Erzincan: Çete devleti kurumsallaştı

KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, dünyanın en kanunsuz, hukuksuz, çirkin mafya-çete devlet sisteminin Türkiye’de kurumsallaştığını belirterek, ortak mücadele çağrısı yaptı.

Kürtlere, Alevilere, kadınlara, doğaya tüm farklılıklara düşman, tekçi bir zihniyete sahip Türk iktidarının, faşist, ırkçı, mezhepçi, milliyetçi, cinsiyetçi politikalarla soykırım temelinde Ortadoğu’da varlığını genişletmek istediğini belirten KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, tüm Ortadoğu halklarını ve kadınlarını faşist Türk devletine karşı ortak mücadeleye ve direnişe davet etti.

KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte neden ısrar ediliyor?

Başkan Apo, 23 yıldan bu yana İmralı’da tecrit ve işkence sistemi içinde çok zorlu koşullarda olağanüstü bir irade ile direnmektedir. Kadınların, halkımızın, dünya halklarının kurtuluşu ve özgürlüğü için tecrit koşullarında insanlığın kapitalist modernist sistem karşısında son derece ihtiyaç duyduğu düşünce sistemini, mücadele araçlarını yol ve yöntemlerini geliştirmeyi başardı.

Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan’da insanlığın, kadınların özgürleşme gündemlerini, felsefe ve sistemini belirledi. Önderliğimiz, İmralı’da geliştirdiği savunmalar ile insanlığın özgürleşmesi açısından krizli, zorlu olan tarihsel bir eşiğin aşılmasına ve özgür bir yaşamın geliştirilmesine öncülük etti. Sosyalizmi yeniden canlandırdı ve umut haline getirdi. Kadınların özgürleşmesinde yüzyıllara sığabilecek gelişmeleri yıllara sığdırdı. Bu yönüyle de dünyadaki gelişmelere yön veren bir duruş içinde olmayı sürdürmektedir. Önder Apo, Kürdistan’da, Ortadoğu’da duruşu, düşünceleri, yarattığı örgütlülükle belirleyici olmayı başarmıştır.

Özgürlük ve direniş duruşu, insanlık tarihinin en zorlu, yaratıcı, özgürleştirici direniş biçimidir. Dolayısıyla 21. yüzyılda kadınların, insanlığın özgürlük önderi Başkan Apo’dur. Bu temelde Rêber Apo’nun direnişini sevgiyle, büyük bağlılıkla bir kez daha selamlıyoruz. Yaşanan tüm gelişmeler Kürdistan devriminin, kadın devriminin Başkan Apo’yu anlamak ve uygulamaktan geçtiğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Türk devleti, 23 Nisan’dan beri Medya Savunma Alanları’nda kapsamlı işgal saldırıları yürütüyor. ABD ve Avrupa’nın buna desteği var mı?

Faşist TC devletine karşı Zap, Metîna ve Avaşîn’de 23 Nisan’dan beri Kürdistan tarihinin en büyük direniş savaşlarından biri veriliyor. Bu savaş, ABD’nin TC devleti ile yaptığı pazarlıkların/anlaşmaların sonucu planlanıp pratikleşmiştir. ABD, Ermeni Soykırımı’nın tanınması karşılığında Kürt halkının soykırımına imza atmıştır. Bu son derece iki yüzlü bir tutumdur. ABD, Kürtlere karşı TC devletinin geliştirdiği soykırım savaşına onay vermiştir. Bu bilinmektedir. Kürt halkı ve kadınları, ABD’nin, TC devletinin Kürtleri soykırım politikasına uğratmasını onaylamasını asla affetmeyecektir.

Bu temelde Kürtlerin katliamlardan geçirilmesinden sadece TC devleti değil, ABD ve Avrupa devletleri de sorumludur. Biz TC devletinin Kürtlere karşı soykırım savaşını aynı zamanda kadın kırımı, kadın özgürlüğüne karşı yapılmış bir savaş olarak görmekteyiz. Dolayısıyla ABD, Avrupa devletleri aynı zamanda Ortadoğu’da Kürt kadınları öncülüğünde gelişip büyüyen kadın özgürlüğüne, toplumların özgürleşmesine de karşıdır. Bu anlamıyla ABD ve AB devletleri halen TC devletinin bu soykırım politikalarını desteklemektedir. Bu insanlık dışı, vicdansız, sadece kendini düşünen bencil, soykırımcı, kadın kırımcı politikaları kınıyoruz. Bu devletleri kadın düşmanı, Kürt düşmanı olan TC devletini desteklemekten vazgeçmeye çağırıyoruz.

