek imha saldırıları karşısında nasıl duracağız, nasıl cevap vermeliyiz, nasıl bir taktik uygulamalıyız ve hangi tarzla saldırıları boşa çıkartabiliriz temelinde tartışmalar yaptık. Tüm bunların sonucunda öz olarak; yüzyılın faşizmi karşısında ancak yüzyılın direnişini sergileyerek boşa çıkartabilir, bunca mücadeleyle yaratılan değerleri böyle kalıcılaştırabilir, şehitlerimize borcumuzu ancak bu şekilde verebiliriz sonucuna ulaştık. Bu anlamda farkındalık, bilinç, anlayış ve moral açısından böylesi bir sürece hazırdık. 

YJA Star güçleri olarak hem kadınların hem de halkımızın öz savunma gücü olduğumuzdan dönem karakterinin ve bunun yüklediği görevlerin bilincinde olarak, yine en başta Önderliğimizin fiziki özgürlüğünü sağlamayı en başat iddiamız olarak belirleyerek yıla girdik. Ayrıca 2022 yılı itibarıyla Önderlik mücadelesinin 50. yılına, kadın ordulaşmasının da 30. yılına girecektik. Bu da bu tarihi yıllara büyük bir başarı yüklemeyi gerekli kılıyordu. Yıla güçlü hazırlanmak için bir motivasyonumuz da buydu. Bu tespitlerin yarattığı bilinç, sorumluluklarını bilme ve 30 yıldır yaratılan değerlerin kalıcı kılacak militanlar olmanın coşkusu, heyecanı ile 8 Mart’ı karşıladık. Bu heyecanımız dağlardan sokaklara caddelere taştı. Yine Önderlik mücadelesinin 50. yılını karşılamanın coşkusunu Newroz alanlarındaki ateşlerle halkımız tüm dünyaya duyurdu. Varlığımızın kesinliğini imha edilemezliğini halkımız Newroz alanlarında herkese gösterdi. Bu gelişecek saldırılar karşısında direnişi güçlendirmek açısından çok büyük moral ve motivasyon oldu. Hakeza İmralı Direnişi en büyük moral ve güçtü. Biz bu moralle, bu güçle süreci karşıladık. Sadece savunma ve eylem gerçekleştirerek değil, gerçekten AKP- MHP’nin faşist ve soykırımcı zihniyetine büyük bir darbe vurmak, iddiasıyla tüm gücümüzü donanımlı kıldık. Bunu hemen hemen her alanımızda süren hazırlık çalışmalarına yedirerek 2022 yılına 8 Mart ve Newroz coşkusuyla girdik. Nitekim bu hazırlık düzeyinin ne denli etkili olduğunu 2022 yılına gelişen direnişe baktığımızda görüyoruz. Yani yıl başında belirlediğimiz tespitlerin doğruluğu, buna hazırlanma düzeyimizin güçlülüğü yıl içerisinde gerçekleşen direnişlerde ortaya çıkmıştır.

Yıl boyu süren operasyonlarda TC ordusunun savaş tarzını nasıl değerlendiriyorsunuz? Önceki yıllara oranla farklar var mıydı? Yine bunca saldırıya karşın çok yoğun bir direniş sürdürüldü. Bu anlamda yeniden yapılanan gerillanın savaş taktiklerinde başarı düzeyi nasıldı?

Başlarken de ifade ettiğimiz gibi 2022 yılı sıradan bir operasyon süreci değildi. Özgür Kürtlüğü soykırımdan geçirme hedefi üzerinden şekillenen uluslararası konsepti, Türk devleti eliyle yoğunlaştırdığı bir savaş söz konusu olmuştur. Bu yıl içeresinde Türk devletine her türden teknik destek sunulduğu gibi bir çok ahlak dışı uygulamasına izin verilmiştir. Yıl içerisinde süren bu savaşta uygulanan yöntem ve tarzları elden geldiği ölçüde parça parça belgeleriyle yansıtmaya çalıştık. Ancak şunu söyleyebiliriz ki yansıttıklarımız yansıtamadıklarımızın üçte biri bile değildir. Eldeki imkanlarla ancak belirli kareleri verebildik. Bu kadar kısmi bir yansıtma düzeyi bile tüm toplumda farklı bir refleks, öfke, tepki yarattı. Oysa yaşananlar bunu kat kat aşan nitelikteydi. Dolayısıyla bu saldırıları iyi anlamak için giderek faşizmi yükselten sistem gerçeğinin AKP-MHP somutunda vücut bulan arka planını iyi görmek lazım. Saldırı neden bu denli şiddetliydi, nedenleri nelerdi iyi anlamak lazım. Her şeyden önce bu saldırının alt zemininde Önderlik çizgisinde kendisini bulan özgür Kürtlüğe duyulan bir korku var. Yine böylesine bastırılmış bir halk gerçeğini dünyanın neredeyse en politik halkı haline getiren özgürlük felsefesine karşı duyulan korku var. Sistemi varoluşsal açıdan tehdit eden ve planlarını alt üst eden özgürlük duruşu ve mücadelesini bitirme istemi var. Bu anlamda hiç anlaşmayan güçlerin bile tıpkı 99 komplosunda olduğu gibi ortaklaştığı bir konsept söz konusu oldu. Kendisini bu konsepte dayandıran AKP- MHP faşist iktidarı, Suriye’nin durumu, Irak’ın prestij arayışı ve İran’ da gelişen toplumsal krizler, yine Avrupa başta olmak üzere dünyadaki diğer yerlerdeki ekonomik krizler, Rusya ve Ukrayna savaşının yarattığı zeminler gibi konjonktürlerden de yararlanarak bu saldırıların alt yapısını hazırladı. Başta ABD olmak üzere NATO’nun her türlü askeri teknik, finansal ve siyasal desteğini arkasına alarak bu saldırıları geliştirdi. Bu anlamda tam anlamıyla herşeyi göze alan, pervasız ve bütün çirkinliğiyle herşeyini ortaya koyan bir saldırı girişiminde bulundu. Yaşamı buna bağlı olduğu için bunu yapmak zorundaydı bir bakıma, çünkü kendi bitişini görüyordu. Tabii bu onu daha pervasız yaptı. Bu anlamda başta İmralı olmak üzere, PKK mücadelesinden en küçük feyz alan her alana, kişiye ve kuruma yöneldi. Önderliği yalnızlaştırmak amacıyla öz savunma direnişinin sürdüğü her alanı hedefi kapsamına aldı. Elbette saldırıların odaklandığı ana eksen gerillanın, kadın savunma gücünün direniş merkeziydi. Bunun yanında tüm Ortadoğu halklarına ilham kaynağı olan Rojava Devrimi’ni kırmak, Rojava halkının kazanımlarını ele geçirmek, o toprakları işgal ederek demografik yapılanmasını değiştirmeyi hedeflediler. Yine Başûr’da, Şengal başta olmak üzere Mexmûr alanlarında halkımızın yakaladığı kazanımları bitirmek istediler. Hatta Rojhilat hattında Asos alanına kadar direnişin olduğu her alana saldırmaya çalıştılar ve yıl başından itibaren bu alanlara yönelik sivil halkı da hedefleyen çeşitli saldırılar geliştirdiler. 

