YPJ savaşçısı, Serêkaniyê direnişini anlattı

Serêkaniyê direnişini anlatan YPJ savaşçısı Ronahi Gever, "Yoldaşça, yaşama olan sevgiyle savaştık" dedi. Gever, Serêkaniyê'yi, Girê Spî'yi ve Efrîn'i tekrar alacağız" mesajını verdi.

Serêkaniyê direnişine katılan YPJ savaşçısı Ronahi Gever, "O kadar etkilenmiştim ki, arkadaşların burada bağlılık, yaşama sevgisi ile bir bütün kendilerini adapte etmesi vardı. Gün gelecek, Sêrekaniye'yi, Girê Spî'yi ve Efrîn'i tekrar alacağız" dedi.

'TOPRAK NAMUS, ONURDUR'

Serêkaniyê direnişinin yıl dönümü vesilesiyle konuşan YPJ savaşçısı Ronahi Gever, şunları anlattı:
"Direnişin 6. gününde savaş alanına geçtim. Bir grup arkadaş çemberde kalmıştı. Düşmanın çemberini kırıp şehrin içine girdik. TC ordusu hunharca savaş tekniklerini kullanıyordu. 7’den 70’e, çocuk yaşlı demeden katliamlar yapıyordu. Tekniğine rağmen arkadaşların direnişleri, moral ve coşkuları düşmanı zorluyordu. Savaşın 7. gününde hastane tarafına geçtik çünkü orada yaralılarımız vardı. Düşman hastaneye yine tekniği ile yöneliyor, arkadaşlarımızı katletmek istiyordu. Ona rağmen yaralı arkadaşlar o kadar cesaretliydiler ki moral ve sevinçleri bize güç katıyordu. Birçok arkadaş yaralı olmasına rağmen yerlerinde durmuyor o halde bile savaşıyorlardı. Her ne kadar biz arkadaşlar siz yaralısınız durun dememize rağmen onlar bu saldırılar karşı savaşmalıyız diyorlardı. Gerçekten iradeleri insanda derin etkiler yaratıyordu. Özellikle YPJ savaşçılarının rolü büyüktü. Kadın çizgisinin ruhu ortaya çıkmıştı. Bu ruh herkeste büyük bir etki yaratmıştı, birçok genç ve aile 'biz de sizinle beraber savaşacağız' diyordu. Onlar da anlamıştı; toprak namustur, onurdur. Onların doğup büyüdükleri yerleri, yurtlarıydı.”

'YOLDAŞÇA, YAŞAM SEVGİSİYLE SAVAŞILDI'

"Düşmanın saldırıları hâlâ devam etmektedir. Çünkü düşman Rojava devrimini içine sindiremiyor" diye anlatmaya devam eden Gever, şunları ifade etti:
"Hakikat ve gerçeği hazmedemiyor. TC ordusu halkı göçertmek, topraklarından koparmak istiyor. Her şey gözler önünde, bir sürü insanı sınır kapılarından zorla Türkiye tarafına geçiriyorlar, özelde de genç kızlara el uzatıyorlar. Bütün kirli savaşları ortadadır. Tüm dünya bunu görüyor fakat herhangi bir şey yapılmıyor. Kimse bu tecavüz, katletme, soykırımcı yaklaşımlara karşı bir tavır sahibi olmuyor. Biz var oldukça bunlara karşı duracağız. Özellikle kadınlar olarak her zaman mücadelemizi büyüteceğiz. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Serêkaniyê çembere alınmıştı, bir koridorun açılması gerekiyordu. Bir grup arkadaş bunun için toplandı. Her arkadaşta öyle bir sevinç ve coşku vardı ki insanın yüreğine işliyordu. Çünkü hepimizde intikâm hırsı vardı. Bu duygularla öne doğru gittik çetelerin içinden geçerek koridoru açtık. Bu grubun içerisinde kendini dayatan yaralı arkadaşlar da vardı. Burada yoldaşlık, bağlılık ruhu ortaya çıkmıştı. Bir bütün fedai ruh hali vardı. Orada bulunan yaralı arkadaşlara çıkılması söylense de 'biz asla arkadaşları, halkımızı bırakmayız' dediler. Elbette yaşanan bu direniş ne olursa olsun tarihe mal olacaktı. Ben o kadar etkilenmiştim ki, burada bağlılığı, yaşama sevgisi ile bir bütün kendilerini adapte etmesi vardı. Çünkü bizim için maneviydi bu topraklar ve kutsaldı. Bu halk için her şeyi yapmamız gerekiyordu. Doğru, belki Sêrekaniyê, Girê Spî şu an işgalci Türk ordusunun elinde fakat gün gelecek, Sêrekaniye'yi, Girê Spî'yi ve Efrîn'i tekrar alacağız.”