Serhad: 2021 faşizmi yenme, Önderliği özgürleştirme yılı olacak

PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahî Serhad, "2021 yılı yoğun bir çalışma ve mücadele dönemi olacak. Önderliğimizi özgürleştirme ve faşizmden hesap sormak için başlatılan hamle çerçevesinde mücadelemizi radikal sürdüreceğiz" dedi.

PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahî Serhad, 2021’in yoğun bir çalışma ve mücadele dönemi olacağını belirterek, “Önderliğimizi özgürleştirme ve faşizmden hesap sormak için başlatılan hamle çerçevesinde mücadelemizi radikal sürdüreceğiz” dedi.

İlk bölümünü dün yayınladığımız PAJK Koordinasyon Üyesi Ronahî Serhad ile söyleşimizin ikinci ve son bölümü şöyle:

Dünya kadın hareketlerinden farklı olarak diğer mücadele biçimleri yanında silahlı mücadele de veren bir hareketsiniz. Kürt kadınları açısından 2020’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt Kadın Hareketi olarak çıkışımızdan itibaren toplumsal sorunları kapsayan teorik ve pratik mücadele deneyimi yaşadık. Önderimiz Abdullah Öcalan, savunmalarında; yeni bir dünya sisteminin demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü olmazsa 5 bin yıldır biriken tüm sorunların kendisini tekrar edeceğinin önemle altını çizdi, dünyayı kurtaracak olanın yeni bir kadın devrimi, ekolojik devrim olduğunu savunarak kadına ve ekolojiye dönüşü salık verdi. Bu paradigmanın hayat bulması için mücadelemizi sürdüreceğiz.

2020 yılına ağırlıkta eşbaşkanlık da dahil eşit temsiliyet sistemi, kadının öz savunması, jineolojiyle müdahil olduk. Savunma deneyimlerimize çeşitli ülkelerden mücadeleci kadınlar ya bizzat katılarak ya da inceleyerek bazı sonuçlara ulaştı.

Faşist Türk devletinin, DAİŞ ve El-Kaide’den devşirdiği çetelerinin Şengal, Efrîn, Serêkaniyê, Kobanê gibi kentlerde ve insansız hava araçlarıyla yaptığı katliamlara karşı; gözaltında işkencelere, sokak ortasında infazlara, çocuk istismarlarına; işgal saldırılarının yapıldığı bu askeri zor-şiddet-terör karşısında kendimizi, halklarımızı, onurumuzu, demokrasi ve özgürlüğü, hayallerimizi savunmanın yolu silahlı direnişten geçiyor. Silahlı direniş, biz kadınların tercihen başvurduğu bir yol değil, tüm demokratik yollar kapandığından mecbur olduğumuz stratejik bir duruştur. Bugün Türkiye’de seçimle iş başına gelen Kürdistan’daki tüm belediyelere zorla el konuldu. AKP-MHP iktidarının atadığı kayyumların çoğu, Kürdistan’da kirli savaşta sicili kabarık olan veya özel savaş elemanı olarak eğitim görmüş kişilerdi. İlk icraatları belediyelerdeki kadına hizmet amaçlı açılan kurumları kapatmak, faaliyetleri yasaklamak oldu. Halkın oylarıyla seçilmiş HDP’li vekillerin iradesini tanımadı, dokunulmazlıklarını kaldırarak birçoğunu tutukladı. Konuşmasını, düşüncesini beğenmediği her kişiyi, siyasetçiyi zindanlara attı, kalanlar hakkında da tazminat davaları açtı, kovuşturmalara tabi tuttu.

Sayısız düşünce suçlusu gazeteci, akademisyen, aydın, öğrenci, hak arayıcıları, kadınlar ve diğerleri haksız yere içeride tutuluyor. Muhalefetin eleştirisine tahammül edemeyen faşist iktidar döneminde Türkiye-Kuzey Kürdistan genelinde kadın cinayetlerinde, çocuk istismarında, tutuklamalarda, tecavüz ve taciz saldırılarında bariz artış vardır. Sınırlarını aşarak Rojavayê Kurdistan’a, Başûrê Kurdistan’a, Şengal’e, Mexmur’a ve Irak’a kadar askeri, siyasi saldırılarını genişletti.

İktidar koalisyonunun başındaki Erdoğan, gücünü devletin tüm kurum ve yapılarını ele geçirmekten almaktadır. Halk karşısında en örgütlü güç ve halkın vatandaş olarak feda edildiği yegane üstün yapı devlettir. Devleti korumak için güvenlik güçleri vardır. Halkın, devletin zor, şiddet, baskısı karşısında kendisini koruması için meşru savunmaya ihtiyacı vardır. Meşru, demokratik mücadelesiyle birlikte ulus-devletlerin katliamcı ordu gücüne karşı silahlı direniş bir meşru savunma duruşudur. Öz savunma refleksidir.