TC devletinin ve onu destekleyen kapitalist modernist sistemin soykırımcı politikalarına karşı kadınlar olarak sonuna kadar direneceğimizi, Ortadoğu’da ortak örgütlü kadın mücadelemizi yükselteceğimizi ve özgürlüğümüzü mutlaka elde edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.

İşgal saldırılarına karşı gerilla direnişi ve YJA Star gerillalarının rolünü nasıl görüyorsunuz?

Kürdistan gerillası, TC devletine karşı Ortadoğu’da büyük güç dengesizliğine, zorlu koşullara karşın büyük bir cesaret, korkusuz bir yürek, olağanüstü bir irade ve inançla savunma savaşımı vermektedir.

Önderliğimiz İmralı’da, gerilla Medya Savunma Alanları’nda, binlerce insanımız zindanlarda, halkımız ve kadınlar her yerde direnmektedir. Bu direnişler insanlık tarihinin en kritik, zorlu özgürlük savaşlarından biri, belki de en önemlisi olmaktadır. Kadınların ve insanlığın ‘nasıl bir yaşam’ sorusu, bu temelde özgürlük ivmesinin hangi yöne doğru evrileceğini yürütülen mücadeleler belirleyecektir.

Kürdistan dağlarında yürütülen gerilla direnişi sadece PKK’nin direnişi değildir. Kürt halkının Ortadoğu’da onurlu, kendi kimliği, dili, kültürü ile var oluş direnişidir. Ortadoğu halklarının, inançların kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik temelde bir yaşamı yaratmanın iddiası ve kararlılığı, özgür yaşamı yaratma tutkusu, onurlu ve insanca yaşama istemi fedai bir ruha yol açıyor ve direnişin öz kaynaklarını oluşturuyor.

Bu anlamıyla Kürdistan’da YJA Star öncülüğünde HPG güçlerimizin muhteşem direnişi en son Metîna, Avaşîn, Zap’ta başarıyla devam etmektedir. Behdînan coğrafyasının her karşı toprağında gerilla olağanüstü bir direniş içindedir. 23 Nisan’da başlayan gerillanın direnişi ve gerçekleştirilen eylemlilikler günümüze kadar bedelleri, emekleri büyük olsa da başarıyla yürütülmektedir.

Bu vesileyle başta Mam Reşo şehitlerimiz olmak üzere Zap, Metîna, Avaşîn direnişinde şehit düşen tüm yoldaşları saygıyla anıyoruz. 2020 ve 2021 mücadele yılları itibarıyla anlamlı ve onurlu yaşamın yollarının açılması için verdiğimiz bu kavgada birçok şehidimiz oldu. Bu şehitlerimiz düşmana karşı kin ve öfkeyi büyüttü. Mücadele etme azim ve irademizi güçlendirdi. Kavgamızı daha da büyüterek sürdürmekteyiz. Özgür Kürdistan, özgür kadınlar ancak özgürlük ve direniş savaşı temelinde yaratılabilir. Bu temelde YJA Star ve HPG gerillalarının direnişlerini, başarılı eylemlerini kutluyoruz. Yine gerilla direnişine paralel zindanlarda, mücadelenin her alanında TC devletinin insanlık dışı uygulamalarına karşı özgürlük, yurtseverlik ilkelerinden vazgeçmeyen halkımızın, kadınların, arkadaşlarımızın direnişlerini KJK Koordinasyonu adına kutluyoruz.

Türk devletine karşı bu direniş sürürken KDP neden müdahil oldu, Kürtler bunu nasıl anlamalı?

