Kürtçe eğitime soruşturmaya kınama

Amed’de geçtiğimiz yıl faaliyete başlayan Kürtçe eğitim veren Ferzad Kemanger Eğitim Destek Evi’ne soruşturma açıldı. DTK, çözüm süreci devam ederken açılan soruşturmaların manidar olduğu ve bu hukuk dışı tutumu kınadığını ifade etti.

Amed’de geçtiğimiz yıl faaliyete başlayan Kürtçe eğitim veren Ferzad Kemanger Eğitim Destek Evi’ne soruşturma açıldı. Konuya ilişkin basın açıklaması yapan DTK,  çözüm süreci devam ederken açılan soruşturmaların manidar olduğu ve bu hukuk dışı tutumu kınadığını ifade etti. 
Amed’de Kürtçe eğitim veren Ferzad Kemanger Eğitim Deste Evi üzerinden Kurdi-Der’e soruşma açılması Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından basın açıklamasıyla kınandı. DTK Binası önünde yapılan basın açıklamasına DTK Dil ve Eğitim Komisyonu üyeleri, HDP Amed Milletvekili adayları Feleknas Uca, Nesrin Hilal Şanlı, İmam Taşçıer ve çok sayıda kişi katıldı. Burada açıklama yapan DTK Dil ve Eğitim Komisyonu Dönem Sözcüsü İrfan Babaoğlu, Kürt sorununun müzakereler yolu ile çözümü süreci devam ediyorken, seçimler vesilesi ile Başbakan tarafından bütün meydanlarda Kürt sorununun çözümünün birinci öncelikleri olduğu vurgulanıyorken, yine Cumhurbaşkanı toplu açılışlar vesilesi ile Kuran-ı Kerim'in Kürtçe mealini meydanlarda göstererek Kürt Dili üzerinde yasakların olmadığı belirtiliyorken, Savcılık makamının söz konusu okullarla ilgili soruşturma başlatmasının manidar olduğunu söyledi.
Kendi dili ile konuşmak, kendini ifade etmek ve eğitim görmek, bütün toplum ve halklar içi en temel doğal hak olduğunu vurgulayan Babaoğlu, bu hak üzerindeki baskının uluslararası alanda, insanlık suçu olarak kabul edildiğini ifade etti. 

TEFTİŞ YAPILDI, EKSİKLİKLER GİDERİLDİ

Anadilde eğitim hakkının Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk normları tarafından güvence altına alındığını anlatan Babaoğlu, “Bu çerçevede 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Kürtçe dilinde eğitim-öğretim yapan üç tane ilkokul Kürt halkı ile sivil-siyasi kurumları tarafından açılmıştır. Okulların açılmasından sonra okul ile ilgili bir bilgilendirme dosyası hazırlanarak 22.09.2014 tarihinde Diyarbakır Valiliğine sunulmuştur. Dosyanın Valiliğe sunulmasından sonra, İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 25.09 2014 tarihinde okulun teftişi ile ilgili iki (2) müfettiş görevlendirilerek okulun teftişi yapılmıştır. Teftiş neticesinde 14.10.2014 tarihinde teftiş raporu olarak Valilik tarafından Kurdi Der’e bir yazı gönderilmiştir. Söz konusu teftiş raporunda okulun fiziki durumu, müfredatın onaylı olmadığı ve bir okulda bulunması gerekenler ile ilgili, eksiklikler ve zamanında başvuru yapılmadığı, hususlarına yer verilmiştir. Bu raporda belirtilen eksiklikler okul yönetimince, yapılabildiği oranda giderilmiştir. Böylelikle okulların açılışında meydana gelen mühürleme ve bağlı olaylar sona ermiştir” dedi.

‘BU TUTUMU KINIYORUZ’

Çözüm süreci devam ederken açılan soruşturmaları manidar gördüklerini vurgulayan Babaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Kürt sorununun müzakereler yolu ile çözümü süreci devam ediyorken, Seçimler vesilesi ile Sayın Başbakanımız tarafından bütün meydanlarda Kürt sorununun çözümünün birinci öncelikleri olduğu vurgulanıyorken, yine Sayın Cumhurbaşkanımızın toplu açılışlar vesilesi ile Kuran-ı Kerim'in Kürtçe mealini meydanlarda göstererek Kürt dili üzerinde yasakların olmadığı belirtiliyorken, Savcı lık makamının söz konusu okullarla ilgili soruşturma başlatması manidardır. Bir diğer manidar husus ta, savcılık makamının bu okulların açılışını örgüt talimatı ile bağlantılı olarak zikretmesidir. Bizler KCD olarak bu hukuk dışı tutumu kınıyoruz. Kendimizi bu okulların sahibi olarak gördüğümüzü, kamuoyuna deklere ediyoruz.”

‘SOMUT ADIMLAR ATILMALI’

“Bu okullar Kürt Halkı ile KCD de dahil, bütün siyasi ve sivil Kürt kurumları tarafından ortak bir karar ile açılmışlardır” diyen Babaoğlu, “Yine belirtmek istiyoruz ki Kürt sorununun çözümünde bizim için olmazsa olmaz koşul, anadil ile eğitim ve öğretimdir. Bunun için bu okulların sayısı gelecekte tarafımızdan artırılacaktır. Yine biz KCD olarak, devlete ve AKP hükümetine çağrıda bulunuyoruz. Artık bu kirli politikalarınızdan vazgeçin. Halkların kendi dil ve kültürleri ile yaşama isteğinin karşısında durmayın. Anayasanın 2 ve 42. Maddeleri ile 222 sayılı İlköğretim Kanunu ve 1739 Milli Eğitim Temel Kanunlarını, ülkemizdeki çok dillilik ve çok kültürlülüğe cevap vermediğinden, değiştirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Avrupa Yerel Yönetimler Şartını kabul ederek, eğitimi yerel yönetimlere devredilmelidir. Demokratik, barış ve huzur içinde bir ülke için, başta eğitim – öğretim hakkı olmak üzere Kürdistani Halkların bütün haklarını bir an önce kabul edilmesi ve anayasal güvenceye kavuşturulması adına somut adımlar atılmalıdır” şeklinde konuştu.
 

...