‘Bu nasıl bir devlet, nasıl bir adalettir?'

Anne Şenyaşar ve evladı, katledilen, darmadağın edilen ailesi için 300 gündür adalet nöbetinde. Artık eve sığamadığını ifade eden Emine Şenyaşar, “Bu nasıl bir devlettir? Bu nasıl bir adalettir? Biz sizin uykularınıza girmiyor muyuz?” diye isyan ediyor.

Şenyaşar Ailesi, 300 gündür Urfa Adliyesi önünde adalet nöbetlerini sürdürüyor. Bir anne ve evladı, aile boyu uğradıkları katliamdan sağ kalanları bir arada tutmaya çalışıyor. Hapishanedeki birinci dereceden yakınları için direniyor. 300 günlük bu direniş, Kürdistan ve Türkiye’nin siyasi tarihinde unutulmayacak bir katliamdan sonra başladı. 

Kamuoyu Şenyaşar Ailesi’ni, AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın talimatıyla katledilmeleri ile tanıdı. 

Urfa'nın Suruç ilçesinde yaşayan ve 40 yıldır burada esnaflık yapan Şenyaşar ailesi, 14 Haziran 2018 tarihinde AKP MYK üyesi, milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız'ın talimatıyla saldırıya maruz kalmıştı. 

Seçim çalışmaları kapsamında esnafları gezen Yıldız, Şenyaşarlar'ın dükkanına girerek, "Bir isteğiniz var mı" diye sormuş. Şenyaşarlar da Yıldız ile birlikte dolaşanları kastederek, "Yanınızdakileri uyarın. İlçe sakinlerini taciz ediyorlar. Kadın ve kızlara laf atıyorlar. Bizi rahatsız etmesinler" demişti. 

Bunun üzerine AKP’li Yıldız, kapıdan çıktığı sırada yanındakilere göz işaretiyle "Saldırın" emri vermişti. Şenyaşarlar'a saldıran AKP'li Yıldız'ın akrabaları ve taraftarları, dükkanda bulunan Fadıl, Adil, Mehmet, Ferit ve  Celal Şenyaşar'ı yaralamıştı. Yaralı halde hastaneye kaldırılan Şenyaşarlar, Yıldız'ın akrabaları tarafından burada vahşice katledilmişlerdi.

‘BUNU KADINLAR ÖLDÜRSÜN’

Olayı duyan Baba Hacı Esvet ve Anne Emine Şenyaşar, ilçe merkezinde buluşarak çocuklarının bulunduğu Suruç Devlet Hastanesi'ne gitmişti. Hastaneye vardıklarında AKP'li Yıldız'ın kadınlı-erkekli tüm akrabalarının orada olduklarını gördü. Yıldız'ın yakınları, baba ve anne Şenyaşar'ı gördüklerinde onlara da saldırmaya başladı. Anne Şenyaşar'ı kadınların bulunduğu tarafa iterek, "Bu kadındır. Bunu kadınlar öldürsün" deyip, Baba Şenyaşar'ı aralarına alıp kesici-delici aletler ve silahlarla katlettiler.

ÖLÜMDEN KURTULDULAR

Olaydan yaralı kurtulan Ferit, Mehmet ve Fadıl kardeşlere tekrar saldırdılar, ancak bir şekilde önlem alınarak onların da katledilmeleri engellendi. 

Fadıl Şenyaşar, Yıldız ailesi tarafından katledilmemek için hastane hastane dolaştırıldı. Son olarak Amed’e götürüldü ve orada tedavisine devam edildi. Tedavisi daha bitmeden tutuklanarak hapishaneye gönderilen Fadıl Şenyaşar, o günden beridir Elazığ Hapishanesi’nde tek kişilik hücrede tutuluyor.

ÖLÜMDEN DÖNENE 37 YIL ‘CEZA’

Anne Emine Şenyaşar, eşinin ve çocuklarının gözleri önünde katledilmelerini günün her anında yaşıyor. 

Annenin 3 yıldır ağlamadığı tek gün yok. Ağlamaktan gözlerinde görme problemi ve başka hastalıklar yaşıyor. Ayakta bile zor durabilen Anne Şenyaşar, 300 gündür oğlu Ferit ile birlikte Suruç ile Urfa merkezinde bulunan adliye binası arasında mekik dokuyor. Talepleri ise, hapishanedeki Fadıl’ın derhal serbest bırakılması. 

Bu taleplerini de öyle mesnetsiz bir yerden haykırmıyorlar. Çünkü Fadıl Şenyaşar’ın suçlandığı Yıldız ailesinden birinin öldürülmesi isnatı, somut delillere dayandırılmadan kendisine yüklendi. Yıldız ailesinden ölen kişinin vücudundan çıkan merminin bulunduğu silah ortada yok. Mahkeme, ortada silah olmamasına rağmen suçu Fadıl Şenyaşar’a yükledi ve 37 yıl ‘ceza’ verdi. O yüzden de adliye önünde yükselen ‘Adalet’ talebi, tamamen haklı ve hukuki bir taleptir.

ŞENYAŞAR AİLESİ’NİN ADALET NÖBETİ 

Şenyaşar Ailesi, her gün yaklaşık 50 kilometrelik yolu katederek, Suruç ilçesinden Urfa merkezde bulunan adliyeye geliyor. Mesai saatleri içerisinde adalet nöbetlerini gerçekleştirdikten sonra akşam evlerine dönüyorlar. 