Belirttiğimiz gibi saldırıların ana ekseni gerilla merkezi, dolayısıyla Medya Savunma Alanları’ydı. Burada elde edeceği erken başarıdan sonra diğer alanlarda saldırılarını daha da yoğunlaştıracak ve bölgedeki boşluğu Kurdistan’ı işgal ederek kendi etkinliği ile dolduracaktı. Ancak tüm bu hesapları, direnişe çarptı. 14 Nisan’da Medya Savunma Alanları’na yoğun hava saldırılarıyla başlayan operasyon, 17 Nisan ile Zap’ın tüm alanları kapsayan indirmelerle sürdürüldü. Sonrasında Avaşîn, Metîna ve Zap’ın batısı dediğimiz alanları kapsayan bir yoğunlukta devam etti. 9 ay boyunca kesintisiz süren bu saldırılarda belki de bir gecede bir ülkeyi bitirecek düzeyde hava saldırıları oldu ve operasyon boyunca bu saldırılar zaman zaman azalsa da hiç eksik olmadı. Arkadaşların bulunduğu alanlara tonlarca bomba, obüs havanlar atıldı. 

Tüm tekniğine rağmen beklediği gibi bir sonuç alamayan düşman ilk bir ay da bırakalım sonuç almayı birçok savaş tünelinin yakınına dahi yaklaşamadı. Hem savaş tünellerinden hem de hareketli birliklerimizin yoğun vuruşlarından tarihlerinin en büyük darbesini aldılar. Çok büyük kayıpları oldu. Nitekim savaşı yürütenler kendi ağızlarıyla bu durumu ilk bir hafta içerisinde itiraf ettiler ve hemen duruma müdahale etmeye çalıştılar. Aldıkları yoğun darbeye ve asker kayıplarına karşı durmadılar. Tüm bunları göze aldıkları ve asker kayıplarına önem vermediklerini çok sonraları çeşitli görüntülerle göstermeye çalıştık. Asker cesetlerini yakıp uçurumlardan atarak, savaş uçaklarıyla vurup ortadan kaldırarak bunlar hiç yaşanmamış gibi davrandılar. Yine belki de Hitler’in gaz odalarında kullandığından daha fazla çeşitli kimyasal gazları savaş tünellerinde büyük bir irade ile direnen arkadaşlarımızın üzerinde kullandılar. Bunca gaza maruz kalmışken bu tünellerde arkadaşlar bir bardak suyu bile boşa harcamamanın hesabını yaparak bu direnişleri sürdürdü. Tüm alanlarımızda üç-dört keşfin altında arkadaşlarımız büyük bir sabırla, iradeyle adım adım hareket ederek, yoğun sıcaklarda günlerce açlığa susuzluğa dayanarak düşmanı vurmaya çalıştı. Direnişler içinden geçtiğimiz soğuk kış aylarının zorlu koşullarında dahi aralıksız sürüyor. Yine bazı savaş mevzilerimiz 9 aydır süren bir direniş içerisindedir. 

Düşman askeri nicel fazlalığına rağmen haftada bir değişirken az sayıda bir arkadaş grubu gece gündüz demeden, belki de günde bir saat dahi uyumadan bu savaşı bu zamana kadar getirdiler. Ezilenlerin savaşı hep eşitsiz koşullarda olmuştur, ancak bunlardan çok azı 2022 yılı işgal saldırılarına karşı gerillanın gösterdiği direnişe denk niteliktedir. Tankı, topu, her türden zırhlı aracı, helikopteri, savaş uçağı, taktik nükleer patlayıcılarla güçlendirilmiş her türden bombası ve kimyasal gazları, yine tünellerin üzerinde kullandıkları her türden imha etme araçları ve iş makineleriyle yürüttüğü saldırılara karşı gerillanın sınırlı imkanlarıyla sürdürdüğü direniş, gerillanın Devrimci Halk Savaşı stratejisi temelinde sürdürdüğü mücadelenin yenilmezliğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla yıl direnişi insan olmakta ısrarın, insan onurunu korumanın direnişi olmuştur.

