Nihat Kaya: KDP 21'inci yüzyılı Kürtlere kaybettirebilir!

KDP'nin Türk devletinin tüm Kürtleri hedef alan saldırı konseptine ortak olduğunu belirten gazeteci Nihat Kaya, "Kürtler, 21'inci yüzyılı kaybetmek istemiyorsa KDP'nin pozisyonunu netleştirmesi gerekiyor" dedi.

Neo-Osmanlıcı ve Turancı AKP-MHP, faşist iktidar bloğunun Kürdistan'ın üç parçasındaki Kürtlere yönelik başlattığı topyekün savaş devam ediyor.

Türk devletinin işgal saldırılarını sürdürdüğü Başûrê Kürdistan'da özellikle Heftenîn'de ağır darbeler alması üzerine Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) harekete geçti.

Bahar aylarında Zînê Wertê'ye güç gönderen ve 9 Ekim'de de Şengal'de Bağdat yönetimiyle Kürt karşıtı bir anlaşma imzalayan KDP, geçtiğimiz haftalarda da Garê alanına yönelik askeri sevkiyata başladı.

PKK ve KCK başta olmak üzere Kürt toplumundan gelen iç savaş uyarılarına rağmen, KDP askeri sevkiyata devam ediyor ve Türk devletinin bölgeye yönelik saldırılarından dolayı PKK'yi sorumlu tutuyor.

KDP'nin AKP-MHP faşist bloğuyla yaptığı ittifak, Garê'ye yaptığı askeri yığınak ve diğer Kürt güçlerine yönelik saldırgan siyasetini, bölgeyi ve Kürt siyasetini yakından takip eden gazeteci Nihat Kaya ANF'ye değerlendirdi.

KDP'YE VERİLEN ROL...

KDP'nin Türk devletiyle birlikte Medya Savunma Alanları'na yönelik saldırı politikasının yeni olmadığını söyleyen Nihat Kaya, 2017'deki Xakûrkê saldırılarından varolduğunu ve Zînê Wertê'de durumun iyice gün yüzüne çıktığını kaydetti.

Kaya, "Ama zamanla KDP'nin rolünün arttırılmasına ihtiyaç duyuldu. Türk devletinin Güney Kürdistan ve Irak topraklarına girmesinin meşrulaştırılması KDP'nin işbirliğiyle mümkündür. KDP'nin rolünün arttırılmasıyla, KDP'nin işgal planlarındaki rolü daha da belirginleşmeye başladı" dedi.

ŞENGAL ÇEKİLMESİ KDP'DE PRESTİJ KAYBINA YOL AÇTI

2014'te Irak ve Suriye'de DAIŞ saldırıları zirveye ulaşınca bölgede yeni bir denklem ortaya çıktığını vurgulayan Kaya, KDP'nin Kürdistan'a yönelik saldırılar karşısında direnmemesinin prestij kaybına yol açtığını söyledi.

Kaya, "Mesela DAİŞ savaşında KDP Musul ve Şengal başta olmak üzere birçok bölgeyi çatışmadan bıraktı ve Hewlêr'e doğru çekildi. Musul'daki çekilmeleri çok görünmedi ama Şengal'de yaşanan durum gizlenemedi. Êzidîlerin uğradıkları katliamlar Kürt kamuoyunda KDP'ye dönük büyük bir tepkiye neden oldu. Özellikle Kürt Özgürlük Hareketi savaşçılarının bölgedeki direnişi tüm dünya tarafından görüldü. Bu KDP için, özellikle de Kürtler nezdinde büyük bir prestij ve siyasi etki kaybına yol açtı" diye kaydetti.

'DİĞER KÜRT GÜÇLERİ ÖNE ÇIKINCA KDP RAHATSIZ OLDU'

Bu tarihten sonra Kürtler adına söz söyleyen, diplomasi yapan ve siyaset üreten farklı güçlerin daha görünür olmaya başladığını ifade eden Kaya, "Bu süreçte PKK'nin öne çıkması KDP'de ciddi rahatsızlık yarattı. Çünkü 2014'e kadar KDP, Kürtler adında söz söyleyen, diplomasi yapan ve onun ürününü toplayan tek güç olarak kendisini görüyordu. Ama o tarihten sonra özellikle Kuzey Kürdistan'da HDP, Rojava'da PYD ve Özerk Yönetim ön plana çıkmaya başladı. Kürtler dünyada muhatap alınmaya başlandı. Bu KDP'de ciddi rahatsızlık yarattı" diye belirtti.

