Pandemi döneminde erkek şiddeti artıyor

Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, pandemi günlerinde kadına yönelik şiddet ve katliamların arttığına dikkat çekti.

Koronavirüsü (Covid-19) salgını Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi olarak ilan edilmesinden sonra tüm dünya ülkelerinde karantina uygulanıyor. Karantinadan dolayı eve kapanan toplumun bir yandan kaygıları artarken bir yandan da agresif ve öfke birikimlerinin dışavurumunun sonucunda kadına yönelik şiddet ve katliamlarda artış yaşanıyor.

Kadın hakları savunucuları ve kurumlarının açıkladığı rakamlara göre, 2019 yılının Mart ayında bin 804 aile içi şiddet olayı yaşanırken, bu yıl aynı ayda olay sayısı 2 bin 493'e yükseldi. Yine Amed Barosu'nun açıkladığı lokal verilere göre, normal şartlarda barolarının kadın hakları merkezine şiddete maruz kalan kadınların başvuru sayısı 2 iken, 'Evde kal' çağrısından sonra bu sayısının 4'e yükseldiği belirtildi. Bu veriler, şiddete uğrayan kadınların direkt yaptıkları başvurulardan kayıtlara geçmiş verilerdir. Bir de eşlerinin evde olmalarından dolayı başvuru yapmayan kadınlar da var.

Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, ANF'nin sorularını yanıtlayarak karantina günlerinde kadına yönelik ve şiddet katliamların arttığına dikkat çekti.

Pandemi ile zorunlu eve kapanmanın hem bireysel hem de toplumsal sağlığı korumak açısından bir yükümlülük olduğunu belirten Kaya, son süreçteki ev ortamının birçok kadın için güvenli olmayan, şiddet görülen, emeklerinin sömürüldüğü ve hiçleştirildiği bir alanı olarak tanımladı. Ev ortamının toplumsal izolasyon ile birleşince daha büyük bir soruna dönüştüğünü vurgulayan Kaya, şiddet uygulayan erkeklerin, uyguladığı şiddeti görünmez kılmak için, normal zamanlarda en çok uyguladıkları yöntemlerden biri de kadınları sosyal alanlardan koparmak olduğunu kaydetti.

EVDE OLMA HALİ VE ARTAN ŞİDDET

“Bu virüs salgını yalnızlaştırma ve eve kapatma halini erkeklere kendiliğinden sunmuş olacak” diyen Kaya şöyle konuştu: “Bu da şiddetin hem artmasına hem de görünmez bir hal almasına sebep olacaktır. Tabi ki tüm erkekler şiddet uygulayacak demiyorum, ancak şiddet uygulamaya yatkın erkekler için uygun bir zemin oluşacak. Yanı sıra erkekler için evde olma hali 'can sıkıcı' olacağından daha stresli ve agresif olmaya yatkın bir hale gelip bunu da kadına yönelteceklerdir. Bu zorunlu sosyal tecrit halinin yaratacağı başka önemli bir sorun da kadınların işlerini kaybetme tehlikesi ile ve daha çok yoksullukla karşı karşıya getirilmesi riskidir. Bu da yine şiddet gören birçok kadın için destek istemeyi, şiddet gördüğü halde yaşadığı kişiyi terk etmeyi veya hukuki yollara başvurmasını zorlaştıracaktır."

EV İÇİ EMEĞİN ARTMASI

Kadınların ücretli ve güvenceli izinle pandemi günlerinde çalışmamasının sağlanması gerektiğinin altını çizen Kaya, "Kamu ve özel sektöre sunulacak desteklerle derhal hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca biz toplum olarak kalabalık ailelerde yaşıyoruz. Yaşlısı, genci ailedeki erkek bireylerin de evde olması demek kadın açısından daha çok ev içi emek, daha çok hizmet ve bakım emeği demek. Bu durumla baş etmenin yolu da erkeklerin virüse karşı gösterdikleri farkındalığı, aynı oranda kadına karşı göstererek, evde yapılan işlerin kadının tek başına sorumluluğu olmadığını anlamaları ve destek olmalarıdır" diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI

