Uluslararası kadın heyeti Nagihan Akarsel için BM ile görüştü

TJK-E, Jineoloji Akademisi ve Nagihan Akarsel için Adalet İnisiyatifi öncülüğündeki uluslararası bir kadın heyeti, BM Yargısız veya Keyfi İnfazlar Özel Raportörüne bağlı servisle görüşerek Türk devletinin işlediği suçların durdurulmasını istedi.

Nagihan Akarsel’in Süleymaniye’de evinin önünde katledilmesinin birinci yıl dönümünde BM Yargısız veya Keyfi İnfazlar Özel Raportörüne bağlı servis ile bir görüşme gerçekleştirildi.

Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Jineoloji Akademisi ve Nagihan Akarsel için Adalet İnisiyatifi, BM raportörü ile yaptığı görüşmede yüzlerce aktivist, siyasetçi, gazeteci ve yazarın imzaladığı bir mektubu sundu.

Raportör ile görüşen heyette Danielle Mitterand Vakfı Eşbaşkanı ve yardımcı direktörü Agnès Golfier, Brüksel Jineoloji Merkezi Aktivisti Sarah Marcha, İsviçre Kürt Kadın Hareketi (YJK-S) aktivistleri Sultan Şafak ve Özlem Öztürk yer aldı.

Heyet görüşmeden sonra yaptığı açıklamada Nagihan Akarsel’in katledilmesinin üzerinden bir yıl geçtiğini ve şu ana kadar bu faillerden hesap sorulmadığını kaydetti.

Heyet, 51 ülkede 312 kişi ve kadın kuruluşunun imzaladığı mektubu BM Genel Sekreteri António Guterres’e verilmek üzere yetkililere teslim ettiklerini belirtti.

ULUSLARARASI KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP

Nagihan Akarsel İçin Adalet İnisiyatifi uluslararası kamuoyuna yönelik açık mektubunda, Nagihan Akarsel cinayeti ve tüm siyasi cinayetlerin sorumlularının yargılanması ve mahkum edilmesini istedi.

Yüzlerce imzanın olduğu mektup özellikle BM Genel Sekreteri António Guterres, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Irak Başbakanı Mihemed Şîa El Sûdanî’ye gönderilecek.

Mektupta, akademisyen, yazar Kürt kadın gazeteci ve kadın hakları savunucusu Nagihan Akarsel’in bundan bir yıl önce 4 Ekim 2022’de Güney Kurdistan Federal Yönetimine bağlı Süleymaniye şehrinde evinden çıkarken katledildiği hatırlatıldı.

Suikastin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Nagihan Akarsel’in katilinin yargılanmadığı ve siyasi cinayetlerin önünü almak için gereken siyasi, hukuki tedbirler alınmadığı kaydedildi.

İnisiyatif, katil zanlısının Hewlêr’e kaçarken yakalandığını ve İsmail Peker isimli Türkiye vatandaşı olduğunu belirterek, “Türkiye Devleti’nin Irak Konsolosu Ali Rıza Güney’in basına yaptığı açıklama ile katilin MİT tarafından görevlendirildiğini diplomatik bir dille itiraf etmiştir. Fakat şimdiye kadar suçlunun yargılanması, bu cinayetin gerisindeki siyasi güçlerin aydınlatılmasına dair hiçbir hukuki adım atılmadı. Ne Kurdistan Bölgesel Yönetimi ne de Iraklı yetkililer katilin ve onun gerisindeki güçlerin mahkûm edilmesi, bu hukuksuz cinayetin aydınlatılmasına dair bir girişimde bulunmamışlardır” dedi.

Dünyanın dört bir yanından her meslek grubundan 315 kadının imzaladığı mektupta, BM ve ilgili tüm kurumlara acil harekete geçme çağrısında bulunuldu.