Biz TC ordusu ile yeni savaşmıyoruz. 40 yıllık bir savaş tarihimiz var. Bu anlamda bu ordunun her türden barbarlığına tanık olduk. Örneğin katliamlar, köy yakmaları, faili meçhuller, işkenceler, gerilla cenazeleri ile oynama bu ordunun her dönemde uyguladığı yöntemlerdi. Yine daha öncesinden de kimyasal kullandı. Ancak bu yıl içerisinde sergilediği pervasız yönelimler ki bu arkasında olan uluslarası desteğin de göstergesidir, hiçbir yılla kıyaslanamayacak düzeydeydi. 2022 savaş yılı TC ordusunun en çirkin yüzünü göstererek asıl karakterini dünya alem herkese ifşa ettiği bir yıl ve direniş süreci oldu. Biz bu kadar imkansızlıkta, bu kadar zahmetli koşullarda, sadece bir ay, iki ay değil, 9 aydır göğüs göğse bir savaş içeresindeyiz. Aslında Türk devletinin bu denli pervasız saldırısı içerisinde olduğu çaresiz durumun da bir göstergesidir. Biz bunu savaş meydanında açıkça gördük. Öyle ki bunca tekniğe karşın halen bazı şikeftlerimizi düşüremedi. Yine yüzlerce askerini yığdığı bazı şikeftlerimiz savaş mevzisi olmadığı için hazırlığının yeterli olmamasına rağmen içerisindeki üç ya da dört arkadaşla iki üç ay direnebildi. Hatta bir savaş tünelimizde diğer arkadaşların şehit düşmesi ardından kurtulan bir kadın arkadaş tek başına bir aya yakın bir direniş sergiledi. Şimdi düşman bazı tepeleri tutmuş olabilir ama hem içerde devam eden direniş duruşu hem de onca tekniğe karşı bir avuç gerilla gücü karşısında bu denli aciz kalmak Türk ordusunu neredeyse çıldırma aşamasına getirmiştir. Eceli gelmiş gibi sağa sola saldırması, sivilleri, siyasetçileri hedef alması, aydın ve demokratlara yönelmesinin ardında yatan, onca çabaya imkana karşı yaşadıkları bu başarısızlıktır. Bu durum savaştan anlayan herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir gerçekliktir. Bu anlamda yıl içerisinde savaş hukuku ve ahlakıyla, insan onuruyla bağdaşmayan tutumlar, esasen Türk ordusunun kendi kendisini bitişe sürükleme pratiğidir. Kaldı ki büyük ordu propagandasına ve arkasında aldığı onca desteğe rağmen yıl sonunda yaşanan sonuç ortadadır. Devrimci Halk Savaşı  temelinde kendisini yeniden yapılandıran, düşman tekniği karşısında tarz ve taktik zenginlik geliştiren ve gün geçtikçe bunda profesyonelleşen gerilla kendi alanlarını aktif bir savunma içerisinde olmuş, tümden olamasa da düşman ilerleyişini onca eşitsiz koşula rağmen canı pahasına durdurmayı bilmiş, düşmanın oyunlarını boşa çıkarabilmiştir. Bu dayandığı stratejinin başarısı, sonuç alıcılığının göstergesidir. Yıl itibarıyla bu stratejik anlamıyla ilerleyen gerillanın yenilmezliği bitirilmezliği kanıtlanmıştır.

Peki bu denli yoğun saldırıya karşın çok güçlü bir direniş sergileyen YJA Star savaşçılarını tüm bu saldırılar karşısında ayakta tutan, savaştıran güç nedir?

Böylesi amansız saldırılara karşı savaşmak elbette ki herşeyden önce muazzam bir irade, yaşam aşkı, özgürlüğe büyük bir inanç, devrime büyük bir bağlılık istiyor. Kurdistan halklarına büyük bir bağlılık ve yapılan zulümlerden intikam alma gerekçesi istiyor. Yine Önderliğimizin yaşam ve savaş tarzına duyduğumuz güven, zafere olan inancımızla savaşıyoruz. Şehitlerin yarattığı direnişçi ruha, özgüce dayalı bir inanç istiyor. İşte YJA Star’ı oluşturan ve hep aynı inanç ve coşkuyla, aynı başarma hırsıyla savaştıran güç budur. Biz YJA Star güçleri olarak Devrimci Halk Savaşı stratejisi çizgisini benimseyerek savaşıyoruz. O yüzden halkımıza olan bağlılığımız bizi güçlü tutuyor. Halkımıza yapılan işkencelerin intikamını almak, katledilen her kadının, Kürt çocuğunun, kimyasalla şehit edilen yoldaşlarımızın intikamını alma istemi bizi savaştırıyor. Zindanlarda işkence altında direnen yoldaşlarımızın iradesi ve o anlamlı direnişleri bizi savaştırıyor. Yani mücadele etme ve etkin savaşma gerekçelerimiz çok. Kadın özgürlük mücadelesinin beynimizde, ruhumuzda yarattığı bir aydınlanma, mücadele etmenin yarattığı özgürlük hissi, kendine ait olma duygusu var. Tüm bunların yarattığı moral, güç ve yaşam sevgisi var. Farklı bir yaşam imkanı olduğunu biliyoruz çünkü bunu yaşıyoruz. Bu anlamda yeni- özgür bir yaşamı yaratma inancı ve umudu bizi ayakta tutuyor ve savaştırıyor. YJA Star olarak savaş tarihimiz boyunca hem taktiksel anlamda hem de savunma ve saldırıda gelişen ruh partileşme düzeyine en üst boyutta kendini yatırma, bunun öncüsü olma yönünde olmuştur. Kadın hareketimizin kuruluşu bu esaslar üzerinde şekillenmiştir. Dolayısıyla çizginin öncüsü olmak daha güçlü savaşmayı gerektiriyor. 2022 yılı pratiğinde açığa çıkan YJA Star gerillasının performansı, bu inancın büyüklüğünün göstergesidir. Dolayısıyla AKP-MHP faşist konsepti eğer başarısız olduysa bunda YJA Star gerillasının öncülük rolü belirleyicidir. Yıl pratiği bunu kanıtlamıştır.

