Besê Erzincan: Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için tüm varlığımızla mücadele etmeliyiz!

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan: Rêber Apo çağın, insanlığın önderidir. Bu nedenle Önderliğimize çok güçlü bir şekilde sahiplenmeliyiz. Kadınlar ve gençler olarak Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için tüm varlığımızla mücadele etmeliyiz.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik 9 Ekim Uluslararası Komplosu'nun yıl dönümü vesilesiyle ANF'nin sorularını cevapladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim Komplosu’nun yıl dönümüne birkaç gün kaldı.  3 yıldır da hiçbir haber alınamıyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz:

Rêber APO'ya karşı geliştirilen uluslararası komplo sürecinin başlamasının tarihi 9 Ekim 1998’dir. ABD, İsrail istihbaratlarının öncülüğünde gelişen bu uluslar arası komplonun amacı Rêber APO'nın yakalanması ile birlikte halkımızın, kadınların, halkların özgürlük umutlarının bitirilmesiydi. 15 Şubat 1999’da TC devletine gardiyan rolü verilerek Önderliğimiz tutuklatılmış ve İmralı adasına götürülmüştü.

Rêber APO 25 yıldır İmralı’da  çok çirkin, vahşi bir soykırım ve işkence sisteminin içinde tek hücrede mutlak tecrit koşullarında, en haksız,  iradeyi kırmayı, teslim almayı hedefleyen hücre cezaları içinde tutulmaktadır. Dışarı ile en küçük bir iletişim imkanına izin verilmemektedir. Önderliğimizin avukat, aile görüşmeleri dahil hiçbir hakkı yoktur. İmralı adasında  hiçbir hukuk kuralı, insani, ahlaki kural geçerli değildir. İmralı soykırım sistemi; kapitalist modernist uluslararası devlet ve iktidarların   bilgisi, desteği ile geliştirildiğinden başta CPT olmak üzere konu ile ilgili çevreler dahi Rêber Apo üzerindeki bu insanlık dışı, hukuksuz, vahşi sistemin  işleyişine son derece sessiz kalarak onaylamaktadırlar.

Rêber Apo'ya karşı dünya tarihinin gördüğü ve yaşadığı en kapsamlı, çok boyutlu, insanlık dışı  bir tarzda  geliştirilen  uluslararası komployu ve yine  ilk kez bu denli sistematik ve sürekli bir şekilde insan iradesini vahşi yöntemlerle teslim almaya dönük kurgulanıp geliştirilen insanlığın yüz karası İmralı soykırım sistemini öfke ve nefretle bir kez daha kınıyoruz.  Rêber Apo'nun İmralı işkence sistemi içinde ki direnişini selamlıyoruz. Önderliğimizin yakalanması sonucunda  halkımızın geliştirdiği ''güneşimizi karartamazsınız'' eylemlilikleri başta olmak üzere şimdiye dek önderliğimizin fiziki özgürlüğü için dört parça Kurdistan da halkımızın, kadınların geliştirdikleri tüm eylemleri saygı ile selamlıyoruz. Tüm Kurdistan şehitlerimizi saygı ve minnettarlıkla anıyoruz. Mücadeleyi büyütme, başarma sözümüzü yeniliyoruz.

İmralı işkence sistemi özünde sadece Türkiye’de değil, dünyada da  adım adım geliştirilmek istenen bir sistemdir. Kapitalist modernist güçlerin kendince muhalif gördüğü örgütleri, bireyleri, öncü kişilikleri böylesi bir işkence sistemi içinde tutma niyeti, amacı da  söz konusudur. Dünyanın tüm zindanlardan elde edilen tecrübelerden çıkarılan sonuçlar İmralı Soykırım Zindan tipinde Önderliğimize karşı uygulanılmaktadır. İmralı, dünyada en gelişkin işkenceli Zindan tipidir. Mevzuatı bu temel de hazırlanmıştır. İnsanı insanlıktan çıkarma, düşünemez noktaya getirmenin bunun için her türlü tecrit, izolasyon ve işkence yöntemlerinin uygulandığı bir sistemdir. Egemen erkek aklın en çirkin, vahşi buluşudur. Bu sistemin yaygın bir şekilde kullanılması da düşünülüyor. Esasında erkek egemen sistem, Önderliğimizin şahsında insanlık dışı, zalim  erkek akılla dizayn edilen İmralı sistemiyle dünyadaki tüm özgürlük güçlerine göz dağı vermektedir. Sistem karşıtı tüm güçlerin bu temel de çizgiye çekilmesi, terbiye edilmesi amacı söz konusudur.

