Fedai kadınlar için Öcalan

Fedai eylemler yapan Kürt kadın gerillalar Sema Yüce, Warşin Jiyan, Eylem Karaz ve Güven Eruh, eylemlerin önce bıraktıkları mektuplarda, Öcalan’a bağlılıklarının gerekçelerini anlatıyor.

Kürt özgürlük mücadelesinde fedai eylem gerçekleştiren kadın gerillaların, öncesinde bıraktıkları mektuplarda Kürt Halk Önderi ve kadın özgürlük mücadelesine atfen yazdıkları bölümleri paylaşıyoruz.

Mektubunda Kürt Halk Önderi Öcalan’a hitaben yazdığı bölümde “Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olmayacaksa bir insan, özgürleşmek isteyen bir kadın için iki yaşam seçeneği, iki moral merkez olamaz” diyen Sema Yüce (Serhildan), 1998’de Bayrampaşa Zindanı’nda bedenini ateşe verdi.

SEMA YÜCE’NİN MEKTUBUNDAN

Sema Yüce, yukarıdaki satırları yazdığı anın, kendisinde düşünsel, moral ve yaşamsal açıdan Başkan Apo’yu tek merkez haline getirdiği, kendisindeki tüm iç engelleri aştığı an olduğunu vurguladığı mektubunda şunları ifade ediyor: “Bu dönemin bir emridir. Bu dönem, mücadelenin geldiği bu aşama, tükenmiş bir toplumun tüm öfkelerini, inadını, sabrını ve acısını kendinde biriktiren, büyük intikam savaşını, peygamberlerde dahi görülmemiş bir sabırla yürüten Başkan Apo’nun emeklerinin bir ürünüdür. Gelinen aşamada düşman, büyük insanlık yürüyüşümüzü durdurmak istemektedir.

ATEŞTEN BİR KÖPRÜ

Bu temelde beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum. Çağdaş Kawa Mazlum Doğan'ın ve diğer tüm şehitlerimizin iyi bir öğrencisi olabilmek için Zekiye gibi yanmak, Rahşan gibi Newrozlaşmak istiyorum. Diğer Newrozlaşan Berivan, Ronahi, Mirza Mehmet ve Eser yoldaşların izinde kararlıca yürümek istiyorum.

SOYLU BİR EYLEMLE TAÇLANDIRMAK

Kadının yaşam gücünün, zafer gücünün olduğunu, kadının da yoldaş olabileceğine olan inancımı soylu bir eylemle taçlandırmak isteğimin nedeni; soyluluğu bilinen tüm tanımlarından arındırarak, kendisi basit düşleri büyük insanın erdemi olduğunu haykırmak isteyişimdir. Özgür yaşam, özgür kadın tutkum bana bunu emrediyor. Başkan Apo’ya bağlılık andımın, bu tutkunun ateşinde kül olmak ve bu küllerden yeniden kendini yaratmak olduğunu şimdi daha iyi kavrıyorum.

TEK VARLIĞIMI, KENDİMİ ADIYORUM

Kendimde yaşamı yaratmak kararımda en önemli güç kaynaklarımdan biri de kadının Partileşme silahı olan YAJK’tı. YAJK, hem Başkan Apo’nun kadınla yoldaş olunabileceğine inancın eseridir, hem de inanıyorum ki Başkan Apo öğretisinin kurumlaşmasının, yayılmasının ve derinleşmesinin önemli silahlarından biri olacaktır. Bu yüzden YAJK'ı daha da büyütmek her Kürt kadınının, hatta bölge halklarının kadınlarının asli görevidir.

Özgürlük tutkum çok büyük. Bu tutkuyu yaşam gücüne dönüştürebilmek için tek varlığımı, kendimi Başkan Apo’ya adıyorum. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran, bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan'ın dokuyucusu olacaktır. Ancak bu bile Başkan Apo’ya cevap olmaya yetmez. Cevap olabilmek için karartılan her yüreğin ateşte arınması gerekir. Ben ancak kendi yüreğimi verebilecek güçteyim.

Kendimi Newrozlaştırırken, beynimi ve yüreğimi, bedenimin her hücresini bu öğretinin yoluna adadığımı bir kez daha belirtiyor, bağlılık andımı yineliyorum.”

