Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

TJK-E: Pandemi sürecinde kadına ve çocuklara yönelik şiddet arttı

Koronavirüs pandemisinden kaynaklı olarak dünya nüfusunun büyük bir bölümünün yaşam alanının evlerle sınırlandırılması ile kadın ve çocuklara yönelik şiddetin yoğunlaştığına dikkat çeken TJK-E, bu duruma karşı harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.

Yazılı bir açıklama yapan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), “Kapitalist sistemin cinsiyetçi ideolojisi ile başta kadınları hedef alarak bitirmeye çalıştığı ‘toplumsallık’ bugün pandemi korkusu ile farklı bir karaktere büründürülmeye çalışılmaktadır. Neyle karşı karşıya kaldığını bilmeyen toplumda bir panik havası yaratılmıştır” dedi.

TJK-E açıklamasında şunları belirtti: “İçinden geçtiğimiz kaotik sürecin yaratıcısı olan ve ataerkil sistemden beslenen kapitalist modernitenin doğada yarattığı tahribat ile ürettiği ve yayılmasına göz yumduğu Covid-19 ile bütün insanlık büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Henüz nerden ve nasıl geldiği anlaşılamayan bu pandemi krizinde Avrupa ülkeleri başta olmak üzere kapitalist modernitenin sistemini üzerine inşa ettiği ulus devletlerin sağlık, ekonomi, eğitim, vb. politikaları çökmüştür. Bilimin ve ileri teknolojinin bu denli geliştiği bir süreçte virüsün nasıl yayıldığı ile ilgili henüz net bir bilgi bulunmamakla birlikte her gün farklı komplo teorileri üretilerek toplum korumasız ve korku cenderesinde bırakılmaktadır.

Kapitalist sistemin cinsiyetçi ideolojisi ile başta kadınları hedef alarak bitirmeye çalıştığı ‘toplumsallık’ bugün pandemi korkusu ile farklı bir karaktere büründürülmeye çalışılmaktadır. Neyle karşı karşıya kaldığını bilmeyen toplumda bir panik havası yaratılmıştır. Yaratılan korku ve panik havası ile virüsün, dolayısıyla tehlikenin nerden geldiğini bilmeme durumu, bireyin ilişkide bulunduğu herkesi kendisi için bir tehlike olarak görmesine neden olmuştur. Bu durum toplumsal olarak başlı başına bir travmaya neden olmakta ve toplumu ‘gönüllü izole yaşama’ mahkum hale getirmiştir.  

DAYANIŞMA VE PAYLAŞMANIN OLDUĞU EVLERDE YAŞAM OLUR…

Kendimizi ve başkalarını korumak için evde kalmak, fiziksel mesafeye dikkat etmek ve hijyenik bir yaşam bizi pandemiden koruyacak temel esaslar olarak tanımlanmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki toplumsallığın en temel yaşam biçimi onun komünaliteyi sağlayan, sosyal, dayanışma ruhu yüklü ve paylaşımcı bir sistem olmasıdır. Evet kendimizi ve çevremizi korumak temel ilkemiz olmakla beraber insani değerleri unutmamak ve unutturmamak da çok önemlidir. Sorunlarımızın ortak olduğu gibi çözümlerimizin de kolektif ruh ve düşünce ile ortaklaştırılması gerektiğini bilinciyle hareket etmemiz hayatidir.

KADINLAR VE ÇOCUKLAR BÜYÜK BİR RİSK İÇİNDE

Kadına ev içinde uygulanan şiddet hiç sona ermeyen bir dünya savaşıdır. Kadına karşı sürdürülen bu sürekli dünya savaşının yoğunluğu bazı süreçlerde (savaş, göç, açlık vb.) daha da artmaktadır. Her kaotik süreçte olduğu gibi bu pandemi krizi de kadınlar ve çocuklar için çok daha büyük riskleri içinde barındırmaktadır. Birleşmiş Milletler ve resmi pek çok kurumun bu süreçte yaptığı birçok araştırma kadın ve çocuklara yönelik şiddetin büyük bir artış gösterdiğini gözler önüne sermektedir. Aynı araştırmalar kadınların %90’ının kendilerine yakın olan erkekler tarafından katledildiğini ortaya çıkarmaktadır.

Kadınlar bir yandan nerden ve nasıl geldiği bilinmeyen bu virüse karşı kendilerini ve ailelerini koruma kaygısını yaşarken, öte yandan görünen ve yanı başından gelen şiddetle de karşı karşıya bırakılmaktadır. Devletin mikro modeli olan klasik aile modelinde kadın ve çocuklar için şiddeti üreten, şiddeti haklı ve meşru gören zihniyet yapılanması mevcuttur. Şiddete uğrayan kadını korumak için kadın sığınma evleri vb. kurumlar geliştirilmiş olsa da bu şiddetle karşı karşıya kalan kadın için bilinmeyen, görülmeyen ve herkesten saklanmak zorunda olduğu bir sürecin başlangıcıdır. Ve maalesef bu yeni başlangıç da çoğu zaman ekonomik ve psikolojik şiddetin önüne geçememektedir.