İnsanüstü bir irade, fedai bir ruhla savaş yürütülürken KDP’nin Metîna’ya girişi ve yaşanan 5 Haziran hareketliliği kabul edilemez. KDP’nin hareket tarzı birçok provokasyona yol açmıştır. Gerilla tüm gücüyle TC devleti ordusuna kaşı direnirken, KDP’nin Metîna alanındaki hareket tarzı gerillayı arkadan kuşatmaya almadır. Bu TC devleti ile iş birliği içinde gerillalara karşı savaşmadır. Çok iyi bilinmektedir ki; Kürt tarihinde verilen özgürlük savaşlarında kaybediş hep içte yaşanan ihanetlerin ve düşman ile iş birliği yaşanması nedeniyle olmuştur. KDP’nin Kürdistan gerillasına karşı girmiş olduğu savaş pozisyonunu Kürt halkı, kadınlar asla kabul etmemektedir. En başta Güney halkımız olmak üzere tüm halkımız olası çıkacak bir iç savaştan son derece endişelidir. Bu durumdan KDP sorumludur. KDP, gerillayı provoke etmekten vazgeçmelidir. Güçleri gerilla alanlarına gitmemeli ve karşı karşıya gelmemelidir. Pêşmergeler bu oyuna gelmemelidir. Kardeş kavgasına girmemelidir. Gerilla, Güney halkımızın da koruyucusu, savunucusudur. Bu yakın tarihimizde Kerkük, Şengal vb. birçok alanda çok somut görülmüştür. Bu temelde KDP güçlerini derhal geri çekmelidir. Bir kez daha belirtmek gerekir. TC sadece PKK düşmanı değildir. Aynı zamanda Kürt düşmanıdır. Ortadoğu’da Kürtlük adına hiçbir şeyi bırakmak istemiyor. Kürtleri en son Efrîn örneğinde görüldüğü gibi, bütünüyle Türkleştirmek istiyor. Mexmûr’a yapılan saldırılar bu kapsamdadır. Mexmûr halkımız, kadınlar bu saldırılar karşısında her zamanki onurlu tutumlarını sürdürmekteler. Bu vesileyle Mexmûr halkının da direniş tutumunu da selamlıyoruz.

AKP-MHP-Ergenekon yönetimindeki Türk devleti, nasıl bir zihniyetle hareket ediyor ve hedeflerine ulaşabilir mi?

TC devleti şu anda hem içte hem dış politikada teşhir ve tecrit olmuş durumdadır. Kendi tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır. Türk devleti faşist, ırkçı, mezhepçi, milliyetçi, cinsiyetçi politikalarla soykırım temelinde Ortadoğu’da varlığını genişletmek istiyor. Kürtlere, Alevilere, kadınlara, doğaya tüm farklılıklara düşman tekçi, egemenlikli bir zihniyet ve bunun katliamcı uygulamaları söz konusudur.

Faşist şefler Erdoğan-Bahçeli-Perinçek güya Kürt halkına, kadınlara, topluma karşı yürüttükleri soykırım politikalarıyla içeride ve dışarıda işgalci, istilacı, talancı hamleler geliştirerek Osmanlı devletinin sınırlarına dönme stratejisini izlemekteler. Türkçülüğe, Sünni mezhebine dayanan bu ideoloji Türkleri büyütme, geliştirme adı altında sürekli küçültmüş, marjinal kılmıştır. Yeni Osmanlıcılık adı altında Erdoğan-Bahçeli-Perinçek gibileri, milliyetçi ve ırkçı söylemleri kendilerini zengin etmenin bir aracı haline getirmişler, kendi ailelerini, çevrelerini zenginleştirmişlerdir. Günümüzde bu faşist ittifak, hırsızlığın, talancılığın sistemini Türkiye’de kurumlaştırmıştır. Dünyada Türklük hiçbir zaman halklar, inançlar, kadınlar nezdinde bu kadar teşhir olmamış, nefretle karşılanmamıştı.

Mafya-çete devletinin iç çelişkileri, yaşanan tüm pislikler bizzat devlet içindeki çetelerin yaptığı itiraflarla ortaya saçıldı. Tüm dünyanın gözleri önüne serildi. Türk devletinin tamamı ile tefecilerin, hırsızların, tecavüzcülerin, uyuşturucu kaçakçılarının, yalancıların, dolandırıcıların, zorbaların devleti haline geldiğini çok somut ortaya koydu. Dünyanın en kanunsuz, hukuksuz, en çirkin mafya-çete devlet sistemi Türkiye’de kurumsallaşmıştır. Türk devletinin Türkiye ve Ortadoğu halklarına, kadınlara yaptıkları zulümler, işgal saldırıları her boyutta çok daha somut bir biçimde kamuoyunun gündemine girmiştir.