Uluslararası kurumları etkili ve acil tedbirler almaya çağıran inisiyatif, Nagihan Akarsel cinayetinin ve tüm siyasi cinayetlerin sorumlularının yargılanması ve mahkum edilmesini; Irak ve Suriye hava sahalarının Türkiye Devleti’nin savaş uçakları ve insansız hava araçlarına kapatılmasını, Türkiye Devleti’ne Kurdistan halklarının yaşadığı Irak, Suriye, İran, Türkiye devlet sınırlarında kalan Kurdistan bölgelerine yönelik hukuksuz saldırılarını, işgal politikasını, kadın ve insan hakları savunucularına dönük sistematik cinayetleri durdurması için baskı yapılmasını, Erdoğan ve AKP hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, kadınlar ve halklara dönük suçlarından dolayı yargılanmasının sağlanmasını talep etti.

BİRÇOK KENTTE BM KURUMLARINA MEKTUP VERİLECEK

Mektup Cenevre’nin yanısıra Beyrut, Qamişlo, Maxmur ve Strasbourg'daki BM kurumlarına teslim edilecek.

Ayrıca 4 Ekim’de yine Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR)- Saha Operasyonları ve Teknik İşbirliği Bölümü, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölümü sorumlusu Gurdip Sangha ile bir görüşme gerçekleştirilecek ve aynı mektup verilecek.

İmzacılardan bazıları şöyle:

Danielle Mitterand vakfı eşbaşkanı ve yardımcı direktörü Agnès Golfier, Plaza de Mayo Annesi Nora Cortiñas, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Afganistan Devrimci Kadınlar Derneği (RAWA), Barselona Belediye Başkanı Ada Colau, Adriana Guzmán Arroyo, İsveç eski milletvekili Amine Kakebaveh, Avustralyalı ekonomist ve sosyolog Ariel Salleh, Guatemala yerli kadın lider ve insan hakları savunucusu Auro Lolita Chavez Ixcaquic, Güney Kurdistanlı yazar akademisyen Choman Herdi, öğretim görevlisi ve sözlü tarih uzmanı Dr. Parwin Noory Arif, İngiliz yazar ve Southall Black Sisters başkanı Rahila Gupta, Arjantinli feminist aktivist Claudia Corel, Uluslararası Kadınlar İttifakı (IWA) adına Coni Ledesma, ABD’li gazeteci Debbie Bookchin, Güney Afrika Gandhi Kalkınma Vakfı başkanı Ela Gandhi, Meksika Marichuy  yerli haklar sözcüsü Maria de Jesus Martinez, İranlı yazar, akademisyen Prof. Shehrzad Mojab.

HEYETİN AÇIK MEKTUBU

Jineoloji Akademisi ve Nagihan Akarsel için Adalet İnisiyatifi öncülüğündeki uluslararası bir kadın heyetinin BM Genel Sekreteri António Guterres, Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Irak Başbakanı Mihemed Şia El Sudani’ye Nagihan Akarsel cinayetini işleyenlerin ve diğer kadın kırımı suçlarının cezasız bırakılması hukuksuzluğunun sona erdirilmesi çağrısını ve taleplerini içeren açık mektubun tamamı şöyle:

“Akademisyen, Kürt kadın gazeteci ve kadın hakları savunucusu Nagihan Akarsel bundan bir yıl önce 4 Ekim 2022’de Irak/Güney Kürdistan Federal Yönetimine bağlı Süleymaniye şehrinde Bahtiyari mahallesindeki evinden çıkarken katledildi. O günden bu güne acımız, adalet arayışımız devam etmektedir. Şimdiye kadar ne Nagihan Akarsel’in katilinin yargılanması ne de siyasi cinayetlerin önünü almak için gereken siyasi, hukuki tedbirler alınmamıştır. Bizler tüm insan hakları savunucularını, gazetecileri, sanatçıları ve Kürdistan’ın dört parçasından ve dünyadan tüm kadın hareketlerini acilen harekete geçmeye çağırıyoruz.

