Mardinliler, 1 Eylül’de ‘kazanacağız’ diye yürüdü

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde kalabalık bir kitlenin katılımı ile 1 Eylül Dünya Barış Günü yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşte konuşan Türk, “Düşmanlığa da izin vermeyiz. Ancak ortak bir demokratik değerler etrafında insanlarımızı birleştirebiliriz” dedi.

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Kızıltepe'de bir araya gelen Mardin halkı slogan ve zılgıtlar eşliğinde yürüdü.

Dünya 1 Eylül Barış Günü vesilesiyle Mardin halkı Kızıltepe'de bir araya geldi. Aralarında HDP Mardin milletvekilleri Pero Dündar, Ebru Günay, HDP Batman milletvekilleri Mehmet Rüştü Tiryaki, Necdet İpekyüz, kentte bulunan STK’ler, ilçe belediye eşbaşkanları HDP ile DBP il, ilçe yöneticileri, barış anneleri inisiyatifi ve HDP Gençlik Meclisinin katıldığı program ilçede bulunan Öğretmen Evinin önünde başladı. Yürüyüşe kadınlar yöresel kıyafetleri ve erbaneleri ile renk kattı.

“Onurlu bir barış için sen de ayağa kalk", "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir", "Faşizme, darbelere ve sahada karşı onurlu bir barış istiyoruz" ve "Gençlik kayyım zihniyetini söküp atacak" yazılı dev pankartlar ile "Hak hukuk adalet" yazılı onlarca dövizin taşındığı yürüyüşte yoldan geçen araçlar korna çalarak, evlerindeki insanlar ise alkış ve zılgıtlar ile destek verdi. Kitle yürüyüş boyunca "Jin, jiyan, azadî", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Merdin ya me ye, şarederi ya me ye" ve "Direne direne kazanacağız" sloganları atarak ilerledi.

Kitle slogan, zılgıt ve alkışlar eşliğinde açıklamanın yapılacağı Özgürlük Meydanı’na geldi. Meydanda bulunan halk tarafından coşkuyla karşılanan heyete Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk de katıldı.

Yürüyüş ardından da bir miting düzenlendi. Mitingde ilk konuşmayı Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk yaptı.

“Biz halkımıza ve direnişimize inanıyoruz. Bu kirli siyaseti bu gücümüz ve inancımızla yerle bir edeceğiz. Bugün dünya barış günü ama ne yazık ki ırkçı faşist anlayışlar halkları karşı karşıya getirecek politikalar inşa etti” diyen Türk şöyle devam etti: “Bugün halklar olarak biz bunun acısını çekiyoruz. Halkı iktidar halkı sindirmek için yalanlarla bu halkın iradesini yok etmeye ve gasp etmeye çalışıyorlar. Gaspı anladık ama bizi en çok üzen iftiralardır. Sizler de biliyorsunuz ki belediyeye geldiğimizde işçilerin memurların maaşları bile ödenmemişti. Bomboş bir kasa ile karşılaştık. Yalan ve iftiralar ile bunları götürürken birdenbire valiler içişleri bakanlığına kayyım atandın diye yazı gönderiyorlar. Bunlar paraları alıyorlar derken bir taraftan da kayyım atamak için yazı yazıyorlar. Bütün bu iftiralar ve yalanlar birebir ortaya çıktı. Hizmet için kullanılan paraların nerelere gittiğini açığa çıkardık. Ama bunlara karşı bizi linç etmeye çalışan bir politika yürütüldü."

Bugün bütün dünyanın Mardin, Amed ve Van belediyelerine neden kayyumun atandığını çok iyi bildiğini belirten Türk, “Eğer biz tehditlere boyun eğseydik şu an çok farklı yerlerde olurduk. Bugün demokrasi, adalet ve eşitlik mücadelesi veriyoruz. Bizim mücadelemiz kimseye karşı değil. Biz bu ülkede halkların kardeşliğini istiyoruz. Bu ülkede halkların ortak değerler etrafında buluştuğu bir gelecek istiyoruz. Ama Kürtleri tehdit gören siyasete karşı her zaman sesimiz yüksek çıkacaktır. Bugün ırkçı, milliyetçi anlayışlar herkesi hain göstererek diğer kesimi kendi tekelinde tutmak istiyorlar. Ancak milliyetçilik ve ırkçılık ile birilerini düşman ilan ederek iktidarlarını devam ettirme çabası içindeler. Bugüne kadar bir arada yaşamış kadim bir ilişkisi olan Kürt ve Türk halkı arasında bir düşmanlık yok. Bu düşmanlığa da izin vermeyiz. Ancak ortak bir demokratik değerler etrafında insanlarımızı birleştirebiliriz" diye konuştu.

Daha sonra kentteki STK'lerin ortak açıklamasını KESK Dönem Sözcüsü Özgür Bilek okudu.

Bilek şunları belirtti: “Bizler kayyım politikasını, geçen dönem HDP belediyelerine kayyım atanması sürecinde yaşanan kadın merkezlerinin ve kadın sığınaklarının kapatılması ve kadınlara yönelik çalışmaların durdurulması, 653 kişiyi haksız yere işten atarken zevk aldığını söyleyecek kadar insanlıktan çıkan kişilerin yönetici olarak atanması ve tek anlayışları belediye kaynaklarını sömürmek olan yandaşların belediyelerde cirit atması gibi gerçekliklerden iyi biliyoruz. İzlenen bu politika belediyeleri rant yeri olarak gören belli yandaş kesimler dışında toplumun vicdanında karşılık bulmamış ve iradesine, seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmak için anayasal zeminde demokratik eylem hakkını kullananlara müdahale edilerek, şiddet ve gözaltılarla süreç kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Halkın seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesi rejimlerin iktidarlarını korumak için cazip bir seçenek olsa da demokrasiyi ve hukuku savunanlar nezdinde kesinlikle kabul edilmemiştir. Halkın 31 Mart seçimlerinde kayyım politikasını kabul etmediğini beyan etmesine rağmen, siyasi iktidarın bu politikada ısrar etmesi hiçbir suretle toplumsal barışa hizmet etmemektedir. Halkın seçimlere, sandığa, demokrasiye, hak, hukuk ve adalete olan inancını sarsmak toplumsal sorunları daha da derinleştirmekte ve çözümsüz bir hale getirmektedir.

Diğer taraftan yürütülen politikaları desteklemediğini beyan eden muhalif kesimler 'hain ve terörist' ilan edilerek terörize edilmekte ve her türlü baskıya maruz bırakılmaktadır. Bu politikaların getirilerine en fazla maruz kalan grupların ise başta kadın ve çocuklar olmak üzere işçiler, emekçiler, akademisyenler ve bir bütünen yoksul halk olduğu gerçeği ile de karşı karşıyayız. Nitekim bir yandan kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, ev içi emeğin sömürüsü artarken, diğer yandan yaşamın her alanında ben varım diyen, mücadele eden, siyaset yürüten kadınlar devlet şiddetinin öncelikli hedefi haline gelmişlerdir.

Bizler, emekçiler, işçiler, kadınlar dayanışma içinde olursak, ülkemizde kalıcı barışı tesis edebilir ve çözümün yolunu aydınlatabiliriz."

Yazılı metnin ardından Hakların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki kayyımdan sonra Mardin'de yaşanan süreçle ilgili kısa bir konuşma yaptı. Yapılan konuşmaların ardından eylem sona erdi.