KCK: Öcalan’a borcumuzu ödemeliyiz

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Ortadoğu halkları ve insanlığa bu kadar hizmet eden Öcalan’ı özgürleştirmenin, tüm insanlığın görevi olduğunu belirtti. Eşbaşkanlık, “Rêber Apo’yu özgürleştirip borcumuzu ödemeliyiz” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 23 yıllık esaretinde halkların, insanlığın, kadınların özgürlük mücadelesi için yaşadığına dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, şunun altını çizdi: “Rêber Apo, tek kişilik bir hücrede 23 yıldır bu duygu ve duruşla yaşamını anlamlandırıyorsa o zaman birçok imkana sahip olan bizlerin her yerde aynı moral, heyecan ve coşkuyla ‘Özgürlük Zamanı’ hamlesine tüm gücümüzle katılmalıyız.”

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Abdullah Öcalan’ı hedef alan uluslararası komplonun 23. yıl dönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı.

Eşbaşkanlığın açıklaması şöyle:

TÜM ORTADOĞU HALKLARINA

Rêber Apo’ya yönelik gerçekleştirilen 9 Ekim 1998 uluslararası komplosunun 24. yılına girerken tüm komplocuları şiddetle kınıyor, komploya karşı mücadelede öncülük yapan ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ direnişi şehitlerini de Halit Oral ve Aynur Artan şahsında minnet ve saygıyla anıyoruz.

Rêber Apo’ya yönelik gerçekleştirilen komplo, sadece PKK ve Kürt halkına değil, tüm Ortadoğu halklarına yapılmıştır. Bu komplo ile başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi boğulmak istenmiştir. Rêber Apo’nun 8 Mart 1998’de ortaya koyduğu kadın kurtuluş ideolojisi temelinde gelişen kadın özgürlük mücadelesinin önü alınmak istenmiştir. Rêber Apo esaretinden sonra yarım kalan destansı çalışmam, diyerek bu gerçekliği ifade etmiştir. Rêber Apo, bu komplonun Kürtler kadar Türkiye halklarına karşı olduğunu da daha ilk günlerde ortaya koymuştur.

DEMOKRATİK ULUS ÇÖZÜMÜNÜN TEMELİ

Rêber Apo, Kürt halkının özgürlük mücadelesini yürütürken Ortadoğu’da yaşanan siyasal ve toplumsal çıkmazların nasıl aşılacağı konusunu da mücadelesinin çok önemli parçası olarak ele almıştır. Ortadoğu’nun demokratikleşmesiyle Kürt sorunu arasındaki doğrudan bağı çok iyi görmüştür. Bunun için Ortadoğu halklarını birbirine düşman eden milliyetçi ve mezhepçi anlayışlara karşı mücadele etmiştir. Halkların ve inançların kardeşliği temelinde etnik ve dinsel çatışmaların zeminini kurutma mücadelesini de en temel çalışmalarından biri yapmıştır. Uluslararası komplodan sonra geliştirdiği Demokratik Ulus çözümünün temelini de bu yıllarda atmıştır.

DEMOKRATİK TÜRKİYE’Yİ İSTEMİYORLAR

Uluslararası komplo aynı zamanda Rêber Apo’nun halkların kardeşliği temelinde kadın özgürlüğüne dayalı Demokratik Ortadoğu projesine karşı yapılmıştır. Çünkü böyle bir Ortadoğu’da işbirlikçilerin ayağı kırılır, hegemonik güçlerin etkisi zayıflardı. Uluslararası komplocular, Ortadoğu’ya kapsamlı müdahaleler planlarken böyle özgürlükçü demokratik bir hareketin varlığını ortadan kaldırmak istemişlerdir. Uluslararası güçlerin amaçları ile soykırımcı sömürgeci güçlerin amaçlarının ortaklaşması böyle bir komplonun gerçekleşmesini beraberinde getirmiştir. ABD ve NATO’nun başını çektiği uluslararası komplocu güçler, Ortadoğu’daki özgürlük ve demokrasi düşmanı TC’nin yıkılıp demokratik bir Türkiye’nin ortaya çıkmasını engellemek için de bu komployu gerçekleştirmişlerdir.

