Özgürlüğe adanmış bir yaşam: Şehit Armanc Azadî

Mevzisi, onun özgürlük çığlığıdır; direnci ise güzelliğidir. Bu mevzi, onu fedailiğin zirvesine taşıyacak olan bir yoldur. Bu yüzden siperini korur, kollar ve gözü gibi bakar. Her gününe bu bilinçle yaklaşır ve zorluklar asla onun gözünü korkutmaz.

ARMANC AZADÎ

Kürt halkı, özgürleşme mücadelesinde binlerce evladını şehit vermiş bir halktır. Kürt halkının evlatları, özgürlük savaşçıları, adaletli bir dünya, eşit ve özgür bir gelecek ile onurlu bir yaşam için her tür zorluğu, fedakârlığı ve bedeli göze alarak özgürlük savaşımını verdi. İnkâr ve imhaya karşı direnmeyi, her türlü gericiliğin karşısında direnerek yaşamayı mücadelenin temel ilkesi haline getirdi.

Onurlu bir yaşam ancak özgürlükle gelişir. Özgürlük savaşı, ilmek ilmek atılan düğümlerin büyüleyici nakışı gibidir. Atılan her düğümün bir anlamı, işlenen her nakışın bir ifadesi vardır. Bunlar, yaşamımızdaki duygularımızın, sevinçlerimizin, acılarımızın ve umutlarımızın nakışlara yansımasıdır. Bu uğurda savaşan özgürlük savaşçılarını; yüzü zafere dönük, umudu başarılara gebe kalacakları anlatmak hiç de kolay değildir. Ama yine de yazmak, her şeye rağmen yazmak gerekir.

Onları yazmak özgürlüğe ölümsüzlüğü fısıldamak gibidir. Çünkü bu yoldaşlar günümüz, geçmişimiz ve şimdimizdir; kısacası tarihimizdir.

ŞEHRİBAN’DAN ARMANC AZADÎ’YE

Şehriban Altürk, 1992 yılında Şırnak Uludere’de dünyaya gözlerini açar. Kürdistan’ın kalbi olarak bilinen Botan gibi bir yerde doğmak, Şehriban’ın kişiliğinde ve yaşamında belirleyici olur. Yurtseverlik duygularıyla çepeçevre sarılı olan Botan, Kürt halkının özgürlük mücadelesi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu öneminden olsa gerek, mutlaka halkının hikâyesini mücadeleyi taşır. Şehriban da böyle bir gerçeğin içinde doğmuştur. Bu gerçeklik, zamanı geldiğinde Şehriban’ı özgürlük hikâyesinin kahramanlarından biri yapacaktır.

Botan halkının yaşamında göç yolları sürekli vardır. Altürk ailesi de bu yollardan geçerek Dîlok’a göçer. Şehriban, Botan’ı ve Kürdistan’ı tüm değerlerini sürekli yüreğinde canlı tutan, o sevgiyi büyük bir özenle taşıyan annesinin anlatımlarıyla daha çok sahiplenerek büyür. Köklerine bağlı, geçmişine sadık olarak yaşamına devam eder.

Asıl mücadeleyi, Wan’da doktorluk okuduğu süre zarfında daha yakından tanır. Mücadele gerçekliğinin yakıcılığına bu süre içerisinde daha yakından tanık olur. Kürt ve Kürdistanlı olmanın yakıcılığını bu zaman içerisinde öğrenir.

Wan depreminde halkının yaşadığı acıları, Roboskî katliamında katledilen, bedenleri kazan bombalarıyla paramparça edilen 34 canın acısının karşısında ne vicdanı ne de yüreği artık sessiz kalamaz. Bu uygulanan zulüm karşısında hangi tarafta yer alması gerektiğini bilir ve PKK’nin onurlu mücadelesinden yana tercihini yapar. İçinde olduğu yaşam, onun arayışlarına cevap değildir.

2014 yılında bir kararlaşma yaşar ve özgürlük hareketi içerisinde şehadete ulaşan amcası Harun arkadaşın bir ardılı olarak mücadele hayatına doğru yol alır. Artık o, Armanc Azadî’dir. Büyük bir onurla yaptığı tercihin arkasında durarak keskin bir kararlaşmayı yaşar.  Kaybettiği bir şeyi bulan birinin yaşadığı mutluluğu dağlarda ve mücadelede bulur.

Boşuna değildir, "Eksikliğini hissettiğim tüm kutsal duygulara PKK saflarında ulaştım. Bu nedenle her geçen gün dağlara ve yaşama bağlılığım arttı" demesi. Eksikliklerini tamamlayan, yıllardır aradığını Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde bulan bir kadındır artık. Dolu dizgin bir şekilde mücadele yaşamına akar.

Armanc Azadî, mücadele yaşamında sadeliği, yoldaş canlılığı, heyecanı ve en önemlisi o güzel gülüşüyle yaşama dâhil olmasıyla tanınır. Gören herkeste bir an önce tanışma duygusunu yaratma gücüne sahiptir. İnanarak söylediği tüm sözlerinin arkasında duran ve onun uygulayıcısı olandır.