Dolayısı ile İmralı tecrit, işkence sistemine karşı mücadele etmek dünyadaki  özgürlük ve demokrasi güçlerinin de görevidir. İmralı vahşi soykırım ve işkence sistemine karşı mücadele aynı zaman da bir insanlık mücadelesidir. Bu bilinç ve duyarlılıkla yaklaşmak örgütlü, radikal bir mücadele yürütmek son derece önemli, hayati olmaktadır.

 

Kapitalist modernite güçlerinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik bu kadar vahşice saldırmasının nedenleri nelerdir?

9 Ekim tarihi aynı zamanda büyük devrimci önder Che Guevara'nın da  öldürüldüğü ay ve gündür.  Che Guevera 9 Ekim 1967’de katledilmişti. Büyük devrimci önder Che Guevara’yı da saygı ile anıyoruz. Hegemonik sistem güçlerinin ve  Sömürgeci devlet T.C.nin  9 Ekim tarihini tesadüfi seçmediği ortadadır.  Che Guevara’yı katleden  hegemonik zihniyet, egemen erkek sistemi günümüzde daha gelişmiş bir şekilde Rêber APO'ya, devrim önderlerine, özgürleşmek isteyen kadınlara, gençlere, insanlığa saldırmaktadır. Benzer aktörler halen işbaşındadır. Kadınların, insanlığın direnişi ise kesintisiz devam etmektedir.

Ataerkil sistemin temsilcileri  Kadın devrimini de bağrında taşıyan Kurdistan devriminin ne denli  jeostratejik, jeopolitik, tarihi anlama sahip olduğunu ve bu devrimlerin tüm insanlığı ne denli etkileme ve sürükleme özelliğine sahip olduğunun bilincindeler. Ortadoğu insanlık tarihinde her zaman çok stratejik bir rol oynamıştır. Kurdistan  coğrafyasına hakim olan hangi güç ise Ortadoğu da etkili olmuştur. Dolayısı ile böylesi tarihi bir coğrafyanın ve kadınların, halkların Önderliğimizin özgürlük ideolojisi ile buluştuğunda karşılarında hiçbir devleti, egemenlikli sistemi  kabul etmeyecekleri tahmin edilmektedir. Özgür kadınların, özgür insanların, toplumların örgütlenmesi ve başkaldırışları beş bin yıllık ataerkil sistemin temellerini derinden sarsmaktadır. Dolayısı ile  Ortadoğu coğrafyasında yaşayan kadınların, insanların evrensel insanlık devrimine yol açabilecek enerji ve potansiyellerinden derin bir korku duyulmaktadır.

Bu bağlamda ABD, İsrail öncülüklü kapitalist modernist sisteminin Rêber Apo'yu nasıl bir tehlike olarak gördüğü de anlaşılmaktadır. Egemen sistem Önderliğimizin geliştirmiş olduğu devrimi bunun kadın öncülüğünü, Kurdistan devrim öncülüğünü görmüş ve bu temel de kapsamlı, örgütlü bir uluslararası komplo ile cevap vermiştir. Önder APO'yu etkisizleştirerek  Kurdistan ve kadın devriminin gelişimini bunun tüm bölgeyi ve dünyayı etkilemesini engellemeye, saptırmaya, kullanmaya çalışmışlardır.

Özünde Rêber APO şahsında kendi denetimine alamadıkları, iradeli, özgür insan profilini hedeflemişlerdir. Bilindiği gibi Rêber Apo'nun insana değer veren, geliştiren, özgürleştiren ele alış tarzı, devrimi geleceğe ertelemeden yaşam için de anda gerçekleştirme çabaları, gündelik yaşam tarzının, duruşunun tamamı ile özgürlük endeksli olması yine özgür yaşamı ve ilişkileri yaratmadaki bilinci, iradesi, yaratıcılığı, inisiyatifi, ilkeli, esnek tarzıyla başarabilmesi Çok önemlidir. Önderliğimiz; düşünce biçimi, içeriği ve  bunu pratikleştirme düzeyi ile kendini tüm insanlığa kabul ettirmiş farklı bir önderliktir. Kişiliğini özgürlük değerleri temelinde örgütlemiştir. Bu yönü ile de denetim altına alınması ve yönlendirilmesi imkansızdır.