Henüz Nagihan Akarsel’in öldürülmesinin üzerinden bir gün geçmeden, Süleymaniye polisi, geniş bir araştırma sonucunda Hewler ve Koye’deki asayiş güçlerinin de iş birliği ile olaydan hemen birkaç saat sonra Hewler’e kaçmakta olan katili yakalamışlardır.1 Basın yayın organlarından alınan bilgilere göre Nagihan Akarsel’in katili İsmail Peker, Türkiye’nin Ankara şehrinin Mamak ilçesi nüfusuna kayıtlıdır. Bu kişi Türkiye Devleti’nin istihbarat örgütü MİT tarafından bu cinayeti işlemek üzere kiralanmıştır. Olay sonrasında Türkiye Devleti’nin Irak Konsolosu Ali Rıza Güney’in basına yaptığı açıklama2 ile katilin MİT tarafından görevlendirildiği yönündeki tahminler daha da güçlenmiş oldu. Fakat şimdiye kadar suçlunun yargılanması, bu cinayetin gerisindeki siyasi güçlerin aydınlatılmasına dair hiçbir hukuki adım atılmamıştır. Ne Kürdistan Bölgesel Yönetimi ne de Iraklı yetkililer katilin ve onun gerisindeki güçlerin mahkûm edilmesi, bu hukuksuz cinayetin aydınlatılmasına dair bir girişimde bulunmamışlardır.

Nagihan Akarsel, birçok başka kadınla birlikte açılış hazırlıklarını yaptıkları Süleymaniye’de kayıtlı, resmi bir kurum olan Kürt Kadın Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi’ne giderken bu saldırıya uğradı.

Nagihan Akarsel cesur bir yüreğe ve net bir zihne sahip olduğu için hedeflendi.

Nagihan Akarsel özgür varlık sahibi Kürt halkı ve kadınlarını inkar eden zulmün tarihini biliyordu. Bir gazeteci, akademisyen, Kuzey Kürdistan’da yayın yapan Jineoloji dergisinin kurucularındandı. Jineoloji Akademisi’nin birçok projesine öncülük etti. O tüm yaşamını araştırmaya ve hakikati aramaya adadı. Nagihan Akarsel hiçbir zaman zulme, işgale, haksızlığa karşı sessiz kalmadı.

Farklı halklardan ve toplumsal kesimlerden kadınları onurlu ve özgür bir ortak yaşam için bir araya getirdi. Bu nedenle Nagihan Akarsel Türk devletinin zihninde adeta bir dikene dönüştü ve hedef alındı. ‘Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)’ sloganının üç temel ilkesini kişiliğinde ve yaşam duruşunda birleştirdi. Bu slogan, Doğu Kürdistan ve İranlı kadınlar tarafından Jîna Emini’nin İran devlet güçleri tarafından öldürülmesinin ardından başlayan eylemlerle tüm dünyaya yayılmıştı. Nagihan Akarsel’in Türk devletinin taşeron katilleri eliyle öldürülmesi, bu olaydan 18 gün sonra gerçekleşti.

Nagihan Akarsel’in öldürülmesi, Türk devlet güçlerinin 40 yıldır hukuksuz biçimde Kürt kadınlarına dönük sürdürdüğü katliam silsilesinin bir devamı niteliğindedir. Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP)-Tayyip Erdoğan iktidarı döneminde Kürdistan Kadın Özgürlük hareketi öncülerine dönük Türkiye Devleti sınırları içinde ve dışında yasadışı biçimde gerçekleşen öldürme faaliyetleri artmış durumdadır. Bu nedenle 2020 yılının Kasım ayında Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), Erdoğan ve AKP iktidarının kadın kırımı politikalarından dolayı yargılanması için 100 neden- yani kadın cinayetini ‘Diktatörün Yargılanması için 100 Neden’ kampanyası ile gündemleştirdi.3 Bu kampanya kapsamında 235.727 kişi, Erdoğan’ın uluslararası hukuk normları ekseninde yargılanmasını talep etti.

BM Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörü de bu konudaki kaygılarını tekrarlayarak çoğunluğu Kürtler olmak üzere çok sayıda sivil kadının “teröre karşı operasyon” gerekçesi ile Türkiye Devlet’i güçleri tarafından öldürüldüğünü dile getirdi. Aynı zamanda BM yetkilileri Türkiye’ye çağrı yaparak bu suçları gerçekleştirenlere karşı yargılamaların ve caydırıcı cezalandırmaların yapılması için bağımsız uluslararası kuruluşların yardımı ile tarafsız soruşturma mekanizmalarının kurulması çağırısı yaptılar.4 Fakat bunların hiçbiri gerçekleştirilmedi.

