Ceylan Akça: ABD’de sürece ilgi ve destek var

ABD’de temaslarda bulunan DEM Parti heyetinden Amed Milletvekili Ceylan Akça, çözüm sürecine dair ilginin yüksek olduğunu, ancak hükümetin neden somut adım atmadığının merak edildiğini belirtti.

CEYLAN AKÇA

DEM Parti, Almanya, İngiltere ve ABD’deki diplomatik faaliyetlerine hız verdi. 22–28 Haziran tarihleri arasında bir dizi diplomatik temaslarda bulunmak üzere ABD’ye giden DEM Parti heyetinden Amed Milletvekili Ceylan Akça, ABD ziyaretini ve sürece ilişkin gözlemlerini ajansımıza değerlendirdi.

ABD ziyaretiniz nasıl gerçekleşti?

Yaklaşık on yıl önce, dönemin eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve beraberindeki heyet Washington DC kentine seyahat etmişti. O dönemden bu yana daha sınırlı bir ABD diplomasisi süregeldi. ABD ile Türkiye’nin ortak bulunduğu platformlar genellikle ekonomi ve savunma alanlarında. İnsan hakları gibi alanlarda Türkiye’ye yönelik bağlayıcı yetkileri olan kurumlar ise Avrupa’da. 2015’te pik yapan hak ihlalleri sebebiyle diplomatik temasların odağı Avrupa ve Avrupa’daki kurumlar oldu. ABD merkezli düşünce kuruluşlarından "Sizi doğrudan sizden dinlemek istiyoruz" şeklindeki geri bildirimleri sık sık duyduktan sonra bu ziyareti organize ettik.

Heyetimizde, Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ebru Günay, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki ve ben yer aldık.

Temaslarınızda öne çıkan başlıklar nelerdi?

Sayın Öcalan’ın 27 Şubat tarihli çağrısının ardından gelişen süreci uluslararası kamuoyuna anlatma çabamızı sürdürüyoruz. Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan liderliğindeki heyetlerimiz Almanya ve İngiltere temaslarını sürdürürken, bizler de ABD’de görüşmeler gerçekleştirdik. Özellikle Suriye’deki ABD varlığı, Türkiye ile NATO ilişkileri ve genel bölgesel konumlanmaları nedeniyle bu sürecin devamı açısından ABD’den gelecek pozitif mesajların önemli olacağını düşündük.

Ziyaret boyunca muhafazakâr, demokrat ve demokratik sosyalist gibi farklı siyasi yelpazelerden kurumlarla görüşmeler gerçekleştirdik. Bunlardan biri ise New York’ta yükselen demokratik sosyalist hareketle oldu. Alexandria Ocasio-Cortez ve Bernie Sanders gibi isimlerin öne çıktığı bu çevreyle ideolojik anlamda ortaklaştığımız noktaları görmek önemliydi. Bu temaslar, ABD’de inşa edilen “üçüncü yol” siyaseti ile bizim çizgimiz arasında anlamlı bir bağ kurulmasına olanak sağladı.

Düşünce kuruluşları ve resmî kurumlarla nasıl temaslarınız oldu?

Middle East Institute’in (MEI) ev sahipliğinde düzenlenen bir yuvarlak masa toplantısına katıldık. Yoğun katılımlı bu toplantıda eski ve mevcut büyükelçiler, dışişleri yetkilileri ve akademisyenler yer aldı. Sürece dair ilgi çok yüksekti. Özellikle Türkiye’nin neden somut adımlar atmadığı ve bu süreci nasıl ilerleteceği, sıkça sorulan sorular arasındaydı.

Bir diğer önemli kurum da Foreign Policy Research Institute (FPRI) idi. Burada da partimizin politik çizgisi, yerel yönetim politikalarımız, kadın özgürlükçü yaklaşımımız gibi konular ilgiyle karşılandı. Orta Doğu’da bu denli kapsamlı ve demokratik bir yaklaşımın örnek oluşturabileceğini ifade ettiler.

Senato ve Dışişleri görüşmelerinden öne çıkan noktalar nelerdi?

Senato’da ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın çeşitli birimleriyle de görüşmeler yaptık. Ancak ziyaretimizin ilk günü, İran’a yönelik ABD saldırısı gerçekleştiği için bölgesel tansiyon oldukça yüksekti. Ayrıca Trump yönetiminin gündeme taşıdığı “Big Beautiful Bill” yasa paketi, kamuoyunda büyük tartışma yaratmıştı. Hem bu iç gündem hem de dış politika krizleri nedeniyle sürece ilişkin konular gündemlerinin önceliği olmasa da bizden dinledikten sonra ilgi gösterdiler ve bazı seçilmişler destek beyanında bulunmak istediklerini dile getirdi.

Ziyaretin diğer bir amacı da ABD temsilciliğini güçlendirmekti. Bu konuda gelişmeler var mı?

Evet, bu ziyaretin bir amacı da ABD temsilciliğimizi daha işlevsel hale getirmekti. Bu konuda da bazı temaslarımız oldu. Yakın dönemde bu yönde somut adımlar atılmasını bekliyoruz.

Üçüncü taraf ya da gözlemci rolüne dair bir gündem oluştu mu?

Görüşmelerimizde bu yönde doğrudan bir talep ya da öneri olmadı. Ancak muhataplarımız, süreci tümüyle desteklediklerini ve kırk yıllık çatışmanın barışla sonlanması gerektiğini vurguladı. Bize göre, bu sürecin asıl garantörü halkın kendisidir. Uluslararası desteğin ve üçüncü tarafların rolü elbette önemlidir; ama biz, halkın bu sürece sahip çıkmasının en güçlü güvence olduğunu düşünüyoruz.

Bölgedeki halkın sürece yaklaşımı nasıl?

Halkta temkinli bir iyimserlik gözlemliyoruz. Daha önce yaşanan hayal kırıklıkları nedeniyle dikkatli davranıyorlar. Devletten adım gelmemesi, bu temkinli iyimserliği kolaylıkla kötümserliğe dönüştürebilir. Bu nedenle, "iyi niyet göstergeleri" dediğimiz adımlar atılmalı. Örneğin, Devrim Ayık gibi ağır hasta mahpusların tahliyesi gibi sembolik ve insani jestler, sürece güveni artırabilir.

Barış sürecinin partinize etkisine dair elinizde bir veri var mı?

DEM Parti olarak özel bir anket yaptırmadık, en azından benim bilgim dahilinde yok. Ancak Samer’in yaptığı bir ankette, Kürt halkının sürece desteği oldukça yüksek çıktı. Türkiye genelinde de manipülasyondan uzak, objektif biçimde yapılan anketlerde sürece olumlu yaklaşan bir kamuoyunun oluştuğu gözlemleniyor.

Bu süreci seçim kazanma derdiyle değil, insanların haysiyetli bir yaşam hakkının kalıcı bir şekilde güvenceye kavuşturulması için yürütüyor ve destekliyoruz.