Pandemi öncesine bakıldığında zaten var olan mevcut sistemin hiçbir kurumsal yapısının kadını ev içi şiddetten koruyamadığını hatırlatan Kaya, şöyle devam etti: "İktidarın temsilcilerinin ve kurumlarının söylem ve eylemleri ile şiddeti yapısal olarak her gün yeniden ürettiklerini biliyoruz, yaşıyoruz. Tüm kadın örgütleri hep birlikte İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı etkin bir şekilde uygulanması, bunu da adli ve idari mekanizmalarda çalışan personeline zorunlu kılması gerektiğini ifade ediyoruz. Geldiğimiz noktada pandemi ile tüm dünyada Birleşmiş Milletler'den, dünya devletlerine, hükümetler ekstra önlemler ve yasal düzenlemeler yaparken ilave bütçelerle kadına yönelik şiddeti azaltacak önlemler alırken bizde tam tersi bir şekilde, zaten işlemeyen mekanizmalar pandemi gerekçesiyle kapatıldılar veya işlevsiz durumdalar.

Elbette ki tüm bu pervasızlık ve kadını her türlü ölüm riski ile karşı karşıya bırakan bu uygulamalar erkeği güçlendiren, cesaretlendiren bir duruma dönüşüyor. Nasılsa uyguladığı şiddetin yanına kar kalacağı düşüncesi ile çok daha rahat bir şekilde şiddet uygulayabiliyor. Hal böyleyken Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kadınların en önemli güvencesi olan 6284 sayılı kanunu neredeyse askıya alan bir karar verdi ve şiddet uygulayanın sağlığını gerekçe yaparak, evden uzaklaştırılmasını zorlaştırdı."

PANDEMİ İKTİDARA FIRSAT SUNDU

Pandemi günlerinin siyasi iktidar açısından bir fırsatçılığa dönüştürüldüğünü ifade eden Kaya, "İnfaz düzenlemesinin, cinsel suçlar ile kadın ve çocuğa yönelik işlenen suçlarda getirdiği ceza indirimi veya infaz süresinin düşürülmesini yasalaşması, yine süreç içerisinde ve sonrasında da şiddeti artıracak ve halihazırda toplumda var olmayan adalete güvenini iyice sarsacaktır. Diğer tüm TMK mağdurlarını, mesleki faaliyette bulunan siyasetçiyi, gazeteciyi ve sadece sosyal medya paylaşımında bulunmuş bir bireyi, hak savunucusunu yani toplumun tüm muhaliflerini kapsam dışında bırakması kabul edilemez. Bu düzenleme her açıdan sakatlık taşımaktadır; bu bir infaz düzenlemesi olmaktan çıkmış, eşitlik ilkesini ve uluslararası hukukun çiğnendiği bir yandaş affına dönüşmüştür. Hem kadın ve çocuğa dönük işlenen suçlarda artışa neden olacak hem de erken yaşta evliliğin önünü açacaktır.

ÇOCUKLU KADINLAR SERBEST BIRAKILMALILAR

Tüm kadın örgütleri ile bu düzenlemenin derhal geri çekilmesini; çocuk ve kadına yönelik işlenen suçların kapsam dışı bırakılarak bu kişilerin sağlıklarına dönük tedbirlerin cezaevi koşullarında artırılmasını, kadın ve çocukların can güvenliklerinin öncelikli olarak düşünülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Eşitlik ilkesi ve yaşam hakkının devlet güvencesinde korunması ilkeleri doğrultusunda cezaevlerindeki hasta ve yaşlı mahkumlar ile hamile ve çocuklu kadınlar ayrım gözetilmeksizin devlete karşı suç işlediği iddia edilenler, serbest bırakılacak şekilde düzenleme yenilenmelidir" şeklinde konuştu.