23 YILDIR KESİNTİSİZ MÜCADELE

Bu komploya karşı ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ diyerek fedaice Önderliğin etrafında ateşten barikat kuranlar, daha ilk günden bu komplonun boşa çıkarılacağını ilan etmişlerdir. Rêber Apo, bu şehitleri minnetle anmış, bir de onların anılarına bağlılığın gereği komployu boşa çıkarma mücadelesini verdiğini vurgulamıştır. Bizler, kadınlar, gençler ve tüm halkımız da bu şehitlerin emri olarak Rêber Apo’ya sahip çıkma ve komployu boşa çıkarma mücadelesini 23 yıldır kesintisiz sürdürmekteyiz.

KOMPLOYLA TARİHİ BİR HESAPLAŞMA

Rêber Apo, tarihsel komplolar gelişmeleri durdurmaz hızlandırır, diyerek her anı ve her günü komploya karşı mücadele içinde geçirmiştir. Komplocuların tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel tüm şifrelerini çözerek onların dayandığı temelleri tümden ortadan kaldıracak bir paradigma ortaya koymuştur. İnsanlık tarihinin en büyük inzivası olan İmralı yoğunlaşmasıyla yarattığı kadın özgürlükçü ekolojik demokratik toplum paradigmasını halkların eline vererek komployla tarihi bir hesaplaşma yapmıştır. İnsanlığın özgür ve demokratik yaşamı önündeki engelleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyarak, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önünü sonuna kadar açmıştır. Bu paradigma ve ideolojik teorik çizgiyle birlikte özgür ve demokratik yaşamın tarihi yazılmaktadır. Bu çizgiyle erkek egemenlikli iktidarcı sömürücü sistemler sonun başlangıcını yaşamışlar ve her gün sonları daha da yaklaşmaktadır.

ÖZGÜRLEŞTİREREK BORCUMUZU ÖDEMELİYİZ

Böyle bir Önderliği özgürleştirmek sadece Kürtlerin, kadınların, gençlerin ve Ortadoğu halklarının değil, tüm insanlığın görevidir. Bu açıdan uluslararası alanda aydınların, yazarların, sendikacıların, kadınların, gençlerin ve demokratik insanlığın başlattığı ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük Zamanı’ hamlesi çok önemlidir. Rêber Apo’ya özgürlük zamanının geldiği çağrısı yapanların bu çağrısına cevap vermek, tüm Kürt halkının, kadınların ve halkların Rêber Apo’ya borcu olmaktadır. Rêber Apo, Kürt halkına, kadınlara, gençlere, Ortadoğu halkları ve insanlığa bu kadar hizmet etmişse o zaman bizler de mücadele ederek Rêber Apo’yu özgürleştirip borcumuzu ödemeliyiz.

TÜM GÜCÜMÜZLE KATILMALIYIZ

Rêber Apo, 23 yıllık esaretinde bir gün dahi şikayet etmedi, yakınmadı. Halkların, insanlığın, kadınların özgürlük mücadelesi için yaşamak, O’nu her zaman moralli kıldı. Kürt halkına, kadınlara ve insanlığa daha fazla katkı sunmanın heyecanı ve coşkusuyla yaşadı. Rêber Apo, tek kişilik bir hücrede 23 yıldır bu duygu ve duruşla yaşamını anlamlandırıyorsa, o zaman birçok imkana sahip olan bizlerin her yerde aynı moral, heyecan ve coşkuyla ‘Özgürlük Zamanı’ hamlesine tüm gücümüzle katılmalıyız.

Komplonun 24. yılında faşizmi ve tecridi sonlandırıp Rêber Apo ve Kürt halkını özgürlüğüne kavuşturmalıyız. Kürt halkının ve Rêber Apo’nun özgürlüğü, aynı zamanda Türkiye başta olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının ve insanlığın özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kazanması anlamına gelecektir.”