Önderliğimiz kişilik özelliklerini hegemonik sistemin yaşam tarzını köklü, radikal eleştirme ve bunun alternatifini adım adım geliştirme sayesinde oluşturmuştur. Örneğin ''Ben bu çağın erkeği olmayacağım'' demiştir.  Egemen erkek özelliklerini öldürerek özgür erkek kişiliğini önce kendi kişiliğinde yaratarak farklı bir bakış açısına, mücadele tarz ve yöntemine sahip olmuştur. Yeni, güzel ve doğru olanı önce kendi kişiliğinde pratikleştirerek  PKK ve Kurdistan halkına, kadınlara yansıtmıştır. Önderlik gerçeğimiz;  Ortadoğu da yaşayan tüm halklara, inançlara Türk, Arap, Fars, Türkmen, Ermeni, Süryani, Çerkes, Laz, Rum, Alevi, Suni, Êzidî, Yarsan, Hristiyan, Yahudilere kişiliği, duruşu, mücadelesi, direnişi ile  direk yansımıştır. Ortadoğu’da kadınların, halkların, ötekileştirilen inanç gruplarının iradesi, rengi bu temelde ortaya çıkmaktadır. Önderliğimizin şahsında PKK-PAJK öncülüğü şahsında tüm dünyaya yayılan bir özgürlük paradigması söz konusudur.

Önderliğimiz Ortadoğu ve tüm insanlığı kapsayabilecek alternatif bir yaşam ve sistem geliştirme hedefi ile hareket etmiştir. Kurdistan devrimini insanlığın görmüş olduğu tüm devrimlerin tecrübelerinden doğru sonuçlar çıkararak yanlışları aşarak, eksiklikleri tamamlayarak  geliştirmeye çalışmıştır. KCK, KJK örgütlenmelerini, sistemini de bu temel de geliştirmiştir. Bu bağlamda  ilk kez hegemonik erkeklik sınırları dışında  hem de sömürgeleştirilmiş Kurdistan halkının içinden özgür insan, özgür kadın ve erkek modellerini yaratarak, kadın devrimini, Kurdistan devrimini gerçekleştirmeyi hedeflemiş bunun önderliğini yapmıştır.

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kadın özgürlük mücadelesine geliştirmek için büyük mücadele yürüttü. Bu konuda neler belirteceksiniz?

Kadın hareketi olarak uluslararası komplonun aynı zaman da kadın özgürlük mücadelesine yapılmış bir komplo olduğunu bir çok kez değerlendirmiştik. Kadın özgürlük tarihimize bakıldığında bu çok daha net anlaşılacaktır. Önderliğimizi diğer tüm liderlerden ayıran en temel özelliğinin başında kadın özgürlüğüne yaklaşımı gelmektedir. Önderliğimiz kendi yaşamında ve PKK'nin kuruluşunda her zaman kadınların var olmasına özen göstermiştir. Kadınla yoldaşlık, dostluk geliştirme istemi ve arzusu Önderliğimizin çocukluk yıllarında da ortaya çıkan çok önemli bir noktadır. Dikkat edilirse hiçbir lider kadın yoldaşlığını, dostluğuna önem vermedi. Kadınları ikinci cins olarak görmekten kendini kurtaramadı. Devrimler de Kadının var oluş biçimi ancak eş, bacı, ana temelinde oldu. Devrim liderleri de bunu aşacak bir yaklaşım gösteremediler.

Önderliğimiz kadının devrime bağımsız kararı ve kişiliği ile örgütlü katılımını mücadele tarihimiz boyunca sürekli geliştirdi.  Kişisel yaşamında kadınla yoldaşlık yapmayı, kadınla tartışmayı, kadınlarla karar almayı ilkesel düzeyde ele aldı. Kadınla çalışmaya, yaşamaya stratejik baktı. En büyük tutkusu gelişkin, özgürleşen, bilinçli, iradeli kadınlarla birlikte tartışmak, kararlaşmak ve mücadele etmekti. Bunun için örgüt içinde kadınların gelişimine özel önem verdi. Kadın geriliklerini çok eleştirdi. PKK'nin kuruluşunda kadınlara yer verdi. Kadınlar mücadelemizin her aşamasında vardılar.