KADIN DESTEK HATLARI İŞLEVSİZ

Rosa Kadın Derneği olarak bu süreçte şiddet gören kadınlara desteklerinin sürdüreceklerini sosyal medya hesaplarından ve basın yolu ile duyurdukları bilgisini veren Kaya şunları söyledi: "Ancak şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu süreçte adli ve idari makamlar, kadının uğradığı şiddeti ikincil görebilir. Çünkü normal zamanlarda bile kadını ikna ederek tekrar eve gönderen, 6284 sayılı yasadan bihaber kolluk görevlileri vardı. Bu nedenle de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, hızlıca bir genelge göndermeli, tüm ilgili kurumların 6284 ve İstanbul Sözleşmesi hükümlerine uygun bir şekilde hareket etmelerini zorunlu kılmalıdır. Adli ve idari makamlar şiddet gören kadını öncelemeli ve yasaya uygun bir şekilde tedbir ve koruma kararlarını aldırmalıdır. İkinci önemli husus ise tüm acil hatların ve sığınma evlerinin çalışmıyor olması. Amed'de belediyelere bağlı olan iki sığınma evi de şu günlerde başvuru almıyorlar. Aile Bakanlığı'na bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'leri (ŞÖNİM) de virüs tehdidi gerekçesi ile bireysel başvuru almıyorlar."

GÖNÜLLÜ PSİKOLOG EKİBİ

Süreç içerisinde daha etkin ve işlevsel çalışması gereken tüm kurumlar ve araçların pasifleştiğini söyleyen Kaya "183, 155, KADES (Kadın Destek Uygulaması) gibi acil durum hatları çalışmıyor. Tüm bu yanlış uygulamalar kadınları seçeneksiz bırakmak ve ölüme terk etmektir. Çünkü sağlıklı kalabilmek gibi bir gerekçe ile kadının şiddet ve yaşam hakkı tehdidi içerisinde bir evde kalmasının önlenmesi şarttır. Rosa Kadın Derneği olarak mobil telefon, sosyal medya hesaplarımız ve web sitemizden dayanışmamızı ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Yaşadığımız bu sosyal tecridin ne kadar süreceği veya nereye evrileceği maalesef bilinmemektedir. Salgın sürecinde kadınları bilgilendirme ve korumanın yanı sıra bu sürecin yaratacağı sonuçlar konusunda da bilgilendirmeler yapacağız. Öncülüğünü yaptığımız çalışmalardan biri 'Psikolojik Destek Ekibi'.

Ekip gönüllü psikologlardan oluşuyor. Bu ekip, gönüllü çalışma yürütecek ve kadınların ihtiyaç duyması halinde çevrimiçi dayanışma sağlayacak bir ekip. Hukuk komisyonumuz da hukuki bilgilendirme ve diğer acil tedbirlerin alınması konusunda gerekli desteği sağlıyor. Biz kadınlar olarak ayrıca hem hastalıkla gelişen toplumsal sorunların hem de kadına yönelik şiddet meselesinin kadın mücadelesi ve dayanışması ile aşılacağına inanıyoruz. Bu süreçte de kadın dayanışmasını ve gücünü büyüteceğimizi ifade etmek isterim. Şiddet gören tüm kadınlara çağrımız; hastalık, yoksulluk veya başka hiçbir gerekçe ile susmamaları, Rosa Kadın Derneği'ne veya diğer adli ve idari mekanizmalara başvurmalarıdır."

DERNEK ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR

Son olarak bahsettiği tüm aksaklıklar ve çalışmayan mekanizmaların, yanlış uygulamaların giderilmesi için ortak imza kampanyaları ve sosyal medya üzerinden hashtag çalışmaları yaptıklarını ileten Kaya, "Bir yandan eve kapanma hali çevrimiçi hatlar ve programlar üzerinden Türkiye'de ve dünyadaki tüm kadınlar-kadın örgütleri ile dayanışmamızı artırdı, hızlandırdı. Yine ortak aldığımız kararlar doğrultusunda ev içi şiddeti önleyici mekanizmalar yaratmak ve infaz düzenlemesi karşısında yaptığımız eylemler dışında kadın emeğinin sömürülmesi karşısında başlatılmış olan 'Mor Pazartesi' eylemlerimiz de sürecek. Kadın dayanışmasının gücüne ve kadın örgütlenmesine olan inancımızla Türkiye ve dünya kadın örgütleri ile ortak ruh ve eşgüdümlü olarak çalışmalarımızı büyüteceğiz."