Türk iktidarı, Kürtlere karşı inkar, imha, soykırımı tüm çıplaklığıyla yürütürken, hala Avrupa devletlerinin Hareketimizi terör yalanıyla suçlaması, katliamlara ortak olduğunu gösterir. Türkiye’yle çelişki ve çatışmaları olsa da özü ekonomiktir. Avrupa, insan hak ve özgürlükleri anlamında geriye düşmüştür. Erdoğan eliyle örgütlenmiş şiddet, şimdi Avrupa’nın kendisini de tehdit eder hale gelmiştir. 2020’de her ne kadar cılız bir sesle de olsa Hareketimizin terör örgütü listesinden çıkarılması gündeme geldi. Kürt halkı ve dostları bunun için çalışmalar yürüttü. Başta Almanya devleti olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin bu yalana son vermeleri gerekir.

Yıl sonuna doğru Avrupa’da Kürt kadınlar, Erdoğan’ın yargılanması talebiyle uzun vadeli bir kampanya başlattı. Bu hamle neden önemli?

Avrupa Kadın Hareketi’nin ‘Diktatörü Yargılamak İçin 100 Neden’ adıyla başlattığı kampanya anlamlıdır, değerlidir.

Efrîn’de neredeyse birkaç gün arayla bir Kürt kızı kaçırılıyor, tecavüz edilerek öldürülüyor veya akıbeti bilinmiyor. Efrîn kanayan yaramızdır. Şengal’i savunmasız, statüsüz bırakan anlaşmayı KDP-Türkiye-Irak imzaladı. Rusya-ABD’nin çıkar politikasına kurban edilmek istenen Kürt halkı ve kadınları ölüm-kalım kıskacı altında tutuluyor.

200 yıllık yakın dönem Türkiye Cumhuriyeti sömürgecilik tarihinin suçlarını açığa çıkarıp utancı yüzlerine vuran, kadınları, halkı mücadele için yüreklendiren, onurları için direnmeyi yaşam duruşuyla öğreten, Ortadoğu’da demokrasi ve barışın tesisi için tek uluslu devlet yapılanması yerine ortak tarih, kader, kültür birliği yapmış halkların ortak yaşam birliği için özerklik modelini savunan Önderliğimiz, NATO kararıyla İmralı tecrit sisteminde tutuluyor. Hiçbir yasal hakkını kullanamıyor. Bu zulmün ortadan kaldırılması için KJK ve KCK’nin başlattığı ‘Faşizme, İşgale Son, Önderliğimizi Özgürleştirme Zamanı’ hamlesi tarihi bir öneme sahiptir. Ayrıca KJK’nin Eylül 2020’de startını verdiği ‘Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadını ve Toplumu Savunma Zamanı’ hamlesi, mücadele döneminin karakterine ve ihtiyacına cevap veriyor. Hamleleri başarıyla yürüterek Önderliğimizi sahiplenmek, Kürt sorununun demokratik çözümünü, kadın özgürlüğünü sahiplenmektir.

Devlet gücü ve eliyle terörist faaliyetleri bizzat organize eden Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kürt Kadın Hareketimizi açıktan hedefleyerek tüm kadınlara karşı sürek avı başlattı. Nerede bir kadın aktif mücadele ediyorsa hepsini susturma kararı aldıklarını açıkça ifade ederek askeri, siyasi saldırıları sistemleştirdi. Öldürerek, kadın cinayetlerine cezai işlem yaptırmayarak, cezaevlerine doldurarak susturma ve her türlü yöntem ve politikayla şiddeti örgütleyip, planlayıp devreye koyuyorlar. Gülistan Doku’nun kaybettirilmesi, İpek Er’in tecavüz edilerek intihara sürüklenmesi, TJA üyesi Sevil Rojbin Çetin’e köpekli işkence, iki Kürt insanın helikopterden canlı canlı atılması ve dahası… Tüm bunlar hak ihlalleri raporunda mevcut.

Kadınlar, 2020’de savaş, yıkım, şiddetin her türlüsüne karşı susmadı. Tersine özgürlük iradelerini keskinleştirerek, cesaretlerini örgütleyerek karşı koydular. Susmayacağız, itaat etmeyeceğiz diyen kadınların mücadelesi 2020’nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sürdürülmesini sağladı, ilham kaynağı oldu ve öncülüğünü yaptı. Kadın gerillalar, YJA STAR ve HPG saflarında en ön cephelerde savunma görevini başarıyla yerine getirerek, kadınların, toplumun mücadelesine irade kazandırdı. Yıla damgasını vuran, kadınların eylemleri oldu. 2020’de kadınlar öz savunma ve toplumsal mücadelede başarılı bir pratiğin sahibi oldu.