WARŞİN JİYAN’IN MEKTUBUNDAN

Fedai eylem gerçekleştiren ve Sema Yüce’nin izinden yürüyen bir diğer özgürlük savaşçısı Warşin Jiyan. Jiyan, Mart 2016’da Şemzînan’da fedai eylem gerçekleştiren kadın gerillalardan birisi. Warşin Jiyan, ardından bıraktığı mektubunda şunları söylüyor: “Üzerimize kurulmuş koca bir zihniyet egemenliğini tanımadan ve tanımlayamadan kendini tanıyamıyorsun. Bu olmayınca, mevcut gerçekliğine ve olman gerekene anlam veremiyorsun. Anlam veremediğini gerçekleştiremiyorsun. Güçleniyorum, bunu çok derinden hissediyorum. Bakış açısı, ruhsal, düşünsel ve fiziksel her açıdan... Bu güçlenme inancımı daha çok arttırıyor ve beni zorlayan konularda kendimi ikna edip kararlı bir biçimde üzerine gidebilme duruşunu göstermeme neden oluyor. İrade noktasında daha dirençli olmanın, büyük çıkışımın mihenktaşı olduğunu biliyorum. Tüm sınırlarımı zorlamak ve üstüne gitmek istiyorum.

YARARLI VE LAYIK OLABİLMEK

Partiye katıldığım süre boyunca hep hedefim olan bir şey var. Buna ulaşmanın beni huzura, mutluluğa, varlığın hazzına ve sonuç olarak evren kadar canlı, sürekliliği olan ve sürekli güncellenmesi gereken başarıya ulaştıracağına hep gönülden inandım ve inanıyorum. Bu inancı da hep devam ettireceğim. Yararlı olabilmek! Böyle olduğunda aslında her şey gerçekleşmeye yüz tutmuş demektir. Bu da kin, öfke ve intikam hissini arttırıyor. Önderliğimize, Partiye ve böyle bir halka layık olmalıyım. Bu hisleri büyütüp yaşamı ona göre yapılandırma görevini önüme koymuş ve uygulama pratiği içerisine girmiş bulunmaktayım. Bilmediğim şeyler evren kadar. Bu da benim bilme girişimimi, öğrenme istemimi arttırıyor. Biliyorum ki, bildiğim ve anladığım kadar katılabilirim yaşama.

MART AYININ ANLAM YOĞUNLUĞU

İçinde bulunduğumuz süreç, Önderliğimizin yaratmak istediği yaşama, özgürlüğe ve insanlığa karşı her anlamıyla saldıran, yok etmek isteyen ve her şeyimize sonuna kadar ‘hayır!’ diyen bir düşmana karşı kıyasıya bir mücadele sürecidir. Ortadoğu'nun ve dünyanın birçok bölgesinde yaşanan katliamlar sistemin içerisinde bulunduğu kaostan çıkış için çırpındığını göstermektedir. TC devletinin de Cizre'de halk katliamlarına devam etmesi gerçek niyetini ortaya koymaktadır. Tüm bunların yanında Arinler’in aydınlattığı yolda gerçekleştirmeye çalıştığımız yürüyüş, devrim yürüyüşüdür. Yine Mart ayının anlam yoğunluğu, kadının toplumsal alanlara akın edişi, yücelişi, başkaldırısı, tek yürek olarak milyonlarca kadın ruhunun birleşimi ve örgütlülüğü büyük moral ve güç vermektedir.”

EYLEM KARAZ’IN MEKTUBUNDAN

Eylem Karaz, Haziran 2016’da Çukurca’da fedai eylem gerçekleştirdi. Karaz, Kürt Halk Önderi’ne hitaben şunları dile getiriyor: “Önderliğim! Siz söz konusu olunca yüreğim çok büyük heyecanla doluyor. Size karşı olan duygu ve düşüncelerimi dile getirmekte çok zorlanıyorum; duygularımı ifade etmede sözcükler sınırlı kalıyor. Çünkü bize yaşamı, özgürlüğü, her şeyi siz öğrettiniz. İçinde yaşadığımız bu özgür diyarları, dağları, toprakları bize siz verdiniz. ’96 ve ‘99’daki düşman komplolarına ve yıllardır İmralı tecridine tek başına karşı duruşunuz ve direnişiniz sistemi boşa çıkarmaktadır.

