Ok: Önderliğin paradigması Rojava’da anlam kazandı

Ok: Rojava devrimi kuşkusuz PKK’nin tüm fedai ruhla geliştirdiği direnişin ve Önder Apo’nun Suriye’de kaldığı 20 yıl boyunca verdiği emeğin bir sonucudur. Önder Apo’nun paradigması ve PKK’nin ruhu Rojava’da pratikleşmiş ve anlam kazanmıştır.

Kuruluşunun 42. yılında PKK’nin demokratik ulus perspektifiyle mücadeleci halklara Rojava devrimi somutunda kazandırdıkları ile Önder Apo-Rojava devriminin diyalektiğini anlamak kuşkusuz çok önemlidir. Başka halkların mücadele ve devrim tarihlerinde örgütsüz ve öncüsüz, kendiliğinden kazanılan başarılar hatta zafer düzeyinde devrimler bile mümkün olabilmiştir. Ancak sorun Kürtler ve Kürdistan olunca aynı diyalektik geçerliliğini yitirmektedir.

İşgalci sömürgeci güçler tarafından parçalanan, paylaşılan ve yönetilen Kürdistan’da örgütlü ve öncüsüz bırakalım en ufak bir başarıyı, yaprağın dahi kımıldamadığı bir gerçekliktir. Bu gerçeklik PKK’nin 45 yılı bulan kesintisiz görkemli mücadele tarihinde, mücadelenin tüm safhalarında ispatlanmış bir durum olmaktadır. Rojava devrim gerçekliğini de bu perspektiften ve Kürdistan’ın gelişim diyalektiğinden ayrı düşünmek mümkün değildir.

Rojavayê Kürdistan, Kürdistan’ın diğer parçalarına göre hem coğrafik olarak daha küçük hem de nüfus olarak daha az olduğundan Rojavayê Kürdistan adına devrimi hedefleyen ve örgütleyen bir mücadeleden çok, diğer parçalar için yeri geldiğinde bir sığınma ve toparlanma, yeri geldiğinde ise adeta bir cephe gerisi rolünü oynamıştır. Kürtler adına hareket eden diğer parçalardaki tüm partiler de bunu adeta kabullenmiş ve buna göre bir yaklaşım göstermişlerdir.

SURİYE'DE 20 YILLIK GELECEĞİN ZEMİNİ OLUŞTURULDU

Ancak her şey aslında 12 Eylül faşist darbesine karşı PKK’nin yeniden örgütlenme ve toparlanma taktiği gereği geri çekilme kararını vermesi ve Önder Apo’nun Rojava’ya adım atmasıyla değişmiştir. Önder Apo Bakurê Kürdistan’daki mücadelenin ortaya çıkardığı sonuçları ve sömürgeci faşist Türk devletinin olası plan ve politikalarını her zamanki derin bilimsel sezgisiyle görerek 1979 yılının Temmuz ayında Mehmet Sait (Ethem) yoldaşın rehberliğinde risklerle dolu bir şekilde Kobanê’ye geçişi gerçekleştirmiştir.

O tarihlerde PKK ve özgürlük mücadelesi adına Rojava’da ne tek bir ilişki ne de en ufak bir olanak söz konusudur. Yeri gelmişken hemen belirtelim ki Rojava’da ve Suriye’de ilk günden bugüne kadar demokrasi, özgürlük ve demokratik ulus adına yaratılan tüm ilişkiler ve değerler tamamen Önder Apo’nun emeği, duruşu ve büyük mücadelesiyle olmuştur. Önder Apo, Kobanê’ye ilk geldiğinde Mehmet Sait arkadaşın ilişkisi üzerinden Partiya Çep’in (Sol Parti) üyesi olan dost bir yurtseverin evinde kalmıştır. Tam da burada Kobanê’ye bağlı Alpenûr köyünü anımsamak gerekir.

Önder Apo bir süre bu köyde Sol Parti üyesi olan dost bir yurtseverin evinde kalmıştır. Hazır sunulan bir imkan ve ilişki kesinlikle yoktur. Suriye devletinin Önder Apo’yu nasıl karşılayacağı ve nasıl bir tepki göstereceği bilinmemektedir. Güvenlik sorunuyla birlikte hareketi yeniden toparlama ve alan açma çalışmasını sürdürmenin nasıl olağanüstü bir hedef ve çalışma gerektirdiği açıktır. Önder Apo bizzat kendi geliştirdiği tedbirler ve Suriye’de nasıl bir politikayla rol oynayabileceğini öngörerek yine Mehmet Sait yoldaşın ilişkileri üzerinden 20 yıllık geleceğin zeminini oluşturmuştur.