Yeni dönemde Kürt kadınlar neyi hedeflemeli, daha ne yapılabilir?

Elbette daha çok kazanım sağlayabilirdik, zamana daha fazla çalışma sığdırabilirdik. Örgütlenme kapasitemizi daha iyi genişletebilir, genç kuşakla birlikte omuz omuza çok kıymetli çalışmalar yapabilirdik. Yaptık, ancak yetersiz kaldı. MİT’in ve diğerlerinin kadınlar, gençler üzerindeki kirli çalışmalarını deşifre edip toplumumuzu bu kirden temizleyebilirdik. Bu yönlü çalışmalarımız yetersiz kaldığından birçok genç kadına, yine Hareketimizin bazı genç kadro adaylarına el atılarak götürülmeleri kusurumuzdur. Özel savaş politikalarını etkisiz bırakmakta, boşa çıkarmada yetersiz kaldık. Ekolojik sorunları yeterince gündemleştiremedik. Yıl boyunca Kürt coğrafyasını yakan, ormanlık alanları ateşe veren düşman faaliyetini durdurma girişimleri duyarlılık oluşturdu, ancak tahribatın önü alınamadı. Yine kadınların yaşadığı sosyal sorunlara dönük politika geliştirilse de somut çözüm alternatiflerini yaratmada, bu yönlü imkanları oluşturma, örgütleme yeterli olmadı. Tek bir kadın örgütsüz kalmayacak iddiasıyla dönem perspektifi belirlenmiş olsa da ulaşılmayan, gidilmeyen evlerin, kadınların olduğunu biliyoruz. Bu, halkı, kadınları AKP’nin, erkeğin insafına bırakmak oluyor.

Bu anlamda öncelikle ana hatlarıyla belirlediğimiz yetersizliklerimizi giderme temelinde 2021, yoğun bir çalışma ve mücadele dönemi olacak. Önderliğimizi özgürleştirme ve faşizmden hesap sormak için başlatılan hamle çerçevesinde mücadelemizi radikal sürdüreceğiz. Bu anlamda bu hamleye açlık grevi direnişiyle ses veren PAJK ve PKK’li yoldaşlarımızı da bir kez daha selamlıyoruz. Kadınların ortak savunma, eylem ve örgütlülüğünün gelişmesi için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Kendimizi ve değerlerimizi savunmak için her yeri ve zamanı direniş alanı olarak değerlendireceğiz. 21. yüzyıl kadın manifestosunun tartışmalarını yapmak kadar, planlanan tartışmalara da katılarak, birbirinden doğru güç alarak ve paylaşım içinde olarak kadınların özgürlük hanesini zenginleştirme yönünde tutum sahibi olacağız. Faşizmi yenmek için kadın direniş cephesini büyüteceğiz. Kürt halkının temel arzusu olan Kürt ulusal birliğinin siyasi örgütler nezdinde de sağlanması için çalışarak ihanete geçit vermeyeceğiz. Katliamcılardan hesap sormayı sürdüreceğiz. Kürtçe şarkı dinlediği için kalbinden vurulan Kürt gencini, oğlu Agit’in cenazesini pakette posta yoluyla alan anamızı, kaldırım diplerine gömülen yoldaşlarımızın cenazelerini, Efrîn halkının çığlığını ve erkek-devlet katliamlarına kurban giden kadınların hayallerini, acılarını unutmayacağız.

İran zindanındaki Zeynep Celaliyan yoldaşımızın onurlu direnişi, kadınlara güç veriyor ve biz bu direnişi büyüterek layık olmanın gayreti içinde olacağız. Her acıyı öfke yapıp yüreğimize kazıyacağız, bilinç yapıp irademizi keskinleştireceğiz. Özgür, demokratik, eşit bir toplumun yaratılması yolunda kadın devrimini gerçekleştirmenin emeği, bedeli ne olursa olsun vermekten çekinmeyeceğiz. Bu, şehitlere verdiğimiz sözümüzün gereğidir. Yeni bir mücadele yılına girerken tüm kadınlara, mücadele eden herkese başarılar diliyor, Kürdistan kadınlarını, gençliği devrimci saflarda mücadeleye, öz savunma direnişinde yer almaya çağırıyorum.