Siz sadece bizimle sınırlı bir Önderlik değilsiniz, tüm insanlığın Önderisiniz. Benim de, tüm şehit arkadaşların ve yoldaşların da en büyük hayali sizinle Amed surlarında buluşmaktır. Ben olsam da olmasam da halkımız, tüm dost insanlar, gerilla ve şehitler o anı Amed surlarında yaşayacağız. İçten inanıyorum ki, bu hayal gerçek olacak ve benim amacım da bunu gerçekleştirebilmektir.”

ÇOK BÜYÜK SORUMLULUK

Eylem Karaz, mektubunda Kürt Halk Önderi’nin kadın özgürlük mücadelesi için önemini de vurguluyor. O bölümler şöyle: “İnsanlığa öncülük eden birçok filozof ve devrimci bile kadın konusunda erkek aklını aşmayı beceremedi; kadın devrimini geliştirmek akıllarına dahi gelmedi. Önderlik tüm dünya devrimlerinden de ders çıkarıp, kadını yücelterek toplumu kurtarmaya başladı. Devrimin başlangıcını kadın gerçekliğinden başlattı. Önderlik, ‘Beni bile geçecek kadınlar gelişsin!’ dedi; felsefesinin temeline kadını koydu.

Önderlik halen, kadınla nasıl yaşanır, kadın-erkek ilişkileri nasıl olmalıdır sorularını sorup cevabını ortaya koyuyor. Önderliğin bize verdiği güç ve yüklediği misyon omuzlarımıza çok büyük sorumluluklar bindiriyor. Sistemin Önderliğe karşı öfkesinin sebebi de zaten kadını sistemin elinden almasından kaynaklanmaktadır. Biz kadınlar bu düzeye gelmek için, ordulaşmak ve partileşmek için çok büyük bedeller verdik. Fakat ancak kendimizi daha da geliştirip irade ve güç haline getirerek mücadelemizi evrenselleştirip tüm dünyaya taşırabiliriz.

PKK’DE KADINCA YAŞAM VARDIR

Mevcut durumda dünyanın hiçbir yerinde kadın için özgür yaşam olanağı yoktur. Sadece PKK’de kadınca yaşam vardır. O zaman bu yaşama ve kadın özgürlük mücadelesine dört elle sarılabilmeliyiz. Ya düşkün ve rezil bir yaşamı kabul edeceğiz, ya da anlamlı ve her anı savaş dolu bir yaşamda kendimizin olacak ve kendimizi yaratacağız.

Biz kadınların farklı yaşam arayışları olamaz. Çünkü gerçekten bize yaşam hakkı yoktur. Sistemdeki kadınlar yaşıyor gibi gözükseler de aslında yaşayamıyorlar. Tüm dünyadaki kadınları hissedebilmek gerekiyor: Sistemde kadının bedeni ve nefesi bile bir başkası içindir. Ama PKK ve PAJK ideolojisi ve yaşamında kadın yaşamın merkezinde ve öncü konumundadır. Kadın çok etkileyicidir; bu etkileyiciliğini öz gücü, emeği ve çabasıyla birleştirerek katılabilmelidir.

KAYBETTİKLERİMİZİ BULUYORUZ, ÖNCÜLÜK YAPIYORUZ

Kürt kadınları olarak insanlığa ilk beşiklik ettiğimiz bu dağlarda kaybettiklerimizi buluyoruz; yine tüm dünya kadınları ve toplumlarına yeniden öncülük ediyoruz. Bu bilinçle katılmak büyük sorumlulukla katılabilmek demektir. Yaşamın yaratıldığı mekanlarda kendimizi tüm kadınların öz savunması olarak ele alabilmeli, o temelde kendimizi geliştirebilmeliyiz. Bu noktada kadınlar olarak zayıf kalıyoruz. Kadına karşı gelişen her saldırıya cevap olabilecek düzeyde caydırıcı bir güç haline gelebilmeliyiz.

ÖZGÜRLÜK-KÖLELİK ÇELİŞKİSİ VE SAVAŞI

Çirkin ve yanlış olanı kadına hiç yakıştıramıyorum. Kadın yaşamın en güzel yüzüdür, en renkli yanlarındandır. Kadın olarak bireysel aşkı yaşamak yerine milyonların sevgilisi olmak, tüm insanlığa ve topluma aşık olabilmek daha anlamlıdır. Bizim ölçülerimiz amaç etrafında mücadele edebilme ölçüleridir.