ULUSAL BİRLİĞE KARŞI REFERANDUM SÖYLEMİ

Gazeteci Nihat Kaya, KDP'nin bunun karşısında bir atılım yapma ihtiyacı hissettiğini belirterek, şunları dile getirdi: "Çözüm olarak da bağımsızlık referandumunu gündeme getirdiler. 2017'deki referandumla Kürtler arasında etkili olmaya çalıştılar. Kürt Özgürlük Hareketi, Kürtlerin birliğinden söz ederken, KDP referandumla bağımsızlık konusu gündeme getirdi ve daha üst bir siyasi söylem geliştirmeye çalıştı. Bu siyasi söylem, 2014'te bozulan imajını tazeleme ve yeniden siyasi sahnede ipleri eline alma hamlesiydi. Ama referandum sonrası Güney Kürdistan'ın büyük kısmının kaybedilmesi, referandum gibi bir siyasi söylemi de KDP'nin aleyhine çevirdi."

KDP'NİN ÜÇ PARÇADA KÜRT KAZANIMLARINA KARŞI ATAĞI

"KDP, referandumdan istediği randımanı almayınca KDP, yeniden eski pozisyonuna ulaşmak için bir arayışa girdi" diyen Nihat Kaya, şunları belirtti: "KDP bunun için de HDP'nin Türk devleti tarafından tasfiye edilmesine arka perdeden destek sundular. Rojava'nın tecrit edilip kuşatılması hamlelerinde yer aldılar. Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê'nin işgal edilmesi ve ENKS'nin Rojava'ya sokulmaya çalışılması KDP'nin bu politik hamlelerinin bir sonucuydu. Yani KDP, Türk devleti ile hareket ederek Kürt Özgürlük Hareketi'ni diğer parçalarda etkisizleştirme ve onlardan boşalan yerleri diplomatik ve siyasi olarak doldurma gibi bir yola girdi."

'GARÊ'DEKİ YIĞINAK TASFİYE KONSEPETİNİN ASKERİ HAMLESİDİR'

Garê'de son haftalarda başlayan gerilimin ise KDP'nin Türk devletiyle girmiş olduğu "tasfiye konseptinin askeri ayağını oluşturduğunu" belirten Kaya, şöyle devam etti:

"Kürt Özgürlük Hareketi'ni askeri olarak da çevrelemek istiyorlar. Bunu 2017'de Xakurkê ile başlattılar, Zînê Wertê'de YNK alanlarına el atmayla devam ettirdiler. Bugün Garê'de de bu konsepti devam ettirmek istiyorlar. Şengal hamleleri de bunu bir parçasını oluşturuyor. Tabi ekonomi de bu konseptin bir parçasını oluşturuyor. Türkiye'de ekonomik olarak kriz yaşanırken, Güney Kürdistan'daki ham madde ve pazar Türk devletine ciddi bir nefes aldırıyor."

'KDP REFERANDUMU DA TÜKETTİ VE SİYASETSİZ KALDI'

KDP'nin Kürtler arası siyasette AKP-MHP iktidar bloğunu taklit ettiği tespitinde bulunan Kaya, şunları belirtiyor:

"Türk devletinin bölgede Missakı Milli'ci, yeni Osmanlıcılık gibi yayılmacı bir siyaset yürütürken, KDP de ulusal birlik yerine Kürtler arasında daha fazla nasıl yayılırım, parti olarak kendimi nasıl tek hakim güç kılarım hesabı içerisinde. Bu bakımdan yöntem olarak da aynı yöntemlere başvuruyorlar. Örneğin Türk devletinin içeride ve dışarıda izlediği gerilim siyaseti ve muhalefeti, toplumsal dinamikleri bastırma siyasetini KDP de Kürtler arasında izlemeye çalışıyor. KDP de bir siyaset geliştirip tüm Kürtleri etrafında toparlama gibi bir siyaset geliştiremedi. Tek argümanı referandumdu ve onu da tüketti. O bakımdan şu anda KDP Kürtler arasında siyasetsiz kalmış durumda. Ulusal birliğe gelirse küçüleceğini düşündüğünden buna da gelmiyor. Ortada kalmış bir güç olarak, düşünsel ve yöntem olarak benzeştiği Türk devletiyle müttefiklik ilişkisine girmiş durumda."

21'İNCİ YÜZYILI KAYBETTİRECEK BİR SİYASİ ÇİZGİ

Nihat Kaya, KDP ile AKP-MHP iktidar bloğunun kendilerini birbirine mahkum duruma getirdiğini, ancak bu siyasetin tek kazananının Türk devleti olduğunu belirtiyor. Söz konusu siyasetin Kürtlere herhangi bir fayda sağlayamayacağını dile getiren Kaya, KDP'nin izlediği siyasi çizginin 21'inci yüzyılı Kürtlere kaybettirecek bir siyasi çizgi olduğu görüşünde.

KDP'NİN AKP-MHP'YLE ORTAKLIĞI

Kürtlük iddiasındaki bir siyasi partinin Türk devletinin dinci ve milliyetçi partisine eklemlenmesini de değerlendiren Kaya, şunları dile getiriyor: "Normalde İslamcı hareketlerde olması gereken şey ümmetçi anlayıştır. Ama Türkiye'deki İslamcı hareketlerin tamamında milliyetçi anlayış hakimdir. O yüzden AKP, milliyetçilik bakımından MHP'den ilerdedir, geride değildir. O yüzden bu iki yapının ittifakı çok yadırganacak bir durum değil. Fakat AKP ile MHP'ye bir Kürt siyasi partisinin eklemlenmesi yadırganacak durumdur. Ama KDP, AKP-MHP'ye eklemlenmekte herhangi bir beis görmüyor."