ÖNDER APO ROJAVA'YI HİÇ BOŞ BIRAKMADI

Suriye’de kaldığı bu yıllarda çalışmasını ve mücadelesini kendi deyimiyle adeta aslan sırtı üzerinde yürütmüştür. İnanılmaz bir yoğunlaşma, hassasiyet ve yaratıcılık örneğini sergileyerek bu yılları değerlendirmiştir. Daha sonraki gelişim süreci ise bilinmektedir. Önder Apo 20 yıl Suriye’de kalmıştır. 20 yıla neleri sığdırdığı en başta Rojava devrimiyle açıkça görülmektedir. Suriye’de kaldığı yıllar içerisinde Filistin kurtuluş hareketiyle ilişkiler geliştirmiştir. Bu temelde Filistin mücadelesi ve Lübnan sahası partimiz için adeta bir geri cephe rolünü oynamıştır. Önder Apo diğer taraftan Rojavayê Kürdistan halkımızın eğitilmesi ve bilinçlendirilmesine büyük önem vermiştir.

Bazen Şam’da, bazen Halep’te yüzlerce, binlerce aile, şahsiyet, siyasetçi, sanatçı, kadın, genç, dost ve yurtseverle görüşmeler gerçekleştirmiştir. Suriye devletinin bazen zorlayıcı tutumuna rağmen Rojavayê Kürdistan’ını hiç boş bırakmamıştır. Özellikle 1983 yılından sonra Rojavayê Kürdistan’ına yoğun bir kadro aktarımı ve düzenlemesini gerçekleştirmiştir. Efrîn’den tutalım Reqa ve Tabqa’ya kadar parti kadroları bu alanlarda halkı eğitme ve bilinçlendirme çalışmasını yürütmüştür. Önder Apo bu süreçte Arap ve Hristiyan halklarıyla da önemli ilişkiler ve dostluklar geliştirmiş, buna her zaman büyük önem vermiştir.

Birçok Arap aşiret büyükleri, şeyhleri, aydınları ve siyasetçileriyle görüşmeler yaptığı gibi Asuri-Süryani halkıyla, din adamlarıyla ve farklı kimliklere sahip kişi ve çevrelerle de yakın ilişki ve dostluklar kurmuştur. Bütün bu ilişkilerde halkların kardeşliği, demokratik özgür yaşam anlatılmış, Ortadoğu’nun yaşadığı tüm sorunların ana kaynağı olan her türden milliyetçiliğe karşı toplumsal demokratik bilinci geliştirmiştir. Önder Apo’nun tarih bilinci, tarihle günümüz, günümüzle gelecek ilişkisi ve diyalektiği üzerinde ne kadar yoğunlaştığı bilinmektedir. Eğer insanlık vahşi kapitalizm karşısında yeniden kökleri üzerinde yeşerecekse buranın Ortadoğu olduğunu belirtmiştir. Ortadoğu üzerinde muazzam yoğunlaşmıştır.

ZORLU MÜCADELE ZAFERLE TAÇLANDIRILDI

Arap tarihi ve sosyolojisi konusunda Önder Apo’nun geliştirdiği paradigmayı, bilinç ve çözümleme düzeyini aşan kimseye rastlamak zordur. Arap toplumuna, tarihine büyük bir ilgi göstermiş, muazzam çözümlemeler yapmıştır. Dolayısıyla Ortadoğu’yu güçlü çözümlemiştir. Bu kısa anlatımda bulunmamızın nedeni, demokratik ulus perspektifiyle gerçekleşen Rojava devrim gerçekliğini ayaklarının üzerine oturtarak 40 yıl öncesine uzanıp Önder Apo’nun gösterdiği duruş, verdiği emek ve tarihsel kişiliğiyle ilişkilendirerek anlamaktır. Dünya devrim tarihlerine baktığımızda bazen devrim durumu olduğu halde öncü yeterince örgütlü olmadığı için altın değerindeki fırsatlar kaçırılmıştır.