2022 yılı Şehîd Sara Tolhildan (Goyi) ve Şehîd Rûken Zelal şahsında büyük kahramanlıklara, taktiksel yenilik ve eylemselliklere sahne oldu. Bu anlamda yıl içeresinde açığa çıkan YJA Star performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine yıl içerisinde YJA Star’ın gerçekleştirdiği özgün eylemlerin niteliği ve yarattığı güç hakkında neler söyleyebilirsiniz?

2022 yılında YJA Star savaşçıları şahsında Zîlanlaşmanın doruk noktası yaşandı, diyebiliriz. Hem ruhta, hem direnişte hem de taktiksel yenilik anlamında Demokratik Modernite gerillasının yeni dönem taktiği bu yılki duruşlarda ve katılımda artık tam anlamıyla yerini buldu. Hem tünel savaşlarında hem de hareketli timler bünyesinde taktiği doğru kullanma söz konusuydu. Yıl itibarıyla tüm gerilla taktikleri hayata geçti. Tünel savaşlarında düşmanın kimyasal ve taktik nükleer saldırılarını boşa çıkaran bir irade duruş açığa çıkarken bu tünellerden düşmana etkili darbeler vurarak sadece savunmada kalmayıp saldırı gücü oldu. Özellikle hareketli timlerle düşmanı takip edip boşluklarından faydalanarak Apocu fedai ruhla tereddütsüz etkili vuruş gücü gösterildi. Düşmanla iç içe aynı alanlarda kalınarak göğüs göğüse yürütülen çatışmalar oldu. Ki bu tarihimizde ilktir. Bu anlamda hareket tarzı ve düşman tekniğini boşa çıkarma anlamında önemli bir düzey kazanıldığını, geniş alana yayılan savaşta eylem dengesini ve ahengini yarattığını YJA Star gerillası duruşuyla ortaya koydu. Yine giderek profesyonelleşen kadın gücünün bu düzeyi gelişen eylemlerde kendisini gösterdi. Özelde suikast ve sabotaj branşları başta olmak üzere hemen her branşa ait başarılı ve etkili eylemler gelişti. Gerçekleştirdiği eylemselliklerle yıl içerisinde öncülük misyonunu en iyi şekilde oynayan YJA Star güçlerinin duruşu ve katılımı birçok mevzimiz açısından belirleyici oldu. Özgün mevzilerde etkili performanslar çıktığı gibi özgün hareketli timlerde etkili eylemler geliştirildi. Kadın ordulaşmasının geliştirilme hedeflerinden biri kadın özgürlük ihtiyacının ve köleliğe karşı duyulan tepkinin savaş gibi çok güçlü bir mücadele zemininden geçerek yenilmez irade kazanmasını sağlamaktır. Yine kadın ruhu, aklı, duyarlılığı ve inceliğinin savaşa akması ve taktik gelişmelere öncülük etmesini geliştirmek hedeflenmiştir. 30 yıllık savaş gerçeği içerisinde sayıları binleri bulan kahramanlık duruşlarıyla bu hedefler gerçekleştirilmiştir. Bunların hepsini kahraman şehitlerimize borçluyuz. Şehîd Sara, Bêrîtan ve Zîlanların yarattığı çizgiyi günümüzde de sürdüren Şehîd Peyman Bagok, Şehîd Agirî Gabar, Şehîd Diren Wan, Şehîd Arjîn Gabar, Şehîd Mizgîn Rojhilat, Şehîd Rojda Katol, Şehîd Berfin Rebaz, Şehîd Evîndar, Şehîd Sema Eyllül ve Baharîn Kendal şahsında açığa çıkan büyük komuta duruşlarına borçluyuz. İlk kadın timlerinden bugüne kadar süren mücadele boyunca kadın aklıyla savaşmada, taktik üretmede, profesyonelleşen kadın gerilla çizgisini açığa çıkarmada, performansını ortaya koymada önemli bir birikim, tecrübe ve deneyim sahibi olduk. 2000’li yıllarla kendisini yeniden yapılandıran gerilla çizgisi ekseninde Demokratik Modernite’nin kadın öz savunma gücü/ordusu olarak yeni bir aşamaya ulaştık. Devam eden bu mücadele ve gelişim süreci 2022 yılındaki Demokratik Halk Savaşı stratejisindeki kadın gerilla duruşuyla zirveye ulaştı. Halen süren savaş içerisinde gün be gün yeniden sergilenen bu düzey yıl içerisinde Şehîd Awzem, Şehîd Helbest, Şehîd Ekin, Şehîd Jiyan, Şehîd Nalîn, Şehîd Güven, Şehîd Ronahî, Şehîd Adar, Şehîd Medya, Şehîd Delal, Şehîd Evin, Şehîd Ronahî Van, Şehîd Arin, Ş Şehîd Rahime ve Şehîd Binevş şahsında Bakur’da, Başûr’da, Rojhilat’ta kendisini görünür kıldı. Yakalanan bu düzey, Sara Tolhildan Goyi ve Rûken Zelal şahsında taktik tarz, yaratıcılık ve profesyonelleşme açısından en zirvede temsilini buldu. Zîlan çizgisinin devamı niteliğinde olan bu eylem, savaşa damgasını vurdu, taktik geliştirme ve ön açma anlamında önemli bir rol oynadı. Yapılamaz denilen yerde düşmanın kalbinde en büyük darbeyi vurarak kadın öz savunma gücünün istediğinde herşeyi yapabilecek güç, irade ve azimde olduğunu gösterdi. Dünya kadınları, haklarımız kadar düşman dahi bu noktada YJA Star’ın gösterdiği bu başarıyı itiraf etmek zorunda kaldı. Bugün dünya kadınlarının, YJA Star’ın savaşından, direnişinden, özgürlük mücadelesinden ilham alması sergilenen yakalanan bu başarı düzeyinin sonucudur. Çünkü YJA Star, kendi öz gücüne dayanıyor, Xwebûn olma gerçeğinden yola çıkarak savaşıyor ve mücadele ediyor. Önder Apo’nun özgürlük çizgisi dışında hiçbir çizgiyi kabul etmiyor. Saraların yarattığı partileşme çizgisini, Berîtanların yarattığı direnişçiliği, Zîlanların yarattığı taktiksel çıkışı, yeniliği esas alıyor. YJA Star yakaladığı bu düzeyle savaşta öncü rolü oynayarak direnişte ve özgürlük mücadelesinde belirleyici bir rol oynadı. Tüm zihniyet kalıplarını sarstı, gerici geleneksel kadın tanımını aşarak yeni bir kadın duruşu ve kimliğinin tanımlanmasını sağladı. Demokratik Modernite’nin yaratmak istediği kadın gerçekliğini kadın gerillacılık çizgisi temelinde yarattı ve somuta kavuşturdu. Hem de en az imkanlarla, çok zor koşullarda yeni taktikler geliştirerek bunu yaptı. 