Milliyetçilik-İslamcılık adına hareket ettiğini söyleyen Erdoğan-Bahçeli ve çevresi, topluma, halklara, kadınlara karşı en çirkin şiddet yöntemlerini kullanmış, sınır tanımamıştır. Özel savaş yöntemleri en çirkin biçimlerde uygulanmıştır.

Türkiye halklarına, kadınlarına sürekli hapis, şiddete uğrama, yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, sağlıksız bir yaşam reva görülmüştür. Toplum köleci bir yaşama mahkûm edilmiştir.

Günümüz itibarıyla başta gerilla olmak üzere Kürt halkının, kadınların direnişi onları çok zor durumda bırakmıştır. Sömürüden kazandıkları ganimetleri paylaşma savaşımları nedeniyle şimdi kendi içlerinde birbirlerine düşmüşlerdir. Faşist, ırkçı Erdoğan-Bahçeli ittifakı çatırdıyor. Toplum nezdinde itibarları kalmamıştır.

Bütün bunlara karşı kadın özgürlük mücadelesi hangi düzeydedir, kadınlar dönem itibarıyla nasıl bir mücadelenin içinde olmalı?

Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan’daki siyasi-askeri-toplumsal gelişmeler, kadınların insanlığın yeni ve özgür bir yaşama ulaşmadaki öncülüğünün belirleyiciliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Kürdistan’da Başkan Apo öncülüğünde yürüttüğümüz kadın özgürlük mücadelesi bu anlamıyla son derece stratejik bir role sahiptir. Her şeyden önce bu stratejik rolümüzü kavramalı, özgürlük ve direniş mücadelesini daha güçlü sahiplenmeliyiz. Özgürlüğe, eşitliğe, adalete en çok ihtiyacı olan biziz, büyük mücadelelerle kazanımlarımızı koruyacak olan da biziz. Bu temelde hiç kimseyi beklemeden mücadele saflarının en önünde yerimizi almalıyız.

Biz kadınların mücadelesi, gelişmeleri belirleyecektir. İçinde olduğumuz zaman her açıdan kritiktir ve özgürlük mücadelemizin gidişatın belirleyecek bir dönüm noktasındır. Bu anlamıyla Zap, Metîna ve Avaşîn’deki işgal saldırılarına karşı çıkmak, dönem itibarıyla esas görevimiz olmaktadır. En fazla gerilla mücadelemiz Kürdistan ve Ortadoğu’da kadın özgürlük çizgisinin mücadelesini vermektedir. Başkan Apo’nun felsefesinde ülkeyi savunmak, kadın özgürlük çizgisini savunmaktır. Özgür ve eşit yaşamı Kürdistan’da savunmaktır. PKK Ortadoğu’da zayıflarsa, kadın özgürlük mücadelesi zayıflar. 5 bin yıllık egemen erkek sistemi, TC devleti ve ordusunun kılığında gerillaya saldırıyor. Özgürleşmek isteyen kadınlara, topluma saldırıyor. Gerilla Kürdistan topraklarından sökülüp atılmak isteniyor. Bu temelde başta halkımız, kadınlar, halklar, çeşitli inançlar yeniden köleleştirilmek, asimilasyon ve soykırıma uğratılmak isteniyor. Halkımız, kadınlar bir özne değil, nesne olarak ele alınıp yaşam buna göre dizayn edilmek isteniyor. Bunlar kesinlikle kabul edilemez. Kürt halkı, kadınlar, özgürlük ve demokrasi güçleri, özgürleşme temelinde kendilerini amansız bir biçimde savunacaktır.

Önderliğimizin özgürlük çağrılarına en çok Kürt kadınları, gençleri cevap vermiştir. Bu nedenle Türkiye ve Kürdistan’da en çok kadınlara, gençlere saldırmaktadır. Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, son yıllarda kadın hareketlerini bu hareketlerin öncülerini hedeflemesi, tutuklaması Kürt kadınlarına, gençlerine, çocuklarına dönük özel savaş planlamaları dahilinde tecavüz, uyuşturucu ve fuhuşa bulaştırma politikaları da kadınların bu öncülük rolüyle bağlantılıdır.

Kürt kadınları faşist TC devletinin saldırılarına karşı gerillada, şehirde, ovada, mahallede, evde her yerde direnmiştir. Direnmektedir. Özgür ve eşit yaşamı yaratmada son derece inatçı ve ısrarlıdır. Kapitalist modernist sistemin, TC devletinin kadını köleleştiren politikaları kabul etmemektedir.

