TJK-E: Paris'in intikamını kadın devrimi ile alacağız!

Paris'teki katliama dikkat çeken TJK-E, "Paris'in intikamını kadın devrimi ile alacağız" diyerek, katilin Türk devleti olduğunu belirtti.

Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Kürt kadın hareketi bir kez daha Paris’te bir terör saldırısının hedefi oldu. Bu saldırı geçtiğimiz Cuma 23 Aralık, öğlen saatlerine doğru, 2013’de katledilen üç kadın arkadaşın (Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan) anma haftasının hazırlıklarının yapıldığı sırada gerçekleşti.  69 yaşında bir tetikçi Enghein Sokağı N16’da bulunan Fransa’da Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F) yönüne ateş açtıktan sonra, karşısında bulunan, Kürt restoranına ve ardından sokağın aşağısında bulunan bir Kürt berberine saldırdı" denildi.
Açıklamada şunlar da belirtildi:

"Büyük bir kıyımdan dönülmüş olsa da, bu saldırıda 3  kişi ağır yaralandı ve, büyük bir acıyla Kürt Kadın Hareketinin Fransa’daki temsilcisi Evîn Goyi (Emîne Kara), sanatçı Mîr Perwer (Mehmet Şîrîn Aydın) ve Abdurrahman Kızıl’ın şehit düştü. Ardından basın ve kamuoyuna da yansıdığı gibi tetikçi, adli suçlar kapsamında, 'ırkçı duygularla cinayet' suçlaması ile tutuklandı. Kurdistani tüm kurumlar ve Kürt Kadın hareketi olarak, söz konusu saldırının 'terör saldırısı' olarak değerlendirilip, bu katliamın emrini verenlerin açığa çıkartılması için bir çaba içerisindeyken 10 yıl sonra yeniden  Fransız adaletinin Kürtler karşısındaki duvarına çarptık.

'KATLİAM SAPTIRILAMAZ, KATİL TÜRK DEVLETİDİR'

10 yıl önce tıpkı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez yoldaşlarımızın katledildiği gibi  bir siyasi kadın kırımı ile karşı karşıyayız. Bizler tam da 'On yıllık utanca son ver, devlet sırrını kaldır' şiarı ile Paris katliamını aydınlatmadığınız ve adaleti sağlamadığınız sürece yeni katliamlara zemin olacaksınız, dediğimiz günlerde bize bugün 'katil ırkçı duygular ile cinayet işledi' diyenlere inanmıyoruz. Çünkü bunu en ağır bedellerle deneyimledik. Bugün Paris katliamının arefesinde yeniden Paris’te bir katliamla karşı karşıya kalıyoruz ve Fransız yargı makamlarının bu işi bulanıklaştırmasına izin vermeyecek ve bu konuda mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki aşikar olanı maskelemek için bakışları saptırmayı hedeflediğini biliyoruz: Faşist Türk Devleti, kadınlara ve özgürlük ve demokrasi için mücadele veren Kürt halkına karşı olan kirli savaşını Paris sokaklarına kadar yürütüyor bunu çok iyi biliyoruz ve biliyorsunuz.  İtirafta bulunur gibi Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 'Tayyip Erdoğan sadece Türkiye’de değil aynı zamanda tüm dünyadaki  teröristleri temizleyecek' diye açıkça malumun ilanını yaptı. Faşist Türk devleti tehdit ve katliamları ile tüm Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) üye ve sempatizanlarını, yani Türkiye’nin ve Orta-Doğu’nun demokratikleşmesi için hareket gücünün  kadınlar olduğu halkların konfederal projesini öne süren Kürt demokratik toplumunu 'terörist' diye nitelendirmekte. Süleyman Soylu, acı bir şekilde, Kurdistan özgürlük hareketinin militan güçleri içerisinde 'çoğunluk' kabul ettiği kadınları hedef alarak suçladığı kinli açıklamalarıyla  ünlüdür.

Türkiye’de zulme uğrayan, mücadele yürüten kadınlar, siyasi sığınmacı olarak Fransa’ya geliyor ancak Fransız yetkilileri bu mültecilerin koruma ve güvenlik sorumluluklarını yerine getirmiyorlar. Hatta, Evîn yoldaşımızın da olduğu gibi, AKP-MHP partilerinin faşist Türk devletinin baskılarına boyun eğilerek, sığınma talepleri reddediliyor. Fransa, Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki siyaset bütün bir halkın savunmasına karşı yapılmaktadır.

Bir kez daha, Kürt kadınlarının kanı, halkımızın sahip çıkılan öncüsünün kanı Paris sokaklarında aktı. Söz veriyoruz ki Kürtlerin kalbinde 'ölümün şehri' olmuş 'aşkın şehri', 'doğrunun ve adaletin şehri' olacak. Ne Türkiye’nin devlet terörizmi önünde ne de Fransız devletinin adli maskaralığı önünde boyun eğmeyeceğiz. Eğer yıllardır talep ettiğimiz üzere, yargı organlarının işlerini yapabilmesi ve 2013 katliamın emir verenlerini (Türkiye istihbaratı- MİT) yargılayabilmesi için,  Fransız otoriteleri İstihbarat servislerinin elindeki  bilgi ve belgeleri 'devlet sırrı'nı kaldırıp dosya hakimi ile paylaşmış olsaydı bugün  bu ikinci katliam çok büyük ihtimalle vuku bulmazdı. Fransa’nın, Tayyip Erdoğan’ın faşist hükümetiyle müttefik siyasetini sürdürmekte ve de MİT’in, toprağında gerçekleştirdiği terör eylemlerinin üstünü kapatmakta yani desteklemekte inadı, bizi bu yeni saldırıya götürdü. Fransız devlet aygıtı bünyesinde Türkiye’nin cezasızlığına son verilmediği  sürece, on yıl önce yaşadığımız gibi bugün tekrarlanan ve yüksek ihtimalle yarın tekrar yaşayacağımızı biliyoruz.

Öfkeliyiz, evet, ancak özellikle, bu katliamlara son vermek ve Fransız kuruluşlarını, gerçek emir verenler yargılanana dek, tüm mücadelemiz kesintisiz sürecektir. Demokrasiye ve kadın özgürlüğüne inanan tüm kamuoyunu, bu haklı ve onurlu davamız için yürüttüğümüz mücadeleye çağırıyoruz. Tıpkı,  Kurdistan dağlarından Suriye ovalarına canını vermiş her kadın gerillanın anısına kadın devrimini yürütmüş öncülerden Evîn yoldaşımız gibi, biz de  mücadelemize devam edecek, mücadelemizi onun anısına yürüteceğiz.
Erdoğan imha savaşını Amed’den Paris’e yürüttü.

İntikamımız kadın devrimi olacaktır!

Dünyada barış için, Kurdistan’da siyasi bir çözüm için ve Fransa’da ve tüm Avrupa’da uluslararası siyasetin derin bir değişimi için, birleşmiş tüm kadınların devrimi."