PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Belçika ve Hollanda devletlerinin, Êzidî halkına yönelik geliştirilen fermanı soykırım olarak kabul etmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. DAİŞ'in Şengal'de yaptığı katliamların Türk devletinden bağımsız ele alınmaması gerektiğini vurgulayan Karayılan, HPG'nin müdahalesi sayesinde binlerce Êzidî'nin soykırımdan kurtulduğunu hatırlattı.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan ANF'ye verdiği röportajda, Şengal'de yapılanların soykırım olarak tanınmasına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öncelikle Şengal Fermanı’nda ve Şengal direnişinde yaşamını yitiren tüm şehitleri ile anıyorum, anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Şehitlerin kanının yerde kalmaması için hareketimiz çok çaba sarf etti. Bir aşamaya kadar hesap da soruldu. Fakat hala sorulması gereken hesaplar var. Hala binlerce kadın, çocuk, genç kayıp. Bu soykırım halkımızın yüreğinde bir yaradır. Şüphesiz DAİŞ'in Şengal'de yaptığı vahşet soykırımdır. Şu an bazı devletler de resmiyette soykırım olarak kabul ediyor.
Şimdi de Hollanda ve Belçika soykırım olarak kabul etti, geç de olsa olumlu bir gelişmedir. Fakat önemli olan sadece karar almakla kalınmaması. Madem Şengal'de soykırım olduğunu kabul ediyorsunuz o zaman ona göre siyasi ve ekonomik yaklaşımlar da geliştirilmeli. Her şeyden önce soykırıma sebep olan sorumluların yargılanması lazım, arkasında hangi devletler vardı netleştirilmeli.
ŞENGAL HALKINA DESTEK VERİLMELİ
Halkımız bugün hala perişan, desteğe ihtiyaçları var. Şengal'in yeniden inşa edilmesine ihtiyaç var. Kimse bu anlamda destek sunmuyor herkes seyrediyor. Yeniden inşa için destek verilmesi gerekir. Bu devletler madem soykırım olduğunu kabul ediyor bu konular üzerinde de durmalılar. Êzidî halkına yönelik bugüne kadar yapılan katliamların tamamı kendilerine Müslümanız diyenler tarafından yapıldı. 73 ferman bu şekilde yaşandı. Bu yüzden Êzidî halkının savunmasını kendisinin yapması lazım. Şu anda zaten kendi öz güçleri ile savunmalarını yapmak istiyorlar. Kendilerini yönettikleri demokratik bir sistemde yaşamak istiyorlar. Bu onların hakkı. Meşru bir haktır bu. İnsani, meşru ve demokratik bir haktır.
Bunun için destek verilmesi lazım ama Türk devleti her gün Şengal'e saldırıyor. Kimse de buna ses çıkarmıyor. Geçmişte DAİŞ Şengal'i tamamen yok etmek istedi, şimdi de Türkiye bunu yapıyor. Dikkat ettiyseniz geçmişte DAİŞ nereye saldırmışsa bugün de Türk devleti oraya saldırıyor. Mesela, Şengal, Efrîn, Rojava'nın tamamı. Bu yerler DAİŞ'in hedefindeydi. Kimse şimdi neden Türk devletinin hedefinde diye sormuyor.
DAİŞ'in Şengal'de yaptığı katliamlar Türk devletinden bağımsız değil. Bu bir projeydi. Êzidî halkını tamamen ortadan kaldırmak istediler. Yüzyılın soykırımını yapmak istediler. Eğer müdahale olmasaydı yapacaklardı. 150 bin insan Şengal dağına çıkmasaydı, savunmaları yapılmasaydı hedefledikleri katliamı yapacaklardı. HPG tarafından gerçekleşen müdahale bu soykırımın önünü aldı. Eğer müdahale edilmeseydi soykırım çok daha büyük olacaktı çünkü hedefleri Êzidî toplumunun tamamını ortadan kaldırmaktı. Ama HPG'nin müdahalesi bunun önüne geçti, savaştı, halkı korudu, halkın güvenli bir şekilde çıkmasını sağladı. Daha sonra ise Şengal'in tamamen özgürleştirilmesi gündeme alındı.
ŞENGAL ŞEHİTLERİNİN DİRENİŞİNİ VE FEDAKARLIKLARINI UNUTMAMAK LAZIM
Şengal direnişinden bahsederken özellikle değerli komutan Dilşêr Herekol'u anmak gerekir. Bilindiği gibi 11 arkadaşıyla birlikte saldırıların önünü almak için Şengal'e gittiler. 3 Ağustos günü saat 9 gibi değerli yoldaşımız komutan Dilşêr komutanlığa bilgi verildi. Şengal'de nasıl bir kıyametin yaşandığını anlattı. O zaman eğer Şengal'e destek taburu gönderirsek araziye hakim misiniz, öncülük edebilir misiniz diye soruldu. Hemen evet biz hazırız dedi. Zaten hemen birkaç dakikada karar alındı. 2 taburumuz hemen destek için devreye girdi, dağlardan da taburlarımız yola çıktı. Bu şekilde daha büyük bir soykırıma engel olundu. Komutan Dilşêrlerin, Egîd Civyanların, Berxwedanların fedakarlıkları ve direnişleri ile soykırımın önü alındı.
