KCK 10 Ekim'de meydanları doldurmaya çağırdı

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik 9 Ekim komplosunun yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "10 Ekim Öcalan’a Küresel Özgürlük Gününde meydanları doldurmaya, İmralı’nın kapılarını kırmaya çağırıyoruz" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yazılı açıklamasında "Önder Apo ve Hareketimize yönelik gerçekleşen 9 Ekim 1998 uluslararası komplosunun 23. yılına girerken başta ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ direniş şehitleri olmak üzere 22 yılda şehadetleriyle komploya karşı mücadele eden ve komplonun amaçlarını boşa çıkaran tüm şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz" diye belirtti.

Açıklamada devamla şunlar ifade edildi:

"Komplo, Önderliğimizin esaret altına alınması temelinde Özgürlük Hareketimizin tasfiyesini hedefliyordu. Hatta Önder Apo’nun vurulması ya da idam edilmesi de planlanmıştı. Ancak ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ direnişi ve halkımızın Önder Apo’yu görülmedik düzeyde sahiplenmesi bu planlamaların gerçekleşmesini engelledi. Dönemin ABD Dış İlişkileri Bakanı Madeleine Albright, halkın sahiplenmesi ve Önder Apo etrafında barikat kurması karşısında “bu kadar da beklemiyorduk” diyerek şaşkınlığını ifade etmişti. Çünkü tarihte hiçbir öndere sahiplenmede görülmedik düzeyde sahiplenme gerçekleşti. Önder Apo’ya yönelik komplo sürecinde gösterilen direniş ve bu direnişte verilen şehitlerimiz komploya karşı mücadele çizgisini yaratmışlardır. Kadınlar ve gençler başta olmak üzere halkımız ve gerilla 22 yıldır bu çizgide fedaice direnmektedir.

Önder Apo İmralı’daki esaret koşullarında yazdığı ilk büyük savunmasında tarihsel komplolar gelişmeleri durdurmaz hızlandırır, tespitini yapmıştır. Çünkü bu komplo Ortadoğu halklarının kaderini değiştirecek Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesine ve tarihin akışına karşı gerçekleştirilmiştir. Önder Apo İmralı’da bu komplodan intikam alırcasına hesap sormak için insanlık tarihinin en büyük yoğunlaşmasının içine girmiştir. Komplocuların dayandığı zihniyeti, politikaları ve uygulamaları tarihsel temelleri içinde çözümleyip çürüterek onların dayandığı temellere kazmayı vurmuştur. Hem komploda yer alan kapitalist modernist güçleri hem de Kürtler üzerinde soykırımcı sömürgeci politika yürüten Türk devlet gerçeğini çözümleyerek onlara karşı mücadele eden güçleri oldukça güçlendirmiştir.

Önder Apo’nun bu çözümlemeleri sadece Özgürlük Hareketimizi güçlendirip etkili mücadele eder hale getirmemiş, kadınlarda ve gençlerde muazzam bir devrimci demokratik enerji ortaya çıkararak halkımızı da güçlendirmiştir. Önder Apo’nun iktidar ve devlet çözümlemeleri temelinde toplumu güç yapan Demokratik Konfederalizm örgütlenme modeli halkımızda büyük bir öz güç patlaması yaratmıştır. Halkımızın Önder Apo’ya bağlanması ve bu çizgide mücadele etmesi Kürdistan'ın tüm parçalarında ve Kürtlerin bulunduğu her yerde büyük gelişmeler ortaya çıkarmıştır. Komplocular Önderlikle halkın ilişkilerini, halkla Hareketimizin ilişkilerini koparmak, Özgürlük Hareketimizin Önderlik çizgisinde mücadele etmesini engellemek için bu komployu yapmışlar, ama tersi sonuçlarla karşılaşmışlardır. Halkımız, Önder Apo’yu ve Özgürlük Hareketimizi daha fazla sahiplenmiş; özgürlük mücadelemiz Önderliğin yeni paradigması temelinde mücadeleyi yükseltip daha büyük gelişmeler sağlamıştır.

