'En zor şey, katledilen babamın hikayesini anlatmak'

Amed, Batman ve Yüksekova'da kayıp yakınları eylemlerini sürdürdü.

Yakınları devlet tarafından kaybedilen ve katledilenler ile insan hakları savunucuları, bu hafta da sokaklara çıkarak hesap sordu. Eylemlerde, AKP'nin soykırımcı saldırıları da protesto edildi. Canan Ailesi adına konuşan, Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan, babasının hikayesini anlattı.

AMED
Amed'de İHD ve kayıp yakınlarının kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 362'ncisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapıldı. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 1994 yılında, köy baskını sırasında yol gösterme bahanesiyle askerlerce alıkonulan ve daha sonra ise infaz edilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak'ın faillerinin bulunması ve cezalandırılması talep edildi. Oturma eylemi öncesi konuşan İHD MYK Üyesi ve Bölge Temsilcisi Abdusselam İnceören, sokağa çıkma yasakları süresi içersinde meydana gelen sivil ölümlere dikkat çekerek, çatışmaların çözüm getirmediğini söyledi. 

'TANKLARLA TOPLARLA SAVAŞ YÜRÜTÜYORLAR'

İnceören, müzakere ve diyaloğun önemine dikkat çekerek, "Çözümün ancak oturup konuşarak ve anlaşarak sağlanabileceğini söylüyoruz. Ancak görünen o ki geçmişte yaşanan ölümlerden ve gözyaşından ders alınmamış. Bugün yine bir savaş hali. İnsanlar yine ölüyor. Her yerde kan akıyor. Ağustos ayından bu yana 170 can, sivil insan yaşamını yitirdi. Bunların 30'u çocuk, 40'ı kadın. Sur'da, Silopi'de, Cizre'de tanklarla, toplarla, modern silahlarla bu savaş hali hala devam ediyor, hala insanlar ölmeye devam ediyor. Yaşam hakkı bizim için kutsaldır" diye konuştu.
İHD Amed Şube Yöneticisi Emin Ermin ise Hakkari Çukurca'da infaz edilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak'ın hikayesini paylaştı. Ermin, Özdemir ile Çıtak'ın, yol göstermeleri bahanesiyle yanlarında götüren askerlerce elleri ve ayakları panzere bağlanıp sürüklendikten sonra taranarak infaz edildiğini söyledi. Cenazelerin dere kenarına atıldığını belirten Ermin, "Sabah köye tekrar baskın yaptılar. Köylüleri darp edip, yoğun bir baskı yaptılar. Köylülere 'derhal köyü boşaltın, köyden ayrılmayanları öldüreceğiz' dediler. Bunun üzerine tüm köy boşaltıldı" dedi. 

BATMAN
Batman'da İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemi 362'nci haftasında devam etti. Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen ve DBP yöneticileri, STK'lar, insan hakları aktivistlerin de destek verdiği eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı. Açıklama yapan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağadır, " 'Bu suça ortak olmayacağız' diye haykırmaya devam edeceğiz. 'Çocuklar ölmesin' demeye devam edeceğiz" diyerek, devleti ve hükümeti anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış haklara uymaya çağıran aydınların neden hain ilan edildiklerini ve katilleri tanıdıklarını ifade etti. 

YÜKSEKOVA
Hakkari'nin Gever (Yüksekova) ilçesinde İHD ve kayıp yakınları, "faili meçhul" cinayetlere uğrayanların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle düzenledikleri eylemin 91'inci haftasında da Sanat Sokağı'nda buluştu. İHD yöneticileri ve kayıp yakınlarının katıldığı eylemde 1996 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Abdullah Canan'ın akıbeti soruldu. Eylemde, Abdullah Canan'ın çocukları tarafından karanfiller dağıtılmasının ardından konuşan İHD temsilcisi Muhyettin Önal, "Biz her hafta burada adalet istiyoruz, katiller yargılanmadan, failler bulunmadan biz bu davamızdan vazgeçmeyeceğiz" dedi. 

'KATİLLER ARAMIZDA DOLAŞIYOR'

Canan Ailesi adına söz alan Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan ise şunları belirtti: "Bugün babam Abdullah Canan'ın katledilişinin 20. yıl dönümü ve dünyada en zor şey bir insanın zalimlerce katledilen babasının veya bir yakının hikayesini anlatmaktır. Babamın katilleri olan Yüksekova Çetesinin Elebaşı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve itirafçı Kahraman Bilgiç cezaevinde bulunması gerekirken katil unvanları ile beraber aramızda dolaşıyorlar."
Babasının 23 Ekim 1995 tarihinde köyleri Befircan'ın (Karlı) Yüksekova Dağ Komando Taburu tarafından yakılmasının ardından Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusundan bulunduktan sonra sürekli tehdit aldığını anlatan Canan, babasının çağrıldığı İlçe Jandarma Karakolu'nda Binbaşı Yurdakul tarafından tüm askerlere "İşte sizi şikayet eden budur" sözleriyle hedef gösterildiğini anlattı. Babasının 1996'da Hakkari'ye giderken Pilong Çeşmesi yakınında Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından durdurularak şikayetinden vazgeçmesi dayatıldığı ve ret cevabı alınınca gözaltına alındığını anlatan Canan, "Babamın işkence görmüş ve 7 kurşunla öldürülmüş cenazesini Esendere yolu üzeri Kısıklı (Dilezi) Karakolu yakınında ağzı kapalı, elleri bağlı olarak bir menfezin altında bulduk" dedi.

'MÜCADELELERİNİ ÖRNEK ALIYORUZ'

Binbaşı Yurdakul ve Yüzbaşı Yiğiter hakkında 1997 yılında Diyarbakır DGM Savcılığı'nca soruşturma açıldığını ancak haklarındaki tüm açık beyanlara rağmen babasının "aşiretler arası çatışmada öldüğü" ileri sürülerek tahliyesine karar verdiğini anlatan Canan, "Fiziken aramızda değilsiniz ama yüz binler bugün bile sizin mücadelenizi örnek alıyor. Işığın bol olsun gözün arkanda kalmasın. Senin hayatta mücadelesini verdiğin barış, demokrasi ve adalet için yüz binler yolunda mücadeleye devam ediyor" dedi.