Kandıra Cezaevi önünde buluştular: Hasta tutsaklara işkence yapılıyor

HDP Kadın Meclisi, cezaevlerindeki işkenceye Kandıra Cezaevi önünde dikkat çekti. Eylemde, "Kürt kadınlara özel politika uygulanıyor. Hasta tutsaklar işkence altında" denildi.

HDP Kadın Meclisi, cezaevlerindeki hak ihlalleri ile Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek üzere Kandıra Cezaevi önünde açıklama gerçekleştirdi. Eyleme Parti Sözcüsü Ebru Günay, milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Dilşat Canbaz, Kadın Koordinasyonu üyeleri, İstanbul İl Kadın Meclisi, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ile bileşen partilerinin eşbaşkanları ve çok sayıda kadın katıldı.

'KÜRT KADINLARA ÖZEL POLİTİKA UYGULANIYOR'

HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, "Türkiye’de uzun yıllara dayalı demokratik siyaset alanında mücadele yürüten kadınlara ve özellikle Kürt kadınlara yönelik devletin özel cezalandırma politikaları uygulanıyor. Şu an arkamızda bulunan Kandıra Cezaevi’nin ne yazık ki yakınına yaklaşamadık. Bu sefer de yine Kandıra Cezaevi’nin önüne gitme isteğimiz engellendi. Cezaevlerinin kapıları, cezaevindeki arkadaşlarımızın yoldaşlarına ve dostlarına yasaklanmış durumda. Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta tutsaklar serbest bırakılmalı" dedi.

'GARİBE GEZER KATLEDİLDİ'

Ebru Günay da "8 Mart’ı büyük bir coşkuyla karşılayacağımız bu günlerde bugün özellikle Kandıra Cezaevi önündeyiz. Çünkü Kandıra Cezaevi, kadın siyasi mahpusların yaşadıkları sorunlarla, kadın tutsakların kadın olmaktan kaynaklı yaşadıkları sorunlarla gündeme geldi. Garibe Gezer’in bu cezaevinde ihmalkarlıktan, devlet şiddetinden ve tacizinden ölüme giden sürecine tüm Türkiye tanıklık etti. Garibe Gezer bu cezaevinde katledildi. Tıpkı dışarıda katledilen kadın yoldaşları gibi sesi ve çığlığı bu iktidar tarafından duyulmadı, gerekli tedbirler alınmadı, failler cezalandırılmadı. İktidar, Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimi Garibe Gezer’in tek başına bir hücrede ölüme giden sürecine göz yumdu. Garibe Gezer’in ölümü bir kadın cinayetiydi ve failler hesap verinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

Günay, şunları da söyledi:"Kandıra Cezaevi’nin bir diğer özelliği, Sevgili Aysel Tuğluk’un kaldığı bir cezaevi olmasıdır. Aysel Tuğluk ile birlikte kadın siyasetçi yoldaşlarımızın, kadın mücadelesine emeği geçmiş yol arkadaşlarımızın kaldığı bir cezaevidir. Onlar şu anda içeride belki sesimizi duyamıyorlar ama çok biliyoruz ki bizi hissediyorlar, biliyorlar. Biz buradan bir kez daha Sevgili Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, Aysel Tuğluk ve birlikte kaldıkları bütün kadın arkadaşlarımızı selamlıyoruz.
ATK’nın düşman hukuku izlediğini Aysel Tuğluk için hazırladığı raporda gördük. Biz kadınlar bunu kabul etmedik, etmeyeceğiz."

'İKTİDAR HASTA MAHPUSLARA İŞKENCE YAPIYOR'

Günay, şunları da dile getirdi:

"Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kötü muamele her geçen gün artıyor. Özellikle hasta tutsaklara yönelik düşman politikası her geçen gün artıyor. Bakın sadece son 3 ayda 10’u aşkın hasta mahpus Türkiye cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Büyük bölümü tekli hücrelerde kalıyordu. Hepsinin ölümünde ciddi şaibeler ve şüpheler vardı; ailelerin, demokratik kamuoyunun ve bizlerin ikna olmadığı ölümler oldu. Hepsi neredeyse tahliyelerine bir yıldan az zaman kalırken hayatlarını kaybetti. Bu, aslında düşman hukukunun açık göstergesidir. İşkenceyi kaldırdığıyla övünen, faili meçhul cinayetlerden hesap sormakla övünen iktidar, 90’ların faili meçhullerini şimdi cezaevlerinde gerçekleştiriyor. İşkence ve kötü muameleyi artık cezaevinde gizlemeden hasta mahpuslar üzerinde gerçekleştiriyor. Bizler kabul etmiyoruz. Erkek egemen sisteme ve erkek-devlet şiddetine karşı her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bugün buraya yol arkadaşlarımızın sesine ses katmak için geldik. Onların dışarıya haykırdığı Garibe’nin çığlığı olmak için, Aysel Tuğluk’un sesi olmak için geldik. Gültan Kışanak’ın bize seslenirken yaptığı “içeriye göz kulak olun, el verin içeriye” çağrısına yanıt vermek ve bunu ifade etmek için buraya geldik. Ben buradan bir kez daha şunu söylüyorum. Onlar içeride, bizler dışarıda direneceğiz. Hep birlikte değiştireceğiz. Çünkü şimdi kadın zamanı, şimdi dayanışma zamanı, şimdi kadın özgürlük zamanıdır. Biz kadınlar için sınırlar, duvarlar ve cezaevleri anlamsız. Bizim için her yer erkek devlet şiddetine karşı direnme ve mücadele etme alanıdır. Bugün arkadaşlarımız içeride ve onlara yakın bir yerden sesimizi yükseltiyoruz ve yükseltmeye devam edeceğiz. Sesimizi arkadaşlarımıza duyuyoruz. Sevgili Figen’e, Aysel’e, Edibe’ye, Nurhayat’a, Sebahat’e, Gültan’a ve bütün arkadaşlarımıza sesimizi duyuruyoruz, selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Şimdiden 8 Mart'larını kutluyoruz. Jin Jîyan Azadî diyoruz."