Buse Üçer: Kadınlar direnişte birleşecek

İktidarının sarsılacağının farkında olan AKP’li Erdoğan’ın bu yüzden de en direngen unsurlara saldırdığına işaret eden Kadın Savunma Ağı üyesi Buse Üçer, buna karşı da “Bütün kadınlar daha önce olduğu gibi direnişte birleşecekler” vurgusunda bulundu.

Gezi Direnişi eylemcilerine ‘sürtük’ diyerek hakaret eden faşist Türk lider Erdoğan’ın kadınlığı hedef aldığını belirten Üçer, iktidar sarsıldığında en direngen unsur olan kadınlara saldırdığını ifade etti.  Erdoğan’ı Türkiye’deki patriarkanın temsilcisi olarak değerlendiren Üçer, kadın kazanımlarına tüm dünyada saldırı olduğunu da söyledi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için artık sadece bir sözleşme olmadına da dikkat çeken Üçer, “İstanbul Sözleşmesi Türkiye kadın hareketinde bir simge olmuş halde” dedi.

Kadın Savunma Ağı’ndan Buse Üçer, Erdoğan’ın kadın kazanımlarına saldırıları ve doğrudan kadınları hedef alan hakaretlerine ilişkin konuştu.

 

ERDOĞAN HER SEFERİNDE KADINLARI HEDEF ALIYOR

Yıllardır kadınlar olarak, Erdoğan'ın yaptığı cinsiyetçiliğe karşı mücadele verdiklerini hatırlatan Buse Üçer, şunları söyledi: “Kadınları hedef alan birçok söylemi vardı. Erdoğan’ın yaratmış olduğu bu dil, kadın düşmanı, cinsiyetçi ve eril bir dil. Kadınlığı hedef alan 'bir kereden bir şey olmaz' diyerek istismarı aklayan pek çok söylemlerine maruz kalıyoruz. Bu aslında tek başına bir hakaret değil, kadınlara doğrudan yapılan bir şiddet. Bu ülkenin cumhurbaşkanı kürsüye çıkıp Gezi eylemcilerine rahatlıkla ‘sürtük’ diyebiliyor. Geçmişte de ‘çapulcuyuz hepimiz’ diyorduk ya, belki biz kadınlar olarak kendimize bunu diyebiliriz. Ama cumhurbaşkanın bunu bize söylemeye hakkı yok. Yıllar boyunca işlenen kadın cinayetleri, tacizler, tecavüzler, istismarlar tüm bunların hepsi aslında Erdoğan’ın yaratmış olduğu kadın düşmanı rejimin sonucu. Bugün Türkiye'de patriarkanın temsilcisi olan Erdoğan, kadınlara savaş açmış durumda; çünkü kadınların direndiğini boyun eğmediğini, sürekli sokakta olduğunu biliyor. İktidarının sarsılacağının farkında, bu yüzden de en direngen unsurlara saldırmayı sürdürüyor.”

SÖZLEŞMENİN İPTALİ DÜNYA KADIN HAREKETLERİNE SALDIRI DEMEK

İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara bahşedilmediğini, kadınların bir kazanımı olduğunun altını çizen Üçer,  “İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili fesih kararı çıkmadan da önce kadın hareketi çok fazla çalışma yapıyordu, İstanbul Sözleşmesi’nin görünürlüğünü bilinirliğini arttırmak için. Çünkü kadınların hayatlarını koruyan, doğrudan devlete sorumluluk yükleyen bir sözleşme. Şu an ‘sürtük’ diyor ya, işte onu söylemezsin diyor aslında bu sözleşme. İstanbul Sözleşmesi kadınlara bahşedilmiş bir sözleşme değil, bir kere belki onu hatırlatmakta fayda var. Çünkü kadınlar yıllar boyunca uğraşarak, didinerek bir sözleşme yaratıyorlar ve bu uluslararası bir sözleşme, yani aslında uluslararası kadın hareketinin bir kazanımı. Bu kazanımı birisi ‘yok ben uygulamayacağım’ gibi bir şekilde iptal etmesi, aslında bütün dünya kadın hareketine yapılan bir saldırı. İstanbul Sözleşmesine sadece Türkiye’de saldırılmıyor, pek çok ülkede saldırılıyor. Tıpkı kürtajla ilgili meselelerde olduğu gibi  faşist rejimler, özellikle dinci gerici gibi baskın olan yerlerde bu sözleşmelerden çıkma, kürtajı tartıştırma gibi hususları çok sık görüyoruz” şeklinde konuştu.

YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Sözleşmenin artık sadece bir sözleşme olmadığını da ifade eden Üçer,  “İstanbul Sözleşmesi, kadınların yaşamlarının garantisi. Elbette varlığı tek başına bir şey ifade etmiyor. Fatma Altınmakas öldürüldü, çünkü Kürtçe tercüman olmadığı ve şikayetini dile getiremediği için öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi bunu zorunlu tutuyor. Ülkende bir sürü yurttaş var, başka başka ırklardan insanlar var ve onlar için tercüman bulundurmak zorundasınız. Kendilerini ifade edebilmeli, şikayetçi olabilmeliler, diyor.  İstanbul Sözleşmesi, Türkiye kadın hareketine bir simge olmuş halde. İstanbul Sözleşmesi şu demek; vazgeçmediğimiz şey, yaşamlarımız haklarımız, özgürlüğümüz, eşitliğimiz” dedi.

YİNE DİRENİŞTE BİRLEŞECEĞİZ

Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal edilmesi davasına katılımın önemli olduğunun da altını çizen Üçer, son olarak şunları söyledi: Davaların kitlesel bir şekilde geçmesi, aslında toplumsal muhalefetinde doğrudan içerisinde olduğu ve sahiplendiği davalar olması gerekiyor. O yüzden biz Danıştay’daki davalara, kadın örgütleri olarak mutlaka herkesi, bütün toplumsal muhalefeti taraf olmaya çağırıyoruz. Kadınlar olarak bunu sokakta savunmaya devam edeceğiz. Bütün kadınlar daha önce olduğu gibi direnişte birleşecekler.