Kadın özgürlüğünün, Önder Apo’ya, kadın özgürlük mücadele şehitlerinin emeklerine, var ettikleri değerlere sahip çıkmayla gelişeceğine inandığı için direndi, gelişti, geliştirdi. İşte YJA Star’ın hakikati budur. Zap’ta, Avaşîn’de, Bakurê Kurdistan dağlarında ve öz savunma anlayışının olduğu her yerde savaşan ve özgürlük isteyen kadınların hakikati budur. Bu anlamda 2022 yılında gelişen savaş, YJA Star’da hem taktiksel anlamda hem Kürt kadınının yiğitliği anlamında çığır açtı, muazzam bir tecrübe ve deneyim kazandırdı. Yeni bir misyon, rol üslenme gerçeğini beraberinde getirdi. 2022 yılında elde ettiğimiz deneyimlerin, zafer ve başarı zeminini güçlendirdiğini belirtebilirim.

Jin, Jiyan, Azadî sloganı, 21. yüzyılın şiarı haline geldi. Bugün Rojhilatê Kurdistan’da gelişen kadın ayaklanmalarında herkes “Jin, Jiyan, Azadî” sloganıyla erkek egemen zihniyete başkaldırıyor. Bu anlamda kadın mücadelesinin bu kadar gelişmesinde, evrenselleşmesinde YJA Star mücadelesinin oynadığı rol nedir?

