Kadınlar salt cins mücadelesi vermiyor

Mardin Şahmeran Kadın Platformu kurucularından Eylem Amak, kadınların, cins mücadelesiyle birlikte erkek egemen sisteme ve faşizme karşı mücadelenin öncülüğünü yaptığını söyledi.

Mardin Şahmeran Kadın Platformu kurucularından Eylem Amak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından Kürdistan ve Türkiye’de artan kadın katliamlarına ve cezasızlık politikasının da etkisine dikkat çekerek, iktidarın bu kadar saldırganlaşmasının altında kadınların mücadelesinin yükselmesinin yattığını vurguladı. Amak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından en az 130 kadının katledildiğini aktardı.

Kürdistan ve Türkiye’de kadın katliamları ve onlara yönelik şiddet, özellikle AKP’nin iktidara gelmesinden sonra artış göstermeye başladı. İktidar ve onun medyasının kışkırtıcı dili, yargının cezasızlık politikası ve kadınlara yönelik erkek egemen tahakküm, şiddet ve katliamlar tetiklemenin en büyük etkenlerinden. AKP-MHP faşist bloKunun İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ile birlikte şiddet ve katliamlar daha da arttı. Mardin Şahmeran Kadın Platformu kurucularından Eylem Amak, ANF’ye konuştu.

Amak, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden sonra en az 130 kadının, erkekler tarafından katledildiği bilgisini verdi. Cezasızlık politikasının da bu katliamlarda etkili olduğunu belirten Amak, iktidarın bu kadar saldırganlaşmasının altında kadınların mücadelesinin yükselmesi olduğunu kaydetti.

Son 7 ayın bilançosuna ilişkin konuşan Amak, “Mart’ta 28, Nisan’da 16, Mayıs’ta 17, Haziran’da 18, Temmuz’da ise 20 kadın öldürüldü. 2021’de en fazla kadın cinayeti Ağustos’ta işlendi. Geçen ay 31 kadın, erkekler tarafından katledildi” diye konuştu.

FAİL, EMNİYET, YARGININ CEZASIZLIĞI

Türkiye’de cezasızlık politikasıyla kadına yönelik şiddetin adeta teşvik edildiğini kaydeden Amak, şöyle devam etti: “Yetkililer tarafından şiddetin faillerine yönelik yaptırımlar uygulanmıyor, iyi hal indirimleriyle failler serbest bırakılıyor ve şiddetin ortadan kaldırılması için etkin politikalar yürütülmüyor. Hal böyleyken, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek zaten işlemeyen şikayet mekanizmalarının tümü işlevsiz hale getirildi. İstanbul Sözleşmesi, tarihsel kazanımlarımızı ve kadın hareketinin 150 yıldır tartışmakta olduğu kavramları içeren bir temel belge olduğu için önemlidir. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak, tek adam rejimi tarafından geri çekilmesine karşı mücadele etmek, yeniden geçerli hale gelmesini ve uygulanmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliği önündeki tüm engellerin kaldırılmasını sağlamak, biz kadınların en önemli mücadele alanı durumundadır.”

KADIN DAYANIŞMASINI BÜYÜTECEĞİZ

Kadınlara yönelik her türlü erkek şiddetiyle mücadelenin kadınların temel gündemleri olduğunu vurgulayan Amak, kadınların, neredeyse her gün alanlarda direndiğini belirtti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu denli güçlendirildiği, kadına yönelik şiddetin bu denli arttığı bir dönemde kadın dayanışmasını büyütmenin; mücadeleye dur durak bilmeden devam etmenin zorunluluğuna işaret eden Amak, “Biz kadınlar çözümsüz değiliz. Erkek egemen ittifakının haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılarına karşı kadın dayanışmasını büyütme, mücadeleyi geliştirmek için alanlarda olmaya, kadını şiddetle baş başa bırakan sisteme karşı çıkmaya devam edeceğiz” dedi.

TEKÇİ SİSTEMİN KORKUSU

Yaşamın hiçbir alanında kadın görmeye tahammül edemeyen erkek egemen tekçi iktidarın varlığına dikkat çeken Amak,  kayyumlarla kadın mücadelesi ve kazanımlarının hedef alındığını söyledi. Amak, “İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek kadına yönelik şiddetle mücadelede kadınların hukuki güvencesini kaldırmak istediler. Erkek egemen ve kadın düşmanı bu tekçi sistemi değiştirecek en büyük güç, kadın direnişidir. Bu yüzden kadınlar hedef alınıyor, kadınları evlere hapsetmeye, şiddetle baş başa bırakmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

SALT CİNS MÜCADELESİ DEĞİL

Kürt kadınlarının öncülüğünde yükselen kadın mücadelesine paralel gerçekleşen saldırıların kadınların gelişen mücadele pratiklerine karşı olduğunun altını çizen Amak, şunları dile getirdi: “Kadınlar toplumsal, siyasal, sosyal, hukuki, idari gibi pek çok alanda var olan eşitsizliklere ve erkek egemen sistemin toplum içinde kadınlara dayattığı rollere karşı yüzyıllardır mücadele ediyor. Kadınlar üzerinde geliştirilen sömürü ve tahakküm ilişkisinin, zamanla tüm topluma yayıldığını görüyoruz. Dolayısıyla kadınların yükselttiği cins ve özgürlük bilinci de tüm toplumun özgürleşmesinde başat bir role sahip. Kadın kurtuluş mücadelesi toplumun bilinç düzeyini özellikle zulüm karşısında hak arama bilincini yükseltiyor, toplumsal zihniyet dönüşümünü müthiş derecede etkiliyor. Bu nedenle bugün Kürt kadınlarının yürüttüğü özgürlük mücadelesini salt cins mücadelesi olarak ele almak eksik olacaktır.”

KADINLARIN DEVRİMSEL ÖNCÜLÜĞÜ

Kadınların, cins mücadelesiyle birlikte aynı zamanda erkek egemen sisteme ve faşizme karşı yürütülen mücadelenin devrimsel öncülüğünü yaptıklarını söyleyen Mardin Şahmeran Kadın Platformu kurucularından Eylem Amak, şunları ekledi: “Kürt kadını, erkek egemen sistemin iktidar alanını kökten sarsıyor. Bu yüzden de iktidar, kadın mücadelesini en büyük tehdit olarak görüyor. Kürt kadınına yönelen baskı ve yargı şiddetinin asıl nedeni de budur. Faşist blok, Kürt kadınlarını tutuklayarak, gözaltına alarak demokratik siyaseti öncü gücünden mahrum bırakmak istiyor. Kürt Kadın Özgürlük Mücadelesi’nin direnişlerle, bedellerle örülü mücadele tarihini bilenler bilir. Erkek egemen zihniyetin hiçbir saldırısı ve baskısı karşısında geri adım atmamış, toplumun tüm damarlarına yayılarak büyüyen bir mücadelenin öncü gücüdür.”