Bazen zorlu mücadeleler sonucunda ortaya çıkan devrim durumu doğru değerlendirilmiş ve mücadele zaferle taçlandırılmıştır. Bazen de öncü güç tam hazırlıklı olmasa bile ortaya çıkan devrim durumuna cevap olmak için kendini olağanüstü ve hızla örgütlediğinde devrimi rahatlıkla başarıya götürebilmiştir. Rojava devriminde Önder Apo’nun 20 yıllık emek ve duruşunun çok güçlü bir temel oluşturduğu kesindir. Rojava’daki Kürt halkı ulusal bilinçlenme, ulusal uyanış, demokrasi ve özgürlük için ister Bakur ister Başûr isterse de Rojhilatê Kürdistan için olsun büyük fedakarlıklar yapmıştır. PKK’nin varlığı ve mücadelesiyle ulusal kişilik kazanmış ve bilinçlenmiştir.

Bu durum devrim için kuşkusuz büyük bir avantaj olmuştur. Ancak Rojava’daki halkımızın Arap Baharı denilen Ortadoğu’daki son alt-üst oluşlara ve özellikle de Suriye’de 2011 yılında gelişen yeni fırsatlara ve tehlikelere karşı çok hazırlıklı olduğunu söylemek doğru değildir. Rojava’daki halkımız 2011 yılında başlayan olağanüstü sürece ve gelişmelere, olağanüstü yoğunlaşarak hazırlanmıştır. En büyük kazanımı Önder Apo’nun 20 yıl boyunca Kürt halkına ve Suriye halklarına vermiş olduğu demokratik ve özgür yaşam bilinci olmuştur. Bu anlamda Rojava devriminin bu temelde gerçekleştiğini belirtmek doğrudur. Rojava devrimi için birçok tanımlama ve değerlendirmeler olmuştur.

ROJAVA DEVRİMİ İNSANLIĞIN VİCDANINI BİR ARAYA GETİRDİ

Fransa devrimi ve 17 Ekim Sovyet devrimi ile değerlendirilmiştir. Aynı şekilde sömürgeci Türk devletine, yüzyılın faşisti Erdoğan ve faşist DAİŞ çetelerine karşı Kobanê’nin göstermiş olduğu onurlu ve görkemli direniş, İspanya’da iç savaş döneminde faşizme karşı gösterilen direniş ve Hitler faşizmine karşı Stalingrad’ta gösterilen direnişle özdeşleştirilerek değerlendirilmiştir. Bu anlamda Rojava devrimi gerçek bir yüzyılın devrimidir. Bu devrimin Suriye’de ve Ortadoğu’da şimdiden ortaya çıkardığı sonuçlar muhteşemdir.

Halkların her türlü milliyetçilikler adına birbirlerini boğazlayıp kan revan içinde bıraktığı Ortadoğu gerçekliğinde Kuzey-Doğu Suriye’de tüm halkların, inançların ve kültürlerin demokratik ve özgür bir yaşam inşa etmiş olmaları gerçekten muhteşemdir. Dünya mücadeleci kadınları Rojava devrimiyle gerçek özgür kadın öncüleriyle buluşmuştur. Faşizme, zulme ve zorbalığa karşı direnişte tüm halkların kanları birlikte akmış ve birbirine karışmıştır. Kürdistan’ın dört parçasında ve yurtdışında Kürt ulusal bilinci, ulusal direniş ve ulusal birlik ruhu gelişmiştir.

Reel sosyalizmin çözülüşünden sonra ideolojik arayış içerisinde olan demoralize olmuş, heyecansız birçok devrimci, sosyalist kişi ve güçler Rojava devriminden ilham almışlardır. Bunun içindir ki dünyanın dört bir yanından sosyalist enternasyonal devrimciler Rojava’ya akın etmiştir. Hepsinden önemlisi Rojava direnişi ve devrimi insanlığın vicdanını bir araya getirmiş ve ayaklandırmıştır. Bu görkemli ve muhteşem devrim Ortadoğu halkları ve tüm mücadeleci halklar için devrimciler, sosyalistler, gençler ve kadınlar için ne kadar cezbedici, etkileyici ve şaha kaldıran bir rol oynamaktaysa köhnemiş sömürgeci güçler, işgalciler, cümle kapitalistler ise bu insanlık devrimini bir an evvel boğmanın ve tasfiye etmenin kirli arayışları, pazarlıkları ve mücadelesi içerisindedirler.