Kadının öncü konumu ve erkeği değiştirici rolü elbette vardır. Fakat karşı cins olarak erkek yoldaşlar da kendilerini özgürlük ölçüleri temelinde sorgulamalı, Önderliğin kadına yaklaşımını kendileri için esas almalıdır. Mücadele içerisinde en temel, en can alıcı noktalardan biri de cins mücadelesidir. Çelişki, çatışma, birbirinin geriliklerini kabul etmeme ve düzeltme arayışları, sürekli olması gereken ve bizim en geliştirici yanlarımızdan biridir. Yaşam diyalektiğimizde birbirini sevmenin, erkekler ve kadınlar olarak güzel yoldaşlık yapabilmenin temel ilkelerinden biri birbiriyle örgütsel ölçülere göre savaşabilmektir. Bu savaşın adı kadın-erkek çelişkisi ve savaşı değil, özgürlük-kölelik çelişkisi ve savaşıdır. Ancak böyle ön açıcı ve geliştirici olunabilir.”

GÜVEN ERUH’UN MEKTUBUNDAN

Şırnak’ta Eylül 2016’da fedai eylem gerçekleştiren Güven Eruh ise mektubunda Kürt Halk Önderi’nin kadın özgürlük mücadelesine verdiği emeklere ve kadın mücadelesine dikkat çekiyor. Eruh, şunları yazıyor: “Bir yandan sizin yaratımlarınız, Kürdistan devrimini, kadın devrimini, hatta Ortadoğu devrimini bu aşamaya kadar getirmiş olmanız insanı en yüce ve en sevinçli duygulara taşıyor. Şehitlerimiz yaşananlar karşısında bize yapılması gerekeni emreden birer talimat gibidir. Bu kararıma kesinlikle ölüm psikolojisiyle ulaşmış değilim. Tam tersine, sizi fiziksel olarak görememek içimi acıtsa da ruhen sizinle olduğumu, hepimiz açısından evrensel bir önder olduğunuzu, size bağlılığın fiziksel olarak sizi görmenin çok ötesinde bir anlam taşıdığını biliyorum. Bu konuda duygularımı tam ifade edemesem de, sizin bizim için birey değil bir kurum, hakikatin kurumu olduğunuzu belirtmek isterim.

ANLAMLI YAŞAM VE EYLEMİN SÖZÜYLE

Sizi hep Amed surlarında bir Newroz sabahında güneşin doğuşuna selam dururken göreceğimize inandım ve bugün her zamankinden daha çok buna inanıyorum. Önderlik olarak sizin ve halk olarak Kürt toplumunun bunu en üst düzeyde hak ettiğine inanıyorum. Ve bu zamanın çok yakın olduğunu da hissediyorum. Anlamlı yaşam ve eylemin sözüyle sizi sevgi, özlem ve saygıyla kucaklamak istiyorum.

PKK içinde beni en çok gururlandıran, duygularımı şaha kaldıran bir gerçeklik de kadın hareketi ve mücadelesinin geldiği aşamadır. Bu konuda Önderliğimize layık olmak için ne yapsak azdır. Önderlik PAJK ile özgür kadın kimliğini, YJA-Star’da özgürlüğü elde etmenin mücadele ve direniş kimliğini yarattı. Bizi sıradan bir kadın olmaktan çıkarıp tüm dünyaya emsal oluşturan bir kadın topluluğu haline getirdi. Bu kazanımların hepsini Önderliğimize borçluyuz. Dolayısıyla kadın olarak Önderliğimize daha çok borçlu olduğumuzu düşünüyorum.

MÜCADELE GEREKÇEMİZ BÜYÜKTÜR

Bu nedenle mücadele gerekçemiz büyüktür ve en yücesidir. Bu temelde kadın topluluğu olarak dünyanın her yerinde bunun gereklerini yerine getireceğimize inanıyorum. Kendi açımdan da Önderliğe, kadın özgürlük çizgisine, PAJK kimliğine layık olmayı esas alacağımı belirtiyorum.