Oysa ortak yaşanan evde şiddete uğrayan değil de şiddet uygulayan kişinin evden çıkarılması ve gözetim altında tutularak rehabilitasyon sürecinden geçirilmesi gerekir. Bu şekilde hem şiddetin yarattığı anlayışlardan korunma hem de erkeğin kadına tekrar zarar vermesini bir nebze de olsa önleme mümkün olabilecektir. Sorun yaratan ve şiddet uygulayan erkek olduğu halde evden kadını çıkarmak erkeğe daha fazla şiddet alanı açmakla birlikte çocukları da aynı ortamda yaşamaya zorunlu bırakmaktadır.

PARLAMENTOLAR HAREKETE GEÇMELİ

Özellikle kadına ve çocuklara yönelik şiddetin ve sorunların arttığı bu pandemi sürecinde bütün parlamentolar harekete geçmeli, bütün resmi kurumlar başta olmak üzere kadın hareketleri ve örgütleri tutum belirlemelidir. Şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılması ve cezai işlemlerin bürokratik sürece takılmadan hızla sonuçlanması için çalışmaların yapılması ve kararların alınması hayati derecede önemli olmaktadır.

Aile içerisinde yaşayan tüm üyelerin yaşına ve cinsiyetine bakılmaksızın eşit irade ve katılım hakkı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.  

Kendimizi pandemiden korumak ve arındırmak kadar toplumsal cinsiyet rollerinin öğretilerinden arındırmak, anlamak, dinlemek de önemlidir. Zorunlu evde kalışların olduğu bu dönemde özellikle aile ortamlarında kadının iradesinin tanınması, özgür eş yaşam ilkelerini zihniyetimizde, düşünce ve duygularımızda en önemlisi de davranışlarımızda yaşamsallaştırılması hayati derecede önem arz etmektedir. Yine her çocuğa özel olduğu hissettirilerek, onun irade ve düşüncesinin de esas alındığı gösterilmelidir.

Ailelerimizde klasik toplumsal ve cinsiyetçi öğretiler aşılarak ortak yaşam esas alınmalıdır. Klasik devlet modelinin aile yapılanmasından çıkarak tüketen değil, her bireyin özgür iradesiyle katıldığı, rengi, kimliği ve düşüncesi ile varlık gösterdiği, kendine alan yarattığı ve ürettiği demokratik aile sistemini geliştirmek önemlidir. Bu pandemi sürecinde de erkek egemen ve feodal şiddetin 5 bin yıllık virüsüne karşı mücadeleyi yükseltmek temel insani bir görev ve zorunluluk olmaktadır. Hiçbir kırım, savaş, yokluk politikası kadınları mücadelelerinden alıkoymadı. Kadınlar her zaman mücadele araçlarını yeniden yarattılar. Bu pandemi döneminde de yaratmaktalar.

Pandemiye karşı fiziksel mesafe ile kendini koru; sosyal ilişkileri geliştirip derinleştirerek insani değerlerden ve toplumdan kopuşu yaşama! 

Yaşanan kaos ve korkunun bedeli olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet uygulama! 

Kadının ev içi emeğini küçümseme ve paylaşımı ev içerisinde başlat 

Ev içerisinde kadına yönelik her türlü yaklaşımı çocukların örnek aldığını ve uygulamaya geçtiğini unutma! 

Ev içerisinde iş paylaşımını çocuklar ile ilgilenmeyi esas al ve yaparken de kadına destek olarak görme! 

Yaşam; eşit katılım, emek, dayanışma, paylaşım ve üretimle tamamlanır. Yaşamı eksilten taraf olma! 

TJK-E olarak bu süreçte ülkeler ve alanlar düzeyinde birçok komiteler kurulmuş, hem bu sürecin en sağlıklı şekilde sürdürülmesi, hem de kadın ve çocukların bu süreçten yasayabileceği sorunlara çözüm geliştirme noktasında çeşitli faaliyetlerimiz devam etmektedir.

Çocuklara yönelik alternatif pedagojik çalışmalar, aile içi şiddetin aşılması ve şiddete uğrayan, kamplarda kalan kadınlara yönelik hukuki, bürokratik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri yapılarak sorunlara cevap olmak alternatif yaşamın ve inşa çalışmalarının olmazsa olmazlarıdır.” 

İletişim için sosyal medya hesaplarımız aşağıdadır:

Facebook: Tjk-e Sosyal Komite

Twitter :Tjk-e Sosyal Komite @Tkomite

Instagram:tjkesosyal