Bu anlamıyla içinde bulunduğumuz 21. yüzyılın mücadelesi çok daha karmaşık, keskin ve çok yönlüdür. Özgürlük güçlerinin bulundukları her alanda ideolojik ve politik yetkinliğinin keskinleştirmesi ve bu anlamda hamleci, cesur ve girişken olması gerekmektedir. Beklemek, harekete geçmemek kaybetmektir.

Türkiye’de kadınların mevcut çeteci-mafyacı devlete karşı ortak, örgütlü mücadelelerini geliştirmesi, faşizme karşı direnişte Kürt kadınlarının öncülük yaparak direnişi yükseltmesi, bu stratejik duruşu göstermesi acil bir görevdir. Kürt kadınları, Türkiyeli kadınların özgürlük mücadelesine ve Türkiye demokrasi ve ekolojik hareketlerine, hak, adalet, emek mücadelelerine öncülük etmelidir. Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkez, Rum, Alevi, Müslüman kadınlar mevcut hükümete karşı birlikte mücadeleyi yükseltmelidir. Türkiye’de hakiki muhalefeti kadınların ortak, örgütlü mücadelesi yapabilir. Kadın özgürlük mücadelesi tam da bu zamanda rolünü oynamalıdır. Kadın örgütleri mafyacı-çete devletin kadına yönelik kırımları tek tek dökümünü yapmalı, açıklamalı ve hesap sormada ısrarlı olmalıdır.

Türk hükümeti, zaten meşruiyetini yitirmiş ve oy oranında çok ciddi bir kayıp yaşamıştır. Şimdi kadınların ortak örgütlü mücadeleyi cesaretle yürütme zamanlarıdır. Bu temelde her türlü eylem, etkinlik, çalışma aktif biçimde yapılmalıdır. Faşist hükümet, Kürtlerin, kadınların, demokrasi-özgürlük-ekoloji güçlerinin birleşik mücadelesi ile yıkılacaktır. Bu temelde Türkiye’deki demokrasi mücadelesi güçlü verilerek gerillaya en büyük güç ve destek verilmiş olacaktır.

Rojava’da halkımız ayaktadır. Arap-Kürt, Türkmen, Ermeni, Süryani tüm halklar ve inançlar ayaktadır. Türk devletine ve işgaline karşı direnmektedir. Kadınlar öncülüğünde direniş daha da yükseltilmeli ve büyütülmelidir.

Güney Kürdistan’da kadınlar Kürtler arasında bir savaşın gelişmemesi için ortak platformlar oluşturmalıdır. Türk devletinin işgaline karşı durmalıdır. Akademisyenler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, meslek guruplarındaki kadınlar tavır koyabilmelidir. Güney Kürdistanlı kadınlar toplumun vicdanı olarak kendi görüşlerini, tavır ve eylemliliklerini renklerini ortaya koymalıdır. KDP’nin TC devleti ile iş birliği yapan duruşu eleştirilmelidir. Bu temelde Kürtlerin ulusal birliği için en fazla kadınlar tutum sahibi olmalıdır.

Gerilla, aynı zamanda kadınların eşitlik ve özgürlüğü için mücadele ediyor. Bu nedenle gerillayı desteklemek, Kürt ulusal birliği için çalışmak başta güney Kürdistanlı kadınların görevidir. Güney Kürdistan’da çok önemli bir kadın özgürlük istemi, potansiyeli var. Bu potansiyel örgütlülüğe, eyleme dönüşmelidir. Irak’ta Arap, Türkmen, Süryani, Ermeni, Şia, Sünnii, Êzîdî kadınlar, TC faşist devletine karşı tutum belirlemelidir. Ortak mücadele geliştirmelidir.

Rojhilat, Şengal, Mexmûr, Avrupa halkımız, kadınlar içinde olduğumuz mücadele son derece kritiktir. Gerilla mücadelesine yürüyüşlerimiz, etkinliklerimiz, örgütlü mücadelemizle güçlü katılalım. Direnişimizi yükseltelim.

Bu temelde Kürt, Türk, Arap, Fars, Ermeni, Süryani, Laz, Rum Çerkez, Türkmen tüm Ortadoğu halklarını ve kadınlarını faşist Türk devletine karşı ortak mücadeleye ve direnişe çağırıyoruz.