90'lı yıllar sonrasında kendi kaldığı evler de sürekli kadın yoğunlaşma gruplarını örgütledi. Kadın eğitim ve tartışmalarına  bizzat kendisi yön verdi. Önderlik felsefesinin, tarzının en doğru ve yeterli şekilde anlaşılması ve uygulanması konusunda kadınlara sonsuz bir güveni ve inancı vardı. Kadın özgürlüğüne dair geliştirdiği çözümlemeler ve diyaloglar çok tarihidir. Ön açıcı ve özgürleştiricidir. PKK içinde yaşanan tıkanmaları, gerilikleri, tasfiyecilikleri özgür kadın kişilikleri ve örgütlemeleri ile aşma yaklaşımı içinde oldu. PKK içinde kadın gücünü her zaman sürekli eleştiren ve doğruları ortaya koyan bir pozisyonda tuttu. Örgüt içindeki egemen erkek anlayışları, Önderlik tarzını anlamayan buna giriş yapmayan erkek komutayı da bu temelde eğitmeyi, değiştirip, dönüştürmeyi hedefledi. Toplumsal değişim ve dönüşümü de kadınların öncülüğünde geliştirdi. Özünde PKK içinde ve toplumda kadınla nasıl doğru bir yoldaşlık yapılması gerektiğini öğretmeye çalıştı. Kadınların erkeklerin gölgesinde değil kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını kendilerinin aldığı bir düzeye getirdi. Sakine Cansız arkadaşın şahsında görüldüğü gibi özgür kadınların ortaya çıkabilmesi için olağanüstü bir emek harcadı. Korudu, eğitti, ön açtı. Hatalar olduğunda yeniden ayağa kalkıp yürümesi için sürekli fırsatlar tanıdı. Kadın öncülüğünün pratik yaşam içinde yaratılması, doğru temsili gerçekleştirebilmesi için inanılmaz  çabalar gösterdi. Bu bağlamda  Önderliğimiz Kurdistan devriminin kadın öncülüğünde geliştirilmesi, başarılması yaklaşımını sürekli esas almış, geliştirmiştir.

Örneğin Önderliğimiz;1996 yılında ''Erkeği Öldürmek'', 97’de Kopuş Teorisi, 98’de Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile egemen erkek sistemden radikal kopuşu gerçekleştirmenin temel stratejik yapı taşlarını örmüştü. PKK içinde  kadın örgütlülüğünün bağımsız gelişimine, kadının kendi rengi ve iradesi, örgütlülüğü ile katılımına çok büyük önem vermiştir. Örgüt içinde de egemen erkek yaklaşımları sürekli eleştirmiş ve egemenlikli anlayışlara karşı çeşitli tedbirler almıştır. Bu temelde  özgür kadın kişiliğinin gelişiminin zeminlerini yaratma yaklaşımını hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Bu yüzden 1995'te gerçekleşen ilk kadın kongremizde ilan edilen YAJK örgütlülüğü PKK Merkez Komitesi’ne değil, Önderliğimize bağlı olarak çalışmalarını yürütme kararı alınmıştır. Önderliğimizin uluslararası komplo ile yakalanmasından sonra da örgüt içinde de egemen erkek anlayışlara karşı büyük mücadeleler sonucu YAJK kendisini partileştirmiş ve kadın partileşmesi ilanını yapmıştır.

ÖNDER APO KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ ŞAHSINDA KURDİSTAN TOPLUMUNU ÖZGÜRLEŞTİRDİ

Önderliğimiz kadın özgürlük mücadelesinin büyümesi için sürekli ideolojik derinleşmeyi yeni kavram ve kuramları  bunun örgüt modellerini, nasıl yaşamalı sorularına cevapları da içeren bir düzeyi geliştirmiştir.  Kadın ve erkek arasındaki mevcut köleleştirici ilişkiler kadar yeni ve özgür ilişkilerin nasıl yaratılacağının tartışmalarını, ilkelerini de belirlemiştir. İmralı savunmaları, görüşmeleri kadın özgürlük mücadelesini çok daha fazla geliştirmiş, boyutlandırmış ve büyütmüştür. Kadın özgürlüğü şahsında Kurdistan toplumunu geliştirmiş, özgürleştirmiştir.

Kadın tarihimizde Önderliğimizin bu kadına değer, emek veren  yaklaşımlarına verilen cevap; Beritan, Zilan ve binlerce kadın şehidin şahsında görüldüğü gibi fedaileşme, binlerce kadının zindanlardaki direnişi olmuştur. Topluma yansıması ise yeni bir sosyalitenin, özgürlük düzeyinin gelişmesi, özgürleşen kadının her düzeyde tüm devrim çalışmalarına katılması biçiminde gelişti.  Önderliğimize  duyduğumuz sevgi ve bağlılık biz kadınları sürekli geliştirmiş, büyütmüş ve özgürleştirmiştir. Bu temelde toplumda en çok kadınlar Önderliğimize ve onun özgürlük ideolojisine, çalışmalara sahiplenen bir duruş içinde olmuşlardır.

