Gözaltındaki kadınlara psikolojik işkence ve tuhaf sorular

ÖHD Amed Şubesi Eşbaşkanı Av. Özüm Vurgun, polisin gözaltındaki Kürt kadınlara psikolojik işkence yaptığını, dosyadan bağımsız sorularla baskıda bulunduğunu söyledi.

Türk devletinin Kürt kadınlara yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları devam ediyor. Neredeyse her ay Kürt kadın aktivistler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ya da ceza alıyor. Özellikle siyasi şubenin gözaltındaki kadınlara dönük kışkırtıcı tavırları ve psikolojik işkencesi, polisler ve avukatlar arasında gerginliklerin yaşanmasına neden oluyor. Yine polislerin dosya bağlamından kopuk sorular sorması, gözaltında olanları birbirlerine kırdıran ve ifadelerden fezleke hazırlamaya çalışan tavırları dikkat çekiyor.

Bu hafta Amed'de gözaltına alınan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti kadınların bir kısmının ifade işlemlerine katılan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi Eşbaşkanı Avukat Özüm Vurgun, gözlemlerini anlattı.

 Son dönemlerde fazlaca siyasi soykırım operasyonu yapıldığına dikkat çeken Vurgun, genel olarak dosyaların ‘boş’ içerikte olduğunu belirtti. Özelikle son gözaltılara ilişkin konuşan Vurgun, dosyaların TJA veya Rosa Kadın Derneği ile ilgili olmadığını, gözaltındaki ifadelerden yola çıkılarak dosyaların oluşturulduğunu kaydetti.

'DİRENÇ KIRMAYA YÖNELİK'

Vurgun, şöyle devam etti:

 "Bu son 22 kadının gözaltına alınmasında, hak ihlallerini daha belirgin gördük. Dosyaların boş olmasının yanı sıra, tamamen legal çalışmaları dosya konusu haline getirmişler. Buradan da anlıyoruz ki tamamen direnç kırmaya yönelik bir durum söz konusudur. Bu hak ihlallerinin başında da gözaltı sürelerinin uzatılması geliyordu. Yine kolluğun bu gözaltı operasyonunda nasıl bir oyun oynadığını gördük. Gözaltında olanların emniyette ifade vermeleri durumunda, oradan serbest bırakılacaklarını söylediler. Gözaltında olan insanın psikolojisi çok farklı olduğu için, kolluk direkt o psikolojiye temas etmeye çalıştı. İfade veren hiçbir kadın, emniyetten serbest bırakılmadı. Ertesi gün savcılığa çıkarılan kadınların bir kısmı tutuklandı diğer bir kısmı ise savcılıktan serbest bırakıldı."

PSİKOLOJİK İŞKENCE

Son operasyonun başına eril zihniyetli kadınların konulduğunu vurgulayan Vurgun, "Devlet, burada kendi zihniyetini taşıyan kadınları ve özgürlük mücadelesi veren kadınları birbirilerinin karşısına çıkarmak istemişti. Yine gözaltındayken müvekkillerimize karşı tehditler, küfürler ve 'insan değilsiniz, size insan olmayı öğreteceğiz' tarzında sözler sarf ediliyordu. Bu pandemi sürecinde hücrelerin kapılarını açık bırakmayarak, oradakileri nefessiz bıraktılar. Bunu sosyal mesafeyi korumak adına yaptıklarını söylüyorlar ama böylelikle tuvalete de çıkarmıyorlar. Doğal ihtiyaçlarını gidermek isteyenleri dahi 45 dakika sonra gelip götürmüşler" diye konuştu.

Dosyaların içeriğine ve konudan bağımsız yöneltilen sorulara ilişkin de konuşan Av. Vurgun, şunları paylaştı:

 "Dosyalarda hiçbir şey yoktu. Sadece bir şüphe ile başlıyor olay. Bunlarınki artık buluttan nem kapmak oldu. Durum böyle olunca kişileri sordukları sorulara verecekleri cevaplara göre 'sanık' yapmaya çalışıyorlar. Örneğin sorulardan biri şuydu: 'Gözaltına alındığınızda bir basın kuruluşu sizinle ilgili 22 TJA aktivisti gözaltına alındı’ diye başlık atmış. TJA nedir? TJA aktivisti nedir? Siz aktivist misiniz?' Düşünün ki savcı tarafından 'Aktivist nedir?' sorusu soruluyor. Bu zaten ne kadar iş bilmediklerini ortaya koyuyor. Bir derneğin yöneticileri ile ilgili sorulan sorular oluyor. Birine, yönetimde kimler var minvalinde soru soruluyor. Doğalında alınan cevaplar karşısında bu kez diğer kişiye 'Bu kişi senin yönetimde olduğunu söylüyor, sen ne diyorsun?' diye soruluyor.

Yine alakasız sorulardan biri de 'Çekirdek ailende terör örgütü üyesi var mı?' Bu soru bizim karşı olduğumuz bir sorudur. Çünkü kişinin özeline giren sorulardır bunlar. Kişinin dosyasına ilişkin sorular değil bunlar. Ya da buna bir 'PKK sence terör örgütü müdür?' sorusu. Bu da yoruma dayalı ve kişinin fikrini sorgulayan bir sorudur. Bu da sorulamaz. Örneğin, 'Jin, jiyan, azadî sloganını atmaktaki amacınız neydi?' sorusu da soru değildir. Böyle bir soru olamaz."

Gözaltı süresi uzatılan TJA aktivisti Zelal Bilgin'e uygulanan özel uygulamalara değinen Vurgun, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

 "Zelal Bilgin, son operasyonların birçoğunda gözaltına alınan biridir. Şu anda yargılandığı dosya içerisinde DTK, Rosa Kadın Derneği, KCK ve TJA var zaten. Bunların hiçbiri tutuklama sebebi yapılmamış iken, bu kez tamamen kolluğun işgüzarlığı ile karşı karşıya kaldık. Zelal'in gözaltı süresini uzatarak, onunla sürekli tartışarak gözaltındaki diğer kadınlardan da ayrıştırmaya çalışıyorlardı. Zelal'i onlardan daha suçlu biriymiş gibi göstermeye çalışıyorlardı. Bu bile tek başına bir işkencedir. Kolluğun işkencesini savcı ve ceza hakimliği onadı. Zelal Bilgin, kolluk amirinin kişisel nefreti ile tutuklandı. Biz, bir kolluk amirinin egosu ile muhatabız şu anda."