Nasıl ki 1998 yılında Önder Apo’nun çizgisinde büyük gelişme gösteren Özgürlük Hareketimizin önü uluslararası komployla kesilmek istenmişse; bugün de Önder Apo’nun yeni paradigması temelinde Kürdistan'ın dört parçasında ve Kürtlerin bulunduğu her yerde büyük gelişmeler gösteren ve Ortadoğu halklarının özgürlük mücadelesi haline gelen Özgürlük Hareketimize yönelik yeni bir komplo planlanmış bulunmaktadır. Dün olduğu gibi bugün de bu komplonun arkasında ABD bulunmaktadır. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti ve Kürt işbirlikçiliği de Ortadoğu’da süren III. Dünya Savaşı koşullarında ABD’nin bu politikasından yararlanıp Özgürlük Hareketimizi tasfiye etmek istemektedirler. Ancak bugün komplocular zayıf konumda bulundukları gibi 1998’e göre çok daha az müttefiklere sahiptirler. Öte yandan komplocuların politikaları arasında kimi farklılıklar da bulunmaktadır. Bu durum komplocuların konumunu zayıf bırakırken; Özgürlük Hareketimiz Kürdistan'ın 4 parçasındaki tüm Kürtlerden aldığı güçle ve uluslararası demokratik güçlerden aldığı büyük destekle komploculara karşı mücadele gücünü yükselmiştir.

Bugün Kürdistan, Türkiye, Ortadoğu ve dünyadaki tüm gelişmeler komplocuların püskürtülmesi ve yenilgiye uğratılması açısından Özgürlük Hareketimize büyük avantajlar ve imkanlar sunmaktadır. Bu açıdan komploya karşı 23. mücadele yılı da yeni komplo ve tasfiye saldırılarını boşa çıkarmada büyük bir mücadele yılı haline gelecektir. Bu açıdan 12 Eylül’ün 40. yılında 12 Eylül faşizminin geliştirilmiş biçimi olan AKP-MHP faşist iktidarı ve tüm demokrasi düşmanı güçlere karşı başlattığımız ‘Tecride, faşizme, işgallere son; özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlemiz tarihi bir mücadele hamlesi olacaktır. Bu hamle temelinde Kürdistan özgürleşecek, Kürt ve demokrasi düşmanlığında öncü olan Türkiye demokratikleştirilecek ve bu temelde Demokratik Ortadoğu da gerçekleştirilecektir.

Uluslararası komplo 23. Yılına girerken Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi 10 Ekim’i Öcalan’a Küresel Özgürlük Günü olarak ilan etmiştir. Sadece Kürt halkına değil, insanlığa büyük hizmet yapmış Önder Apo’nun esaret altında tutulmasını artık tüm insanlık ve demokrasi güçleri de kabul etmemektedir. Bu temelde Önderliğe tüm dünyada büyük bir sahiplenme gerçekleşmektedir. Bu açıdan 10 Ekim Öcalan’a Küresel Özgürlük Gününde tüm insanlığın ve demokrasi güçlerinin ayağa kalkması Önder Apo’nun özgürlüğü açısından önemli bir gelişme yaratacaktır. Bu temelde 10 Ekim’i Öcalan’a Küresel Özgürlük Günü olarak ilan eden inisiyatifi saygıyla selamlıyor, tüm insanlığın, demokrasi güçlerinin Kürtleri ve tüm Ortadoğu halklarını 10 Ekim Öcalan’a Küresel Özgürlük Gününde meydanları doldurmaya, İmralı’nın kapılarını kırmaya çağırıyoruz.

Dünyada, Ortadoğu’da ve Kürdistan'da büyük dönüşüm dönemlerinden geçmekteyiz. Böyle dönemlerde büyük düşünce gücüne sahip olanlar kazanırken; toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişmeler önünde engel olan düşünceler ve politikalar kaybetmeye mahkumdur. Bu nedenle komplocular kaybedecek, özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten halkımız ve halklar kazanacaktır."