2022 yılı kadınlar açısından büyük özgürlük direnişlerine, kalkışlara, örgütlenmelere ve isyanlara sahne olan bir yıldı. Dünyanın her yerinde artan faşizme, toplum ve doğa kırımına karşı duruşlar, retler, öncelikli kadınlar tarafından geliştirildi. İşte yıl içerisinde yaşanan tüm bu direniş süreçleri, en son Eylül ayında İran’da Jîna Emînî şahsında düşünen, kendini yaratan, kendi olan, hisseden, kadına dayatılan katliam karşısında erkek egemenlikli sistemin en görünür yüzlerinden biri olan İran rejimine karşı tüm kadınları ayağa kaldıran direnişte somutlaştı. Kadınlar öncülüğünde gelişen bu direniş sonrasında toplumun tüm kesimlerine yayıldı. Jin Jiyan, Azadî sloganı, burada gelişen serhildanlar da ‘Zen, Zendeki, Azadi’ şekline bürünerek sonrasında tüm dünyada başka dillerde evrenselleşti. Direnişin bu denli baskın olmasında ve toplumun tüm kesimlerini kapsayarak evrensel boyutta sahiplenilmesinde ‘Jin, Jiyan, Azadî’ formülünün büyük bir rolü var elbette. Çünkü bu salt slogan olmaktan öte bir gerçekliği ifade ediyor. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ yaşamın kutsallığını, bunun kadın özüyle ancak gerçek anlamına kavuşacağını, yine özgürlüğün ancak bu şekliyle yaşanacağına dair bir yaşam görüşünün, anlayışının somutlaşmasıdır. Kadın özgür olmadan yaşamın özgür olmayacağını, toplumsal tüm sorunların ve çelişkilerin kaynağında kadın özgürlüğünün bastırılmasının yattığını, ancak ona tekrardan ulaşarak anlamlı, özgür bir toplumsal yaşam ve birlikteliğin oluşacağını üç kelimede özetleyen bir paradigmanın yansımasıdır. Yine egemenlikli aklın hakimiyet çabalarıyla bozulan evrenin oluşum dilinin, ancak kadın özgürlüğünün gerçekleşmesiyle tekrardan kendi dengesinde ilerleyeceğine dair felsefenin özü, özetidir. Bu anlamda yaşam hakikatinin ete kemiğe, söze dile dökülmesidir. Bu denli kabul görmesinin, benimsenmesinin bu yaşam anlamına hitap etmesiyle, toplumsal ahlakı tanımlamasıyla bağlantısı vardır. Yani erkek egemenlikli sistem karşısında kadınların, toplumların, halkların, doğanın yaşadığı tüm sorunlara karşı çözümü ifade eden bir formüldür. Yani Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Paradigma’nın en kısa formülü, toplumsal kurtuluş projesinin tanımlanması, dolayısıyla Önderlik farkı, PKK’nin farkı, PAJK’ta örgütlülüğe kavuşan kadın kurtuluş ideolojisinin farkıdır. Bu slogan anlamı etrafından örgütlenen Kadın Özgürlük Hareketi ve onun öz savunma gücü YJA Star, 30 yıldır sürdürdüğü amansız mücadelesiyle doğru temellerde örgütlenen kadın gücünün tüm sorunlarının çözüm gücü olduğunu bugün yakaladığı düzeyle ortaya koymuştur. Böylesi bir bilinç ve mücadele ile kadının kendisini cins olarak doğru tanımlayabileceğini, kimliğine kavuşacağını 30 yıllık pratiği ile kanıtlamıştır. Bu mücadelede yakalanan gelişmeler, özgürlüğün ve devrimin bir ütopya olmaktan çıkarmış, görünür kılmıştır. Dolayısıyla Rojhilatê Kurdistan’da başlayıp tüm İran’ı kapsayan ve giderek dünyaya yayılan bu başkaldırılar, Önderlik paradigmasının hakikat payını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda 30 yıldır süren kadın özgürlük mücadelesinin direnişinin gücünün, haklılığının, doğru zeminler üzerinden yükseldiğin kanıtıdır. Bu anlamda halen devam eden bu direnişleri selamlıyoruz, yine bu uğurda şahadete erişen tüm özgürlük arayışçılarını minnetle anıyoruz. Bunların hepsi Önder Apo’nun bitmek bilmez çabaları, emekleri sayesindedir. Kadın özgürlük çizgisine bağlı olan, inanan ve bu uğurda şehit olan yoldaşlarımız sayesindedir. Kadın ordulaşması olarak 30 yıllık tarihimize dönüp baktığımızda verilen emeklerin, dökülen kanın, terin sonuç aldığını, tohum verdiğini görüyoruz. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarının evrenselleşmesi, bunun ifadesidir. Bu anlamda hem mücadele gerekçemiz, nedenimiz hem de yürüttüğümüz mücadelenin sonucudur. Zîlanların, Bêrîtanların, Saraların, Azîmelerin, Delallelerin, Doğaların, Berivanların, Evinlerin, Sara ve Rûkenlerin ve daha nice kadın şehidimizin kanıyla, canıyla var ettiği, yaşam verdiği, şehadetiyle anlamlaştırdığı özgürlük sloganıdır. Bu anlamda Özgür Kadın Hareketimiz, yine YJA  Star bünyesinde süren kadın gerilla direnişimiz tüm dünya kadınlarına başardıklarıyla, kadın gücünün yapacaklarını kanıtlamasıyla örnek model konumuna gelmiş durumdadır. Çünkü savaş gibi çetin koşullarda, faşizmin en vahşi amansız saldırılarına karşı baş eğmeden direnen kadın gücünü görmek, tüm kadınlarda kendi gücünün farkına varma, örgütlülüğüne inanma, kimliğine daha fazla sahiplenme duygusu yaratıyor.

Kadın özgürlük çıkışlarının yıl içerisindeki mücadelesine denk olarak Dünya Kadın Konferansı da gerçekleştirildi. 41 ülkeden bir çok aktivist, çeşitli örgütlerin temsilleri bir araya gelerek bu slogan ekseninde ortak amaçları, hedefleri, mücadele tarz ve yöntemlerini tartıştılar. Erkek egemen zihniyet karşısında güç birliği yapıldı. Gerçek anlamda heyecan vericiydi. Çünkü bu, Önderliğimizin “kadın cinsi erkek egemen sistem karşısında ayrı bir uluslaşmayı yaşamalıdır, kadın konfederalizmine bu anlamda ihtiyaç vardır” şeklinde yaptığı belirlemelerin giderek hayat bulması, yıllarca sürdürülen mücadelelerin bir potada toplanarak sonuç alması anlamına gelmektedir. Yani dar anlamda yalnızca kadın haklarını savunmak değil, erkek egemenlik zihniyet karşısında kadın özgürlük zihniyetinin savaşım cephesini ifade etmektedir. İki çizginin kıran kırana savaşı söz konusudur. Bu anlamda bu konferansa katılan tüm bileşenleri özgürlük ruhuyla, moral ve heyecanla selamlıyor, anlamlı çalışmalarını kutluyoruz. Ayrıca böylesi bir kadın bileşeni tarafından YJA Star gücüne atfen; “dağlardaki kadınların mücadelesi, savaşı bizim en büyük ilham kaynağımızdır” belirlenmesinin yapılması, bizler açısından ayrı bir moral ve güç kaynağı olduğunu belirtmek isteriz. Yıl içerisinde yaşanan tüm direnişlerin yıl sonunda böylesi bir konferansla taçlandırılması “Önderliğimizin 21. Yüzyıl kadın yüzyılı olacaktır” tespitini doğrular niteliktedir. Dolayısıyla yıl içindeki gelişmelere bakınca kadın baharı yaşanıyor tespitini yapmak mümkündür. Hem dünya kadın mücadelesi açısından hem de Ortadoğu’daki kadın mücadelesi açısından yaşananlar bir ilki ifade etmektedir. Bunun dayandığı en büyük zemin ve kaynak, Kürt kadınının özgürlük mücadelesi, özgürlük ısrarı, örgütlü gücüdür. Bununda mimarı Önder Apo’dur. Yıl içerisinde yakalanan bu ivmenin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğine inanıyoruz.