Gün içerisinde ailenin direnişi ile dayanışmak için gelenler oluyor. Sadece Urfa’dan değil, Kürdistan ve Türkiye’nin neredeyse bütün kentlerinden… Hatta Avrupa’dan bile heyetler gelip onlarla dayanışma içerisinde oldu. Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, ekoloji örgütleri, kadın hakları savunucuları ve kurumları, gazeteciler, yöre dernekleri vb. sol, sosyalist, feminist ve muhalif kimlik taşıyanlar.. 

Her gün oğlu Ferit ile birlikte Suruç’tan Urfa merkeze gelen Emine Şenyaşar, 300 gündür oğlu Fadıl için direniyor. 

Anne Şenyaşar, kendisine her mikrofon uzatıldığında ailelerine yapılanın zulümden başka bir şey olmadığını haykırıyor. Çocuklarının, tüm dünyanın gözleri önünde işlerinin başında iken katledildiklerini söyleyen Şenyaşar, bu acıyı yaşamları boyunca unutmayacaklarını belirtti. 

‘BUNLARIN GÖZLERİNİ KAN BÜRÜMÜŞ’

Şenyaşar, eşi ve çocuklarının katledilmeden önce Yıldız Ailesi’nin bir sorun çıkaracaklarına ilişkin izlenimlerinin olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Çocuklarımın dükkanları vardı. Yıllarca orada çalıştılar. Çocuklarım akşam eve geldiklerinde Yıldız Ailesi için,  ‘Bunlar delirmiş, acaba hangi fakirin başını yakacaklar’ diyorlardı. ‘Bize baskı yapıyorlar’ diyorlardı. Kalktılar hırslarını benim çocuklarımdan çıkardılar. Vekil olmak, insanların dükkanlarına girerek elini kolu sallayarak öldürmek anlamına mı geliyor? Dükkanımızı taradılar. Bizimkiler yerlerde kaldı, kimsenin kaldırmasına bile izin vermediler. Bunların gözlerini kan ve para bürümüş. Gözlerimizin önünde bir hastaneyi yıktılar. Kendi arazilerine hastane ve eczane yaptılar. Bunların namusu sadece para olmuş. Onların ne din ne de imanları var. Onlar eğer bu kadar vahşi olmasalardı bu katliamı yapmazlardı. Ailemi böyle dağıtmazlardı.” 

‘ONLAR DA AYNI ACIYI YAŞASIN’

Katliamın gerçekleştiği güne de değinen Şenyaşar, “Komşumuz, ‘Senin çocuklarını taradılar’ dedi bana. Ben yola çıkınca ‘Gitme seni de tararlar’ dedi. Ama ben aldırmadım. Dükkana gittiğimde her yerde kan vardı. Allah o adama bu yaptıklarını bırakmasın. Çocuklarımın peşinden hastaneye gittim. Büyük oğlum daha yaralıyken ‘Bizi hastaneye götürmeyin, bizi öldürecekler’ demiş. Onları hastaneye götürdüklerinde de daha biz çocuklarımızı göremeden katlettiler. Daha sonra eşimin üstüne gelip bıçak ve şişelerle onu da öldürdüler. Eşimin gözlerini çıkardılar. İnşallah onların da gözleri böyle açık gider ve ne yaşattılarsa yaşarlar” diye konuştu. 

‘ARTIK EVE SIĞAMIYORUM’

“Çocuklarımı öldürüp ailemi dağıttıkları için ben artık eve sığamıyorum” diyen Şenyaşar, şunları vurguladı: “Ben adalet ararken, bana dava açmışlar. 4 yıl ceza istiyorlar. Bu nasıl bir devlettir? Bu nasıl bir adalettir? Biz adaletin peşine düşüp Ankara’ya ve İstanbul’a kadar gittik. Gitmediğimiz yol kalmadı. Bize ‘Adalet yok! Evinize gidin’ dediler. Eve geldiğimde de belki adalet bu betonun, bu toprağında altındadır diye kazıdım. Cezaevindeki oğlum Fadıl bırakılır diye umut ettim. Katliamdan bir ben kaldım ama o adam (İbrahim Halil Yıldız) beni de cezaevine sokmak istiyor. Bizim sana borcumuz mu vardı? Ne vardı da sen benim ailemi katledip yuvamı dağıttın? Umarım onun da ailesi böyle dağılır. Onlarda vicdan ve merhamet yok.” 

‘SAVCI BİZİ GÖRÜNCE TUVALETE GİDİYOR’

Yıldız Ailesi’nin olay gecesi hastaneyi boyayıp görüntüleri sildiklerini söyleyen Şenyaşar, “Çocuklarım kimseye bir şey yapmadı. Oğlumun silahını da o vahşiler sakladı, kendi kendilerini öldürdükleri ortaya çıkmasın diye. Çocuğumun bırakılmasını istiyorum. Ben artık burada yapamıyorum. Oğlumla evime gitmek istiyorum. Çocuklarımı torunlarımı öksüz bıraktılar. Onların da inşallah başına bunlar gelir. Burada hastane görüntülerini çıkarsınlar diye uğraşıyoruz. Ama savcı biz gittiğimizde tuvalete gidiyor. Adaleti devreye soksunlar artık. Biz sizin uykularınıza girmiyor muyuz? Vicdanınız yok mu?” şeklinde konuştu.