Dolayısı ile 9 Ekim de başlayan uluslararası komplonun gelişmesinin nedenleri arasında Önderliğimizin radikal bir biçimde geliştirdiği kadın özgürlük mücadelemizin yarattığı sonuçlar ve erkek egemen sistemin bu sonuçlardan duyduğu kaygı ve korkular başat bir rol oynamıştır.

Bu bağlamda Önderliğimize yapılan uluslararası komplonun erkek egemenlikli karakteri, hegemon erkekliğin ittifakı ile geliştirilmiş olduğu gerçeği anlaşılmadan komplonun yapılma nedenin esas özünün tam anlaşılamayacağı inancındayız.

Kapitalist modernist sistemin kadın köleliği üzerinden geliştirildiği bilinmektedir. Beş bin yıllık yazılı tarih, egemen erkekliğin kendini kadın ve toplum üzerinde inşa etme, sömürme tarihidir. Yazılı tarihin içinde kadınların, ezilen halkların, inançların, grupların tarihinin olmadığı günümüzde artık giderek anlaşılan bir olgudur. Kadınların, halkların, inanç guuplarının tarihi egemen erkek tarihine eklemlenmiş, bu tarihi içinde eritilmiş yok edilmiştir. Egemen erkek aklı ve sistemi bununla da yetinmeyerek kadınların, insanlığın tüm yaratımlarına, üretim ve emeklerine zorbalıkla el koymuş, çalmış ve sistemlerinin devamlılığını bu temel de gerçekleştirmişlerdir.

Rêber APO'nun kadın özgürlük çizgisini Kurdistan devriminde radikal ele alışı, egemen erkek dünyanın kadınlar hakkındaki söylem ve ideolojilerini, yalanlarını her yönü ile boşa çıkarması, PKK içinde  kadının askeri komutanlıkta, siyasette, örgütlenmede, ideolojide sürekli gelişmesi, Kurdistan toplumunda kadının tüm toplumsal alandaki çalışmalara öncülük temelinde katılması, kadınların halkların kardeşliği ve birliğinde oynadıkları rol verili egemen sistem açısından çok ciddi bir korku, kaygı oluşturmuştur.

Dikkat edilirse tüm devrimlere kadınlar katılmış ancak böylesine kitlesel, kolektif bir kadın öncülüğü ilk kez Kurdistan devriminde gelişmeye başlamıştı.  Diğer devrimler içinde ise bilindiği gibi egemen erkek anlayışlar kadının bağımsız, özgür katılımına özgün, özerk örgütlülüklerine izin vermemişlerdi. Devrim sonrasında ise kadınlar eski konumlarına evlerine, ikinci cins olma statülerine geri dönmüşlerdi.

KADIN DEVRİMİ TÜM TOPLUMSAM YAŞAMIN KADIN EKSENLİ İNŞASIDIR

Önderliğimizin Kurdistan devriminde ve kadın devrimini geliştirirken en temel stratejisi özgür insan ve özgür toplum yaratma stratejisidir. Bu yüzden önümüze kadın devrimi gerçekleştirme görevini koymuştur.  Kadın devrimi kadınların sadece bir takım haklarını elde etmesi değildir. Tüm toplumsal yaşamın kadın eksenli yeniden inşasıdır.

Önderliğimizi diğer önderlerden farklı kılan en temel özelliklerden biri de Özgür kadın ve erkeklerin yaratılması çalışmalarına verdiği stratejik önemdir. Kadın ve erkek arasında yeni bir özgür ilişki, sosyal düzey yaratma çalışmaları en temel eğitim çalışmaları arasında yer almıştır.  Verili egemen sistemi en çok öfkelendiren, korkutan çalışması kadınları özgürleştirme çalışmalarıdır. Önderliğimizin kendi kişiliğini de özgür erkek profili temelinde yaratması ve bunu günlük, anlık bir şekilde çevresine yansıtması, örnek olma durumu söz konusuydu.  Önderliğimizin bulunduğu zeminlerde kadına geleneksel yaklaşımlar, tabular yerle bir olurdu. Yaşanılan anda gelecek özgür günler, özgür ilişkiler somutlaşırdı. Bu bağlam da Kurdistan sosyalitesinin çözümlenmesi ve özgürlük ilkeleri temelinde yeniden yaratılması sayesinde Kurdistan ve kadın devrim öncülüğü gelişmiştir. ''Devrim ancak özgürleşen bireylerle geliştirilebilir'' yaklaşımı ile Önderliğimiz kişilik çözümlemelerine, kadın özgürlük çözümlemelerine  her şeyden daha fazla önem vermiştir. Kadınların özgürleşme çaba ve faaliyetlerini geliştirme konusunda sürekli planlar yaparak bunları adım adım geliştirmiştir. Kadın özgürlüğü ile Kurdistan özgürlüğünü son derece iç içe ve birbirinden kopmaz bir şekilde  ele alarak Kurdistan devriminde ''Kadın özgürlüğü'' ilkesini sürekli esas almıştır. Dolayısı ile Önderliğimiz Kurdistan devriminde kadın devrimini esas alarak kadın özgürlük çizgisi ve mücadelemizi stratejik düzeyde ele almıştır.