YJA Star güçleri olarak 2023 yılına nasıl hazırlanacaksınız ve 2023 yılı için iddianız nedir?

Herşeyden önce yılın bitmesine sayılı günler kalmasına karşın işgalci saldırılar da bunun karşısında direniş de henüz bitmiş değil. Zap’ta Metîna’da saldırlar sürüyor ve bunun karşısında gerillanın hamlesel çıkışları var, olacak da. 2022 yılında süren saldırıların niteliği ve nedenleri 2023 yılının da daha yoğunlaşan bir savaş yılı olacağını göstermektedir. Herşeyden önce Cumhuriyetin ve Lozan’ın 100. yılına yeni bir Kürt inkarı ile girmek isteyen, böylelikle ömrünü uzatacağını düşünen AKP- MHP faşist ittifakı, 2022 yılından istediği sonuçları alamadı. Varlığını sürdürebilmek ve Osmanlı hayallerini yaşatmak için bunu gerçekleştirme zorunluluğu hissetmektedir. Yine III. Dünya Savaşı’nda çözümsüz kalan sistem güçleri, Önder Apoyu ve onun geliştirdiği toplumsal projeleri kendilerine tehlike olarak görmeye devam etmektedir. Her zamanki gibi bu çatışmanın ortasında en önce kurban edilen, taviz olarak öne sürülen Kürt halkı olacaktır. Bu anlamda mevcut konsept devam edecektir ve Önder Apo’ya, yarattığı ideolojiye ve paradigmaya daha fazla saldıracaklardır. Çünkü bu ellerindeki son fırsatlardır. Dolayısıyla şiddet, kadın kırımı, PKK ve Kürt halkının imhasına dayanan imha konsepti, gittikçe daha da yoğunlaşacaktır. Bunu yılın sonunda artan saldırılardan da anlıyoruz. Kimyasal gaz kullanımı gündem olmasına rağmen düşüremediği mevzilere TC ordusunun kimyasal kullanımını daha da arttırarak saldırması söz konusu olmuştur. Zap’ta Şehîd Xursî şikeftinde süren büyük direniş karşısında çaresiz kalan Türk ordusu bir kez daha 11 arkadaşımızı kimyasal gazlar sonucunda alçakça katletmiştir. Yine savaş cephesinde kadın iradesini kıramayacağını anladığında Türk devleti toplumsal alana ideolojik, sosyal, siyasal faaliyet yürüten devrimcilere, aktivistlere saldırılarını arttırmıştır. Bu nedenle Nagihan Akarsel’in hedeflenmesi boşuna değildir. Toplumsal siyasal alanda çalışan onca kadın aktivistinin tutuklanması, HDP’nin BDP’nin hedef yapılması boşuna değildir. En son Fransa’da Evin arkadaş (Emine Kara) ile Mir Perwer ve Abdullah Kızıl’ın ikinci bir Paris katliamı tarzında hedef seçilmesi sıradan bir yaklaşımın sonucunda olmamıştır. Nasıl ki birinci Paris katliamında Sara, Rojbîn ve Ronahî arkadaşlar hedef seçilerek yeni bir saldırı konsepti ortaya çıkarılmışsa bu ikinci Paris katliamı da artarak devam edecek işgalci saldırıların işareti olmaktadır. Arttan milliyetçi faşist dalga ile neredeyse Kürt dili ve kültürünün yasaklanması, Kürt aydınlarına sanatçılarına sistematik saldırıların geliştirilmesi olağanlaştırılmaktadır. En son ‘sansür yasası’nı da çıkarak kimsenin izinsiz nefes almasına dahi izin vermeyecek bir toplumsal zemin yaratılmak isteniyor. Örneğin sadece görüş belirttiği için akademisyenler tutuklanıyor. Daha da sayacağımız faşist yönelimlerle Kurdistan ve Türkiye tam bir açık cezaevi haline getirilmek isteniyor. Bunun yanında diğer Kurdistan parçalarına Rojavay’a, Şengal’e, Mexmûr’e yönelik saldırılar gündemden düşmüş değildir. Faşist ittifak özelde Rojava’ya yönelik saldırı hedeflerini, bunun için yaptığı hazırlıkları saklama gereği bile duymuyor. Bütün bunlar yılın hangi karakterde geçeğini gösteren kanıtlar olmaktadır. 

