'Maxmurlular onursuzluğu kabul etmediği için saldırıya uğruyor'

Maxmurluların Türk devletinin baskısından dolayı topraklarını terk etmek zorunda kaldığını belirten HDP Amed İl Eşbaşkanı Zeyat Ceylan, "Maxmur halkı onursuzluğu kabul etmediği için sürekli saldırılara maruz kalıyor" dedi.

Hewlêr'e 60 kilometre uzaklıktaki ve Musul şehrine bağlı Şehit Rüstem Cudi Kampı (Maxmur) iki yıldır ağır ambargo altında. Kampta, 1990'lı yıllarda Şırnak, Hakkari, Mardin ve Van'dan gelen insanlar kalıyor. 1990'larda yaklaşık 18.000 Kürt, Türk devletinin savaş politikaları nedeniyle evlerini terk etmek ve göç etmek zorunda kaldı. Yaklaşık 12.000'i uzun bir yürüyüşün ardından 1998'de Maxmur bölgesine geldi. O zamandan beri Şehit Rüstem Cudi Mülteci Kampı'ndaki (Maxmur) insanlar her şekilde kendilerini idare ettiler.

Kamp kurulduğu günden bugüne kadar Türkiye'nin saldırıları ve baskılarıyla karşı karşıya kaldı. 2 Haziran'da Maxmur'a yönelik ambargo ve kuşatmaya rağmen, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir kez daha kampı hedef alarak, "BM temizlemediği takdirde bir BM üyesi olarak biz temizleriz" tehdidinde bulundu. Bu tehditlerin üzerine kamp 3 gün SİHA'lar tarafından bombalandı.

HDP Amed İl Eşbaşkanı Zeyat Ceylan, Maxmur'a yönelik ambargo ve saldırıları değerlendirdi.

BOTAN HALKI DEVLETİN BASKILARINDAN DOLAYI GÜNEY'E GEÇTİ

Ceylan, 1990'lı yıllarda Maxmur halkının onursuzluğu kabul etmediği için 28 yıla yakın bir süredir topraklarında mülteci olduklarına dikkat çekerek, "Maxmur halkı 1990'lı yıllarda devlet baskısı, koruculuk dayatması ve bulundukları konum nedeniyle topraklarından ayrılmak zorunda kaldı. Bu halk onursuzluğu kabul etmedi. Kürdistan'ın ne kadar bölünmüş olursa olsun bir parça olduğunu söylüyoruz. Kürtler ülkenin bir yerinde zor koşullarda yaşarken, başka bir yerde nefes alabilmeli ve özgürce yaşayabilmelidir. Botan halkımızın bir kesimi Güney Kürdistan Federal Bölgesi'ne gitti. Ne yazık ki halkımız o dönem de çok acı çekti.

Bir yanda iltica koşulları, diğer yanda KDP ve Türkiye'nin saldırıları. Botan halkımızın Kuzey Kürdistan'dan başlayıp Maxmur'a kadar olan yolculukları, saldırı ve baskılarla geçti. Bundan dolayı halkımız birçok kamp değiştirdi. Her yolculukta ölüm ve saldırılar  vardı. Her şeyden önce bu onurlu ve acılı tarihi bilmek gerekir" diye konuştu.

SALDIRILARDAN BAŞUR HÜKÜMETİ, IRAK VE BM SORUMLU

Maxmur'a yönelik saldırının hiçbir şekilde durmadığını vurgulayan Ceylan devamla şu ifadeleri kullandı: "Maxmur'a yönelik saldırılar son zamanlarda daha da arttı. DAİŞ, Maxmur'a da saldırdığında oradaki halk amansız bir direniş göstererek saldırıları geri püskürttü. Botan halkı çok büyük bedeller ödedi ama hiçbir zaman haklı davasından geri adım atmadı ve her zaman onurunu savundu. Mesut Barzani'den tutun Güney hükümetinin tüm yetkilileri Maxmur halkını tebrik etti. Mesut Barzani, Maxmur'u ziyaret ederek oradaki insanları tebrik etti.

O günden sonra ne oldu da yaklaşık 2 yıldır insanlarımız ambargo ve abluka altında. Kuzey Kürdistan'daki Kürt sorunu çözülemediğinden ve Türk devletinin Kürt sorununu savaş yoluyla çözmek istediğinden dolayı Maxmur'a saldırıyor. Maxmur Güney Kürdistan, Irak ve BM'nin  kontrolü altında. Ancak duruma baktığımızda Güney Hükümeti, Irak ve BM bu saldırılara göz yumuyor. Bundan dolayı yapılan saldırıdan Güney hükümeti, Irak ve BM de sorumludur. Son 2 yıldır Maxmur'u açlıkla terbiye etmek istediklerini çok iyi biliyoruz. Bunun nedeni Kuzey ve Güney Kürdistan'daki gerilimler ve çözülemeyen Kürt sorunudur. Bu sıkıntıların sebebi Maxmur halkımız değil, Kürdistan'daki savaşın sebebi onlar değil. Maxmur halkımız Kürdistan'daki kirli savaş sonucunda kendi toprakları olan Kürdistan topraklarına sığınmıştır."

BM'YE ÇAĞRI: GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN

Ceylan, konuşmasının sonunda Maxmur'a yönelik ambargo ve saldırıların kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Ahlaklı ve dürüst insanlar bu zulme karşı durmalı ve Botan halkımızın yanında yerini almalıdır. Bu nedenle BM'yi Maxmur halkına karşı görevini yerine getirmeye çağırıyorum. Ayrıca Irak hükümeti vicdani, ahlaki ve insani sorumluluklarını yerine getirmeli. Güney Kürdistan Federal Hükümeti de Maxmur'a karşı kardeşlik, ahlak ve insanlık adına üzerine düşenleri yapmalıdır" çağrısında bulundu.