Rêber APO en çokta kadınlar etrafında geliştirilen erkek egemenlikli, mülkleştiren anlayışlara karşı çıkmıştır. Kadınların bir erkeğin değil toplumsal gelişmenin, özgürleşmenin hizmetinde olmaları, kadının kendisine ait olması, Xwebun olması gerektiğini söylemiştir.  Bunun pratikleşmesi içinde kadınların yaşamın her alanında  yer alması ve rol oynamasını istemiştir. En son eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ile de bu düşüncelerini pratikleştirmiştir.

Önderliğimizin kapitalist modernist sistem içindeki aşk anlayışına ilişkin eleştiri ve değerlendirmeleri son derece çarpıcı ve tarihidir. Aşk adına işlenen cinayetleri, iki yüzlülükleri, mülkleştirme anlayışlarını, kadınların köleleştirilmesini ret etmiştir.  Kapitalist sistem içinde gelişen sahte aşkların çözümlemelerini yapmıştır. Sömürgeciliğin yaşam düzenekleri içinde özgür aşkın gelişmeyeceğini ifade etmiştir. Kurdistan’da aile olgusunun nasıl bir kördüğüme dönüştüğünü çözümlemiştir. Özgür aşk ve özgür ilişkilerin ancak ve ancak toplumsal özgürleşme, yurtseverlik, örgütlenme,  temelinde mücadele ile gelişebileceğini belirtmiştir. Sevginin, aşkın ilkelerini de ortaya koymuştur. ''Devletin, sömürgeciliğin yanında olan kişilikler de ve yaşam tarzında, ilişkilerde ancak kölelik, çirkinlik, ahlaksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik gelişir. Düşman bilinci olmayan ve buna karşı mücadele etmeyenin aşkı da olamaz. Düşmanla onun işbirlikçisi ile birlikte olan, ihanet içinde olan kadın olsun, erkek olsun asla sevilemez.  Sevginin ilkeleri vardır. Sevgi ancak ve ancak yurtseverlik, özgürlük bilinci, iradesi ve mücadelesi temelinde gelişebilir. Kadın özgürlüğü, kadın özgürlük çizgisi, toplumsal mücadele temelinde kendini yeniden yaratan, yapılandıran özgür erkek ve kadınların özgür eş yaşamları gelişebileceğini''  belirtmiştir. ''Kadın kendine ait olmadan, örgütlenmeden, mücadele etmeden sevgi ve aşk gelişemez'' demiştir.

Dolayısı ile Önderliğimize yapılan komplonun bu denli kapsamlı olması, hemen hemen tüm devletlerin bu komploya ortak olması, onay vermesi devletlerin egemen erkek karakteri temelinde inşa edilmesinden kaynaklıdır. Devlet; egemen erkekliğin kadınları ve toplumu sömürmek için yarattığı en temel stratejik araçtır. Kadınları ve toplumu köleleştirmiştir. Kölelerinin elinden çıkmasını istemez.

Önderliğimize karşı geliştirilen 9 Ekim komplosunun ideolojik temeli özgür insan özgür toplum paradigmamızdır. Burada da en temel keskin hat kadın özgürlük çizgisi ve mücadelesidir.

Önderliğimiz aynı zaman da kadın özgürleşmesinin de yol göstericisi, önderi olduğundan 9 Ekim uluslararası komplosu geliştirilmiştir. Bu nedenle de komployu boşa çıkarmada, önderliğimizin fiziki özgürlüğünü  sağlama mücadelesini geliştirirken  sonuç alma da kadın özgürlük mücadelemiz belirleyici bir rol oynamalıdır.

