Dağların göğsünde bir gerilla: Goran

Bir yiğit yatıyor şimdi dağların göğsünde. Adı Goran. Kahramanca savaşan Goran. Goran’ı en son gördüğümde şöyle demişti: "Sevginin, özgürlüğün ve Kürdün anlamı beni PKK'ye getiren en temel sebepler."

İlk diyaloglarımızı hatırladım kızıllaştığını duyunca. Nedendir bilmiyorum daha birinin ölümsüzlüğünü duyunca ilk başa, en başa dönüşümüz.

* "Sanki sen Xantur’u çok seviyorsun heval.

* Valla o bizi daha çok seviyor.

* Adını ilk duyduğum da seni Güneyli sandım. Şimdi senin adın Goran mı?

* Sahipsiz kalan her yerin ismini almalıyız, Güney toprakları Kürdistan’ın en acı çeken parçası nerdeyse. Ve ben hiç görmemiştim. Ama buralarda gerillayım ve adımı Goran yaptım. İlk defa kendi isteğimle isim seçip, yaşayacağım" demişti.

Bir yiğit yatıyor şimdi dağların göğsünde. Adı Goran. Kahramanca savaşan Goran. Benim çaresizliğim midir bu yaptığım yoksa evrenin enerji kutsallığı mıdır bilmeden yazıverdim beni bana anlatan bu cümleleri… "Söze ve gerçeğin peşinden giden yazıya hep inandım. Gerçeğin peşinden koşup yorulduğumda, acı içinde her kıvrandığımda ve avazım çıktığınca bağırmak isteyip mecalim her bittiğinde yazıya sığındım…"

Senin bu videon elime ulaştığında, savaşta oynadığın rolü ve ölümsüzleştiğini duyduğumda aklıma kelimeler geldi. Peki hangi kelimeyi Goran’a vereceğim. Hangi kelime sırtlayacak şimdi onun kahramanlığını demiştim kendime. Bir bedene kaç ruh sığar ki? Kaç yitirilmişlik saklar ki bir yürek, kaç anı taşıyabilir kaç aşk ya da kaç sonsuz sevgi... Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın dervişlerinden biri olan Atakan Mahir’in deyimiyle belki de özgür hissin verdiği ilk tepki ya da ilk etki… Özgürce bir yoldaşlık, özgürce bir dostluk nasıldır? Özgürlük adına elde ettiğimiz somut kazanımlar diyordu, herkese beşinci mevsimi öğreten Atakan Mahir. "Beşinci mevsim, şehitlerin mevsimidir" diyordu.

‘SEVGİNİN ANLAMINI PKK'DE BULDUM'

Gerillayı hala savaştıran, yürüten, sevdiren, inandıran, cesaretli kılan, yalnızlaştıran ve çoğaltan, hesapsız daha onlarca yaşanmışlık, yüzlerce yarım bırakılmışlığın yetimliğini sahiplenen milyonlarca gerçeklik, harflerini yan yana getirme cesaretinde bulunamadığımız öksüzlüğün bakışlarını, kavgaya olan aşkın cesaretli kılan duruşunu, göz göze anlaşmanın, hisle örülen, acıyla büyüyen, gerçeklikle kuşanan, kurtlar sofrasında davayı sırtlayan havarilerin yarattığı dostluğunun yeri dağlar ve gerilla.

Goran’ı en son gördüğümde şöyle demişti bana, "Sevginin, özgürlüğün ve Kürdün anlamı beni PKK'ye getiren en temel sebeplerdi. Ve en güçlü sebepse yoldaşlıktı. Sevgi ve anlamın gerillada buluştuğu yaşamdı. Az da olsa ulusal bir bilincim vardı annemin öğrettiği kadarıyla. Toprağa bağlılık bizde bir ilkedir. Özgürlük ise öyle bir şey ki gözlerinizi kapatamıyorsunuz. PKK’de zamanla mutlak bir arayış olan tek şey sanırım özgürlüktür. Kölelik bizim için bir tercih değil ancak özgürlük bir zorunluluktur. Bu duyguların yarattı düşünceyle gerillaya katıldım."

GERİLLA OLMAK HALKIN DAVASINA OLAN İNANÇTIR

Gerilla olmak; hiç olamayacak bir yerde 'ben buradayım' demektir. Gerilla olmak; işgalcilerin korkusu olan bir ruha bürünmektir. Gerilla olmak; herkesin umudunu kaybettiği bir an da bahar gibi yeniden yeşermektir Kürdistan dağlarında. Gerilla olmak, bir halkın yazgısını değiştirmektir. Gerilla olmak, halkının kurtuluş davasına olan inançtır ve bu uğurda verilen savaştır.

Gerilla olmak; haksızlığın, zalimin olduğu her yerde bir bomba gibi patlamaktır faşizmin kalbinde. Gerilla olmak; Goran olmaktır. Gerilla olmak; değiştireceğine inanmaktır. Bu tarih değişmeli, bu acı son bulmalı. Bu halk özgür günleri solumalı ciğerlerine.