MÜCADELECİ KADINLAR ROJAVA DİRENİŞİNDEN GÜÇ ALDI

Şimdi her şey ve tüm gelecek bu karşılıklı mücadelenin gelişme diyalektiğine bağlıdır. Toplumlar tarihinde 7-8 yıl gibi bir süreç elbette uzun bir zaman değildir. Fakat belirtmek gerekir ki Rojava devrimi tüm zamanların en değerli kazanımlarını 7-8 yıla sığdırarak kendini örgütlemiştir. Henüz çok örgütlü olmasa da yeni bir toplumsal demokratik sistemin temellerinin atılmış olması gerçekten anlamlı olduğu kadar heyecan vericidir. Yeni olan her şeyin korku ve cesaret diyalektiği kadar heyecan ve moral vermesi de bu olsa gerek.

İspatlanmıştır ki halklar, inançlar ve kültürler devletsiz en onurlu demokratik ve özgür bir yaşamı örgütleyebilir, inşa edebilirler. Rojava devriminde gerçekleşen budur. Belirtiğimiz gibi Rojava devrimi aynı zamanda bir özgür kadın devrimidir. Afganistan’dan Arjantin’e kadar dünyanın her tarafından mücadeleci kadınların Rojava devriminden büyük bir güç aldıkları, aynı zamanda muazzam destek sundukları da bir gerçekliktir. Rojava devrimi kuşkusuz var olan politik dengeleri görmekte, etkilediği kadar etkilenmektedir de. Unutulmaması gereken ise şudur; Rojava devrimi Kürt, Arap ve Hristiyan halklarının kendi öz bilinç ve iradelerine dayanarak gerçekleştirdikleri bir devrimdir.

Bu da muhteşemdir. Bir taraftan direniş ve savaş sürerken, etrafı düşmanla kuşatılmış ve ambargo altında iken öbür yandan demokratik toplumun inşası da Rojava devriminin ayırt edici bir özelliği olmaktadır. Tüm halklar, inançlar ve kültürlerin demokratik iradeleriyle komün ve meclisler üzerinden kendini yönetmesi kadar anlamlı ve değerli bir şey olamaz. Rojava devrimi şimdiden bir akademiler ortamıdır. Bilim, sanat, siyaset, dil, kültür, sosyoloji vb. onlarca akademinin açılmış olması toplulukların eğitim, bilinçlenme, demokrasi ve özgürlüğe ne düzeyde anlam verdiklerinin açık bir örneği olmaktadır.

TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARINA KARŞI TÜM HALKLAR BİRLİKTE DİRENİYOR

Tüm amatörlüklerine ve imkansızlıklara rağmen örgütlendirilen çeşitli formatlardaki kooperatifler sistemi Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye demokratik toplum inşasının en önemli bir unsuru olmaktadır. Kendi öz bilinci, kendi öz iradesi, kendi imkanları ve emeğiyle demokratik ve özgür bir yaşam inşa edilmektedir. Tüm halkların, inançların ve kültürlerin bundan büyük bir heyecan ve haz duymaması mümkün değildir. Zaten bunun içindir ki halklar kaderlerini ortaklaştırmışlardır. Bunun içindir ki sömürgeci işgalci Türk devletinin saldırılarına karşı tüm halklar, inançlar, kimlikler ve kültürler birlikte direnmekte, ortak mücadele vermektedirler.

Rojava devrimi kuşkusuz PKK’nin tüm mücadele alanlarında fedai ruhla geliştirdiği direnişin ve kazanımların, yine Önder Apo’nun Suriye’de kaldığı 20 yıl boyunca verdiği emek ve çabaların bir sonucudur. Önder Apo’nun paradigması ve PKK’nin ruhu Rojava’da pratikleşmiş ve anlam kazanmıştır. PKK’nin 42. kuruluş yıldönümünde bu büyük devrimin halkımız ve tüm Ortadoğu halkları için daha büyük ve tarihsel kazanımlara gerekçe olacağı kesindir.

Ne var ki devrimsel süreç tüm önemi ve anlamıyla henüz sürmektedir. Tamamlanmış bir şey yoktur. Tarihsel anlamda büyük değerler ortaya çıkarılmış ve kazanılmıştır. Şimdi tüm Suriye’nin, Kuzey-Doğu Suriye halklarının başta Kürt halkı olmak üzere belki de sömürgeciliğe, işgale karşı tüm ilerici insanlığın, mücadeleci halkların, gençlerin, kadınların ve devrimin tüm dostlarının en öncelikli görevi Ortadoğu halkları için Ekim devrimi ve Fransa devrimi kadar etkileyici ve anlamlı olan Rojava devrimini korumak, kalıcılaştırmak ve tam bir statü kazandırmak için kararlı bir direniş ve mücadele geliştirmesidir.