Şengal direnişinde bir çok değerli arkadaş şehit düştü. O kahramanların fedakarlıkları olmasaydı soykırımın önü alınamazdı, DAİŞ durdurulamazdı çünkü her koldan saldırıyorlardı. Ama o arkadaşlar düşmana kendilerini siper ederek halkı savundu. Bunu HPG-PKK yaptı. Neden? Çünkü Rêber Apo çok önceden Êzidî halkını savunmalısınız talimatı vermişti. Bu yüzden saldırı haberi gelir gelmez hemen karar alındı ve güçlerimiz anında harekete geçti. İlk müdahaleyi HPG yaptı, daha sonra halkın güvenli bir şekilde oradan çıkması için YPG-YPJ'den destek istendi. Onlar da yardım etti. İlk müdahaleyi HPG yaptı, şüphesiz YPG'nin de yardımları oldu. Hem koridoru korudu, hem şehrin özgürleştirilmesinde yer aldı, ki o zaman Peşmerge de vardı, bütün güçler birlikte şehri özgürleştirdi.
HPG'nin bu müdahalesi tarihi bir müdahaleydi. Özellikle de o zorlu koşullarda soykırıma engel olundu. Çünkü bir tarafta açlık, susuzluk, diğer tarafta DAİŞ tüm gücü ile saldırıyordu. HPG de bu zorlu koşullarda müdahalede bulundu. Orada büyük bir katliam ve soykırım yapıldı, hatta büyük bir soykırım hedeflendi, buna engel olan güç de HPG oldu.
TÜRK DEVLETİNİN EFRÎN'DE YAPTIKLARI DA SOYKIRIMDIR
Şengal'de yaşanan katliam ve soykırımda devletin rolünü görmek gerekir. Türk devletinin Efrîn'de şu an yaptıkları da aynı şeylerdi. Efrîn'de etnik temizlik yapıyorlar. Efrîn halkının yüzde 95 hatta daha fazlası Kürttü. Şimdi nereye gitti o insanlar? Türk devleti hepsini topraklarından edip yerlerine farklı milletten insanları yerleştiriyor. Bu soykırım değil de nedir? Ama bakıyoruz, bu Avrupa devletleri, hegemonik devletler buna göz yumuyor. Bakın Türk devleti en son bir rezillik daha yaptı. Bakur'da da şehitliklerimizi hedef yapıyor. Efrîn'de de bütün şehitlikleri hedef yapmışlar.
En son YPG savaştan dolayı imkanları olmadığı için şehirde 67 şehit için bir şehitlik yapmış ve yaşamını yitirenleri oraya defnetmiş. Türk devleti şehitlikte bulunanların isimlilerini kaldırıp, şehitleri mezarlıktan çıkarmış ve tam tersi bir durum yaratarak, 'Burada katliam yapılmış, toplu mezar bulduk' diyorlar. Bu kadar büyük bir yalanı ancak Türk devleti söyleyebilir. Bu durum Türk devletinin Efrîn'de yaptıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Türk devletinin Efrîn'de yaptıklarına Avrupa devletleri de, Rusya da, ABD de göz yumuyor. Türk devletinin Efrîn'de yaptıkları insanlık için yüz kızartıcı bir durum. Herkes buna göz yumuyor. Hatta Almanya destek veriyor. Türk devletine para veriyor, Efrîn'de ev yapsınlar ki o mültecileri oraya yerleştirsinler. O paraları Almanya ve Avrupa devletleri veriyor. Onlar da Efrîn'deki soykırımın bir parçası olmuş durumdalar. Böyle bir iki yüzlülük yaşanıyor.
Şengal ve Efrîn'de yapılan soykırımın hesabı yerde kalmayacak, elbette hesap sorulacaktır. Önemli olan biz Kürtler bunun mücadelesini ciddi bir şekilde vermeliyiz ve gündem de tutmalıyız. Türk devletinin nasıl vahşi bir devlet olduğu tarihinden de belli, geçmişte nasıl katliamlar yaptılarsa bugün de aynı katliamları Kürt halkına yapıyorlar. Şengal'de, Efrîn'de, Serêkaniyê'de yapıyorlar ve tüm Kürdistan'da bu katliamları yapmak istiyorlar. Ama buna karşı mücadelemiz her geçen gün daha da büyüyor. Düşman yenilecek, halkımız kazanacaktır."