Rêber APO'nun  uluslararası komplo ile İmralı zindanına götürüldükten sonra bir görüşmesinde kadın çalışmaları için ''En destansı çalışmam'' değerlendirmesinde bulunması bu temelde boşuna değildir.

Bugün dünyada, Ortadoğu’da, Kurdistan’da Rêber APO'nun özgürlük ideolojisi, felsefesi temelinde giderek gelişen bir kadın özgürlük çizgisi, kadın örgütlülüğü, kadın öncülüğü söz konusudur. Önderliğimizin geliştirmiş olduğu kadın kurtuluş ideolojimiz, kadın özgürlük mücadelemiz giderek evrenselleşmekte, toplumsallaşmaktadır.

İran’da  2022 yılının Eylül ayında Jina Emini’nin katledilmesi ile birlikte gelişen ve tüm dünyada ses bulan ''Jin Jiyan Azadî'' ayaklanmaları olarak bilinen toplumsal ayağa kalkışta biz bunu gördük ve yaşadık. Önderliğimizin sihirli formül olarak yarattığı ''Jin, Jiyan, Azadî'' sloganı İran ve Rojhilat’ta temel bir yaklaşım, argüman olarak gelişti. Bir mücadele manifestosuna dönüştü. Bu söylem ve mücadele kadın devrimimizin, Kurdistan devrim çalışmalarımızın direk bir sonucudur. Rojhilat’ta, Kuzey’de, Güney’de, Rojava’da, Şengal’de Apocu kadınların, PKK'li, PAJK'lı kadın militanların, özgürlük tutkunu insanların yaşadığı her coğrafyada kadın devrimimizin tohumları artık atılmıştır. Adım adım büyüyerek gelişmektedir. Kadınlar öncülüğünde gelişen bu devrim tüm dünyanın, insanlığın dikkatini çekmektedir. Kadın özgürlük mücadelemiz, direnişimiz milyonlarca kadını, erkeği içine alacak bir düzeye ulaşmıştır. Bu bağlam da Önderliğimizi anladıkça ve uyguladıkça başarı oranımız yükselecektir. Kuşkusuz Önderliğimize karşı geliştirilen uluslararası komployu boşa çıkarmanın en temel yönü kadın özgürlük mücadelemizi sürekli büyütmemizdir.

 

Önder Apo’nun İmralı’daki direnişini nasıl değerlendiriyorsunuz, fiziki özgürlüğü için neler yapılmalı?

Önderliğimizin İmralı zindanındaki direniş duruşu da tıpkı tüm yaşamı, mücadelesi, kişiliği, ideolojisi gibi diğer devrim önderlerinden farklı olmuştur. Rêber APO'nun direniş tarzının içinde alternatif bir yaşam düzeninin, sisteminin geliştirilmesi bunun savunmalar yolu ile tüm insanlıkla paylaşılması durumu vardır. Önderliğimiz kendi kişisel savunmalarını da  kadın özgürlükçü, demokratik ekolojik paradigmayı toplumun, kadınların özgürleşmesinde yol gösterici olması açısından değerlendirmiştir. Önderliğimiz İmralı savunmaları ile birlikte Demokratik Konfederalizm, demokratik ulus modelini kadın özgürlük çizgisi ve kolektif kadın öncülüğü temelinde geliştirmektedir. Kolektif kadın öncülüğü yaşamın tüm boyutlarında mücadele eden kadınların birlikte geliştirdiği bir öncülüktür. Biz kadınlar Önderliğimizin  düşüncelerinin pratikleşmesi için düşüncelerini anlamalı ve uygulama için bütün gücümüzle çalışmalıyız.

Bu temelde Rêber Abdullah Öcalan aynı zamanda kadın özgürlük mücadelemizin de önderidir. Erkek egemen sistem Önderliğimizi esaret altında tutarak kadınları da esaret altında tutmayı planlamıştır. Ancak Önderliğimiz ideolojisi, somut pratikleşmeleri ile egemen erkek sistemini boşa çıkarmayı, özgürleşmenin yol ve yöntemlerini, şifrelerini kadınlara, halklara öğretmeyi başardı. Özgürleşmek isteyen biz kadınlara ve insanlığa yol ve yöntem artık gösterildi. Gerisi kadınların, toplumların, halkların bu temel yaşam ilkelerine, prensiplerine, yol ve yöntemlerine, tarzına sahip çıkması, pratikleştirmesi ile bağlantılı olacaktır.

