Alkış: 4 Nisan Êzidî kadınlar için varoluşu ifade ediyor

Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü (SMJÊ) sözcüsü Nûrê Alkış, “Önderliğimizin özgürlüğü Êzidî kadınların özgürlüğüdür, 4 Nisan’ı varoluşumuz olarak görüyoruz” dedi.

Êzidî Kadın Meclisleri Çatı Örgütü (SMJÊ) sözcüsü Nûrê Alkış, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’ın Êzidi kadınları için ne anlama geldiğine dair ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

Kapitalist sistem ile birlikte beş bin yıllık ataerkil düşüncenin Kürt kadınlarını, özellikle de Êzidî kadınlarının yok olmakla yüz yüze bıraktığını belirten Alkış, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi ile Kürt kadınlar kendilerini gördü. Biz Êzidî kadınlar olarak Önder Apo’nun fikirlerinde kendimizi gördük ve o günden bu güne yaşamımızı şekillendirdik” diye konuştu.

Êzidî toplumunun “73. Ferman” olarak adlandırdığı DAİŞ çetelerinin 2014’te Şengal’e dönük saldırısından sonrasında Kürt kadınlarının göçe maruz kaldığını hatırlatan Alkış, şu hususlara dikkat çekti: “Şengal’den bahsederken Êzidî'leri savunmak Kürt ve Kürdistan’ın varlığı olarak adlandırabiliriz, çünkü tarihten günümüze 73. kez soykırıma uğrayan halk olarak en önemli amaçları bu soykırımlarda Kürt halkını ortadan kaldırmaktı.”

‘ÊZİDΠTOPLUMU CESARETLİDİR’

Êzidî toplumunun günümüze kadar dilini, kültürünü, dinini savunan bir toplum olduğuna dikkat çeken SMJÊ Sözcüsü, “Şengal’de büyük görkemli dağların oluşundan kaynaklı, soykırım dönemlerinde halk kendisini bu dağlarda direnerek savundu, mücadelesini sürdürdü. O dönemlerde savaş, bugünkü teknoloji savaşı değildi. Örneğin Şehit Zerdeşt Şengalî şöyle derdi: ‘Êzidîlerin cesarete ihtiyacı yoktur, Êzidî toplumu cesaretlidir, savaşçıdır ve mücadelecidir.’ Bu nedenden dolayı direnişlerini bu dağlarda devam ettirip öz savunmalarını gerçekleştirdiler.”

Êzidîlere tarih boyunca soykırımların dayatıldığını hatırlatan Alkış devamla şu değerlendirmelerde bulundu: “Saddam Hüseyin’in, Êzidî halkına yönelik yok etme planları vardı, halkı yalnızlaştırarak, savunma bahaneleri ile halkın orada kalmalarını sağladı. Bu savunma bahaneleri düşünsel anlamda halkı dilinden, kültüründen vazgeçirmekti. Saddam rejiminin yıkılması ile birlikte Güney Kürdistan yönetimi adına KDP orada yer aldı. Saddam rejiminden eksik yanı kalmayan KDP yönetimi, Şengal dağlarında yaşayan halkı yalnızlaştırmaktan öte kirli politikalar izleyerek halkı birbirinden uzaklaştırmak, sindirmek ve yok etmeyi amaçlarken bir boyuta kadar bu amaçlarına ulaştıklarını da söyleyebiliriz.”

‘4 NİSAN ÊZIDÎ KADINLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’ 

3 Ağustos 2014 günü DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırması ile birlikte KDP’nin halkı yalnız bıraktığına vurgu yapan Alkış soykırıma karşı verilen direnişte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigmasına dikkat çekti.

Şengal’e ulaşan 12 özgürlük savaşçısının Êzidîleri, özellikle de kadınları soykırımından koruduğunu hatırlatan Alkış, “Bugün Şengal’de meclis, özerk yönetim, askeri meclis ve YJŞ-YBŞ, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın paradigması sayesinde oluştu” dedi.

Abdullah Öcalan’ın paradigması ile örgütlenen kadınların bugün kendi iradeleri ile dillerini, kültürlerini ve kendi yönetimlerini oluşturduklarını belirten SMJÊ Sözcüsü Nurê Alkış, son olarak şu değerlendirmede bulundu: “Bu nedenle Önder Apo’nun doğum günü olan 4 Nisan; Êzidî kadınları için çok önemli ve bu günü varoluş olarak da adlandırabiliriz. Bundan dolayı da her yıl 4 Nisan’da Şengal’de kitlesel etkinlikler gerçekleşiyor, fidanlar dikiliyor. Önderliğimizin de özgürlüğü Êzidî kadınlarının da özgürlüğüdür.”