Hareket olarak bunun farkında ve bilincindeyiz. Gelişecek her türden saldırıya karşı Zap, Avaşîn ve Metîna’da açığa çıkan büyük bir direniş ruhuyla, ki halen arkadaşlar bunu sürdürmektedir, karşı koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Geçtiğimiz yıllarda edindiğimiz savaş tecrübeleri, Devrimci Halk Savaşı stratejisinde yakaladığımız kabiliyet, ulaştığımız düzey Zap, Metîna ve Avaşîn’de yakalanan performansı daha da geliştirerek sürdürmenin en büyük dayanağı olmaktadır. Yine en büyük gücümüz Önderliğimize tecrit, halkımıza imha, kadınlara kırım ve gerillaya kimyasal gazlar, termobarik bombaları reva gören faşizme karşı duyduğumuz öfke, hırs, onu yıkmak için bilendiğimiz hınçtır. Özgürlüğü tatmış insanlar olarak özgür olmayan bir yaşamı kabul etmeyen onursal duruşumuz, yaşam tercihlerimizdeki netliğimizdir. Yine böylesi bir direnişi yükselterek devam ettirmek en zorlu koşullarda hiçbir kişisel yaklaşım ve beklenti içine girmeden fedaice direnen büyük kahraman şehitlerimize karşı boyun borcumuzdur. Onların hayallerini gerçekleştirme için verdiğimiz sözlerimizin, bağlılıklarımızın gereğidir. 

Bu anlamda topyekun saldırılar kadar 2023 yılını ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganıyla erkek egemenlikli faşist sömürgeci güçler karşısında topyekun direnişin sürdüğü bir yıl haline getireceğiz. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ şiarının ulaşmadığı bir kadın bırakmayacak şekilde direnişi geliştirecek ve bu sihirli formülle yaşamımıza dokunan Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayana kadar durmayacağız. Bu anlamda 2023 yılında Zap, Metîna ve Avaşîn’de kendisini kanıtlayan savaş tarzını daha da geliştirip Şehîd Sara ve Şehîd Rûken’in eylem tarzıyla savaşıp, sömürgeciliğe en büyük darbeyi vuracağız. AKP-MHP faşist-çete örgütlenmesini bitirmek için savaşacağız. Bu biçimiyle 2023 yılını bir intikam yılı haline getireceğiz. Bu yıl faşistlerden, ihanetçilerden, iş birlikçilerden hesap sorma yılı olacaktır. Böylesi bir savaş düzeyiyle şehitlerimizin var ettiği değerleri koruma ve halkımıza layık olduğu yaşam hakkını kazandırma iddiasındayız. 

YJA Star olarak her sene savaş bilançonuzu kamuoyuna açıklıyorsunuz. Bu senenin bilançosu nedir?

Öncelikle YJA Star Merkez Karargah Komutanlığımız adına çok zor koşullarda, büyük bir maneviyat ve zafer inancıyla savaşan, özgür kadın çizgisini koruyan ve geliştiren, kazandıran tüm komuta ve savaşçılarımızın görkemli direnişlerini, yine Apocu ruh ve sınır tanımayan iradeleriyle dönemin taktiğini uygulayan, yaratıcı ve etkili eylemlerini kutluyor, selamlıyoruz. 2022 yılı, YJA Star’ın 30 yıllık mücadele ve savaş tarihinde en çok eylemin gerçekleştiği yıl olmuştur. Yine faşist, işgalci güçlerin amansız tüm saldırıları karşısında saldırı ruhunun en üstte kendisini hissettirdiği, taktik anlamda zenginliğin, yaratıcılığın üst düzeyde uygulandığı bir yıl oldu. Bu savaşın bedelleri de çoktu. Sanırız bilançomuz süren savaşın niteliğini ortaya koyacak boyuttadır. Buna göre YJA Star’ın bir yıllık savaş bilançosunu en dar anlamda belirtecek olursak:

* 121 kadın savaşçımız şehit düşmüştür. Savaşın yoğunluğundan ve koşullardan kaynaklı 13 arkadaşımızın da durumlarını henüz netleştirilememiştir.

* YJA Star, 363 özgün eylem gerçekleştirdi.

* Bu eylemlerle 485 işgalci- faşist ve 4 kontra cezalandırıldı, 52 faşist işgalci yaralandı.

* 3 helikopter imha edildi, 3 helikopter darbelendi.

* 11 dron imha edildi, 1 dron darbelendi.

* Zırhlı olanlar da dahil 6 araç ve 3 kepçe imha edildi.

* 13 mobese, 1 kamera, 2 termal kamera, 1 sensör ve 1 radar sistemi imha edildi.

* İmha edilen mevzi sayısı 29’dur, 3 mevzi darbelendi, ayrıca 2 çadır imha edildi.

* 1 A-4, mevzisiyle birlikte imha edildi.

* Gerçekleştirilen eylemlerde işgalcilerin üzerinden 5 adet MPT 55 silahı, 2 Rext, 2 telefon, 1 tabanca iki şarjörü, fener, kafa kamerası, 1 çanta, 3 dürbün, 1 lazer noktalayıcı el konuldu.

* Branş dalında en fazla yapılan eylem suikasttır. YJA Star sekvanları 203 özgün suikast eylemi gerçekleştirdi. Yine 51 sabotaj, 95 ağır silah, 10 saldırı, 14 orta otomatik silah, 5 darbeleme ve 1 sızma eylemi gerçekleştirildi.