'Hiçbir saldırı bu onurlu yürüyüşü durduramaz'

Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hacı Kaçan, Türk devletinin saldırılarının kendilerini özgürlük ve onur yürüyüşünden alıkoymayacağını belirterek, "Önder Apo'nun özgürlüğü ve Kürt halkının kimliği olmadan hiçbir hayat bizim için değerli değildir" dedi.

1990'lı yıllarda Türk devletini faşizmi nedeniyle Güney Kürdistan giden ve kamplarda ağır koşullarda yaşayan Maxmur halkı bir kez daha saldırıların hedefinde.

Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hacı Kaçan, özgürlük yürüyüşünü, saldırıları ve Maxmur'a yönelik ablukayı ANF'ye anlattı. 5 Haziran'da Şehit Rüstem Cudi kampına yapılan saldırıya değinen Kaçan, "Tatil sezonu olmasaydı büyük bir katliam olurdu. Çünkü saldırının gerçekleştiği yer okula ve spor sahasına çok yakındı. Maxmur Kampı halkı olarak, Birleşmiş Milletler'e (BM) gönderdiğimiz açıklama ve mektuplarla onlarca kez bu saldırılara dikkat çektik. Ama ne yazık ki kınamak dışında bir tepki göstermediler. BM ve Irak hükümetinin bu saldırılara karşı çıkmasını istiyoruz.

Türk devleti bugüne kadar Güney Kürdistan'ın Kani Masi, Kandil ve daha birçok bölgesindeki köyleri hedef alan saldırılar gerçekleştirdi. Şimdiye kadar onlarca sivil hayatını kaybetti. Tüm Kürt halkına, siyasi partilere ve Kürt liderlere çağrımızdır, bu saldırılara sessiz kalmasınlar. Önderliğimiz için sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Şengal, Maxmur ve daha onlarca bölgede mücadelemiz sürüyor. Ancak aydınlar, politikacılar, sanatçılar ve Kürdistan halkı da bu insanlık düşmanına karşı bizimle birlikte ulusal görevlerini savunmalı ve Türk devletinin faşizmini yenmeliyiz" diye konuştu.

İŞBİRLİKÇİ KÜRTLER TÜRK DEVLETİNE DESTEK VERİYOR

Türk devletinin bugüne kadar yüzlerde kez Maxmur kampına barbarca saldırılarda bulunduğunu hatırlatan Kaçan, "Son 5 ayda defalarca kez Türk savaş uçakları kampımıza saldırdı, onlarca sivilimiz yaralandı, birçoğu da hayatını kaybetti. Bu saldırılar işbirlikçi Kürtlerin yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Bu saldırılar teslim olmamız için yapıldı. Halkımız tüm saldırılara rağmen direnmekten asla vazgeçmedi. 2014 yılında bu sefer DAİŞ çetelerini devreye koydular. Bu oyunlar özellikle Türk devleti tarafından oynandı. Türk devleti insanlarımızı teslim almak istiyor. Ama halkımız hiçbir zaman teslim olmadı, Önder Apo ve Özgürlük Hareketi'ne bağlı ve bütün oyunları boşa çıkarıyor.

2017 yılından bu yana devam eden saldırıları belgelerle birlikte kamuoyu ile paylaştık. Güvenlik açısından, çocuklar ve aileler açısından büyük bir tehlike altındayız. Bu saldırılar DAİŞ ve Türk devleti tarafından gerçekleştiriliyor. Öte yandan KDP tarafından da kampa büyük bir ambargo uygulanıyor. Kampımızı her yönden kuşattılar. Bu saldırılar planlı saldırılardır. AKP-MHP'nin Türkiye'deki politikaları halkın mücadelesi karşısında başarısız olmuştur. Bu nedenle Azerbaycan'ın yanında yer alarak Ermenistan'a saldırdı. Birçok bölgeyi işgal ettiler. Bu saldırıların devam edeceğini çok iyi biliyoruz, çünkü biz hakkımızı istiyoruz ve bunun için de sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

MAXMUR SÜREKLİ TÜRK DEVLETİNİN SALDIRILARINA MARUZ KALIYOR

Türk devleti ve DAİŞ saldırılarında bugüne kadar onlarca sivilin hayatını kaybettiğini söyleyen Kaçan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Kampta 12 bin sivil yaşıyor ve bu sayı her geçen yıl artıyor. BM ve Irak hükümeti de bunu biliyor. Kapımız her zaman özgür basına açık olmuştur. Kampta röportaj yapmak isteyen her kuruma kapımız açıktır. Bizi üzen şey, burası BM'nin güvenliğinde ama BM tüm saldırılara karşı sessiz. Yine Irak hükümeti, Kürt partilerinin kamp halkına yeteri kadar sahip çıkmıyor. Bu bizi daha da üzüyor.

KDP ile bugüne kadar birçok görüşme yapıldı ama maalesef hiçbir talebe cevap verilmedi. Bu saldırılar MB ve Irak'ın, sivil örgütlerin gözü önünde gerçekleşiyor. Irak, bölge halkına yönelik bu saldırılara izin vermemelidir. Mülteci kurumları da rollerini oynamıyorlar. Sessizlik olduğunda saldırılar daha da artar. Umarız ki bu sessizliğe yakın zamanda son verilir. ABD, Irak ve insan hakları kurumları daha fazla sessiz kalırsa, bu katliamlara ortak oldukları anlamına gelecektir."

ÖZGÜR BİR YAŞAM YARATANA KADAR MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Maxmur Halk Meclisi Eşbaşkanı Hacı Kaçan, bu kampların Türk devletinin savaş politikaları nedeniyle yapıldığını hatırlatarak, "1990'larda Kürtlere yönelik bir soykırım politikası vardı. Binlerce köy boşaltıldı ve binlerce insan yerinden edildi. Bu göç sırasında birçok Kürt, Türkiye metropollerine gitti, binlerce Kürt yurtdışına gitti, binlerce Kürt de bu bölgeye geldi ve kendi topraklarında mülteci oldu. Bu özgürlük yürüyüşü 93-94 yıllarında başladı. Bu yürüyüş kimliğine, kültürüne ve diline sahip çıkma ve onur yürüyüşüydü. Halkımız zulme boyun eğmediği ve özgür yaşamını sürdürmek istediği için yaklaşık 28 yıldır bu bölgede yaşıyor.

İlk yıllarda kaldığımız kamplardan da KDP ve Türk devletinin saldırılarından dolayı Maxmur'a yerleştik. Yani köylerimizden göç ettiğimiz günden bugüne kadar halkımıza yönelik düşmanca saldırılar durmadı. Bugün Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da binlerce Kürt, siyasetçi ve belediye başkanı cezaevinde. Kürt halkı kimliğinden ve anadilinden asla vazgeçmemiştir. Türk devleti bizi teslim almak istedi ama biz onurlu yaşamdan asla vazgeçmedik. Bu en onurlu mücadeledir. Bu özgürlük mücadelesiyle kimliğimizi, dilimizi ve kültürümüzü savunuyoruz. Topraklarımızda özgür bir yaşam inşa edene kadar mücadelemizden ve direnişimizden asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.