'KDP İNSANLARIN HAYALLERİNİ ŞEKİLLENDİREMEZ'

Nihat Kaya, söz konusu ittifakın geleceğine ilişkin ise "bu güçler, ekonomik bakımdan ya da siyaset üretememekten birbirlerine yaslanmış olabilirler, bir süre daha gidebilir. Fakat bunun daha fazla ileriye taşınması mümkün değildir" diyor ve ekliyor: "Evet, KDP, AKP-MHP'ye yaslanarak ekonomik olarak bazı kazançlar elde etmiş olabilir, taraftarlarına bazı maddi imkanlar yaratmış olabilir ama bu insanların hayallerini şekillendirecek bir siyaset değil. Çünkü bu siyaset belli bir süre sonra KDP'ye de dönecektir ve bütün Kürtlere de büyük zarar verecektir."

'KDP TÜRK İHA VE SİHALARINA GÜVENEREK PKK'Yİ GÖZÜNE KESTİRMİŞ GÖRÜNÜYOR'

KDP yetkililerinin PKK gerillalarına karşı askeri güç kullanma tehditlerinde bulunmalarını da değerlendiren Kaya, "KDP eskiden de PKK'ye karşı birçok operasyonda yer aldı. Ama şimdi çetelere ve Türk devletinin İHA ve SİHA'larına güvenerek PKK'yi gözüne kestirmiş gibi bir tablo çiziyorlar. Ancak hesaplayamadıkları bir şey var. PKK'nin toplumsallaşması, diplomatik girişimleri, gösterdiği direniş ve halklar nezdinde kazandığı sempatidir" ifadelerinde bulundu.

ERMENİLERİN PARÇALILIĞININ YARATTIĞI TRAJEDİ

"Yaşanacak bir çatışma ölümlere ve yıkıma neden olacağı için tüm Kürtlere zarar verecektir" diyen Kaya, şunları dile getiriyor: "Şunu açıkça belirtmek gerekir ki, Kürtler birliklerini sağlayamadıkları durumda 20'inci yüzyılın başında Ermenilerin başına gelenin daha beteri Kürtlerin başına gelebilir. Unutmamak gerekir ki, Ermenilerin o zamanki pozisyonu Kürtlerin şimdiki pozisyonunda daha geride değildi ve hatta birçok alanda daha ilerideydi. Ama Ermeniler Osmanlılar, Ruslar, Jön Türkler vesaire arasında parçalıydılar. Parti olarak Taşnak ve Hinçak olarak parçalıydılar. Bugün Kürtler için de bu durum aynen geçerlidir."

'KDP KÜRT BİRLİĞİNİ PARÇALAYAN BİR ROL OYNUYOR'

Kürt güçlerinin tarihten ders çıkarmaları gerektiğini belirten Kaya, KDP'nin mevcut pozisyonu ve hamleleriyle Kürt birliğini parçalayan bir rol oynadığını kaydetti. Kaya, "Kürtlerin bunu çok iyi görmeleri ve adım atmaları gerekir. KDP'nin bugünkü mevcut pozisyonu Kürtlerin birliğine hizmet etmiyor. Örneğin Rojava'da Kürtlerdense Türkler gelsin girsin, Şengal'de Kürtlerdense Irak ya da Türkler gelip girsin, kendi kentlerinin güneyinde YNK'dense Türkler ya da İran gelsin girsin gibi bir siyaset yürütüyor. Böylece Kürtlerin birliğini parçalayan bir rol oynuyor. Bu rol ortadan kaldırılmadıkça Kürtler birliğini sağlayamayacaklar" ifadelerinde bulundu.

'KÜRTLER KDP'NİN POZİSYONUNU NETLEŞTİRMELİ'

Türk devletinin bölge üzerinde emelleri olduğunu ve bu emellerinde de en açık şekilde 2017'deki referandumda ifşa olduğunu belirten Kaya, Kürtler için ulusal birliğin olmazsa olmaz kabilinde olduğunu vurguladı. Gazeteci Nihat Kaya, Kürtlerin 21'inci yüzyılda kaybetmemesi için KDP'nin pozisyonunu netleştirme gibi bir görevi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "21'inci yüzyılda Kürt ulusal birliği olmazsa Kürtler kaybedecek. Ve 21'inci yüzyılda Kürtler kaybetmek istemiyorsa da Kürtlerin KDP'nin pozisyonunu netleştirmesi gerekiyor. KDP'nin pozisyonu netleştirilmedikçe Kürtler için varlık yokluk tehlikesi devam edecektir."