Yaşamında askeri disiplini asla es geçmeyen, yoldaşlığa sonuna kadar bağlı, sürekli çalışma halinde olan bir gerilladır. Yaşamın her anına hesapsızca katılarak, emekle kendini yaratır. Yaptığı her işin özgürlük mücadelesinde bir öneme sahip olduğunu bilir. Bulunduğu her yerde yaşama sahip çıkma yüceliğini yaşar ve yaşatır.

Her gün kadın gerillacılığı noktasında ve ideolojik olarak büyük gelişmeler yaşar. Kendini yeniden yaratmanın tılsımına kapılır. Zagroslar'da gerillacılık yapmak, Armanc arkadaşın yaşamında önemli bir dönüm noktası olur.

APOCU BİR FEDAİ

Kısa bir süre içerisinde her anlamıyla donanımlı bir gerilla olan Armanc arkadaş, Önder Apo’nun fedaisi olma noktasında bir yoğunlaşma yaşar. Sadece partiye katılımın yetmediğine, her anlamda Önder Apo’nun ideolojisiyle bütünleşmek gerektiğine inanır ve bu noktada bir yoğunlaşmaya ulaşır. Fedailiğin asıl özünü Önder Apo’dan öğreneceğini bilir ve fedailer kuşağındaki yerini almak üzere Özel Kuvvetler’e geçer. Yaşamda dolu dolu bu duyguyu yaşar ve fedailiğin anlamına ulaşır. O, amaçları uğruna yaşayan ve savaşan bir fedaidir artık.

Fedailik felsefesinde her şey derin bir anlama kavuşur. Büyük bir heyecanla yaşama katılır ve bu heyecanını asla kaybetmez. Bir bütün olarak kendini mücadeleye adar; adanmışlığın en büyük örneklerinden biri olur. İnandığı tüm değerlere sahip çıkar ve artık adanmışlığın diğer adıdır Armanc!

Onun olduğu her yerde devrimci çalışmalar dur durak bilmeden işler. Tüm çalışmalarını büyük bir titizlikle yapar. Devrime hizmet etmenin çalışmaktan geçtiğini, çalışmanın da özgürlük olduğunu Önder Apo’dan öğrenmiştir. Tutkuyla özgürlüğe koşturur, tanrıça Zîlan’ın hakikatine bürünür. Kendisine misyon biçer, sıradan katılmaz; kendinden sürekli bir şeyler vererek daima güzele ulaşmaya çalışır. O hem bir militan hem de bir komutandır. Sürekli en önde yürüme kudretine sahiptir. Halkı için güzel bir yaşamın mümkün olduğuna inanır ve bu uğurda düşmanıyla hesaplaşacağı güne hazırlar kendini.

Şehîd Delîl Batı Zap bölgesinin Girê Amediyê Direniş Alanı'nda, 2022 yılından beri büyük bir destan yazıyor özgürlük savaşçıları. Armanc Azadî arkadaş da bu destanı birebir yazan, öncü YJA Star komutanlardan olmayı gerçekleştirenlerdendir. Yılların öfkesini ve intikamını alacağı hesap günü gelmiştir artık; onun için, ne olursa olsun, sonun muhteşem olacağını bilir. İnançla sarıp sarmaladığı mücadelesinin yaratımlarından asla kuşku duymaz. Çünkü mücadele gerekçeleri çok güçlüdür.

Mevzisi, onun özgürlük çığlığıdır; direnci ise güzelliğidir. Bu mevzi, onu fedailiğin zirvesine taşıyacak olan bir yoldur. Bu yüzden siperini korur, kollar ve gözü gibi bakar.  Her gününe bu bilinçle yaklaşır ve zorluklar asla onun gözünü korkutmaz. Hatta zor olduğu için daha büyük anlamlar yaratır onun yüreğinde.

Direniş tünellerinde, insanlığın yaşayan özünü yoldaşlarıyla beraber sonuna kadar yaşar. Ağız dolusu gülüşünü, bir gün bile eksik etmez; yüreğinin güzelliklerini esirgemez yoldaşlarından.

Fedailer sadece eylem öncesinde “Bijî Serok Apo” demezler; yaşarken de bu sözü sürekli tekrar eder ve buna denk bir yaşam yaratmak uğruna savaşırlar. Fedailer, Önder Apo’ya sonuna kadar bağlı; özgür bir yaşam uğruna verilecek tüm bedelleri vermeye hazır olanlardır.

Armanc Azadî arkadaş da düşmanına büyük vurmayı Sara’lardan, Ruken’lerden öğrenmiştir. Yılmayan, pes etmeyen; başı dağlar kadar dik, onurlu bir savaşçı ve komutandır. On yıllık mücadele hayatına birçok güzellik ve anlam sığdıran Armanc arkadaş, 29 Aralık 2024 günü yıldızlaşarak bu onurlu direniş destanındaki yerini alır.