PKK ortamında ilk tanıdığım ve en çok etkilendiğim sözün yoldaşlık olduğunu belirtebilirim. Bunu samimice belirtmek isterim. Eyleme gitmek beni çok sevindirirken, yoldaş ortamından ve dağlardan fiziksel olarak uzaklaşmak beni çok zorlayan konu oluyor. Çünkü yoldaşlık ortamı kendimi tanıdığım, yaşamı en tadında yaşadığım ortam oldu. Yoldaşlık ve gerillacılık yaşamı insanın kendi yaşamına anı anına anlam yüklediği bir yaşamdır. İnsanı en çok güçlendiren, doğru yola teşvik eden yaşamdır. Yoldaşlık her birimizin ölçüsüdür; bizi rotaya, çizgiye çekendir. O yüzden doğru yoldaşlık kurma ve yaşamanın tarifi zordur.

İşte bu konuda Önderliğin ’Yoldaş yoldaşın alnını yıldızlara değdirendir’ sözünün yaşamda anlamını bulması en büyük şans ve ayrıcalık oluyor bizim için. Ona göre yaşamak, Önderliğe doğru yoldaş olabilmenin de rotası oluyor. Bu dönem bizden bunu istiyor.

HAKİKATİ YENİDEN GÖRMEMİZİ SAĞLADI

Hepimiz gerillaya, PKK’ye gelmeden önce benzer evrelerden geçtik. Toplumsal cinsiyetçiliğe maruz kalmıştık ve tek çıkış yolu olarak Önderliği, PKK’yi ve gerillayı tercih ettik. Namus adı altında kadına en büyük namussuzluk dayatılmış, özgürlük adı altında en büyük kölelik yaşatılmıştır. Ama tarih artık tanrılardan yana olmaktan çıkmıştır. Tarihte de ana kaynağına, ana tanrıça hakikatine dönüş yaşandı. Önderlik bu hakikati yeniden görmemizi sağladı. Biz kadınları tarihin toplumsal yarıklarından çıkan tecavüzcülerden, günümüze kadar varlığını sürdüren kapitalist modernite adı altında bizleri kendi celladına aşık eden zihniyetten kurtardı. Bizleri ana tanrıça mabedinde Zilanlaşmanın sırrına eriştirdi. ‘Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir’ şiarıyla bizleri ordulaştırdı, partileştirdi. Dünyada kadın hareketlerinin ulaşamadığı bilinci bizde yarattı. Kürt kadınları olarak bu bilinçlenmeyi ilkin biz yaşadık.

KADINLARIN SORUMLULUK ALMA GÜNÜDÜR

Önderliğimiz Zilan’ı yarattı, özgür yaşam manifestosu oluştu. Viyan’ı yarattı, özgürlük ateşi oldu. Sema’yı yarattı, küllerinden yeni yaşamı oluşturdu. Önderlik fedai kadını yarattı. Eğer bugün bizler egemen sistemin cinsiyetçi ideolojisini reddediyor ve onun alternatifi olan PAJK çatısı altında bütünleşip güç oluyorsak, bunların hepsi Önderlik sayesindedir. Onun için yoldaşlar, özgürlük biz kadınlar için olmazsa olmaz bir ilkeyse, kadının özgürlüğü toplumun özgürlüğü ise ve Önderliğin özgürlüğü kadının özgürlüğünün teminatı ise gün biz kadınların direniş günüdür! Gün sorumluluk alma günüdür!

BU YAŞAMI KAZANMAK İSTİYORUZ

Sorumluluk Şehit Zilan’ın, Şehit Nucan’ın, Şehit Viyan’ın, Şehit Nuda’nın ardılları olmaktır. Eğer kendimizi Önderliğin yoluna adamışsak o zaman onun gereklerini yerine getirmek için bizleri an be an Önderlikten uzaklaştıran geri ve geleneksel yönlerimizi aşmalıyız. Erkeğe sadece bir cins olarak değil, bir zihniyet olarak bakmalıyız. Önderlik biz kadınlara hep şunu demektedir: ‘Kendinle Önderlik arasına kimseyi koyma! Koyarsan bu yaşamı kaybedersin.’ Bu yaşamı kazanmak istiyoruz. Başka yaşam hakkımız yok yoldaşlar.

Başaracağımıza olan inancımla hepinizi çook seviyorum.”