Bu yüzden uluslararası komplo ile Önder APO'nun esir edilişinin bu başlangıç günlerine verilecek en büyük cevap Önderliğimizi özellikle de onun kadın özgürlük çizgisini anlama çabalarını büyütme, uygulama biçiminde olmalıdır.  Devrimimizi başarı ile gerçekleştirebilmemiz ancak Önderliğimizi anlamak ve uygulamak ile mümkündür. Şimdi çalışmalarımızda var olan eksikler ve hatalar bizim anlama ve uygulama düzeyimizdeki yetersizliklerden kaynaklıdır. Hepimiz Önderliğimizi  daha derinlikli anlamalı ve uygulamalıyız. İnsanca, onurlu ve dürüst yaşamanın tek yolu bu temelde herkesin güçlü bir şekilde  özgürlük mücadelemize sahiplenmesi ve  direnişe katılmasıdır. Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için mücadeleyi yükseltmesidir.

Rêber Öcalan 25 yıldır görülmemiş bir soykırım ve işkence sistemi içinde direnmektedir. Önderliğimiz ve onun şahsında tüm insani, özgürlük değerleri en çirkin yöntemlerle teslim alınmak isteniyor. Buna karşı ise Önderliğimiz büyük bir irade, bilinç savaşımı ile mücadele etmektedir, direnmektedir.

Bilinmelidir ki Önderliğimiz ile çeşitli biçimlerde en küçük bir düşünce teması bile  insanları, kadınları müthiş etkilemektedir. Önderliğimiz kadınları ve insanlığı  sürekli özgürlüğe, mücadeleye çekmektedir. Bugün Önderliğimizin kadınlarla, insanlıkla tüm bağlantıları kesilmiştir. Ancak herkesin gördüğü, bildiği ve yaşadığı gibi özgürlüğü, demokrasiyi, ekolojik mücadeleyi seven, isteyen bireyler mutlaka bir biçimde  Önderlikle tanışmıştır. Bu tanışma ile birlikte kadınların, insanların Önderliğe karşı sevgisi, bağlılığı gelişmiştir.  Önderliğimizin ideolojisi, düşünceleri giderek başta kadınlar ve gençlik olmak üzere içselleşmektedir. Önderliği tanıyan, duyan, bilen her insanın yüreğinin derinliklerinde mutlak Önderliğimizden bir parça vardır. Önderliğimizin böylesi sihirli, etkileyici bir özelliği vardır. Kendisini her insanın içine, ruhuna, işlemeyi başarır. İnsanları özgürlük temelinde kazanır.

Rêber Apo çağın, insanlığın önderidir. Ve Onunla gurur duyuyoruz. Ona layık olmalıyız. Bu nedenle Önderliğimize çok güçlü bir şekilde sahiplenmeliyiz. Özgürlük mücadelesini büyütmeliyiz. Kadınlar ve gençler olarak özgürlük mücadelesinin her alanında en önde olmalıyız. Önderliğimizin fiziki özgürlüğü için tüm varlığımızla mücadele etmeliyiz. Eylemsellikleri ve örgütlenmeleri geliştirmeliyiz. Uluslararası komployu bilincimizi, örgütlülüğümüzü, eylemliliğimizi arttırarak demokratik ulus  boyutlarını her alanda inşa ederek boşa çıkarmalıyız.

Bu temelde Önderliğimiz, halkımız, kadınlar, halklarımız açısından içinde olduğumuz bu kritik süreçte her birimizin katılım biçimi son derece etkili ve tarihi bir biçimde gelişmelidir.

Özelde biz kadınların kendilerini öncüleştirerek, mücadeleye bütünlüklü sahip çıkarak iddialı, inançlı ve kararlı katılımları çok önemli olmaktadır ve olumlu, tarihi gelişmeleri beraberinde getirecektir. Umudumuzu asla kaybetmeden, hiç kimseden bir şey beklemeden kendi aklımızla, emeğimizle, direniş ve özgürlük duruşumuzla, örgütlülüğümüzle, kendi özgücümüz, irademiz ile  Önderliğimize, mücadelemize sahiplenelim. Kadın devrimi temelinde Mezopotamya’da Kurdistan devrimini, halkların birlikte, eşitçe yaşama devrimini, insanlık devrimini gerçekleştirelim. Bu temel de uluslararası komploya çok net ve açık tavrımızı göstermiş olalım.  Uluslararası komployu boşa çıkaralım. Her birimizin şahsında özgürlük kazansın. Kadın özgürlüğü, insanlığın özgürlüğü kazansın.