PAJK: İşgale karşı zaman kaybetmeden tutum alalım!

Türk devletinin KDP’nin katılımı ile Medya Savunma Alanları, Şengal ve Rojava’ya eş zamanlı saldırılarının teslimiyeti kabul etmeyen Kürtlere karşı bir savaş olduğunu belirten PAJK, herkesi faşist işgalciliğe karşı zaman kaybetmeden tutum almaya çağırdı.

Yazılı bir açıklama yapan Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi (PAJK) Koordinasyonu, Türk devletinin 17 Nisan’da başlattığı yeni saldırıların “kapsamlı bir tasfiye konsepti” olduğunu belirterek, “Bu Kürt halkının varlık ve özgürlük savaşıdır” dedi.

PAJK’ın açıklaması şöyle:

“Üçüncü dünya savaşının boyutlandığı bir süreçte Kürdistan üzerinde kirli pazarlıklar ve çıkar hesapları yapılmaktadır. Geçmiş yüz yılda olduğu gibi günümüzde de Kürtler ve yarattıkları değerler tasfiye edilmek istenmektedir. Bölge halkları ve kadınları öz yönetim temelinde kendini var eden Kürtlük yerine, her an kendi değerlerine, toprağına ihanet edecek ve düşmanının hizmetinde olacak Kürtlük ile bu yüz yılda da halkımız soykırım kıskacına alınarak statüsüz bırakılmak istenmektedir. Hegemon güçlerin onayı, KDP’nin ihaneti ile AKP-MHP faşist zihniyetinin topyekün saldırıları bu amaçla gelişmektedir. Bu saldırılarla uluslararası, bölgesel ve işbirlikçi Kürtlerin de içinde yer aldığı kapsamlı bir tasfiye konseptidir. 

TC faşizminin uluslararası güçlerin doğrudan desteği ile geliştirdiği saldırılar, Özgürlük devrimimizin Ortadoğu geneline yayılmasını ve dünyada etki yapmasını engellemek ve boğdurulmak amacını taşımaktadır. Böylelikle yüz yıldır halkımıza dayatılan imha ve soykırım siyaseti başarıya götürülmek istenmektedir.

Yüz yıllarca Kürtlerin statüsüz bırakılması, Kürdistan’ın işgal ve talan edilmesi hegemon güçlerin eliyle gerçekleştiği gibi, bu günde Kürt düşmanı faşist TC’nin soykırım saldırıları da aynı güçlerin bizzat desteği ile yürütülmektedir. Dört parça Kürdistan’da, Mahmur ve Şengal’de aralıksız sürdürdüğü işgal saldırılarını 17 Nisan’da KDP’nin katılımıyla Medya Savunma Alanlarına, Şengal’e ve Rojava’ya yönelik eş zamanlı geliştirilmesi bunu göstermektedir.

TC faşizminin soykırım saldırıları sadece özgürlük hareketi ve gerillasına karşı değildir. Özgür düşünen ve teslimiyeti kabul etmeyen bütün Kürtlere karşı yürütülen bir savaştır. Dolayısıyla bu Kürt halkının varlık ve özgürlük savaşıdır. Bu nedenle TC faşizmine, KDP’nin ihanetine ve hegemon güçlerin kirli pazarlıklarına karşı tüm Kürtler ve kadınlar, bulundukları her alanda özgürlük gerillasının öncülüğünü yaptığı direnişe katılmayı yurtseverliğin en temel görevi olarak görmeli ve mücadeleyi yükseltmelidir.

Özgürlük mücadelemiz Kürt halkı açısından olduğu kadar, kadınlar için, bölge ve dünya halkları için de büyük özgürlük değerleri yarattı. Şimdi bu değerler tasfiye edilmek istenmektedir. Tüm bu değerlerin bileşkesi olan Önder Apo’ya karşı ağır tecrit uygulanmakta, özgürlük tutsaklarına katliam dayatılmakta, siyasi soykırım operasyonlarıyla halkımız teslim alınmak istenmekte ve bütün değerlerimize saldırmaktadır. Kürdistan Özgürlük gerillaları bu değerleri korumak ve halklara mal etmek için tarihi bir direniş içindedir. Kürtler, kadınlar ve özgürlükten yana olan tüm kesimlerin, TC faşizmine ve KDP ihanetine karşı görkemli gerilla direnişi ile omuz omuza, soykırım ve ihanet siyasetine karşı, öz gücüyle, onuruyla direnen ve savaşan halk gerçekliği ile cevap olunmalıdır. Kürdistan halkı, tüm kadınlar ve özgürlükten yana olan her kesin, en zor şartlarda teslimiyet, ihanet ve işgale geçit vermeyen yiğit evlatlarının destansı direnişine katılmayı tarihsel bir görev olarak görmelidir.

İşgale ve ihanete karşı Beritan çizgisinde yıl boyunca Zendura, Mamreşo, Grê Sor, Werxelê de fedaice direnen ve düşmana geçit vermeyen Kürdistan özgürlük gerillasının Zap, Metina ve Avaşin’de devam eden direnişi özgür Kürdün nasıl tavır alması gerektiğine yönelik açık bir çağırıdır. Her kes bulunduğu her yerde amasız, fakatsız dayatılan soykırıma karşı aynı ruhla gerilla direnişine katılmalı ve büyütmelidir. 

Özgürlük hareketinin ve halkımızın tüm çağrı ve sağduyulu yaklaşımlarına rağmen, halkımızın büyük mücadeleler sonucu kazandığı değerleri ve Kürdistan toprağını işgalci T.C. faşizmine peşkeş çeken KDP’nin ihanetine karşı da tüm Kürdistan halkı net tutum almalıdır. Kürtleri katleden, Kürdistanı işgal ve talan eden, Kürtlerin varlığına ve hiçbir değerine tahammül etmeyen bir düşmana kucak açmak ihanette sınır tanımamaktır. Kürt soykırımına alet ve ortak olmaktır. Bu tutumu tarih affetmeyeceği gibi Kürdüm diyen hiç kimsenin de kabul etmemesi ve af etmemesi gerekiyor.

Halk ve hareket olarak tarihi bir süreçten geçiyoruz. Böylesi tarihi süreçlere damgasını vuran her zaman direnen halklar ve kadınlar olmuştur.  AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratmak, sömürgeci-soykırımcı TC’yi yıkıma götürmek, Özgür Kürdistan ve demokratik Ortadoğu’yu sağlayacak mücadeleyi seferberlik ruhuyla yükseltmenin zamanıdır. Kürdistan’ın dört parçasında ve yurt dışında bulunan bütün halkımız ve kadınlar zaman kaybetmeden, 8 Mart ve Newroz’da açığa çıkan direniş tavrıyla tarihsel sonuçları olacak bu büyük direnişe katılmalıdır.

Bu temelde, başta Güney Kürdistan halkımız olmak üzere, bütün halkımız, özgürlükten yana olan tüm kesimleri, demokrasi güçlerini, sol, sosyalist, ekolojist, feminist, insan hakları savunucularını bu insanlık dışı faşist işgalciliğe karşı zaman kaybetmeden tutum almaya, T.C. faşizmine ve ihanete karşı tarihi bir ders vermeye çağırıyoruz. Başarı ve zafer direnen gerillanın, halkların ve kadınların olacaktır.”