Bunun aksine durum giderek ağırlaşmaktadır. 2022 yılından bu yana Kürt kadınlarının hukuksuz bir biçimde öldürülmesi olayları artarak devam etmektedir. Çünkü suçlular ceza almayacaklarının güveni ile hareket etmektedirler. Bu cinayetler uluslararası hukuk kanunları çiğnenmesi anlamına geldiği gibi insansız hava araçları sistematik bir biçimde Suriye, Irak ve İran’daki Kürdistan toprakları üzerinde saldırılar gerçekleştirmekteler. Sadece 2023 yılının Ocak ile Haziran ayları arasında Türkiye Devleti’ne ait insansız hava araçları tarafından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Bölgelerinde 53 kişi katledildi. Bu kadınlar içinde siyasetçi kadınlar ve toplumda öncülük yapan kadınlar yer almaktaydı.5

Aynı zamanda çok açık kanıtlarla Türkiye Devleti’nin 2013 ve 2022 yıllarında Fransa/Paris’te Kürt Kadın Hareketi öncülerini katlettiği ortaya çıkmış durumdadır. Fakat bu suç da şimdiye kadar cezasız kalmıştır. Doğu Kürdistan ve İran’da Jina Emini’nin katledilmesinin ardından başlayan ayaklanmalarda onlarca kadın İran Devleti tarafından infaz edildi ya da işkenceyle katledildi. Bu suçluların hiçbiri de henüz yargılanmış değil.6

Tüm bu örnekler Türkiye Devleti’nin Kürt kadın hakları savunucularına dönük hukuksuzca işlediği sistematik suçları göz önüne sermektedir. İnanıyoruz ki bu suçu işleyenlerden ve onların gerisindeki güçlerden hesap sorulabilirse, diğer katliam ve cinayet mağdurlarının adalet arayışında bu önemli bir adım olacaktır. Siyasi cinayetlerin cezasız kalmasının sona erdirilmesiyle suçlular ve onların ortaklarının aydınlatılmasıyla gelecekte insanlığa karşı işlenecek suçların önü alınmış olacaktır.

Bunun için; BM ve ilgili tüm kurumlara acil harekete geçme çağrısında bulunuyoruz. Nagihan Akarsel için adalet istemimiz aynı zamanda hukuksuz bir biçimde ve farklı yol ve yöntemlerle katledilen kadınlar için adalet istemidir. Ni una menos! (Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!) sözü ile kadınların yaşam ve haklarının korunması için uluslararası kurumlara etkili ve acil tedbirler almaları çağrısında bulunuyoruz.

Alınacak tedbirler arasında şunlar da olmalıdır:

  • Nagihan Akarsel cinayetinin ve tüm siyasi cinayetlerin sorumlularının yargılanması ve mahkum edilmesi,
  • Irak ve Suriye hava sahalarının Türkiye Devleti’nin savaş uçakları ve insansız hava araçlarına kapatılması,
  • Türkiye Devleti’ne Kürdistan halklarının yaşadığı Irak, Suriye, İran, Türkiye devlet sınırlarında kalan Kürdistan bölgelerine yönelik hukuksuz saldırılarını, işgal politikasını, kadın ve insan hakları savunucularına dönük sistematik cinayetleri durdurması için baskı yapılması.
  •  Erdoğan ve AKP hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde savaş suçu, insanlığa karşı işlenmiş suçlar, kadınlar ve halklara dönük suçlarından dolayı yargılanmasının sağlanması.
  • Jîna Emînî ve İran’da özgürlükleri ve hakları için mücadele eden kadınlara dönük öldürme, işkence ve tutuklamalara karşı adaletin sağlanması.

Biz bu açık mektubun imzacıları olarak taleplerimizi kendi talepleriniz olarak görmenizi; adaletin sağlanması ve yeni ölümlerin önünün alınması için acilen adım atılmasını istiyoruz.”